GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 640 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:54
Tarih:25.01.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına 395 sıra sayılı Odalar ve Borsalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2020 Haziran ayından beri Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görev yapmaktayım. Dönemimizin sonuna yaklaşırken bu Komisyonla ilgili bir teklif hakkında belki de son konuşmamı yapmış olacağım. Bu nedenle, Komisyonda bulunduğum sürede görüştüğümüz 14 kanun teklifini özetlemek ve bunlar hakkında kısa bir değerlendirmeyle konuşmama başlamak istiyorum.

Bu arada, belirtmek isterim ki Komisyonun uyumlu çalışmasında, üyelerimizin teknik bilgi birikimlerinin olması kadar çözüm odaklı ve pratik yaklaşımlarının da çok önemi var. Komisyon Başkanımıza da olumlu tavırları için buradan teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

İlk önce, Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmüştük. Bu teklifle rekabet hukukuna getirilen "de minimis", uzlaşma imkânı ve taahhüt mekanizmasını desteklemiştik. Aynı teklifte, Rekabet Kurumuna kartel kurulmasına karşı idari para cezasının yanı sıra yapısal tedbirler ön görmesi hakkı da verildi. Bu durumun, Rekabet Kurumunun "Cumhurbaşkanlığı rekabet ofisi" gibi yapılandırılmış olmasıyla birleşince, serbest piyasa ekonomisi ve yabancı yatırımcılar açısından olumsuz bir sinyal olduğunu o dönem belirtmiştik.

Daha sonra görüştüğümüz Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne bakıyorum; birçok olumlu AR-GE teşviki düzenlemesi olan bu kanunu destekledik ama eksiklikler olduğunu da belirttik. Dolayısıyla, teklif kanunlaşmasına rağmen, istenen AR-GE seviyesine ulaşamadık; hâlâ ülkemizde millî gelirden AR-GE'ye ayrılan pay gelişmiş ülkelerin çok altında, OECD ortalamasının yarısı civarında. Yüksek teknoloji üretim ve ihracımız hâlâ çok zayıf. Bunun bir sonucu olarak, ihracatımızın kilogram fiyatı 2014 yılında 1,54 dolarken 2021 yılında 1,29 dolar seviyesine inmiş durumda.

Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni de Komisyonda görüştük. Bakın, 2011 yılında YEKDEM kapsamına alınan üretim tesisi 20'yken 2020 yılında firma sayısı 818 oldu. Bunun temel nedeni üretim tesislerine verilen ve dolar cinsinden hesaplanan satın alma garantileriydi. Bu teklifte de önceden dolar bazında belirlenen satış bedellerine devam edildi. Bu bedel de maalesef halkımızın elektrik faturalarınca karşılanıyor.

Finansal Kiralama, Faktoring, ve Finansman Şirketleri Kanununda Değişiklik Yapılması Kanun Teklifi'yle kısıtlı ekonomik imkânları dolayısıyla kredi alamayan vatandaşlarımızın rağbet ettiği finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri hususunda geç kalınmış ama gerekli olan düzenlemeler yapıldı ancak bu konuda da mağduriyetler tam bitmedi, bazı vatandaşlarımız yatırdığı paraları geri alamadılar. Bunun yanında ev fiyatlarının da âdeta uçması konutları satın alınamaz hâle getirdi. Bugün de Hükûmetin yaptığı ve orta gelirlilerin ödeyebileceğine inandığı kampanyalar sonucunda fiyatların nasıl arttığını görüyoruz. Emlak piyasasında tehlikeli bir geleceğin bizi beklediği ortada.

Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kooperatifleri düzenleyen, genel itibarıyla olumlu bulduğumuz bir kanun teklifiydi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ihracatı artırmayı öngören bir teklifti. Özellikle büyük ihracatçıların yanı sıra KOBİ'lerin de ihracata daha fazla dâhil olabilmesine katkı sağlayacak düzenlemeler öngörüyordu. Evet, ihracatımız belirgin düzeyde arttı, tebrik ediyoruz ancak ithalatın da daha çok arttığını görmemiz gerek. 2021 yılı Kasım-Aralık döneminde 202 milyar 981 milyon dolar olan ihracat rakamı 2022 yılında 231 milyar dolara yükselirken 2021 döneminde 242 milyar dolar olan ihracat rakamı 331 milyar dolara yükseldi.

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 37 maddeden oluşan ve birbirinden alakasız 22 farklı kanunda değişiklik yapan bir torba kanundu. Defalarca dile getirdiğimiz elektrik faturalarından TRT payının çıkarılması hakkında düzenleme yapılmıştı. Bunun yanında, daha sonra tekrar Genel Kurula ve komisyonlara gelecek olan bazı limanların işletme hakkı veya devri yöntemleriyle gerçekleştirilen özelleştirmeler kapsamında imzalanan kırk dokuz yıldan az süreli sözleşmelerin kırk dokuz yıla uzatılması öngörülmüştü. Bu sürelerin esasında herhangi bir gereklilik de mevcut değilken kırk dokuz yıla uzatılması bir sorundu. Bu madde Genel Kurulda muhalefetin itirazları sonucunda tekliften çıkarıldı ancak iki hafta sonra bir başka Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle yeniden Komisyona getirildi, ardından da Genel Kurulda kabul edilerek kanunlaştı ama hikâye burada bitmedi, ona birazdan devam edeceğim.

Sanayi Komisyonunda görüşülen bir başka kanun teklifi ise nükleer düzenlemeyle ilgiliydi. Nükleer Düzenleme Kurulunun teşkilat ve görevleriyle ilgili olan 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesi bu teklifin esas nedeniydi. Ancak ilginç olan şu idi: Anayasa Mahkemesi iptal için bir yıl süre vermişti, iktidar partisi de bu bir seneyi değerlendirmeyip sürenin bitmesine on gün kala alelacele bir kanun teklifi sunmuştu. Bunun yanında, kanun teklifinin 4'üncü ve 9'uncu maddelerinde geçen radyoaktif maddelerin ithalatı ve transit geçişiyle ilgili yapılan birtakım değişiklikler vardı ki bunlar kabul edilemez değişikliklerdi; bunu belirttik.

Daha sonra, Ankara Polatlı Avdanlı Mahallesi'nde radyoaktif atık yönetim merkezi kurulması planlarının ortaya çıkmasında görüldüğü gibi, iktidar partisinin nükleer atıklar konusunda karnesi maalesef, pek iyi değil.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle tüketici lehine birtakım düzenlemelere gidilmişti.

Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi doğal ve sürdürülebilir bir çevre için elzem olan ÇED raporuna endüstri bölgelerinde ihtiyaç olmadığını ifade eden bir teklifti.

Değerli arkadaşlar, iktidar partisi ÇED gibi gerekliliklerden kaçınırken bir taraftan da gündelik hesaplarla doğanın talan edilmesine göz yummaktadır. Bu kürsüden belki en çok bahsedilen konulardan biri çevrenin önemidir. Çevre bizim değil, gelecek nesillerindir, iktidarın görevi onu korumaktır.

Yine, bu kanun teklifiyle endüstri bölgelerini daha cazip hâle getirmek maksadıyla yatırımcılara hazine adına tescilli taşınmazlarda mülkiyet hakkı verilmişti. Bunun gerekçesi olarak da "ilgili firmanın bankadan kredi almasını kolaylaştırmak" şeklinde ifade edildi. Bu teklifin kanunlaşması yasa yoluyla birilerinin zengin edilmesi olarak nitelenebilir. Bunun en önemli örneklerinden biri Filyos Endüstri Bölgesi'ydi, bunu muhalefet şerhimizde de belirtmiştik.

Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yine, Sanayi ve Ticaret Komisyonunda görüştüğümüz birbirinden alakasız kanunları bünyesinde barındıran bir torba kanun teklifiydi. Bu kanun teklifi "elektrik piyasası" adıyla anılsa da çok farklı alanlarda değişiklik öngörmüştü. Her ne kadar toplumsal baskılar sonucu Komisyon görüşmeleri esnasında çıkarılmış olsa da zeytinliklerin madenciliğe kurban edilmesini öneren bir madde içeriyordu. Bu konuşmamda 2 defa andığım özelleştirilen limanların sözleşme sürelerinin kırk dokuz yıla kadar uzatılması hususundaki düzenleme bu teklifle Komisyonumuza 3'üncü kez, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altına ise 4'üncü kez gelmişti. Nitekim, ilki muhalefetin tepkisi sonucu çekilmişti; 2'ncisi, 6 Ocak 2022 tarihinde kanunlaşmış ancak bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Daha sonra, aynı mahiyetteki bir düzenleme teklifi 20 Ekim 2022 tarihli (2/4860) esas numaralı Kanun Teklifi'yle Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmiş, orada da muhalefetin yoğun tepkisi sonucu geri çekilmişti ve sonra, 4'üncü defa iktidar partisi tarafından bu teklif yine sunuldu ve kanunlaştı.

Yine, bu kanun teklifiyle tam da bütçe görüşmeleri sürerken Hazine ve Maliye Bakanlığının borçlanma yetkisine 200 milyar TL daha ilave edildi. Böylece, Hazine ve Maliye Bakanlığının borçlanma yetkisi 493 milyar Türk lirasına yükseltildi. Bu, bütçe disiplinini bozan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe yapma yetkisini zedeleyen bir eylemdir. Çok iyi ve uyumlu çalışan bir komisyon olmanın bedelini Komisyonumuzla hiç ilgili olmayan, Plan ve Bütçe Bomisyonunda görüşülmesi gereken bu maddeyi görüşerek ödemiş olduk. Bir başka maddeyle, büyük kamu sendikalarına üye olmayı devlet eliyle destekleyen bir düzenleme getirildi. Kamu çalışanları arasında adaletsiz bir uygulamaya imza atan iktidar partisi benzeri bir düzenlemeyi daha önce de uygulamış ancak Danıştay tarafından iptal edilmişti, Danıştayın iptal ettiği düzenleme kanunlaştırılmış oldu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ihracatçı birliklerinin bağımsızlığını zedeleyecek, demokratik sürecin ve karar alma mekanizmasının olumsuz etkilenmesine neden olacak bir kanundur, bunu teklif aşamasında da belirtmiştik. Bu teklif, ihracatçı birliklerinde boşalan ya da yeni ihdas edilen yönetim kadrolarına genel sekreter ve genel sekreter yardımcılığına yapılacak atamalara Ticaret Bakanlığının doğrudan müdahalesini mümkün kılıyordu. Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birlikleri Ticaret Bakanlığına bağlı kurumlar olmamasına, özerk yapıyı haiz olmalarına karşın böyle bir kanun çıkarmanın bu meslek kuruluşlarında beklendiği gibi faydalı sonuçlar doğurmayacağını, teklif esnasında da belirttik.

Değerli milletvekilleri, bunlar Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna üye olduğumdan beri görüştüğümüz kanun teklifleri, elbette içlerinde pek çok olumlu düzenlemeler de var ancak maalesef olumsuz ve sonrasında sorunlara yol açabilecek teklifler de kabul edildi. Örneğin, ticari hayatın düzenlenmesine dair pek çok teklifi görüşüp kanunlaştırdık ama maalesef bugün icradaki dosya sayısı artmaya devam ediyor. 2009 yılının sonunda 11 milyon olan icra dairelerindeki icra ve iflas dosya sayısı 2020 yılında 22 milyon 200 bine, 2021 yılında 22 milyon 600 bine, 2022 yılında ise 23 milyon 200 bine yükselmiştir. Kapanan şirket sayısında da her sene bir artış olduğu ortada. 2019 yılında 14.050 şirket kapanırken bu rakam 2022 yılında 24.303'e yükselmiştir.

Sonuç olarak, ülkemizde ticari hayat hâlâ çok sıkıntılı bir durumda. Kısaca, Komisyonumuz oldukça verimli çalışmasına rağmen, maalesef attığımız adımlar, çalışmalarımız yeterli olmamış, ülkemiz ve milletimiz lehine düzenlemelerimiz yeterli vizyona sahip olmadan gündelik çözümlerle kısıtlı kalmıştır. Bir benzetmeyle; otobüsle giderken otobüs sürekli arıza yapıyor, ha bire inip otobüsü tamir ediyoruz ama yeni bir vizyonla otobüsü değiştirmek gerekiyor. Önümüzdeki seçimler yirmi yıllık AK PARTİ otobüsünü değiştirmeyi işaret ediyor. İnşallah seçimde otobüsü değiştireceğiz, sonrasında güvenle ve istikrarla ilerleyeceğiz.

Değerli milletvekilleri, bugün karşımızdaki 8 farklı kanunda değişiklik yapmayı öngören kanun teklifiyle esnaf ve sanatkâr odalarının olağanüstü genel kurul toplantıları hakkında düzenleme yapılmak istenmektedir. Olağanüstü genel kurul toplantısı için yeterli üye sayısı mevcutta genel kurul üyelerinin 4'te 1'i iken, bu değişiklikle 5'te 2'ye çıkarılmak istenmektedir. Bu duruma neden ihtiyaç duyulduğunu anlayamadık. Bu düzenlemeyle olağanüstü genel kurul çağrısı zorlaşacaktır. Kaldı ki, bu da yaşanılan ekonomik krizde zor durumda olan esnaf ve sanatkârların sesinin kısılmasına da sebep olabilecek bir düzenlemedir. Bu maddenin teklif metninden çıkarılması için Komisyon toplantıları sırasında önerge verdik ancak iktidar milletvekili arkadaşlar tarafından bu önergemiz reddedildi.

Yine, bu kanun teklifiyle daha önce toptancı hallerindeki tahsisli iş yerlerinin mevcut tahsis sahiplerine hiçbir işleme gerek kalmaksızın on iki yıl olan kira süresinin on sekiz yıla çıkarılması öngörülmektedir. Bu durumun en başta belediyelere danışılması gerekirdi. Bizim, teklif hakkında görüşlerini almak için iletişim kurduğumuz belediyeler, paydaş olmalarına rağmen tekliften bizim aracılığımızla haberdar oldular.

Bir başka maddeyle, üretici, tedarikçi ve perakende işletmeleri arasındaki ticari ilişkilerden kaynaklanan azami ödeme sürelerinin yeniden düzenlenmesi öngörülüyor. Üretim tarihinden itibaren otuz gün içinde bozulabilen tarım ve gıda ürünleri için alacaklının küçük, borçlunun orta veya büyük ölçekli ya da alacaklının orta, borçlunun büyük ölçekli olması durumlarında otuz, diğer durumlarda ödemelerin kırk beş günü aşamayacağı düzenlenmek isteniyor. Şimdi, alacaklının veya borçlunun küçük, orta ya da büyük olduğunun tespiti muhatap açısından oldukça zor. Gelişen ticari hayat neticesinde firmaların ölçeği de değişebilir. Küçük olan bir süre sonra orta olabilir, orta olan küçülebilir. Ayrıca, burada ispat yükümlülüğü de önemli. Bir firma karşısındaki firmaya hangi ölçekte olduğunu ispat etmelidir. Kaldı ki bu teklifte ödeme sürelerinde yapılmak istenen ölçek ayrımı, küçük ve orta ölçekli işletmeler aleyhine bir durum doğurabilecektir. Zira, büyük ölçekli işletmeler, teklifte yer alan düzenleme doğrultusunda daha uzun vadede ödeme yapabilmek için orta veya küçük işletmeler yerine büyük işletmeleri tercih edecektir; küçük ve orta işletmeleri bu olumsuz durumdan korumak gereklidir. Bu amaçla Komisyon toplantıları sırasında ödeme sürelerindeki ölçek ayrımının kaldırılması, otuz gün içinde bozulabilen tarım ve gıda ürünleri için otuz gün, diğer ürünler için altmış gün ödeme süresi belirlenmesi hususunda bir önerge verdik ancak önergemiz iktidar partisi milletvekillerince reddedildi. Üretimin sürdürülebilirliğinin ve nakit akışının sağlanması için tarafların ölçeği ne olursa olsun vade sürelerinin makul ve aynı olması daha doğru olacaktır.

Burada değinmek istediğim bir diğer nokta da teklif gerekçesinde bulunan "paranın zaman değerinin bulunması" ibaresidir. Bu, iktidar partisince ülkemizdeki enflasyonun itirafıdır. Ödemelerde yansıyacak gecikmeler ve vade tarihinin nispeten uzun tutulması neticesinde ticari ilişkinin taraflarında paranın alım gücünün azalacağı dile getirilmektedir.

Sanayi ve Ticaret Komisyonu gibi ihtisas alanı olarak 21'inci yüzyılda bir ülke açısından büyük önemi haiz bir komisyonun ileriki çalışmalarının geleceğe yararlı olmasını, ihtisas alanına yakışır olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)