| Konu: | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 11.01.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli bir yasa görüşüyoruz, 392 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Şu ana kadar gerek muhalefetten gerekse iktidardan bu kürsüye gelip konuyla ilgili görüş bildiren arkadaşlarımızın hepsinin üç aşağı beş yukarı söyledikleri aynı. İktidar artan enflasyon nedeniyle bozulan gelir dengesini tekrar ihdas edebilmek için birtakım ilave ödemeler yapmaya karar verdi ve bunu da bütçeleştirdi. Muhalefet olarak biz de diyoruz ki: Bu yetmez, siz geçinebiliyorsanız geçinin. Bu parayla ne emekli geçinebilir ne de asgari ücretli geçinebilir. Ayrıca, yaşanan süreç içerisinde de gerek işçi emeklisi gerekse memur emeklisi ile şu anda çalışan asgari ücretlinin arasındaki denge de bozuldu. Bozulan denge de genellikle asgari ücretlinin lehine, emeklinin aleyhine. Daha önce emekli, asgari ücretliden daha fazla gelir elde ederken, an itibarıyla emekli asgari ücretliye göre dezavantajlı duruma düşmüş vaziyette. Yasanın getirdiği düzenlemeye göre asgari ücretli yüzde 54,6, memur emeklisi ve diğer emekliler de yüzde 30 zam aldılar ve iddia o ki -ben de katılıyorum- aslında memur emeklilerinin aldıkları zam yüzde 30 değil, bunun hesabını benden önce konuşan diğer arkadaşlar da yaptılar. Bunun yüzde 8'i zaten toplu sözleşmeden gelen bir hak, geriye kalanı geçmiş enflasyonun telafisi için verilmiş bir ödeme ve bunun zamla bir ilgisi yok, bunun katkısı sıfır; dolayısıyla, geriye kalan, refah katkısıyla ilgili bir oran var. Dolayısıyla, bunu yüzde 30 da yapsak, 35 de yapsak bu mevcut ortamda bu paralarla geçinilmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz ve kabul ediyoruz.
Aslında şu ana kadar buraya gelen hiçbir milletvekili arkadaş bence meselenin özüne, esasına dokunmadı; meselenin özü, esası enflasyon. Hiç kimse "Enflasyonla mücadele istiyoruz." demedi. Bugün biraz önce sosyal medyada gördüm, Türkiye tekstil ihracatçıları Sayın Bakanı ziyarete gitmişler ve demişler ki: "Biz bu kurla ihracat yapamıyoruz, şu anda dolar kurunun 23 lira olması gerekir." Diyelim ki Bakan Bey buna "Evet, yapalım." dedi, doları 23 liraya getirdi; 23 lirayla bu insanlarımız üç ay, beş ay rahat bir ihracat yaparlar fakat üç ay, beş ay sonra enflasyon böyle gittiği sürece yine tıkanacaklar, yine ihracat yapamayacaklar. Dolayısıyla, yapılması gereken şey, istenilmesi gereken şey... Bunu muhalefet de isteyecek, iktidar da isteyecek, sivil toplum kuruluşları, TÜSİAD'ı da isteyecek, MÜSİAD'ı da isteyecek "Ey devlet, ey Maliye Bakanı, parama itibar kazandır, enflasyonu kontrol altına al ve dolayısıyla da benim önümü aç." demesi lazım. Biz ne yapıyoruz şu anda? Önce enflasyonu yaratıyoruz, ondan sonra kendimizi yarattığımız enflasyona adapte ediyoruz, kendimizi ona uyduruyoruz; bir iki ay, üç ay refaha erişiyoruz, arkasından tekrar enflasyon yükselmeye devam ediyor, ne verdiysek bunu tekrar geri alamıyoruz ve kaybediyoruz. Geçen senenin başındaki 2.500 lira, yine geçen senenin ortasındaki 3.500 liradan, bugünün de 5.500 lirasından çok daha kıymetli. Biz önümüzdeki yıl ve ondan sonraki yıllar emin olun 15 bin liralık, 20 bin liralık asgari ücreti konuşmaya devam edeceğiz ve bunu alanlar da bundan kesinlikle ve kesinlikle mutlu olmayacaklar, geçinememeye devam edecekler. Dolayısıyla, yapılması gereken şey arabayı atın önüne koşmak değil, adam gibi enflasyonla mücadele edip atı arabanın önüne koymak, bunun için tedbir almak, Türk lirasının itibarını sağlamak. Bunu yapmadığımız sürece gelecek sene aynı şeyleri konuşmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla, kolektif bilincimizin muhalefetiyle, iktidarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla yöneticilerimizden istemesi gereken şeyin enflasyonla mücadele olması lazım. Enflasyonla mücadeleyi istemezseniz, istemezsek karşılaşacağımız şey; kazançlarımız çarçur oldu, yeni bir durumla karşı karşıyayız, kendimizi hadi yeniden buraya bir daha adapte edelim. Bunun sonu yok. Dediğim gibi, gelecek sene biz 15 bin liralık asgari ücreti, takip eden yılda 20 bin liralık asgari ücreti konuşabiliriz. Onun için hepimiz aklımızı başımıza devşirelim. Enflasyonun yaptığı tahribatın ne olduğunu bütün dünya tarihi biliyor. Enflasyonunun olduğu yerde gelir dağılımı bozulur; bu, bir sonuçtur, enflasyon sebeptir. Dolayısıyla, sonuçlarla uğraşmak yerine bizatihi sorunun nedeniyle uğraşalım. Enflasyon bir bataklıktır; asgari ücret, kiradaki artış, ödenemeyen faturalar, vesaireler bataklıktır, sivrisinektir. Enflasyonu kaldıramıyorsan, enflasyonla mücadele edemiyorsan bunun sonuçları üzerine konuşur dururuz. O nedenle, tekrar ediyorum, yapılması gereken husus enflasyonla mücadeledir.
Şimdi, bir yasa geldi önümüze. Bu yasa aslında bütçeyle ilgili bir yasa. Biz niçin ayrı bir yasayla bunu yapıyoruz? 17 Ekimden 16 Aralığa kadar bir bütçe süreci vardı. Plan ve Bütçe Komisyonunda neredeyse otuz altı gün görüştük biz bunu cumartesi-pazarlar da dâhil, on iki gün de burada, Genel Kurulda görüştük. Dolayısıyla, bu yasada getirilen düzenlemeler aslında o bütçenin içerisine konulabilirdi ve bütçede birlik de sağlanabilirdi. Komisyonda, yasa teklifini getiren milletvekili arkadaşımızın bize verdiği bilgiye göre bu yasanın maliyeti 300 milyar TL. Bu 300 milyar TL bir gider, bunun karşılığında bir gelir diye bir yere yazılmadı ama sonuçta bu, bütçeyle ilişkilendirilmeli. Bunun kaynağı nereden gelecek?
Önümüzde bir seçim var, inşallah seçimde iktidar değişir. Eğer iktidar değişir de biz bu makama gelirsek, biz bu karar verme noktasına gelirsek yapacağımız şey şu: Aralık ayı içerisinde, şu anda bu kanunda yapılan düzenlemelerle ilgili bütün veriler ortaya çıkıyor, bilinmeyen bir tane veri var, o da aralık ayı enflasyonu. Aralık ayı enflasyonu -dolayısıyla kasımı biliyoruz- Ocağın 3'ünde belli olacak. Yasanın bir yerine, orada çıkacak enflasyon neyse onu oraya koyar, dolayısıyla bu düzenlemeyi biz o gün bütçenin içerisine koyabiliriz. Dolayısıyla şu anda yapılan iş tamamen palyatif bir iş. Bunun bütçeyle ilişkin...
Sayın Bakan, 300 milyar TL'yi nereden bulacaksınız? Gerçekten bize onaylattığınız, Büyük Millet Meclisinin onayladığı bu bütçenin içerisinde 300 milyar TL harcamanın karşılığı ödenek var mı? Nerede bu ödenek?
Dolayısıyla yapılması gereken şey seçimlerden sonra, inşallah, gelecek sene eğer milletimiz bize bu bütçeyi yapma hakkını verir ise, görevini verir ise böyle bir yasayla Büyük Millet Meclisinin huzuruna gelmeyeceğiz. Bu iş bütçenin içerisinde halledilecek ve dolayısıyla da yılbaşından önce Meclis tatile girdiğinde yurttaşlarımız, emeklisi, çalışanı, işçisi kim varsa ne alacağını, neyle karşılaşacağını bilecektir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Eğer millet size yetki vermeye devam ederse bunu da lütfen siz de böyle yapın. Eğer gelecek sene de böyle karşımıza gelirseniz bunun hesabını size sorarız.
Hepinize teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)