| Konu: | (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) No.lu Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzük'ün 104 ve 105'inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeler ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 06.04.2023 |
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Madenciliğin tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Dünyadaki ilk madencilik faaliyetleri Anadolu topraklarında görülmüş ve milattan yedi bin yıl öncesinde madenlerin eritilip işletilmeye başlandığı tahmin edilmektedir. Bilinen uygarlıklardan Hititler milattan önce 2000-1200 yılları arası demirden pek çok aletin üretimini gerçekleştirmiştir. Madencilik tarihi insanlık tarihiyle eş zamanlı bir seyir göstermiştir. İnsanlar var olduğundan beri çevrelerindeki taşları, kayaları inceleyerek işlemeye çalışmışlardır. Nitekim, ilk madenî paranın Anadolu'da Lidyalılar tarafından yapıldığı da hemen hemen herkesçe bilinmektedir. Ülkemizde yer alan madenlerden bazıları başka ülkelerde ya çok az ya da hiç bulunmayıp sadece Türkiye'de yer almaktadır. Anadolu'nun madenciliğinin bunca yıllık tarihine rağmen Türkiye'de madencilik sektörünün öncüsü olan, maden işçilerine eğitim veren herhangi bir okul da bulunmamaktadır, bu görev Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından üstlenilmiştir; Türkiye Taşkaşkömürü Kurumu dışında özel iş yerleri de madencilik eğitimi vermektedir. Ayrıca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 17'nci maddesine göre "Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz." şeklinde ifade edilmektedir. Madende çalışacakların işe başlamadan evvel mesleki eğitim alma zorunlulukları buradan anlaşılmaktadır. Türkiye Taşkömürü Kurumuna alınacakların eğitimleri İŞKUR ortaklığıyla gerçekleştirilmektedir. Madencilikle ilgili eğitimlerin verilmesi için profesyonel birimlerin kurulması, kaçak ve izin dışı yapılaşmalara izin verilmemesi, bunlara göz yumulmaması, bu husustaki denetim ve takip mekanizmalarının daha etkin çalıştırılması adına olumlu adımların atılması da ayrıca büyük önem taşımaktadır.
Türkiye'de iş sağlığı ve güvenliği konusunda madenlerde yaşanan problemler ele alındığında bu hususta çalışmaların ve düzenlemelerin yapılması oldukça önemlidir. Kazaları azaltmak için bir iş sağlığı güvenliği kültürünün oluşturulması ve altyapı çalışmalarının hızlandırılması iş güvenliği uzmanlarının yetiştirilip sektöre bir an önce yoğun ve etkin bir şekilde dâhil edilmesi bu noktada öncelikli önem arz eden hususlardandır.
Madencilik iş kolu İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği tarafından çok tehlikeli sınıf olarak tanımlanmaktadır. Madencilik faaliyeti sürdürülürken birçok riskle iç içe bulunulmaktadır. Spesifik özellik arz eden bu sektör, iş sahasının tercihen değil de cevhere bağlı olarak zaruri kurulum ilkesi nedeniyle tahmin edilebilen ve tahmin edilemeyen riskler olarak iki başlık altında risklere sahiptir. Özellikle yer altı madenlerinde göçük, deprem, kavlak düşmesi, sel baskını gibi maden sahalarındaki ortamdan kaynaklı tahmin edilemeyen riskler görülmektedir. Bunun yanında iş sahasındaki güvensiz durumlar ve güvensiz davranışların esas alınarak belirlendiği mevcut riskler bulunmaktadır. Bu riskler ise elektrikten kaynaklı riskler, gaz ve kömür tozu kaynaklı riskler, patlayıcı maddelerden kaynaklı riskler, tavan boşalmaları, göçükler, nakliyat ve mekanizasyona ilişkin riskler, su basması riski, ocak yangını riski, ocak gazlarının yol açtığı riskler şeklinde ifade edilmektedir. Kömür madenlerinde kazalara neden olan en önemli riskler ise göçük riski, yangın ve patlamalara ilişkin risklerdir. 1983-2014 yılları arasında yer altı kömür madenlerinde meydana gelen 20 tane toplu, ölümlü kaza incelendiğinde 16 kazanın grizu patlaması nedeniyle meydana geldiği kayıtlara geçmiştir.
Madenler iş kazası riskinin en yüksek olduğu sektörlerden olmakla birlikte bu kazalar kaçınılmaz ya da önlenemez kazalar değildir. Bilimsel araştırmalar neticesinde ortaya çıkan değerlendirmelerde bu kazaların yüzde 98 oranında önlenebileceği ifade edilmektedir. Gelişmiş ülkelerle ve AB ülkelerindeki oranlarla karşılaştırıldığında Türkiye'de iş kazası sonucu meydana gelen ölüm oranları bu ülkelere göre yüksektir. Madencilik sektörü içindeyse iş kazası ve iş kazası nedeniyle ölüm oranlarının en yüksek olduğu sektörün linyit ve kömür sektörü olduğu ifade edilmektedir. Ölümlü iş kazaları açısından özellikle kömür madenciliği dünyada en önde gelmektedir. Kömür madenciliğinde meydana gelen kazaların sebebi çok farklı yer ve zamanlarda ve çok çeşitli nedenlerle olabilmektedir. Kömür madenciliği sırasında meydana gelen kazaların birçok nedeni olmasına karşın en yaygın görünenleri ise patlayıcı doğal gazlar, hidrojen sülfür gibi zehirli gazlar, kömür tozu patlamaları, madeni su basması, mekanik hatalar, alet ve ekipmanların arızalanması ile doğal deprem ve afetlerdir. Madencilik faaliyetleri çok disiplinli bir çalışmayı gerektiren faaliyetlerdir. Kaza nedenlerine dair istatistiksel veriler ve araştırmalar sonucunda iş güvenliği mevzuatlarına aykırılıklar ön plana çıkmaktadır. Toplam iş kazalarının yüzde 75'ten fazlası kişisel koruyucu olarak görülmeyen bel koruyucuları ile yer altı maden işletmeciliği koşullarına uygun el ve ayak koruyucularının tam olarak ihtiyacı karşılayamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Maden kazaları genellikle mevsim geçişlerinde yaşanmaktadır. Bunun nedeni ise bu geçişlerdeki ani basınç değişiklikleri olduğu ifade edilmektedir. Yine, kazaların ortak nedenlerinin havalandırmaların yeterli yapılmaması nedeniyle biriken metan gazı yani grizu patlamaları olduğu belirlenmiştir. Ocaklardaki patlamaları meydana getiren ısı kaynağının nedeninin dinamit patlamaları olduğu anlaşılmış ve ocaklarda sigara izmaritleri bulunduğu da belirtilmektedir. Ayrıca, madenlerde erken uyarı sistemlerinin yetersiz kaldığı da ifade edilmektedir. Madencilik sektöründe taşıma, yükleme, boşaltma sırasında meydana gelen malzeme kazaları, düşerek yaralanma, vagon kancalama, çivi batması, kaynakla yanma, böcek, fare ısırması ve asit yaralanmaları gibi iş kazalarına da rastlanmaktadır. Düşerek yaralanmalarda ayak koruyucu olarak kullanılan bot veya çizmelerin taban özellikleri, mukavemet ve aşınmaya karşı özelliği, kaymaya karşı kavrama özelliği büyük önem taşımaktadır. Madencilik faaliyetleri gerçekleştirilirken bazı gazlar da açığa çıkmakta ve bunlar birçok soruna da neden olabilmektedir. Özellikle kömür madenlerinde bulunan ve "grizu" olarak bilinen metan gazı meydana gelen felaketlerin en önemli nedenleri arasındadır. Ancak teknolojik imkânlar sayesinde bu gazların olumsuz etkilerinden rahatlıkla korunabilmek mümkündür. Madenlerdeki kazaların yapısal ve teknolojik olarak önlenebilir sorunlardan kaynaklandığı ve bu hususların tekrar gözden geçirilmesi ve madenciliğe ilişkin olarak yeni bir yol haritasının çıkarılması çok önemli hâle gelmiştir.
Bu anlamda, özellikle mevzuat anlamında yapılan düzenlemelerin önemli olduğu belirtilmektedir. Bunun yanı sıra, kapsamlı bir risk haritasının ve denetim planının çıkarılması ve buna göre denetimlerin yapılması yerinde olacaktır. Tüm sektörlerde olduğu gibi, madencilik sektöründe de denetimin çok sıkı yapılması ve sürekliliği büyük önem arz etmektedir. Denetim kurumlarının da bağımsız olması düzenin sağlanmasında çok önemlidir. İş kazalarının önüne geçilmesi ve etkilerinin azaltılması bakımından iş sağlığı ve güvenliği konusunda da gerekli önlemlerin alınması ve çalışmaların yapılması en önemli çözüm yollarındandır. Benzer şekilde, verilen tüm eğitimler, gelişen teknolojik ekipmanların kullanılması, denetimler ve kişisel koruyuculara rağmen toplu iş alımlarının gerçekleştiği yıllarda iş kazalarında meydana gelen artış nedeniyle işçilerin belirlenmesine de özen gösterilmesi gerekmektedir. Maden kazalarının en önemli nedenlerinden biri olan havalandırma problemine yönelik çalışmaların yapılması, madenlerdeki yer altı su sorunlarına çözüm aranması, risk değerlendirmelerinin her işletmede ve özenle yapılması, yine, en önemli risk faktörlerinden olan yangınlara ve göçüklere karşı önlemlerin alınması hayati önem taşımaktadır.
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda iş kazalarının hem sosyal hem de teknik boyutuyla önemli bir sorunu olarak görülen maden kazaları konusunda önemli düzenlemeler de yapılmaktadır. Ancak yapılan tüm düzenlemelere rağmen, bu düzenlemelerin uygulamalarında aksaklıklar olduğu da görülmektedir. Madencilik sektörü iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması açısından oldukça önemli bir sektör durumundadır. Madenler, tehlikelerin ve risklerin bertaraf edilebilmesi için iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin uygulanması açısından önemli alanlardır. Maden ocaklarında iş sağlığı ve güvenliği yöntemlerinin tesis edilebilmesi için birtakım tedbirlerin de alınması gerekmektedir. Bu bağlamda, maden ocaklarında havalandırmanın yapılması, çıkış tünellerinin bulunması, ısıölçer sistemlerin kurulması, acil durum planlarının uygulanması, gürültü ölçümlerinin yapılması, patlayıcı maddelerin periyodik kontrollerinin yapılması, elektronik gözetim sistemlerinin oluşturulması, gaz sensörlerinin bulunması, tahliye sisteminin oluşturulması gibi önlemlerin alınması oldukça önemlidir. Maden işçilerinin sağlığı ve iş güvenliği açısından madenleri bu şekilde dizayn etmek ve bunları uygulamak gerekmektedir ancak tüm bu yöntemlerin uygulanması ek maliyetlere neden olabilmektedir. Bu nedenle, bu yöntemlerin tamamının uygulandığını söylemek mümkün değildir.
Madenlerin güvenliğinin sağlanmasında hem işçilerin hem de işverenlerin üzerine düşen sorumluluklar bulunmaktadır. Maden güvenliği açısından, işçilerin kişisel koruyucu ekipmanları doğru ve etkin kullanması, madende çalışırken dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmesi, diğer işçileri ve madeni tehlikeye düşürecek davranışlardan kaçınması gerekmektedir. Bu nedenle, maden işçileri açısından "iş sağlığı ve güvenliği" kültürünün tam olarak yerleştiğini de söylemek mümkün olmamaktadır.
Türkiye, maden ocaklarında "iş sağlığı ve güvenliği" anlayışının yerleşmesi için uluslararası düzenlemelerle uyumlu hareket etmektedir. Bu doğrultuda, pek çok yasal düzenleme yapılmıştır. Bununla beraber, Türkiye'de maden ocaklarında iş sağlığı ve güvenliği tam olarak da tesis edilmiş durumda değildir; bunun nedeni "kanuni düzenlemelerin uygulamayla örtüşmemesi" ve "uygulamanın kanuni düzenlemeleri takip etmemesi" şeklinde ifade edilmektedir. Maden kazaları değerlendirilirken sadece maddi kayıplar ve iş gücü kaybı değil, insan faktörü de dikkate alınmalıdır. Maden kazaları neticesinde maden kazalarının şiddetine göre kaza mağduru işçi iş göremez bir hâle gelebilmekte ya da hayatını kaybedebilmektedir; bu da telafisi olmayan sonuçlar doğurmaktadır. Bu yüzden, iş kazalarını önlemedeki ilk hedef, çalışan kişinin hayatının güvence altına alınmasıdır. Bu güvence sağlandığı zaman maliyetler ve iş gücü kaybı da azalmaktadır. Madenlerde işletme düzeyinde bütün önlemler alınmış olsa bile, kazanın tanımından da anlaşılacağı üzere bazı riskler önceden tahmin edilememektedir. Bu nedenle ihmal ve kusur olmasa bile alınan önlemlere rağmen bireysel problemler sonucu oluşmuş kazalara rastlanmaktadır. Bu noktada psikososyal risk etmenleri dikkate alınmalıdır. Bu raporda sunulan önlemlerin ilgili kurumlar tarafından dikkate alınarak uygulanmasının Türkiye'de birçok sorunu çözeceğini düşünmekteyiz.
Kıymetli milletvekilleri, 27'nci Yasama Döneminin son konuşmalarını yapıyoruz. Bu nedenle altını çizmek istediğim bir husus var: Bitmekte olan dönem, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk uygulama dönemini oluşturmuştur. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin demokratik, siyasi denetiminin nasıl işlediğini hepimiz birlikte gördük. Demokrasinin müzakereci boyutlarının ne denli güçlendiğini seçim sürecinde genişlemiş olan ittifaklar ortaya koymaktadır. Birbirinden farklı anlayışların böyle bir araya gelmesini açıklarken sadece Cumhur İttifakı karşıtlığı yetmez. Bu sistemin siyasal kadroları bir düzlemde uzlaşmaya çağırdığını da görmek lazımdır.
Milletim her türlü zorlukta koşarak gelen, yanında duran, zorlukları kolay yapan, yaraları hızla saran ve yarınlara umut olan devlet gücünü, devlet şefkatini ve devlet duruşunu görmüştür. Maden kazalarında, sel baskınında, orman yangınlarında, depremde, başı sıkıştığında imdat demeden uzanan devlet eli Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin başarısıdır. İhtiyaç noktasında bakanından en alt kademe kamu görevlisine kim lazımsa hazır tutan bu sistemin ve sistemin ustaca işletilmesini sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımızın hakkını teslim edelim. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yerleşmiştir. Cumhur İttifakı rant paylaşımı değil, bir anlayış ve irade birliğiyle bu sistemi geliştirerek işletmeye niyetlidir. Milletimizin bu niyetin samimiyetini gördüğüne şahidiz.
Biz Cumhur İttifakı olarak darbeye direnen, işgale "Dur!" diyen millî irade meydanlarından geliyoruz. Hedefimiz milletin istikbal ve istiklalinin baki olduğunu dosta düşmana göstermektir. Amacımız, cumhuriyetin 2'nci yüzyılını Türk asrı, Türkiye Yüzyılı yapmaktır. Çağrımız rahmetli Başbuğ'umuzun yıllar önce yaptığı çağrıdır. "Ben, Türk milletini sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hileyle çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum; Türklük gurur şuuruna, İslam ahlak ve faziletine yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe kısacası hak yolu, hakikat yolu Allah yoluna davet ediyorum."
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bravo!
HASAN KALYONCU (Devamla) - Milliyetçi Hareket Partisinin ve Cumhur İttifakı'nın bu kutlu daveti yüce Türk milletinin gönül sesiyle aynı dilden, sevdasıyla aynı nakıştandır. Türk milleti Cumhur İttifakı'nın varlığı sayesinde müsterihtir. Bu vesileyle Genel Kurulu tekrardan saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)