| Konu: | Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 19.01.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözleşmelilere kadro, bana göre sözde kadroyla ilgili İYİ Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada kanun teklif edenler bölümüne baktığımız zaman 1'inci sırada Konya Milletvekili Halil Etyemez var. Burada yok herhâlde Halil Bey? Halil Etyemez EĞİTİM-BİR-SEN'in uzun yıllar Genel Sekreterliğini yapmış, sendikacılıktan gelme bir değerli milletvekilimizdir. Ama yani ilk imza sahibi bir sendikacı olan kanun teklifinde bu kadar arızalar olması ve kadroya geçmek isteyen sözleşmelileri mutsuz eden düzenlemeler olması akılalmaz bir durum. Bizim geldiğimiz yeri unutmamamız lazım. Geldiğimiz yeri, mesleğimiz ne olursa olsun burada o geldiğiniz yerleri unutmadan Parlamentoda gerekli temsili ortaya koymamız lazım geldiğinin altını çizmek istiyorum ben.
Şimdi, değerli milletvekilleri, burada gerekçe bölümünü okumuşsunuzdur mutlaka. Ben memur arkadaşlarımız, sözleşmeden kadroya geçme arzusu içinde olan arkadaşlarımız öğrensin diye bazı yerlerini okuyacağım, ibret almak adına okuyacağım. Yani AK PARTİ'li vekillerin yazdığı gerekçe bu, hatta bu teklif Cumhur İttifakı'nı da kapsıyor çünkü hem AK PARTİ'den hem Milliyetçi Hareket Partisinden milletvekillerinin hem de Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici'nin de bu kanun teklifinde imzası var yani ilk defa bu kadar geniş şümullü bir kanun teklifi bu. Gerekçede deniliyor ki bakın: "Günümüzde kamuda istihdam edilen sözleşmeli personelin büyük kısmı doğrudan veya dolaylı olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesine tabidir. Ayrıca, tüm personeli sözleşmeli statüde olan kurumlar olduğu gibi, karma istihdam yapısına sahip olmakla birlikte görev alanları ve unvanları ayrıştırılmış kurumlar ile aynı birimde aynı unvan ile memur ve sözleşmeli personel istihdam edilen kurumlar da bulunmaktadır." Sanki başkası yapmış bunları. "Sosyal güvenlik hakları bakımından da homojen bir yapı olmayıp -bak, bak yani sosyal güvenlik hakları bakımından da homojen bir yapı olmayıp... İYİ Parti mi bu homojen yapıyı bozmuş, Cumhuriyet Halk Partisi mi, bunu bilmiyorum- sözleşmeli personelin bir kısmı 5510 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındayken bir kısmı (c) bendi kapsamında yer almaktadır." Enteresan bir durum, bunları yazan, sözleşmeliliyi kamuda âdeta icat eden AK PARTİ. "Sözleşmeli personel sayısının ve istihdam edildikleri hizmet alanlarının genişlemesi istihdama yönelik bazı sorunları da beraberinde getirmiştir." Enteresan bir gerekçe yani "Sözleşmeli personel sayısının ve istihdam edildikleri hizmet alanlarının genişlemesi istihdama yönelik bazı sorunları da beraberinde getirmektedir." diyor. Kim genişletti? AK PARTİ.
Şimdi, burada bir soru soracağım. Ya, kardeşim, bu kanunla sözleşmelilik uygulaması ortadan kaldırılmıyor ki, kalkmıyor. Bundan sonrada 3+1 bir yıl olarak tüm kamuda sözleşmeli uygulaması devam edecek. Yani zaman harcamamak adına daha fazla okuma gereği duymuyorum. Bir tanesini daha okuyacağım, ibretiâlem için okuyacağım. Kamu kurumlarında çalışma barışının korunmasına ve kurumsal hizmet kalitesinin artırılmasına katkı sağlayacakmış. Bakın, ya, kamu kurumlarında çalışma barışının korunması ve kurumsal hizmet kalitesi artacakmış yani "Bu sözleşmeliler kadroya geçince çalışma barışı yeniden tesis edilecek ve iş verimi, hizmet kalitesi artacak." deniliyor. Peki, niye hâlâ sözleşmeliliğe devam ediyorsunuz? Hizmet kalitesini bozan, çalışma barışını bozan bir uygulamaya neden devam ediyorsunuz değerli AK PARTİ'liler? Yani imza atıyorsunuz ama imza attığınız metnin ne olduğunu biliyor musunuz, bilmiyorum. Bunu kaldırıyorum.
Şimdi, bakın, ince ince anlatacağım bunları. Mesela, yerel yönetimlerden başlıyoruz. Yerel yönetimlerde 3+1'i dolduranları kadroya geçiriyor ama kurumlar arası tayin hakkı vermiyorsunuz. Neden vermiyorsunuz ya? Neden vermiyorsunuz? Yani yaptığınızın hangi sonuçlar doğuracağını bile bile mi vermiyorsunuz, haberdar mı değilsiniz? Ben size birkaç örnek vereceğim, bilmiyorsunuz muhtemelen. Biri göndermiş bana, yıllarca belediyelerde çalışmış üst düzey bir bürokrat. Diyor ki: "Bakın, belediyelerde 2013 yılından bugüne kadar dokuz yıldır çalışan yetenekli, başarılı mühendis, hukukçu, teknik veya mali konuda yetişmiş insanlar var. Güneydoğu'da veya sınır ötesinde görev alan kahraman askerlerimizin ve polislerimizin eşleri var." Şimdi, bakın, belediyeler arası tayin yaptıramayınca kurumlar arası tayin umuduyla o polis ya da o asker başka bir ile nakledildiğinde eşi de o ile gitmek durumunda ama siz nakil yasağını getirdiğiniz zaman o kahraman askerimizin, o kahraman polisimizin eşi orada kalacak. Bunu biliyor musunuz bilmiyorum. Yani bu yasağın burada mutlaka ama mutlaka kaldırılması lazım. Gerçi AK PARTİ'den bizi dinleyen kimse de yok, Grup Başkan Vekilleri falan da yok, kime anlatıyorum bilmiyorum yani.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - İmza sahipleri yok ki.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Gerçi milletimize anlatıyorum da yani bunları bilen birileri, hatta şu kanun teklifinin altında imzası olan değerli vekillerden birkaçı burada olsaydı en azından not alma imkânı olurdu; Komisyon inşallah bunları değerlendirir. Burada hikâye anlatmıyoruz ya, burada insanların geleceğiyle ilgili bir durumu, bir önemli problemi ifade etmeye çalışıyoruz değerli milletvekilleri.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Tutanaklar var Sayın Vekilim, tutanakları alır, bakarız.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - İnşallah alırsınız, umut ederim.
28 Kasım 2022 tarihi itibarıyla sözleşmeli olanlar 3+1 yıl sonunda kadroya geçecekler. Ya, bu 28 Kasım nereden çıkmış diye merak ettim. AK PARTİ'nin değerli bir vekili izah etmiş bunu, diyor ki: "O tarih Sayın Cumhurbaşkanının 'Sözleşmelileri kadroya alacağız.' diye açıkladığı tarihtir." Allah Allah! Ya, Sayın Cumhurbaşkanı bir tarih açıkladı diye o tarih esas alınarak sözleşmeliler nasıl kadroya alınır ya? Kanunun yürürlük tarihi ya da Resmî Gazete'de yayımlanma tarihi esas alınarak kadroya alınması lazım. Yani Sayın Cumhurbaşkanının bundan haberi var mı bilmiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, aman, bir şeyi açıklarken dikkat edin ya. Sizi yanlış anlayan insanlar sizin konuşmanızı esas alıyor ve diyor ki: "Kadroya bu tarihten itibaren geçireceğiz."
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Onun haberi vardır da imza atanların haberi yok.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Arkadaşlar, Allah emri değil ya, Allah emri değil.
Şimdi, bakın, saçmalığa bakın arkadaşlar. Yani biri yazmış bana: "Sayın Vekilim, iyi günler diliyorum. Eşim 24 Ağustosta sınava girdi. 4 Kasımda kazandığını açıkladılar; evrakı aldılar. 5 Aralıkta sözleşme imzalayıp başlattılar." Şimdi, 4 Kasımda açıklanıyor, başlatsalar hemen problem yok ama 5 Aralıkta başlatmışlar.
Bir sürü yazı var. Diyor ki: "Güvenlik soruşturması sebebiyle birçok kişi göreve başlayamadı." Bir günle, iki günle, üç günle kadrolu olmayı kaçıran insanlar var. O 28 Kasım 2022 tarihi mutlaka ama mutlaka değiştirilmelidir. Bu, kabul edilemez.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Kanun yürürlüğe girinceye kadar.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Yani Sayın Cumhurbaşkanını da vallahi siz zor duruma düşürüyorsunuz. Muhtemelen haberi yoktur diye düşünmek istiyorum ben.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Vardır, vardır.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Şimdi, asıl olan -onu da ifade ettim- bu kadrolu, sözleşmeli istihdamın kaldırılması, tümden kaldırılması. 2011 yılında, o zaman ben Sendika Genel Başkanıydım, defalarca eylem yaptım, defalarca, arkadaşlarımla beraber. Yapmadığımız eylem, yaratmadığımız gerginlik kalmadı ve 2011 yılında, seçim öncesinde yine Sayın Cumhurbaşkanı bunu ilan etti, dedi ki: "Kadroya alacağız." Yine o malum sendikanın bir toplantısında ilan etti. Yani onların eylem meylemle işi yok da ama onlara prim yapmak için gider, orada açıklar Sayın Cumhurbaşkanı.
Şimdi, aradan kaç yıl geçmiş? On iki yıl geçmiş, on iki yıl sonra bir kadro... Niye? Bir seçim daha var. Aslında bu kadro falan değil, bakın, değerli milletvekilleri, bu kadro falan değil; bu, 3+1 modeli kamuya kökten yerleştirmek, kökten. Bu değişmiyor, sadece ıstırap yaşayanlar değişiyor yani yedi yıldır, sekiz yıldır, dokuz yıldır ıstırap çeken sözleşmeliler -muhtemelen ıstırabı inşallah biter- tayin hakkı alacaklar mı bilmiyorum, göreceğiz tayin hakkı geliyor mu çünkü kadroya geçtiğinde diğer kadroluların kullandığı hakkı bunlar kullanamayacaklar; işin bu tarafı da var. Mesela, 3+1 ya, beş yıl olan diyor ki: "Ben kullanacağım." Vallahi, bakın, yapılan düzenlemeleri bekleyin "Ben kullanacağım." diye filan beklemeyin. Nasıl bir düzenleme yapacaklar? Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, diğer bakanlıklar nasıl bir düzenleme yapacaklar? Mesela, mazeret tayinleri Millî Eğitim Bakanlığında bugün açıklandı, ilan edildi; başvurular alındı, ilan edildi. Şimdi, bu kadroya geçecek olan -örnek veriyorum- beş yılını tamamlamış bir sözleşmeli öğretmen kadroya geçince... Mazeret tayin başvuruları bitti; Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer'e buradan soruyorum: Bunlara bir hak verecek misiniz? Yani beş yıldır, altı yıldır, yedi yıldır, sekiz yıldır bekleyenlere bir mazeret tayin hakkı verecek misiniz? Bunu takip edeceğiz, bunu takip edeceğiz, inşallah verilir.
Değerli milletvekilleri, bakın, şimdi, burada en önemli problemlerden bir tanesi, sözleşmelilerin kadroya geçirilince daha iyi haklara sahip olacağı filan aklınıza geliyor değil mi? Daha geriye gidiyor. Niye? Çünkü Millî Eğitim Bakanlığında ve Sağlık Bakanlığında sözleşmeliyken üç yılını dolduran memurlara, öğretmenlere, hemşirelere özür tayin hakkı veriliyordu yani eş durumu, sağlık, can güvenliği vesaire, üç yılını dolduranlara, elimde belgesi var. Şimdi, bakın, istirham ediyorum ya, siz üç yıl olan kazanılmış bir hakkı -güya müjde veriyorsunuz- elinden alıyorsunuz, dört yıla çıkartıyorsunuz; bunlardan haberdar mısınız bilmiyorum. Sözleşmeliyken üç yılda eş durumu tayini isteyebilen sözleşmeli öğretmen, sözleşmeli sağlıkçı; bu kanuni düzenlemeden sonra, üç yıl sonunda değil, dört yıl sonunda bu eş durumu mazeret tayin hakkını kullanabilecek yani bir hakkı budayan bir kadro geliyor. Ya, kadro geldiğine sözleşmeli öğretmenler, sözleşmeli memurlar neredeyse sevinemedi. Geçen ben Twitter üzerinden bir anket yaptım -19 bin kişi oy kullanmış- "Beklentilerinizi karşıladı mı?" diye, "Karşıladı." diyen yüzde 18, onların da muhtemelen çoğu siyaseten yazanlardır, memur bile değildir; yüzde 82'si "Memnun değiliz." diyor ya, "Böyle kadro yerin dibine batsın." diyor çalışanların yüzde 82'si. Dolayısıyla, bu yönüyle mutlaka düzeltilmeli.
Bir sürü problem var, tek tek saysam burada yirmi dakika yetmez. Mesela, 4/C'den 4/B'ye geçenler var, şimdi kadroya geçecekler, bunların unvan problemi var. Mesela teknik eleman ama idari personel olarak büroda çalışıyor, tekniker adam, teknisyen, hatta mühendis.
Değerli milletvekilleri, bir mühendis idari personel olarak çalışıyor. Bu nasıl olabilir ya? Yani bunların geçmişte hak ettikleri kadrolarıyla beraber kadroya geçmesini temin etmek hem hukuki aslında hem de vicdani bir sorumluluktur diye düşünüyorum. Yani bu haktan faydalanmayacak olan...
Şimdi, bakın, burada sözleşmeliler şöyle, onu da izah edeyim: Bir, süresiz sözleşmeliler vardı yani kaçıncı yılda tayin hakkını kullanacağını, yer değiştirme hakkını kullanacağını, kadroya geçeceğini bilmeyen sözleşmeliler vardı; bir de 3+1'e tabi olan sözleşmeliler vardı. Yani bu 3+1'e tabi olanların sayısı yaklaşık 300 bin civarında, belki biraz daha fazla olabilir. Şimdi, bu düzenleme, 3+1'e tabi olan bu sözleşmeli personele, öğretmene, hemşireye vesaire hiçbir yeni hak getirmiyor, hiçbir yeni hak getirmiyor; tamamen anlamsız bir kadro düzenlemesi. Yani 3+1'e tabi olan zaten üç yılın sonunda kadroya geçiyordu, bir yıl sonra tayin isteme hakkına sahip oluyordu; bu hak vardı. Siz neyi getirdiğinizi zannediyorsunuz? Ben bunu anlamıyorum. Bu da büyük bir eksiklik, kusurdur.
Mesela ne yok burada? Kur'an kursu öğreticileri kadro, kapsam dışı bırakılmış, yok. Kur'an kursu öğreticileri, bunlar yok; idari hizmet sözleşmelileri var PTT'de çalışan, bunlar yok. Bunlar da sözleşmeli, bunlar neden yok? Cevabını birileri versin. Ya, uzman çavuşlarımız, sözleşmeli erbaş ve erlerimiz yok burada. Askerlerimiz, hani kahraman askerlerimiz? Yok burada. Sözleşmeli askerlik statüsünü de siz çıkardınız bu milletin başına; bu neden yok? Bunu biri izah etsin. "Kahraman" dediğimiz askerlerimize kadrolu çalışmayı bile çok gören iktidar, bu düzenlemeyle neyi amaçladığını bu "kahraman" dediği askerlere izah etmek zorundadır değerli milletvekilleri.
Aile sağlık merkezindeki grup elemanları kadro dışı bırakılmış, bunlar yok. Aile Bakanlığında ek ders karşılığı memuriyet yapanlar var, bunlar kadro dışı. Polisevlerinde, orduevlerinde, öğretmenevlerinde çalışan personel var, yıllardır çalışıyor, umut ediyor bir kadroyu; yok. Usta öğreticiler yok, PIKTES öğretmenleri yok yani nasıl bir düzenleme? Mesela kanunu okuduğunuz zaman bazı gruplara böyle bir hak verilmiş, kısmi zamanlı çalışanlara. Sayın Cumhurbaşkanı onlara neye göre kadro verecek, bunlara neye göre vermeyecek? Yani verilmesin demiyorum ama bir hak verildiyse şunu düşünmemiz lazım: Bu ülkede tek sağlam istihdam şekli kadrolu istihdam şeklidir. Bunu yirmi yıldır yerle yeksan ettiniz, perişan ettiniz. Aynı işi yapan, aynı eğitim seviyesine sahip insanları ayırdınız.
Şimdi, bakın, güya kadroya geçiriyorsunuz. Ya, kadroya geçirdikten sonra bile bu sefer de kadrolular arasında farklı bir uygulama yapacaksınız yani bu kadroya geçirdiğiniz sözleşmeliler, daha önce kadroya geçirilen, daha önce kadrolu olan devlet memurlarına göre bu tayin ve yer değiştirme hakkını kullanamayacaklar. Bunu zaten neden çıkardığınızı biliyoruz; çakılı kadro olsun, kimse yer değiştiremesin, orada memuru tutayım. Hiç düşünmediniz ki o zorunlu hizmet bölgelerinde çalışanlara biz farklı bir maaş verelim, bu bölgelerde çalışmayı özendirelim, mahrumiyet bölge tazminatı verelim diye hiç düşünmediniz, hiç sorumluluk almadınız, sorumluluğu sürekli memurlardan bekliyorsunuz. Bu, kabul edilecek bir durum değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakikam var mı?
BAŞKAN - Yok.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Yok mu?
BAŞKAN - Yeterince süre veriyorum.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Bir selam verip kapatayım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)