GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeşil Sol Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:12
Tarih:06.07.2023

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum, Genel Kurulu da.

Konuşmama başlamadan önce, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Devrimci Demokratik Kadınlar Derneği yöneticisi, Kürt kadın aktivist Halide Dündar'ı sevgi ve saygıyla anmak istiyorum.

Kadına yönelik şiddet bu ülkenin temel sorunlarından, hatta en yakıcı sorunlarından biri olarak devam ediyor. Bianet gazetesinin birkaç verisini sizlerle paylaşmak istiyorum: Özellikle yerel ve ulusal basından derlenen bu verilere göre, Haziran 2023'te erkekler en az 25 kadını öldürdü, en az 62 kadına şiddet uyguladı, en az 17 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az 7 kadını taciz etti. Bu rakamların hepsi sadece basına yansıyan rakamlar, bir de yansımayan rakamlar söz konusu yani bunlar sadece tespit edilenler. Bu nedenle, buradan başlayarak iktidarın dili ve kadın politikalarından bahsetmek istiyorum; özellikle dili, politikaları ve dayattığı toplumsal yaşam koşulları kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın ölümlerinin artmasındaki en önemli etkenlerden biri olarak duruyor karşımızda. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca çekilme kararı iktidarın politikalarının aslında en çarpıcı ve en can alıcı örneği yani mecazen değil, gerçekten en can alıcı örneği olarak hayata geçirildi.

İki yıl önce İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının yürürlüğe girmesi kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarını nasıl zayıflattı biraz bundan bahsetmek istiyorum. Yani bu söylediğimiz şeyin altını dolduralım, adli ve idari birimler açısından neler oldu ülkede? Sözleşmeden çekilme kararından beri -bir rakam daha vererek ilerleyeyim- 600'den fazla kadın öldürüldü ve 500'e yakın şüpheli kadın cinayeti yani şüpheli kadın ölümü gerçekleşti; biz bunları da cinayet olarak tanımlıyoruz. Her şeyden önce kararın yayınlanmasının ardından kolluk güçlerinin yasal mevzuatın da ortadan kalktığı yönündeki söylem ve davranışları kadınların kolluk güçlerine başvurularında engel oluşturdu. Buradan, bizi dinleyen... Yani bununla ilgili aslında bir örnek vermek istiyorum, çok sıcak bir örnek, Diyarbakır'da 4 Temmuz günü 22 yaşındaki Kübra Yurt Sur'daki evinde 4'üncü kattan şüpheli bir şekilde düşerek ağır bir şekilde yaralandı, boşanma aşamasında olan bir kadın Kübra Yurt ve sistematik bir şekilde eşinden şiddet gördüğü kayda geçmiş bir kadın yani belgeler bize bunu veriyor. Dolayısıyla, Kübra şu anda ağır yaralı ve ilk ifadesinde polise ifade vermek istemediğini çünkü güven duymadığını ifade etti ve eşi tarafından çocuklarıyla tehdit edildiğini ifade etti çünkü defalarca gitmiş olduğu hâlde bu yaşam hakkı koruma altına alınmamıştı ve felç kalma riski var. Eş, polis tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Bugün gerçekleşti bu olay. O nedenle, kolluğa dair böyle bir örnekle ilerlemek istiyorum.

Bizi dinleyen bütün kadınlara buradan seslenmek istiyorum: 6284 sayılı Kadını ve Aileyi Koruma Kanunu hâlâ yürürlüktedir. Şiddet tehdidi altındaysanız, kolluk güçlerine, ŞÖNİM'lere ve kendi ilinizdeki kadın örgütlerine başvurabilirsiniz. Kolluk ve yargı koruma tedbirlerini uygulamak zorundadır. Bu çok önemli bir bilgi, buradan bütün kadın yurttaşlarımıza bunu tekrar söylemek istiyorum.

Bir de KADES uygulamasından bahsetmek istiyorum. Büyük bir mücadele ve ısrarımız sonucunda KADES uygulamasına Kürtçe dil seçeneği kondu, artık sadece Kürtçe konuşan kadınlar açısından da KADES kullanılabilir durumda ama KADES'in ne kadar kullanılabilir olduğu, teknik problemleri falan hâlâ tartışmalı. Bu da böyle bir bilgi olarak dursun.

Pratikte koruma kararlarının nasıl uygulandığına dair birkaç örnek de vermek istiyorum. Özellikle, koruma kararlarının İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararından sonra ne kadar kısaldığına vurgu yapmak istiyorum. O tarihten beri altı aydan uzun süre verilmiş koruma tedbir kararı neredeyse hiç yok. Buna karşın kadın örgütlerine yapılan şiddet başvurularında inanılmaz bir artış var yani onların tavrı nedeniyle kolluğa veya yargıya güven zayıflamış ama kadın örgütlerine dair de bir başvuru artışı söz konusu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.

ADALET KAYA (Devamla) - Sözleşmeden çekilme kararı, yargı pratiklerinde de cinsiyetçi yaklaşımların yeniden artmasına yol açtığı kadın ve LGBTİ+'lara yönelik işlenen suç davalarında karar verme süreçleri faillerin lehine olacak biçimde uzatılıyor.

Yine, kadın cinayetlerinden yargılanan faillere ceza indirimi uygulanıyor; bununla ilgili olarak da Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 33 yaşındaki TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz'ı öldüren Orhan Munis'e "Kaçmaz evlenme teklifini kabul etseydi cinayet işlenmezdi." gerekçesiyle ceza indirimi uygulamış olmasını örnek olarak vermek istiyorum. Aynı zamanda Pınar Gültekin davasında benzer bir indirim uygulandı, haksız tahrik indirimi.

Bir de cinsel şiddet davalarında failler genellikle hiçbir şekilde yargılanmıyorlar, yargı önüne çıkarılmıyorlar çünkü etkin bir soruşturma yürütülmüyor; yargı önüne çıkarılanların tamamı da neredeyse beraatle oradan çıkarak elini kolunu sallayarak devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADALET KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, rica ediyorum.

BAŞKAN - Son cümleniz lütfen.

ADALET KAYA (Devamla) - İki cümle lütfen.

Bir de Diyarbakır'dan bir örnek vermek istiyorum. Diyarbakır'da cinsel şiddete maruz kalan, özellikle Polis Memuru Enes Aydemir tarafından defalarca cinsel şiddete maruz kalan ve Adli Tıp raporunun onayladığı, tecavüzü doğruladığı bir olaydan bahsetmek istiyorum. Enes Aydemir, hiçbir şekilde soruşturma yürütülmedi, yargı önüne çıkarılmadı.

Son olarak da şunu söylemek istiyorum. İstanbul Sözleşmesi sadece kadın hakları açısından değil, Türkiye demokrasisi açısından da hukuk devleti olma açısından da çok önemli bir sözleşmedir; bu nedenle bunun tartışılacağı, konuşulacağı yer burasıdır. Ben genel görüşme talebimizin buradan kabul edilmesi, ortak akıl ve vicdanla tartışarak, konuşarak hep birlikte özellikle kadın cinayetlerine ve şüpheli kadın ölümlerine dair birlikte bir karar vermemiz gerektiğini düşünüyorum yani ne yapalım, izleyelim mi bütün bu olup bitenleri? Çünkü ülkedeki en yakıcı konulardan biri olarak önümüzde duruyor.

Saygıyla selamlıyorum. (Yeşil Sol Parti sıralarından alkışlar)