GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:14
Tarih:12.07.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, aslında, bizim bugün konuştuğumuz konu konjonktürel demokrat olmaktan, konjonktürel adaletten, konjonktürel muktedirlikten, konjonktürel mağduriyetten bu ülkeye hiçbir fayda sağlanmadığının bir kez daha tescili. Adalet ve Kalkınma Partisi Kasım 2002'de işbaşına geldiği zaman o dönemde cezaevinde olan 4 milletvekili vardı, kesin hüküm vardı terör örgütüne üye olmaktan dolayı; Sayın Leyla Zana, Sayın Ahmet Türk, Selim Sadak ve Orhan Doğan. Avrupa Birliğinin bir hak ihlali kararı vardı, ilgili milletvekilleriyle ilgili hak ihlali kararı uygulanmadığı için Avrupa Birliği müzakere süreçlerini dondurmuştu, daha doğrusu tam üyelik sürecini başlatamıyordu. Adalet ve Kalkınma Partisi o dönemki demokrat, liberal, sosyal demokrat ve benzeri özgürlükçü ortaklarıyla beraber hukuka ve adalete uygun davranmaya çalıştı; Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bir değişiklik yaptı, dedi ki: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir hak ihlali kararı vermişse bu yeniden bir yargılama sebebidir." Kanunu değiştirdi, ilgili milletvekillerinin tahliye edilmesiyle ilgili de Yargıtaya müracaat edildi, Yargıtay yedi veya sekiz ay direndi tahliye etmemek için. O dönemki Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ve Meclis Başkanı Bülent Arınç "Biz üzerimize düşeni yaptık. Yargı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına uymak durumundadır." dedi. O dönem geçerli olan hukuk Avrupa Birliği hukukuydu, o dönem geçerli olan hukuk insan haklarıydı. Daha sonra, bugün ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin kararlarını uygulamayan bir AK PARTİ var. Yine, 2002'den 17-25'e kadar, Adalet Bakan Yardımcımız Sayın Ramazan Can'ın dediği gibi, yükselmek, bir yere gelmek için Pensilvanya'ya gitme ihtiyacı hissettiğiniz dönemlerdi. O dönemde kamuda bir yere gelmek için, siyasette bir yere gelmek için malum cemaatle bir irtibatınız ve iltisakınız olmak durumundaydı. Peki, 17-25'ten sonra ne oldu? Cezaevine girmek için, irtibat ve iltisakı suç hâline getirdiniz. O dönemde, irtibatınız ve iltisakınız olması yükselme sebebiydi; 17-25'ten sonra ise irtibat ve iltisak bir suç hâline geldi. Konjonktürel demokratlıktan bu ülkeye fayda gelmemiş, sadece mağduriyet oluşmuş. Yine, Ergenekon, Balyoz süreçlerinde siz bu davaların savcısıydınız ama ne yaptınız? 17-25'ten sonra Ergenekon ve Balyoz davalarının aklayıcısı durumuna geldiniz.

Peki, siz hangi AK PARTİ Hükûmetisiniz, hangi AK PARTİ iktidarısınız? 2002'de Avrupa Birliği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan vesayetçilerle mücadele eden AK PARTİ mi, yoksa ortaklarınız, müttefikleriniz değiştiği zaman adalet anlayışı da değişen bir AK PARTİ mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KAYA (Devamla) - Tamamlayayım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

BÜLENT KAYA (Devamla) - Yargıyı sopa olarak kullanmaktan vazgeçelim. Nasıl Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Beni Türk hekimlerine emanet edin." diyorsa AK PARTİ'den de istirhamımız, yargıyı bağımsız bırakın, yargı kendi işini yapsın. Konjonktürel demokratlıktan, konjonktürel adaletten, konjonktürel mağduriyetten, konjonktürel muktedirlikten bu ülkeye hiçbir fayda gelmedi, bir santim uzamadık, bir santim kısalmadık. Onun için, lütfen, adil olalım, yargı bağımsız olsun, bir topluma olan kinimiz bizi onlara karşı adaletsizliğe sevk etmesin ve yine, suç işleyen kızımız Fatıma da olsa ona ilgili hukuku uygulamaktan bir dakika geri durmayalım diyorum, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (Saadet Partisi ve Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)