GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:57
Tarih:01.02.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında İYİ Parti Grubunun görüşlerini anlatmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, YÖK Kanun Teklifi; aslında böyle bir kanun teklifini görüşürken birtakım eksiklerin de bu kanun teklifine eklenmesi, dercedilmesi gerekirdi. Bunu İYİ Parti olarak yazılı olarak teklif etmemize rağmen Komisyon maalesef reddetti. Neydi onlar, birkaç örnek vereceğim. Üniversitede görev yapan daire başkanları görev ve makam tazminatı alamıyor yani muadili, diğer kurumlarda çalışan daire başkanları görev ve makam tazminatı alırken, üniversitedeki daire başkanlarına görev ve makam tazminatı ödenmiyor.

Değerli milletvekilleri, yıllardır kamuda şu düzeltilmeye çalışıldı: "Eşit işe eşit ücret" kavramı. Maalesef, iktidarınız döneminde bunu başaramadınız. Bir türlü "eşit işe eşit ücret" kavramını kamuya hâkim kılamadınız. İşte, bu daire başkanlarımızın bu durumu buna güzel bir örnek. Onun için, burada, bizim teklifimizi reddedeceksiniz ama siz bir teklif getirin, üniversitede görev yapan daire başkanlarımızın yaşadığı bu mağduriyeti ortadan kaldıralım çünkü bu bir haksızlıktır, bu bir çifte standart uygulamadır. Ülkeyi yönetme iddiasında bulunan bir siyasal iktidarın böyle bir eksikliği, böyle bir kusuru görmezden gelmesi kabul edilemez.

Yıllardır kanayan bir yara var, o da üniversitede görev yapan idari personelin tayin ve yer değiştirme hakkının olmaması. Düşünün, İstanbul Teknik Üniversitesinde görev yapan bir idari personel -şoför diyelim- Ankara'ya tayin yaptırmak istiyor, bu tayinini gerçekleştirecek bir mekanizma yok; bir aile durumu, eş durumu, sağlık problemi, can güvenliği problemi vesaire gibi gerekçeleri var ama -atıyorum- İstanbul Teknik Üniversitesinden Gazi Üniversitesine tayin yaptırabilmek için Gazi Üniversitesinin Rektöründen torpil bulmak zorunda. Bu düzen yıllardır var ve bu, toplu sözleşme konusu hâline getirildi, toplu sözleşme metnine eklendi ama YÖK hâlâ idari personelin, üniversitelerdeki idari personelin yer değiştirmesine yönelik bir yönetmelik çıkarmayı beceremedi, maalesef bu problemi seyretmekle meşgul YÖK. Bunu da buradan tüm Meclise ve milletimize ifade etmiş olayım.

Değerli milletvekilleri, YÖK Başkanı Sayın Erol Özvar aksini iddia etse de bir denklik problemi var. Sayın YÖK Başkanı çok farklı rakamlar veriyor, geçen Komisyonumuzda da farklı rakamlar verdi ama gençlerimizin yani denklik problemi yaşayan gençlerimizin iddiaları çok farklı. YÖK Başkanı âdeta "Bir denklik problemi yok." savını gündeme getiriyor ve Komisyondaki milletvekillerine bu bilgileri veriyor ama denklik problemi yaşayan gençlerimiz denklik problemi yaşayan gençlerimizin 100 bin civarında olduğunu, YÖK'ün çifte standart uyguladığını, YÖK Başkanının doğru bilgiler vermediğini iddia ediyor. Aslında, bunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırılması lazım. Yıldırım Bey, bu konuda bir Meclis araştırması önergesi vermemiz lazım.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Verelim.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Verelim; bu, AK PARTİ'yi de hepimizi de ilgilendiren bir problem aslında yani buna "Hayır." demek mümkün değil. Yani 100 bin genç gerçekten denklik problemi yaşıyor mu bu ülkede yoksa YÖK Başkanının söylediği gibi, böyle bir problem yok mu? Bunun mutlaka açıklanması lazım.

Bakın, Diploma Denklik Mağdurları Derneği kurmuşlar bu gençlerimiz. Yani problem o kadar büyük ki bundan etkilenen o kadar çok gencimiz var ki bir dernek kurmak zorunda kalmışlar. Bir de açıklama yapmışlar "Yapılanlar Lizbon Sözleşmesi'ne aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir ve Anayasa'nın 90'ıncı maddesi de 'Uluslararası anlaşmalar iç hukuk kurallarıyla veya yönetmeliklerle değiştirilemez.' hükmünü amirdir." diyorlar "Ama YÖK uluslararası sözleşmeden doğan hakkı bir yönetmelikle elimizden almaya çalışıyor." iddiasında bulunuyorlar. Devamla "Sayın YÖK Başkanı Özvar'ın bahsettiği uygulamalar 100 bin vatan evladına uygulanırken aynı sınıf, aynı hoca ve aynı şartlardan mezun olan ancak ülkede 'elit' diye tabir edilen kişiler ya da bu kişilerin yakını oldukları için mi doğrudan denklik alıyor da biz alamıyoruz?" diye soruyorlar. Kime soruyorlar? Ülkeyi yöneten iktidar partisine soruyorlar ama ne iktidar partisinden ne de YÖK'ten bu gençlerimizin bu taleplerine yönelik olumlu bir cevap bugüne kadar gelmedi. İnşallah, bu konuda bir Meclis araştırması isteriz, burada değerlendiririz ve inşallah, kabul görür diye düşünmek istiyorum. Bu gençler haksız mı değerli milletvekilleri? Bakın, size bir şey okuyacağım; Suriyeli bir öğrenci, başvuru yapmış, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı cevap veriyor başvurusuna: "Sayın Mohamad Şeyhnebi -adresini yazmış- 'Islamic University of Lebanon' üzerinden almış olduğunuz diplomanızın denklik işlemleri için yapmış olduğunuz başvurunuz Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği çerçevesinde incelenmiştir ve uygun bulunmuştur." Ya, bizim 100 bin olduğu iddia edilen, söylenen gençlerimiz feryat figan ederken, Türk çocukları feryat figan ederken bir Suriyeli öğrencinin...

YILDIRIM KAYA (Ankara) - 5 bin, 5 bin...

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Bir tane örnek verdim ben bunu.

...talebine verilen cevap bu. Suriyeli mi olsun çocuklarımız ya? "Şöyle bir sınırdan geçip geri mi gelseler, nedir?" diye düşünmek istemiyorum. Bunlar çifte standart uygulamalardır.

Değerli milletvekilleri, bir de "YÖK 100/2000 Projesi" var; Eski YÖK Başkanımız Sayın Yekta Saraç döneminde uygulamaya konulmuş ve İletişim Başkanlığı tarafından da bir afişle ilan edilmiş, bu çocuklarımızın üniversitelerde istihdam edileceği filan ilan edilmiş ve bu çocuklar güvenmiş, bu bursiyerliğe başvurmuşlar ama sözleşmelilere kadro kanun teklifi burada görüşülürken bunlar "Bizi de kadroya alın, bize bu sözü verdiniz." dediler. Biz bu talebi hem burada hem Komisyon toplantısında dile getirdik ama maalesef cevap bulamadık.

Değerli milletvekilleri, yani bir YÖK Başkanı değişip diğer YÖK Başkanı gelince YÖK'ün ortaya koyduğu teminatların, sözlerin yok olmaması gerekir diye düşünüyorum. Yani Sayın Yekta Saraç'ın ortaya koyduğu -ki iyi niyetle ortaya koyduğu projedir- bu projenin Sayın -yeni- YÖK Başkanı tarafından da takip edilmesi ve sonuçlandırılması gerekir ama verilen sözlerin tutulmadığını üzülerek görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, kanun maddelerinde ilk madde, öğrencilere yönelik cezayla ilgili. Yani eskiden yönetmelikle yapılan cezalar yargı kararı gereği kanunla düzenleniyor. Şimdi, bu cezaları incelediğimizde -enteresandır, güya öğrencinin lehine olduğu ifade ediliyor- uyarma cezaları kaldırılmış yani üniversitede bir öğrenci bir hata yaptığında, bir yanlış yaptığında artık uyarma cezası verilmeyecek, doğrudan doğruya kınama cezası verilecek. İşin garibi, kanun teklifinde bu uygulamanın öğrencinin lehine olduğu da iddia ediliyor. Şimdi, ben orada birkaç örnek verdim, hatta Komisyon Başkanımız Sayın Emrullah İşler "Ya, güzel manşetler verdin bize." filan dedi. Manşet filan vermedim, ben aslında gerçekleri söyledim. Bir örnek vereceğim; öğrencilerimiz de bizi dinlesin, vatandaşlarımız da bizi dinlesin. Mesela, kopya çekmenin cezası ne kadar olabilir Başkanım? Başkan Emrullah Bey de burada.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Emrullah Bey dinle! Bak, burada huzurunda yine söylüyor ha, bak yine söylüyor, demek ki gollük pas değil, yine söylüyor.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Kopya çekmenin cezası ne olabilir? Bu ceza ne biliyor musunuz?

MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) - "Hangimiz kopya çekmedik?" dedi.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Yarıyıl okuldan uzaklaştırma yani kopya çeken öğrenci bir yarıyıl okuldan uzaklaştırılıyor. Şimdi, ben bunun yanlış bir ceza olduğunu savunduğumda YÖK Başkanı da Sayın Başkanım da "Ya, kopyayı mı savunuyorsun Sayın Vekilim?" dediler. Kopyayı asla savunmuyorum, kopyayı asla savunmuyorum ama ben yıllarca öğretmenlik yapmış bir insan olarak... Öğretmenlikten önce hepimiz öğrenciydik bir de ya, yani hani derler ya "Suçsuz olan ilk taşı atsın." diye, sanki hiç kopya çekmemiş, sütten çıkmış ak kaşık gibi...

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Kopya çekmiş mi?

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Ya, kopya çekmemiş olan kim var Sayın Vekilim, kim var yani?

Şimdi, elbette kopyayı savunmuyoruz, doğru bulmuyoruz ama bir yarıyıl uzaklaştırma cezası ağır bir cezadır. Mesela, ben Ortaöğretim Disiplin Yönetmeliği'ni inceledim, kopyanın cezası ne, biliyor musunuz? Bir ila beş gün okuldan uzaklaştırma, bir ila beş gün yani 12'nci sınıfta bir öğrenci olduğunuzu düşünün, mezuniyetinize bir ay kala kopya çekiyorsunuz, bir gün ceza alıyorsunuz; bundan üç ay sonra da üniversiteyi kazanıyorsunuz, gidiyorsunuz; kopya çekiyorsunuz, bir yarıyıl ceza alıyorsunuz, üç ay sonra. Ya, ne oldu, üç ayda ne değişti, çok mu büyüdü bu çocuk, çok mu büyüdü? Ceza verelim, elbette bu suç cezasız kalmamalı ama bir hafta verelim, iki hafta verelim; ya, bir ay verelim ama bir yarıyıl ceza vermenin hiçbir vicdani ölçüsü olduğunu düşünmüyorum ben. Bu, kabul edilemez bir cezadır; bu, yanlıştır. Efendim, rüya ülkesinde yaşamıyoruz ya, böyle yani "Öğrenciler kopya çekmesin." filan yani hırsızlığın ayyuka çıktığı günümüzde bir kopyayı... Bu yanlışlıkla olabilir, mesela önünüzdeki öğrenci döndü, sizin kağıdınıza baktı, siz kağıdınızı gösterdiniz diye de ceza alıyorsunuz yani hem bakan ceza alıyor hem de siz belki göstermek istemeseniz bile öğretmen ya da akademisyen böyle değerlendirdiği için bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezası alıyorsunuz. Sayın Başkanım, bunun, bu cezanın mutlaka oradan kaldırılıp daha düşük bir cezaya, bir hafta, işte, on beş gün, yirmi gün ceza gibi cezalara indirilmesinde büyük yarar var.

Ya, ben çok derine daldım herhâlde, bazı maddeler yetişmeyecek.

Daha önceki YÖK Başkanımız Yekta Saraç döneminde vakıf üniversitelerine ciddiyet gelsin diye yüzde 2'lik bir kesinti yapıldı ve bunlar nakden kesildi, hesaplara yatırıldı. Şimdi, eski YÖK Başkanımızın getirdiği bu düzenlemeyi Sayın Erol Özvar değiştiriyor, diyor ki: "Bankalar teminat mektubu versin." Biz "Yahu, aynı şey değil ama hiç olmazsa bu teminat mektubu kamu bankalarından gelsin." diye teklif verdik ama maalesef AK PARTİ milletvekilleri reddettiler. Yani bana göre, bize göre bu, işi sulandırmaktır.

50/d problemi yıllardır ciddi problemdir üniversitelerde. Bunların kadroya alınmasını yıllarca savunduk değerli milletvekilleri. Güzel bir gelişme yaşanıyor, bunlar kadroya geçecekler ama kim? Mevcut 50/d'liler kadroya geçecekler. Yalnız şöyle bir yanlış anlama olmasın, 50/d kökten kaldırılmıyor, bundan sonra da 50/d problemi devam edecek yani dilerdik ki 50/d problemi kökten kaldırılsın.

Bir de 2018-2022 aralığında 50/d'li yaklaşık bin çocuğumuz var, bin evladımız var. Dedik ki: "Ya, 33/a kadrosuna bunları da alalım." Teklif de verdik, resmen, yazılı olarak teklif de verdik ama maalesef reddedildi. Komisyonda bunu yapamadık ama gelin, burada yapalım; tekliflerimiz arasında olacak bu. Bizim teklifimiz önemli değil, iktidar olarak siz verin, nimetini de siz yiyin, hiç önemli değil ama oradaki bin çocuğumuzu görmezden gelmeyelim, adalet bunu gerektirir, buna bir çözüm bulalım diye buradan teklif ediyoruz. Emrullah İşler Başkanım burada, Sayın Milletvekilim, Komisyon Başkanımız burada. Aslında vicdanı da yaralayan bir durumdur bu yani devlet yöneten insanlar olarak bizim bunları görmezden gelme hakkımız olduğunu düşünmüyoruz; ister iktidar olalım ister muhalefet olalım, ne olursak olalım böyle bir eksikliği... Yani şu anda 50/d'leri 33/a'ya alırken daha önce alınmamış olanları görmezden gelemezsiniz. Bakın, ben hatırlıyorum, daha önce şöyle bir düzenleme yapıldı: Rektörlerin inisiyatifine bırakıldı o süreçte, 2018-2022 aralığında bir dönem rektörlerin inisiyatifine bırakıldı; rektörler bir kısmını aldı, belki yakın bulduklarını aldı ama bir kısmı alınmadı. İşte bunlar, 33/a'nın dışında bırakılan öğrencilerimizdi. Bunu burada, kanun çıkmadan, kanunlaşmadan çözebilmek mümkündür, geç kalınmış değil. Dediğim gibi, nimeti de sizin olsun diyorum ama bu problemi burada düzeltelim.

Millî İstihbarat Akademisi kuruluyor, hayırlı uğurlu olsun. Orada bir endişemiz şuydu: YÖK gözetiminde de olsun yani YÖK'ten de birileri bu işin içinde olsun, YÖK'ü tamamen devre dışı bırakmayalım. Yani İYİ Parti olarak bunu yanlış bulmuyoruz, destekliyoruz, zaten kanunun tümüne de olumlu oy vereceğimizi ifade etmiştik. Tabii, eksiklerini de ifade edeceğiz. Bu kanuna olumlu oy vereceğiz ama birkaç iyi madde olduğu için olumlu oy vereceğiz ama kanunun eksikliklerini de ifade edeceğiz.

AKEV Üniversitesiyle ilgili bir isim değişikliği burada söz konusu. Orada da sayın milletvekillerimiz ifade ettiler, hatta AK PARTİ'nin değerli milletvekilleri de -tereddüt yaşadılar değil mi orada- tereddüt yaşadılar. Mesela Cemal Taşar falan "Ya, bu nedir?" diye sordu orada, AK Parti Komisyon üyesi. Nedir? Burada AKEV Üniversitesiyle ilgili 5 soruşturma yürütüldüğü, sahte diploma, ihale yolsuzlukları, plaka sahtekârlığı, rektör aracının klonlanmış kırmızı plakaları gibi iddialar olduğu...

YILDIRIM KAYA (Ankara) - İmza sahiplerinin bunu çekmesi lazım.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - ...bu isim değişikliğiyle bir aklanma dertlerinin olduğu gibi endişe orada ifade edildi, teklif de verildi ama reddedildi değerli milletvekilleri.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Belki Genel Kurulda çekerler Başkan.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Yani inşallah! Yani, böyle şeylere göz yummamak lazım. Eğer yeni bir isimle geçmişteki eksikleri, kusurları, hataları örtmek gibi niyet varsa bunu görmemiz lazım, bunu bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak görmemiz lazım, hepimizin görmesi lazım; bunlara izin vermemek lazım.

Şimdi, ben İsmail Koncuk, adımı değiştiriyorum. Yolsuzluk yapmışım, "Ahmet Turan" koydum adımı. Ne olacak şimdi İsmail Koncuk olarak yaşadığım dönem? Unutulacak mı? Unutulmamalı, buna izin verilmemeli. Dolayısıyla bu isim değişikliğinin de ötelenmesinde büyük yarar olduğunu düşünüyorum.

Ben YÖK kanun teklifinin öğrencilerimize, üniversite camiamıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve eksikliklerin de giderilmesi gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)