| Konu: | Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 20.03.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
41 maddeden oluşan Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi bir torba kanundur. Bu teklif, tarım orman, at yarışları, kadastro ve madenlerle ilgili düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu kanun teklifinin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundaki görüşmelerinde Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Ebubekir Gizligider "Tarımda bir sürdürülebilirlik tehlikesi, ürünün sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılması riski söz konusu. Artık, üreticinin değil kâr etmesi, hangi yıl hangi zararı edeceğinin hesaplandığı bir sürece girdik." dediler. Bakan Yardımcısının bu sözleri aslında her şeyi ortaya koymaktadır. Bu ifadeler, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının başarısızlığının bir göstergesidir; tarımı ihmal ettiklerinin ve üreticiyi mağdur ettiklerinin acı bir itirafıdır. Beceriksizliklerini, tarıma şaşı bakışlarını bu yasa teklifiyle de maalesef sürdürüyorlar. Diyorlar ki: "Üretim planlaması yapmalıyız, ürün tercihini çiftçiye bırakmamalıyız." Bakanlık olarak, ürün planlamasına uymayan çiftçileri cezalandırmalıyız yani sopalamalıyız! Ülkeyi yönetenlere bakın, şaka gibiler; üreticiyi teşvik etmek yerine cezalandıracaklarını söylüyorlar, gerçekten şaka gibiler. Elbette, Türkiye tarımda üretim planlamasına geçmelidir, yirmi yıldır tarımda üretim planlaması dahi yapamayanların giderayak getirdikleri bu düzenlemenin hiçbir kıymetiharbiyesi yok çünkü az kaldı, yolun sonu görülüyor.
Değerli milletvekilleri, Tarım ve Orman Bakanlığı bu teklifle Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı olup tarımda üretim yapanların yüzde 63 oranında olduğunu yani hâlâ yüzde 37 oranında kaydı olmayan çiftçilerin olduğunu ifade ederek diyor ki: "Yeni bir kayıt sistemine geçsin Bakanlık, böylece tüm çiftçilerimizi kayıt altına alalım." Adama sorarlar: Yirmi yıldır neredeydiniz, uykudan yeni mi uyandınız? Günaydın AK PARTİ'liler, günaydın! Yirmi yıldır bunu yapamayanlar yani ÇKS'yi bile, çiftçi kayıtlarını bile tescilleyemeyenler şimdi diyorlar ki: "Bunu yapacağız." Başka ne yapacağız diyorlar? Bu yasa teklifinin hedeflerinden biri de vatandaşların özel mülkiyetinde bulunan ve üst üste iki yıl ekilmeyen tarım arazilerinin kiraya verilerek üretimin arttırılmasıymış. Kim kiraya verecek? Tarım Bakanlığı verecekmiş. Bir kez daha ifade etmeliyim ki aslında bu teklifle siyasi iktidar yirmi yıllık tarıma şaşı bakışını tescillemiş oluyor. İktidarları sürecinde tarım arazilerinin yüzde 16'sına konut yapanların, tarım alanlarında madenlere izin verenlerin şimdi ekilmeyen tarım arazilerini üretime kazandırmak için harekete geçmeleri onlar adına gerçekten büyük bir utanç vesilesidir. Yirmi yıl boyunca tarımsal arazilerimize konut yaparak şehirlerimizi büyüttüler, birinci sınıf tarım arazilerine ekin ekmek yerine beton ektiler, beton diktiler, bina diktiler.
Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız büyük depremde 11 vilayetimizde binlerce bina yıkıldı, on binlerce vatandaşımız enkaz altında can verdi. Depremle ilgili çalışmalar yapan bilim insanları, son yaşadığımız büyük deprem felaketinde yıkılan binaların yüzde 60'ının tarım arazilerine yapılan binalardan oluştuğunun tespitini yaptılar. Tarım arazilerine konut yapılmasına izin verenler, Hakk'a uğurladığımız binlerce vatandaşımızın vebali vallahi de sizlerin üzerindedir, billahi de sizlerin boynunuzdadır. Ülkemizi derinden sarsan bu büyük felaketin yarası henüz taptazeyken, milletimiz depremin yaralarını sarmaya devam ederken alelacele Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sert Kabuklu Meyveler Uygulama ve Araştırma Merkezimiz de talan edilmeye başlandı, dünyada en önemli 3 ceviz geninin bulunduğu bu kıymetli alana TOKİ konut yapmaya başladı. Yetkililer yapılaşmaya açılan ve ağaçların söküldüğü alanın kumlu ve çakıllı bir arazi olduğunu, yanından dere geçtiğini ve alanın bir kısmının doldurma alan olduğunu belirtiyorlar. Yani inşaata uygun olmayan çakıllı ve kumlu bir alana inşaat yapıyorlar. İktidar bizi aslında hiç şaşırtmıyor, deprem de olsa felaket de olsa yine rantiyeci, yine hak hukuk tanımayan yönetim anlayışlarını maalesef sürdürüyorlar.
Bu hususta iki örnek de memleketim Konya'dan vermek isterim. Konya'mızın merkez Karatay ilçesinde bulunan Bahri Dağdaş Uluslararası Tarım Enstitüsünün birinci sınıf arazileri parsel parsel konuta açıldı. 2014 yılında Bahri Dağdaş'tan koparılan bin dekar alana şehir hastanesi yapıldı, kalan arazi ise Konya Büyükşehir Belediyesine devredildi, Belediye buraları parsel parsel pazarlıyor. Bununla da yetinmediler, 2021 yılında yine Bahri Dağdaş'a göz diktiler. Orada biz tohum üretiyorduk, orada tohum ıslahı yapıyorduk ama uluslararası statüde olan, dünyanın önde gelen ve ülkemizin bir numaralı tarım kompleksinin 1.300 dönümünü de Tarım ve Orman Bakanlığı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verdi, oraya da konut yapacaklar. Artık o arazilerde tohum ıslahı yapamayacağız, hâlbuki biz Türkiye tohumunun yüzde 40'ını buradan üretiyorduk, buradan elde ediyorduk.
Bir başka garabet uygulamalarında ise Ilgın ilçemizin Çavuşçugöl Mahallesi'nde yüzlerce dönüm birinci sınıf tarım arazisine Cumhurbaşkanlığı acele kamulaştırma kararnamesiyle el koydular ve buradaki birinci sınıf tarım arazileri elimizden çıktığı gibi, hemen köyün bitişiğinde olan yani Çavuşçugöl köyümüzün bitişiğinde olan bu tarım arazileri elimizden çıkmakla kalmadı, maalesef köylülerimiz de zehirlenmeye başladılar. Ancak siyasi iktidarın; köylü zehirlenmiş, vatandaş ölmüş, hiç umurlarında değil; birinci sınıf toprak arazileri yok olmuş, hiç umurlarında değil. Onlar için dert rant, dert para; toprak filan kıymetli değil. Ve biz buradan diyoruz ki: Gözünüzü toprak doyursun ağalar.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin 10'uncu maddesinde madencilik faaliyeti sona eren orman arazilerinin inşaat, hafriyat ve yıkıntı atıklarıyla doldurulması görevi belediyelerdeyken özel sektöre açılması kabul edilebilir bir durum değildir.
İlgili teklifin 12'nci maddesinde devlet ormanlarının kesilmesiyle ilgili damgalama veya işaretleme göreviyle ilgili, Bakanlık personeli yerine özel şirketlere devrin önü açılmak istenmektedir. Bu düzenleme ormanlarımızın talan edilmesinin önünü maalesef açacaktır.
Kanunun 29'uncu maddesinde 3 hektardan küçük, özel orman statüsündeki alanların özel orman sayılmaktan çıkarılması ranta, yeni yapılaşmaya yol açacaktır. Bu düzenleme kanun metninden mutlaka çıkarılmalıdır. Ormanlarımızı yok etmeyiniz. Ama önemli değil, bu kanun çıksa da yolun sonu görülüyor; iki ay sonra nasıl olsa yoksunuz.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin 18, 19 ve 20'nci maddeleri 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22'nci maddesine aykırıdır. Bu madde "Kadastro bir sefer yapılır, ikinci kadastro yapılsa dahi bütün hükümleriyle geçersizdir." diyor. Burada söz konusu maddelerle bazı ormanlık alanlar orman dışına çıkarılmak isteniyor; yine rant, yine rant, yine rantiyeci iktidar.
Ormancılıkta, başta havza bazlı olmak üzere, havzayı ve bölgeyi koruyan geniş ölçekli çalışmalar yapılmalıdır. Orman havzalarıyla ilgili bir temel kanuna ihtiyaç elbette vardır; Millet İttifakı'nın iktidarında, inşallah, hem su kanunu ve hem de orman havzaları kanununu elbette çıkaracağız.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde tarımla ilgili getirilmek istenen düzenlemeler aslında yirmi yıllık AK PARTİ iktidarına ayna tutuyor, beceriksizliklerine ayna tutuyor, iş bilmezliklerine ayna tutuyor, daha önemlisi bu kanun teklifi iş bilmezliklerini ve öngörüsüzlüklerini maalesef tescilliyor. Giderayak tarımda pansuman tedbirler getirmeye çalışıyorlar, onu da beceremiyorlar. Sık sık Tarım Bakanları değişiyor ancak tarım üretiminde çiftçi memnuniyeti her yıl azalıyor. Türkiye'de 9 kamu ve özel banka tarafından kurulan Kredi Kayıt Bürosu tarafından her yıl yapılan Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması anketine göre, 2019 yılında çiftçi memnuniyeti tarımda yüzde 36 iken bu oran 2022 yılında yüzde 22'ye kadar düşmüştür. Yani bunun anlamı şu: Tarımla, besicilikle uğraşan vatandaşlarımızın yüzde 78'i ürettiğinden memnun değil, kazancından memnun değil.
Değerli milletvekilleri, çiftçinin, besicinin bankalara ve Tarım Krediye borçları her yıl artarak devam ediyor, katlanarak artıyor. Ocak 2023 itibarıyla çiftçi borçları 348 milyar liraya dayanmıştır. Önceki Tarım Bakanı çıkıyordu, diyordu ki: "Afrika'da, Sudan'da tarım yapacağız." Şimdiki Tarım Bakanı da diyor ki: "Güney Amerika'da, Venezuela'da tarım yapacağız." Ülkemizde tarım arazilerinin üçte 1'i ekilmiyor; çiftçi, üretici toprağına küsmüş ama iktidarın umurunda değil. Öyle bir zihniyetle yönetiliyoruz ki bir Tarım Bakanı çıkıyor, tarım ürünleri ithalatıyla ilgili "Paramız var ki alıyoruz." diyor. Bir diğeri ise "Şanlıurfa sel felaketinde 15 kişi öldü ama toprak yağmura doydu" diyor. Aslında bu, ucube sistemin, tek adam yönetiminin bir tezahürü. Sistem ucube olunca Bakanları da ucube Bakanlardan oluşuyor ne yazık ki.
Türkiye İstatistik Kurumu, Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi'nin yıllık bazda yüzde 143 oranında arttığını açıkladı. Tarım ürünleri tüketici fiyatları da TÜİK'e göre şubat ayı itibarıyla yüzde 70 oranında artış göstermiştir. Cumhurbaşkanının talimatıyla halka kârsız satış yapan Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinde ramazan gıda paketi fiyatı bir önceki yıla göre yüzde 90 oranında artırıldı. Bir de bu kurum kâr etseydi fakir fukaranın hâli ne olacaktı? Yani şu tabloya bakar mısınız? Gıda ürünlerinde yüzde 90'larda artış var, gıdanın girdi ürünlerinde, girdi fiyatlarında yüzde 143 artış var. Acaba dünyada bu durum nasıl? FAO'nun yani Uluslararası Gıda Örgütünün verilerine göre dünyada gıda fiyatları on bir aydır düşmeye devam ediyor, şubat ayı itibarıyla yıllık düşüş yüzde 8,1 oranında gerçekleşmiş. Bu veriler gösteriyor ki ülkemizde yönetim beceriksizliğinin, yanlış tarım ve ekonomi politikalarının bedelini halkımız yoksullaşarak ödüyor. Yani şunu demeye çalışıyorum: Ülkemizde gıda fiyatları yüzde 100'e yakın artıyor ama dünyada yüzde 8,1 eksiye gidiyor. İşte "AK PARTİ yaparsa iyi yapar." denilen AK PARTİ mucizesi böyle bir şey.
Değerli milletvekilleri, Millet İttifakı olarak, 30 Ocak 2023 günü Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni imzaladık; 6 Genel Başkanın Türk kamuoyuyla paylaştığı bu metinde, ülkemiz için her alanda en ince ayrıntısına kadar müşterek görüşler ve politikalar yer almıştır. Bu görüşler ışığında, Tarım ve Orman Bakanlığını "Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı" olarak yeniden yapılandıracağız. Bakanlık personelini, özellikle il tarım müdürlüklerini kayıt ve veri takipçisi pozisyonundan çıkarıp sahada etkin çalışan bir yapıya kavuşturacağız. Her beş yılda 1 tarım ve hayvancılık sayımı yapacağız. Türkiye tarım ve veri bilgi sistemini kurarak hayvan kayıt, süt kayıt, çiftçi kayıt gibi tüm veri tabanı uygulamalarını entegre edeceğiz. Tarımsal destekleri, üretimi ve verimliliği esas alan, havza bazlı, bölgeler arası farklılıkları gözeten, sürdürülebilir ve etkin bir biçimde uygulayacağız. Tarım, su ürünleri ve ormancılıkta kullanılan üretim araçları ve makineler için mazotta ÖTV yükünü kaldıracağız. Çiftçilere kullandığı gübre maliyetinin yüzde 50'sini destek olarak geri vereceğiz. Çiftçilere kullandığı tohum maliyetinin yüzde 50'sini destek olarak geri vereceğiz. Tarımda indirimli elektrik tarifesi uygulayacağız. Tarımda çalışan kadın ve 30 yaş altındaki gençlere sosyal güvenlik prim desteği sağlayacağız. Çiftçimizin tarım BAĞ-KUR prim ödemelerini hasat sonrası faizsiz ödenecek şekilde planlayacak ve sağlık güvencesinden faydalanmalarını sağlayacağız. Mazot, gübre, yem ve tohum gibi girdi desteklerini çiftçi tarlasını sürmeden, süt sağılmadan, besi hayvanı kesime gitmeden önce verecek, diğer destek ödemelerini üretim sonrası doksan gün içinde ödeyeceğiz. Çiftçilerimizin bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandıkları kredinin faizini silip yeniden yapılandıracağız. Zirai kredilerin geri ödeme takviminin hasat dönemine göre belirlenmesini sağlayacağız. Çiftçilerimizin traktör, biçerdöver, tarım makineleri gibi tarımsal üretim araçlarının ve canlı hayvan varlığının hiçbir şekilde haczedilmemesini sağlayacağız; hacizleri kesinlikle durduracağız. Hayvancılıkla uğraşan ancak mali gücü yeterli olmayan ailelere hibe, ucuz kredi ve TİGEM aracılığıyla ucuz damızlık hayvan desteği sağlayacağız. Köylerimizde sosyal yaşam alanları kuracağız. Köy okulları ve sağlık ocaklarını yeniden açacağız. Ziraat mühendisi, veteriner hekim, ziraat teknikeri gibi en az bir teknik personeli üretim desenine göre bir köyden sorumlu tutacağız. Bu ve daha birçok konuda mutabakat metnindeki projelerimizi mutlaka hayata geçireceğiz.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarının ülkemizi getirdiği bu garabet düzenden kurtulmak için İYİ Parti olarak projelerimiz de hazır. Milletimiz hiç merak etmesin, iki ay sonra milletimiz huzura kavuşacak, zincirlerini kıracak ve rahat bir nefes alacak. Yıllardır yanlış tarım ve ekonomi politikalarıyla çiftçimiz tarım maliyetleri altında ezilmeye terk edildi; milletimiz ise bu bereketli topraklara rağmen ete, sebzeye, meyveye ve bakliyata ulaşamaz hâle geldi. Buna artık izin vermeyeceğiz; İYİ Parti olarak bizler, kuraklık ve iklim değişikliğinin de etkisiyle her geçen gün daha da büyüyen -yaklaşan- gıda krizinin başta çiftçimiz olmak üzere, bütün milletimiz için yaratacağı felaketi görerek buna ilişkin tüm tedbirleri gecikmeksizin alarak hayata geçireceğiz. Bugün gittikçe derinleşen ekonomi, gıda ve iklim kriziyle en hızlı ve en etkili baş etme yöntemi tarımsal ekonomi politikalarıdır. Bu konu ülkemiz ve milletimiz için hayati önemdedir. Tarım ve besicilikte üretim planlamasıyla birlikte alım garantisi sistemine geçeceğiz; çiftçimiz ne ekeceğini, ne kadar ekeceğini, ne kadar maliyetle ekeceğini ve ne kadara satacağını bilerek artık nefes alacak. Öncelikle, tohum tarlaya düşmeden, süt sağılmadan ürünün maliyeti, artı kâr miktarı ilan edilecek, çiftçimiz kazancını önceden bilecek, hesabını yapabilecek. Tarımda asıl amacımız, çiftçinin ürettiği ürünün piyasada gerçek değerini bulması, hak ettiği fiyatı almasıdır. Bunun için kazanç odaklı yeni bir model kuracağız; çiftçi ister süt ister fındık üretsin, ürettiği ürünün fiyatını önceden bilecek, asla belirsizliğe mahkûm olmayacak. Bunun için de önceden fiyatı bileceği eşik fiyat, fiyatın alt ve üst sınırlarını belirleyen müdahale fiyatı, sattığı ürünün eşik fiyatından daha fazla para ettiği zaman alacağı fark fiyatı...
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti olarak bizler, koşullar her ne kadar olumsuz olursa olsun çiftçimizi döviz kuruna asla ezdirmeyeceğiz çünkü milletimizin hep birlikte refah içinde yaşayabilmesinin ön koşulu, temel gıdalara hiç maddi endişe duyulmadan erişilebilmesini sağlamaktır. Bugünkü ekonomik sıkıntılardan hem gıda hem ham madde fiyatlarının herkesin erişebileceği seviyelerde tutulabilmesi için devlet desteklerinde tarımın öncelikli olması gerektiğine inanıyoruz. Çiftçimiz destek primlerini zamanında ve yerinde hesabında bulacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye'nin sahip olduğu en önemli zenginliklerden biri olan biyolojik çeşitlilik hem iklim krizi hem de insan kaynaklı sebeplerden zarar görmektedir ancak bu durumu tersine çevirmek mümkündür. Uluslararası biyoçeşitlilik ve gen kaynakları merkezini kurarak yurt dışına çıkarılan gen kaynaklarımızın geri getirilmesi için harekete geçeceğiz. Böylece "Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi" teknolojik ve bilimsel çalışmalarla büyük bir tarımsal teknoloji üssü hâline getirilecektir. Tarım alanında Tarım 3.0 ve 4.0 hedefimize de bizi bu akademi taşıyacak. Akademi, öğrenim görmek, araştırma yapmak isteyenlere, fikir ve keşif sahiplerine, tarımsal üreticilere ve tarım alanında bilimsel çalışma yapmak isteyenlere gerekli ortamı, kaynağı ve imkânları sağlayan öncelikli bir kurum olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.