| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA 13 ARALIK 1993 TARİHLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA ANTALYA İLİNİN KEMER İLÇESİNDEKİ TAŞINMAZIN KAZAKİSTAN CUMHURİYETİNE KULLANDIRILMASINA İLİŞKİN PROTOKOLE DEĞİŞİKLİKLERİN VE EKLEMELERİN YAPILMASINA DAİR PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN (S. S: 413) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 12.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti arasında 13 Aralık 1993 tarihli, Antalya ilinin Kemer ilçesindeki taşınmazın Kazakistan Cumhuriyeti'ne kullandırılmasına ilişkin protokolle ilgili 413 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, AKP ile birlikte her şey altüst edildiği gibi uluslararası ilişkiler de diplomasi de, uluslararası antlaşmalar da altüst ediliyor. Uluslararası ilişkiler, diplomasi siyasi ilişkilere, rant ilişkilerine malzeme yapılıyor. Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. Önümüzdeki bu tasarı, bir ayıbın, bir yanlışın tasarısıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yanlışları, ayıpları örtme yeri olmadığını bilmek gerekiyor. Bu tasarının bu gözle incelenmesinde yarar var.
Bakınız, Türkiye ile Kazakistan 13 Aralık 1993 tarihinde bir protokol yapıyor ve Kazakistan Devlet Konukevi yapılması için Antalya Kemer Beldibi'nde 44.370 metrekare alan kırk dokuz yıllığına Kazakistan'a veriliyor. Burada bir sorun yok. Bağımsızlığını kazanan Kazakistan'a Türkiye Cumhuriyeti bir jest yapıyor. Ama sonra bakıyoruz ki Kazakistan Devlet Konukevi olacak alanda bir otel yükselmiş. Diplomatik alan bir anda ticari alan olmuş ve otele dönüşmüş. Bu nasıl olabilir? Bunun sorumlularının bulunması ve hesap sorulması gerekirken üstü örtülmeye çalışılıyor.
Bu konu "Burası Türkiye, olur böyle şeyler." diyerek geçiştirilecek bir konu değildir değerli arkadaşlarım. Diplomatik kurallar, uluslararası ilişkiler böyle ahlak dışı işlere konu yapılmamalıdır. Bir yanlışı, bir ayıbı örtmek için yeniden bir uluslararası anlaşma imzalamak, bunu bir kanun tasarısıyla önümüze getirmek AKP zihniyetinde kabul görebilir ama bizim açımızdan asla kabul edilebilir değildir.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye uluslararası bir anlaşma yapmış. Antalya'nın en güzel yerlerinden Beldibi'nde bir alanı diplomatik alan ilan etmiş ama bunun gereklerini yapmamış. Şimdi bu ayıbı, bu yanlışı örtmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemi meşgul ediliyor. Ben sormak istiyorum: Diplomatik alanda bu otel inşaatı nasıl yapılabilmiş ve bugüne kadar nasıl işletilmiştir? Kimdir bunun sorumlusu? Bu konuda verilen araştırma önergesini de Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri reddettiler. Değerli arkadaşlarım, bu oteli kim yapmıştır? Bu oteli kimler işletmiş ve hâlen işletmektedir? Bu otel bu zamana kadar ne kadar turist ağırlamış, ne kadar gelir elde etmiş, ne kadar vergi vermiştir? Bu soruların yanıtlanması gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bunları bilmeden bu tasarıyı onaylaması, parmak hesabıyla bunun kabul edilmesi en az, protokol ve bu tasarı kadar etik dışı olacaktır.
Gerekçede deniyor ki: "2001 yılında otel inşaatı başladı, 2005 yılında durum fark edildi. Yedi yıl süren görüşmelerden sonra çözüm bulundu." Çözüm ne? Geçmişin yanlışlarının üzerini örtecek bir uluslararası anlaşma imzalansın ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilsin, o iş de örtbas edilsin. Böyle çözüm olur mu?
1993 yılında 44.370 metrekare olarak teslim edilen alan 67.256 metrekareye çıkarılarak devlet konukevi ve otel güvence altına alınıyor. Otelin ticari işletmesinden doğan borçlara karşılık da -tabii bu miktar doğruysa, en asgari miktar- Kazakistan Aktau'da 7 bin metrekare, Almatı'da 1.500-2.000 metrekare büyüklüğünde iki arsayı kırk dokuz yıllığına tahsis edecek. Bu arazilerin nerede olduğu belli değil. Türkiye'ye gelince, Beldibi'nde santimetresine kadar belirlenmiş bir alan tahsis ediliyor, Kazakistan'da ise dağ başında mı nerede olduğu belli olmayan yerler tahsis ediliyor. Türkiye'nin toprakları mı ucuz, Kazakistan'ın toprakları mı çok değerli, bunu öğrenmek istiyorum?
Ayrıca, neden 1.500 ya da 2.000 değil de 1.500-2.000 arasında bir rakam veriliyor? Verilecek arazinin ölçümünde bir sıkıntı mı var? Ölçülecek arazi daha bulunamadı mı? Böyle somut olmayan miktarlar uluslararası anlaşmalara nasıl yazılabiliyor, biz bunu da anlayamadık, bu büyük Türkiye bunu nasıl kabul ediyor, bunu da anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, yine bu anlaşmayla bir af getiriliyor. Bu otelin faaliyetlerinden dolayı oluşan 9 milyon 483 bin liralık vergi ve benzeri borçları siliniyor. Bu aynı zamanda bir af. Bu borçların karşılığında Türkiye için bina yapacak. Borçlar otelden kaynaklanıyor, borcu Kazakistan devleti ödüyor. Bu kadar karmaşık ilişki nasıl oluyor, anlamak mümkün değil.
Bu tasarı ile Türkiye'nin toprakları, Antalya Beldibi'ndeki arazilerimiz birilerine rant yaratmak üzere aktarılmıştır. Antalya Kemer, Beldibi, uluslararası anlaşma kılıfı adı altında, demokrasi kılıfı altında, kardeş ülke Kazakistan kılıfı altında birilerinin çıkarlarına malzeme yapılmıştır. Türk halkı, Antalya halkı bu ayıbı asla unutmayacaktır. Antalya Kemer'in, Beldibi'nin topraklarını çıkarlarına alet edenleri unutmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, AKP ile Türkiye'de adaletin yok edildiğine, hukukun eğilip büküldüğüne beraber tanık olduk, olmaya da devam ediyoruz. Bakınız, Türkiye'de kuvvetler ayrılığı ilkesi yok edilmiştir. MİT Müsteşarı mahkemeye çağrılmış ama bir hafta süreyle "İşim var." diyerek Başbakanın kanatlarının altında oturmuştur. Bu ülkede Başbakanın kararlarıyla Danıştay kararları yok edilmiş, yırtılıp atılmıştır. Türkiye'de artık özelleştirme yargının, adaletin işlemediği bir alan hâline getirilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte artık uluslararası ilişkiler, dış politika, diplomasi ulusal çıkarları koruma aracı değil, ayıpları örtme aracı hâline getirilmiştir. Bu tasarı da bunun en önemli kanıtıdır. AKP, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını gözetme anlayışında değildir. Bakınız, 25 Ocakta bir önerge verdim, dedim ki: "Ege'de, Akdeniz'de uluslararası alandaki adalar Yunanistan tarafından işgal ediliyor, bu adalara Yunanistan Bayrağı çekiliyor." Buna nasıl seyirci kalınır, anlamak mümkün değil. "Bu konuda ne yapılıyor, bir önlem alacak mısınız?" diye sorduk. Bir ay geçti, tek bir cümlelik yanıt yok. Türkiye Büyük Millet Meclisinde birçok kez gündeme getirildi, yine ses yok. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'de haklarını savunmak AKP iktidarının, AKP Hükûmetinin görevi değil midir arkadaşlar? Sizin böyle bir göreviniz yok mu? Bu kadar konuşuluyor ama Hükûmetten tek bir yanıt yok, anlaşılır gibi değil. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hakları, çıkarları Rum yönetimine kaptırıldı, şimdi sıra Akdeniz'in batısına ve Ege'ye gelmiş. Ege'de "münhasır ekonomik bölge" ilanından söz ediliyor, Hükûmetten tık yok. Bu sorunun yanıtını acilen bekliyoruz. Ege ve Akdeniz'de uluslararası alandaki adalar Yunanistan tarafından işgal edilirken siz ne yapıyorsunuz? Bunu daha ne kadar görmezden geleceksiniz değerli arkadaşlar?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Ege'yi, adaları, Akdeniz'i görüşmeyecek ama diplomatik alanın rant alanına çevrilmesinin üstünü örtmek için kanun çıkaracak. Bu, en hafif deyimiyle ayıptır. İlk protokol hükümleri ihlal edildiyse bu olayda, Kazakistan tahsis hakkını kötüye kullandıysa otele ve arazisine el koyarak hazineye mal edilir, kalan kısım da Kazakistan'ın tahsis amacına uygun kullanımına bırakılır. Yapılması gereken budur. Yolsuz bir olaya yasal kılıf uydurmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi değildir.
Değerli arkadaşlar, yeni tahsis ettiğimiz kısma bir otel daha yaparlarsa ne olacak? Bunun garantisi var mı? Dış politika bugüne kadar, değerli arkadaşlar, büyük ölçüde devlet politikası olarak yürümüş ve yürütülmüştür ama AKP ile birlikte Türkiye'nin değil, AKP'nin dış politikası yürümektedir. AKP'nin dış politikasının bazı özelliklerini paylaşmak gerekirse, ki o özellikleri söyleyeceğim şimdi, bu politikada şunlar vardır: Bu politikada uçağınız düşürülür ama sesiniz çıkmaz. Amerika Birleşik Devletleri'nin Saragota uçak gemisi Ege Denizi'nde Muavenet fırkateynimizi planlayarak 2 ayrı füzeyle vurur, 5 şehit veririz ama "NATO tatbikatı sırasında kazayla vuruldu." diye gerçek dışı açıklama yaparsınız. Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'ye, Malatya Kürecik'e radar koyar, "Bunlar NATO'nun." dersiniz ama sonra ne hikmetse radarlar Amerika Birleşik Devletleri tarafından NATO'ya devredilir. "NATO'nun Libya'da ne işi var?" dersiniz, sonra Türkiye'ye Amerikan ambargosuna rağmen Kıbrıs Harekâtı'na uçak yakıtı sağlayan Kaddafi'nin linç edilmesine yardım edersiniz. Patriot'ları gönderen ülkeler bunun için kendi parlamentolarında oylama yaparlar ama Türkiye'de siz Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı tutarsınız. Yabancı askerler, başka ülkelerin askerî radarları, Patriot'ları?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR (Devamla) - ?ülkenin egemenliği altındaki topraklara yerleşir ama siz egemenliğin simgesi Türkiye Büyük Millet Meclisini dışarıda bırakırsınız.
Bitiriyorum.
BAŞKAN - Sayın Acar, teşekkür ediyorum.
GÜRKUT ACAR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu tablo kabul edilebilir bir tablo değildir. Türkiye'nin onurunu, çıkarlarını korumak AKP'nin derdi olmayabilir ama biz Türkiye'nin onurunu, çıkarlarını korumak için kararlıyız, bunu AKP'ye rağmen de olsa yapacağız.
AKP'nin ayıplı dış politikasının bir örneği olan bu tasarının reddedilmesini öneriyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)