GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:2
Tarih:03.10.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) -Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Ekim Pazar günü Meclisin açılış gününde terörist bir eylemle maalesef ülkemiz tekrar yüz yüze kaldı. Bu ve benzeri olayları maalesef yıllardan beri yaşayan bir ülkeyiz fakat bu terör ortamında bir türlü başaramadığımız bir şey var; terörle hukuk devleti çerçevesinde mücadele etmek; terörist ortamlarda insan haklarını, özgürlükleri muhafaza ederek terörle mücadeleyi bir türlü başaramamış bir terörle mücadele dönemimiz var. Elbette her devlet suçla, suçluyla, terörle, teröristle mutlaka ve mutlaka mücadele etmeli ve bu mücadelesinde asla ihmale uğramamalıdır fakat bir hukuk devletini çetelerden ayıran, örgütlerden ayıran en temel husus şudur ki bir devlet bunu mutlaka hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yerine getirmelidir ve yine bir diğer önemli husus, terörle mücadele ederken hukuk devleti ilkelerinden ayrılan, kendisini devlet zanneden bireysel ya da devletin içerisine çöreklenmiş çetelerle mücadele etmeyi de başaramazsak asıl terörle mücadeleyi biz o gün kaybetmişiz manasına gelir. Bu yönüyle baktığımız zaman 1990'lı yıllar, bu ülkenin Toroslarının, faili meçhul cinayetlerinin ve kendisini devlet zanneden devletin içerisine çöreklenmiş çetelerin olduğu karanlık bir dönemdir ve maalesef devlet yetkililerinin bir kısmı bulundukları makamı hukuk devletinin ilkelerine göre kullanmaları gerekirken "Kol kırılır yen içinde kalır, kurumlarımız zarar görmesin." diyerek insanlarımızın zarar görmesine maalesef göz yummuşlardır. Bu manada 1990'lı yılların bu karanlık dönemleriyle, bu faili meçhul cinayetleriyle yüzleşemeyen bir ülke asla ve asla terörle mücadelede bir başarı ortaya koyamaz. Zaman zaman işte, 1990'da, SHP döneminde bir rapor hazırlandı Doğu ve Güneydoğu'daki olaylarla ilgili. Ardından, 1991 yılında Refah Partisi -ki bugünkü Cumhurbaşkanımızın il başkanı olduğu- İstanbul il teşkilatının hazırladığı raporlarda, daha sonra DYP-SHP Hükûmeti döneminde "Konuşan Türkiye", "Şeffaf Karakollar" adı altında ve daha sonra Mecliste kurulan İnsan Hakları Komisyonlarında bu ve benzeri hukuksuz işler birçok kez raporlara yansımış olmasına ve zaman zaman "devlet terörü" diye -tırnak içerisinde- ifade edilen kavramlarla ifade edilmiş olmasına rağmen, Türkiye, terörle mücadelede hukuk devletinin ilkeleri dışına çıkmış kamu görevlileriyle yüzleşmeyi başaramadı. Hatırlarsınız 2003 yılında -Sayın Sakik az evvel bahsetti- AK PARTİ'nin o özgürlükleri baş tacı ettiği dönemlerde bir süreç başlamıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, lütfen toparlayalım.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Maalesef o süreçlerde "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" şeklinde faili meçhul cinayetler büyük iddialarla iddianamelere dönüştürüldü ancak ardından ise bunlarla ilgili beraat, zaman aşımı ya da takipsizlik kararları verildi. Adı geçen bu önergeye konu olan olay 1993 yılında bir suç duyurusuyla başladı ama ancak on yıl sonra 2003'te iddianameye konu edilebildi. Maalesef 2015'te savcı herkes için mahkûmiyet talebiyle bir mütalaa hazırladı, ardından konjonktür değişti, bütün sanıkların beraati talep edildi, 2018'de Yargıtay dosyayı bozdu. 2018'den itibaren bu dava, işte tutuklanma, kırmızı bülten sebebiyle fail olan kişi tutuklanamadığı için, yakalanamadığı için maalesef bir zaman aşımı tehlikesiyle yüz yüze kaldı. Burada hiç kimse devleti suçlamıyor ama bir devlete yapılacak en büyük kötülük...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - ...devlet adına suç işleyen insanların cezasız bırakılmasıdır. Bu yüce Meclisin de asla ve asla devlet adına çeteleşenlere göz yummadan hukuk dışına çıkan insanlarla mücadele etmesi gerektiğini kayda geçiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)