GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın 393 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
Yasama Yılı:6
Birleşim:67
Tarih:01.03.2023

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine, böyle tatsız bir konu için kürsüde olmak çok rahatsız edici. Az önce "İnsan, dilinin altında gizlidir." prensibi gereği ne kadar kötü bir dil, ne kadar kötü bir tarz olduğunu üzülerek gördük. Sabahtan beri deprem başta, birçok konuyu burada en ağır ifadelerle muhalefet partisi vekili arkadaşlarımız değerlendiriyorlar, baş tacı, dinliyoruz, not alıyoruz ama bu kürsüye gelip de az sonra kendi partisi ceza istemediğinden dolayı tek tek okuyup iade edeceğim ifadeleri bir insan burada konuşamaz, konuşmamalı. Gazi Meclis bu değil Ahmet Bey, bu değil. Az sonra o zaptı alacağım, buraya gelip de tek tek yüzünüze okuyacağım ve size iade edeceğim. Bu ayıp, bunu yapmayın, bunun size faydası yok, bunun topluma faydası yok. Sizin kalbiniz bugün acımayacaksa ne zaman acıyacak? Siz diğer partilerle, diğer gruplarla bugün eksikleri görüşüp somut adım önermeyecekseniz niçin buradasınız? Siz devlete, kurumlarına her türlü hakareti edip, kahve ağzıyla en ağır küfürleri edip bu devletin maaşını nasıl alırsınız? Bu da bizim ayıbımız olsun. Gerçekten inanamıyorum ya! Konuşmak baş tacı, eleştiri baş tacı, eksikleri ifade edin baş tacı ama az sonra -tek tek altını çiziyorum- Meral Hanım başta olmak üzere tüm gruba "Bunlara imza atıyorsunuz, ceza istemiyorsunuz." diyeceğim o metni hangi yüzle burada okutacaksınız tekrar?

Değerli arkadaşlar, bakınız, tarih bugünleri de yazacak -her şey gelir geçer, bugünler de geçecek- "Birileri konuşurken, itham ederken, en ucuz ifadelerle hakaret ederken birileri de bölgeyi ayağa kaldırmak için, milletiyle omuz omuza o kara günleri aşmak için ter döküyordu." diyecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TURAN (Devamla) - Başkanım, izin verirseniz birkaç dakika istirham edeceğim.

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Turan, buyurun.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Safınızı seçin; bu dil, bu yaklaşım yanlış bir tarz. Siz bağırınca korkuyor muyuz? Siz bağırınca sorunlar bitiyor mu? Siz bağırınca yaralar sarılıyor mu? O konuşmanızın bu ülkeye, geçtim, bu partiye, geçtim, şahsınıza, geçtim, bölgeye zerre kadar faydası oldu mu, zerre kadar katkısı oldu mu?

Değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeyim. Çıkıyorsunuz buraya, sürekli "Yargılanacaksınız." "Yargılanacaksınız." diyorsunuz. Hukuk neyse baş göz üstüne; hatamızı yargılayacak tabii hukuk, eksiğimiz varsa yargılayacak tabii hukuk ama sen turşu kuramazsınız, ne yargılamasından bahsediyorsun ya! Korkacak mıyız sizden! Neden korkacağız ya?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Akşama kadar "Yargılanacaksınız." diyorsunuz. Ya, biz demirden korksak trene biner miydik?

Değerli arkadaşlar, bugünün konusu değil ama eğer yargılanma konusu konuşulacaksa müteahhidin de imara yanlış izin veren tüm siyasilerin de yapı denetimin de belediye başkanlarınızın da hepsini konuşmak lazım. "Kentsel dönüşüm" diye yirmi yıldan beri yırtınıyoruz, yasal dönüşüm içerisinde o kanunu biz çıkardık, Türkiye'de bugün milyonlarca bina o kanun sayesinde dönüştü. Bakınız, yıkılan binaların çok büyük çoğunluğu, yüzde 98'i yirmi sene önceden yapılan binalar; bu bile bir veri değil mi? "Yargılanacaksınız." "Yargılanacaksınız." Bundan mı korkacağız? Arkadaşlar, biz 15 Temmuzda korkmadık, MİT krizinde korkmadık, darbede korkmadık sizden mi korkacağız ya!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Siz, hepiniz biliyorsunuz arkadaşlar, Ahmet Şık şov vekili. Bakın, söylüyorum, zabıt tutun, bir buçuk ayda bir buraya gelecek, grubu ona on dakika değil, beş dakika konuşma verecek, beş dakika böğürecek, bağıracak, hakaret edecek ve az sonra kendi mahallesindeki malum yere gidip çay içecek. Yapmayın bunu, vekillik bu değil, vekillik bu değil. Bakın, arkadaşlarınız var, dünden beri burada bize bir sürü katma değer üreten ifade kullandılar, hangisine kızdık? Dünden beri sabrediyoruz. Bir akşamki konuşman var, meşhur, bir de şimdiki konuşman var. Her şeye cevap veren insanlar değiliz ama ne olur o metni bir okuyun ya.

Bakın, Sayın Başkan, o metne ceza vermeyeceksiniz -özür dileyerek söylüyorum, tarzım değil ama- size de ceza vermeyen Divana da bunu iade etmek durumunda kalacağım. Böyle bir üslup olabilir mi, o laflar söylenebilir mi! Utanıyorum şu anda söylemeye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Cumhurbaşkanının küfürlerinden utanıyor musun? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Turan...

BÜLENT TURAN (Devamla) - Son bir dakika Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, son kelime: Bakınız, helalleşme...

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BÜLENT TURAN (Devamla) - Arkadaşlar, izin verin bir dakika. Bizim grup, bir dakika arkadaşlar.

Sayın Başkan, baştan istirham ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun, buyurun; devam edin.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, İç Tüzük 160 gereği, tartışmasız, o ifadelerin karşılığı suçtur, disiplin cezasını gerektirir. İstirham ediyorum, bu işlemin yapılmasını istiyorum.

Son cümlem şu: Helallikle ilgili bir sürü ifade kullandınız, "Helal etmiyorum." dediniz. Ya, bir defa sizden helallik isteyen var mı? Biz sizden istemiyoruz ki helalliğimizi; o bizim milletimizle bir bağımız, öz güvenimiz, bu toprakların dili; siz orada değilsiniz, onu anlayamazsınız. Cumhurbaşkanımız söylemeyebilirdi ama içten, samimiyetle oradaki meseleyi ifade ederken dile getirdi. Niye siz üzerinize alıyorsunuz? Sizden helallik falan bekleyen yok ama bilin ki bu milletin de bu grubun da size zerre kadar hakkı helal olmayacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.