GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Anayasa Mahkemesinin, Yargıtay Başsavcılığının HDP'nin hazine yardımına bloke konulmasına ilişkin talebini reddetmesine ve reddetme gerekçesine, Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın hakkında hiçbir mahkeme kararı olmamasına rağmen hâlâ cezaevinde tutulmasına, Osman Kavala'nın serbest bırakılması gerektiğine, siparişle yaptırılan dizilere ve IŞİD'in kaçırdığı kadınların Ankara'da bulunması sürecinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:9
Tarih:22.06.2023

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcılığının HDP'nin hazine yardımına bloke konulması kararına ilişkin talebini reddetti. Yüksek mahkeme, bu talebe ilişkin kısaca şu gerekçeyi söyledi -uzatmayacağım- talebin siyasi partilerin mali denetimi kapsamında kaldığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının buna ilişkin talepte bulunma yetkisinin olmadığına hükmetti. Bu ne? Bu, Anayasa ilkesi. Kendi sınırları içinde "Ben bu konuda karar veremem." dedi ve dayanağı da Anayasa. AYM, aslında önündeki belgelere göre karar verir, o belge, temel belge nedir? Anayasa'dır. Anayasa dışında hiç kimseye bağlı değildir.

Bunu reddetmesinden sonra ne oldu? Hemen iktidar sözcüsü Ömer Çelik çıkıp bunu şöyle dedi, bunu "zaaf" olarak nitelendirdi. Ne zaafı ya, hukuka uygun bir karar vermiş. Dün de MHP lideri Bahçeli, grup toplantısında Anayasa Mahkemesi için "Söylediklerimizi hiç kale almıyor." dedi. Daha uzun bir konuşma yaptı ama yeni anayasa, işte vesaire "Vatanını seven bir mahkeme olmalı." dedi. Hem vatanını seven hem Anayasa'ya bağlı bir mahkeme olamaz mı yani? Öyle mi diyor yani, böyle bir çelişki olabilir mi? İllegal bir mahkemeden söz etmiyoruz ve şunu da söyledi çok ilginç, kendi içinde çok çelişkili bir açıklama, şunu da söylemiş, bakıyorum "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi kadar Türkiye'nin önemli bir kurumudur. Cumhuriyet Başsavcısının uyarılarını, altını çizerek söylüyorum, dikkate almayan bir Anayasa Mahkemesi -haddi zatında yargı müessesesini dikkate almıyorum demektir- Kandil kuyruğundadır." diyor, şiddetle kınıyor. Biz de Devlet Bahçeli'yi şiddetle kınıyoruz, yasa dışı bir yolda ilerliyor, illegal bir yolda ilerliyor, Anayasa Mahkemesinin Anayasa doğrultusunda verdiği bir karara diyor ki: "İllegale gel, sen Anayasa'ya uyma, benim dediklerime uy." Başsavcılık Anayasa müessesesi de Anayasa Mahkemesi anayasal müessese değil mi? Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Burada, zaten talimatla açılan, baskıyla, tehditle açtırılan bir kapatma davası var ve diyor ki: "Başsavcının uyarısını dikkate al." Başsavcı uyarıda bulunmaz, talepte bulunur, o da bir kurumdur, hukuka uygun bir talepte bulunur ve şunu özetle söylemek istiyorum: Yasa dışılık savunuluyor, illegalite savunuluyor. Anayasa'da şöyle bir hüküm yoktur: Devlet Bahçeli ya da Erdoğan ya da başka bir siyasi isim talep ettiğinde kabul edeceksiniz bunu -ya da iktidar olsun olmasın- diye bir Anayasa hükmü mü var? Bu ülke, hukuk devleti olmaktan adım adım çıkarılıyor, bu da bunun göstergesidir, bunu buradan ifade etmek istiyorum.

Can Atalay meselesini çok söyledik. Bu Parlamentonun bir milletvekilinin şu anda Silivri'de tutulmasının hiçbir hukuk kuralıyla izah edilebilir bir yanı yok ve maalesef, Meclis Başkanı "Ben gidip onu cezaevinden çıkarayım mı?" dedi. Geçmişte Engin Alan kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen o dönem Meclis Başkanı Cemil Çiçek'ti, yasa önerisi getirdi ve cezaevinden çıkarıldı. Buna ilişkin birçok örnek var ve kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen milletvekilleri çıkarılırken şu anda hakkında hiçbir mahkeme kararı olmadığı hâlde cezaevinde tutuluyor. Can Atalay bu halkın iradesidir, bir an önce bu Parlamento sıralarındaki yerini almalıdır diye ifade etmek istiyorum.

Diğer bir mesele: Osman Kavala'ya ilişkin Anayasa Mahkemesinin açıkça serbest bırakma ve beraat etmesi gerektiği yönünde mahkeme kararı vardır. Her gün seçim propagandasını Demirtaş ve bunun üzerine kuran Cumhurbaşkanı, şimdi bu propaganda yetmemiş olacak ki siparişle dizi yaptırmışlar. Korkunç bir dizi, izlemeyi hiç kimseye önermem ve vergilerle finanse edilen bir kanalda yayınlanıyor. Bir an önce Osman Kavala'nın serbest bırakılması gerekiyor. Siyaseten baskı yaptığınız yetmedi, şimdi de TRT dizileriyle, başka dizilerle halkı kin ve düşmanlığa tahrik ediyorsunuz. Ve bu dizi derhâl yayından kaldırılmalıdır. Umarız, AİHM kararı da dizilerde yayımlanır da halk gerçekleri öğrenir.

Sayın Başkan, IŞİD'in kaçırdığı kadınların Ankara'da bulunması süreci devam ediyor. Dün bir kadın daha yine Ankara'da bulundu. Neden? Bu soruyu kocaman soruyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ilave ediyorum.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Gölbaşı ilçesinde Iraklı Ebu Hamza kod adlı IŞİD'linin ikamet ettiği evde 12 yaşından beri esir tutulan 21 yaşındaki genç kadın, yakınları ve Avrupa merkezli uluslararası kuruluşların girişimleriyle kurtarıldı. Yine Ankara'da, yine IŞİD kaçırmış ve daha önce de benzer birçok vakaya tanıklık etmiştik. Başkent, bürokrasinin yoğun olduğu bir kent, denetimin, güvenliğin de yoğun olması gerekiyor. Acaba kaç tane IŞİD evi var? Bunu soruyorum gerçekten. Neden bu evler tespit edilmiyor ya? Yani dokuz yıldır, on yıldır kadın esir, IŞİD'li, IŞİD'linin kendisi zaten büyük bir suçlu, hem bu hem kadını esir tutuyor hem de girişimler sonucu kadınlar kurtarılıyorlar. Bunun izahını istiyoruz biz. Ya da doğrudan soralım: IŞİD'liler korunuyor mu gerçekten? Bu iş birliği nedir? Yani kaçırılan bütün kadınlar Ankara'da bulunuyor, bunu da kesinlikle soruyoruz ve takipçisi olacağız. (HDP sıralarından alkışlar)