GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi için Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:14
Tarih:12.07.2023

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Maraş ve Hatay merkezli depremi elbette bu Parlamento daha fazla konuşmalı ve çok konuşacağız. Acılarla ve aynı zamanda bir yığın ihmalle dolu bir süreç yaşadık ve ümit ediyoruz ki özellikle şimdi, sıklıkla bilim insanlarının ifade ettiği, söylediği Adana ve İstanbul depremi için bazı sonuçları çıkarmış oluruz; Adana'da, İstanbul'da, bu iki ilimizde büyük bir deprem bekleniyor, buralarda gerekli önlemleri erken zamanda almayı başarırız. Hatay'da, Maraş'ta, Adıyaman'da ve 11 ilimizde çektiğimiz acıları çekmemiş oluruz.

Evet, değerli halkımız, biz bu afeti yaşadık ve "Şimdi ne yapmalıyız?" sorusuna çok net yanıtlar üretmemiz gerekiyor. Mevcut olan torba yasada çok net sonuçlar yok. Hatta hâlâ bu iktidar önümüzdeki süreçte depremin yaralarını nasıl saracağına dair bir paket, program ifade etmiş değil. Depremzedelerle buluştuğumuz zaman hâlâ "Bizim evlerimiz yapılacak mı? Nasıl yapılacak? Nerede yapılacak? Bize nasıl verilecek? Ücretli mi ücretsiz mi verilecek?" sorularıyla karşılaşıyoruz. Demek ki hâlâ depremzedelerin kaygıları hiçbir biçimde giderilmemiş anlamına geliyor bunlar. Peki, ne yapmalı? Bir kere merkezî hükûmet kendinden olmayan partilerin yönetimindeki yerel yönetimlerle çalışmıyor. Bu, en büyük kabahatlerden biri; bu yaralar merkezî hükûmetin yerel yönetimlerle el ele vererek sarması gereken yaralar, bunun altını özellikle çizmek istiyorum, yerel yönetimlerle çalışmalısınız.

İkincisi, meslek odaları. Bu işin uzmanlarıyla, bugüne kadar daha hükûmet nezdinde ilgili meslek odalarıyla doğru düzgün bir görüş alışverişinde bulunulabilmiş değildir. Bu kentleri nasıl imar edeceğiz? Ne öneriyorsunuz? Buna dair zerre bir fikir alışverişinde bulunulmuş değildir.

Hâlâ, hâlâ ölülerimizin sayısını bilmiyoruz, hâlâ göç edenlerin sayılarını bilmiyoruz, bir kere çok ciddi bir veri toplama problemi ya da varsa veriler bunların paylaşım problemi var, bunun derhâl giderilmesi gerekiyor.

Geçici yerleşim alanları yavaş yavaş, işte çadır kent, konteyner kent şeklinde yavaş yavaş oturuyor ama burada hâlâ, hâlâ banyo problemi, hijyen sorunu var buralarda ve içme suyu sorunu çok ciddi bir şekilde deprem bölgelerinde mevcut. Ve aynı zamanda şunu hatırlatmak istiyorum: Konteyner kentlerde ya da çadır kentlerde kurulmuş olan aşevleri oralardan yavaş yavaş çekiliyor, insanların aş sorunu ortaya çıkmaya başladı, bunların giderilmesi gerekiyor.

Kentlerde zemin etütleri hızla yapılmalıdır. Zemin etüdü sadece zeytinlik, mera, orman arazilerinde yani kolaylıkla gidip inşaat yapılabilecek ihaleleri erkenden... Daha oraları, kamulaştırılmamış arazileri bile ya da zeytinlik yasası henüz çıkmadığı hâlde gidip inşaat firmalarına buraları ihaleye açmış durumdasınız. Bu zemin etütleri henüz yapılmadan buralara gidilmiş olmasını, bu yol ve yönteme, bu kolaycılığa gidilmesini ağır bir şekilde eleştiriyoruz. Biz kentlerimizi terk mi edeceğiz? Yıkılan mahallelerimizi mi terk edeceğiz? O kentlerde, o mahallelerde yeniden zemin etütleri yapılıp inşaatlaşmaya müsait olan zeminlerde neden mahallemizi yeniden orada kurmayalım ki? Neden dağ başlarına konutları taşıyalım ki? Bu çalışmalar henüz yapılabilmiş değil. O nedenle... Yapılmışsa da yerel yönetimlerle paylaşılmamıştır -aldığım bilgi kadarıyla- ya da kamuoyuyla paylaşılmamıştır ya da bu Meclisle paylaşılmamıştır, bu bilgileri biz haiz değiliz. Kolayından kentlerin içini boşaltalım, dağlık arazilere kentlerimizi taşıyalım duygusu içindesiniz.

Her daim söylemeye devam edeceğiz ki çözüm üretene dek. Faturalar meselesi... Bakın, burada, biz şu koltuklarda otururken o depremzedelerin ne çektiğinin gerçekten çoğumuz farkında bile değiliz. Depremzede işini, gücünü, her şeyini kaybetmiş; bir içme suyuna ya, 1 litre suya muhtaç olan insanlara diyorsunuz ki: "Fatura ödeyin, fatura zamanınız geldi. Erteledik, yeter." O nedenle, faturaların tamamının silinmesi ve bir süre daha suyun, doğal gazın ve elektriğin devlet tarafından kamu kaynaklarıyla karşılanması gerekiyor. Bunun altını ısrarla, yeniden, yeniden çiziyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Suyla ilgili de yerel yönetimlerle ilgili yeni bir kanun maddesinin de ihdas edilmesi gerektiğinin altını çizeyim.

Yine, bu kanunda zikrediliyor krediler; ya kendi konutlarını yapmaları için ya da tadilat için depremzedelere bazı kredi olanaklarının tanınması. Tekrar ediyoruz, kredi değil hibe verilmek zorundadır. Bu insanların bu kredileri geri ödeyebilecek gücü, olanakları yoktur; bu bilinmelidir.

Kentin dokusu, kentlerimizin dokusu mümkün mertebe korunmalıdır. Anadolu ve Mezopotamya toprakları buram buram kültür kokuyor, bunları ortadan kaldırmaya hiç kimsenin hakkı yok. Bu kentlerin dokusunun korunabileceği bir şekilde kentlerimizi yeniden inşa etme olanaklarına sahibiz ama şantiyelere, 5'li çeteye kazandırmayı hedeflerken elbette onlar kentimizi korumayı programlarına almayacaklardır ama bizim için kentimizin dokusu önemlidir, bunun için de mücadele etmeye devam edeceğiz. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)