GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Genel Kurul kapansın diye gayret sarf edilmesine, 11 Ocak Sağlık Çalışanları Günü'ne, AK PARTİ'nin Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili randevu taleplerine, kimin gelip kimin gideceğine milletin karar vereceğine, Türkiye'de yargı ve askerî bürokrasinin vesayetini AK PARTİ'nin sonlandırdığına, Karma Komisyon gündeminde olan dokunulmazlık dosyalarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:6
Birleşim:48
Tarih:11.01.2023

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evveliyatla, tabii, dün Genel Kurul kapandığı için yapmamız gereken işleri yapamadığımız için üzgünüm yani "Genel Kurul kapansın." diye hassaten gayret sarf etmeyi de demokrasi anlayışınız içerisinde nereye oturttuğunuzu da bilemiyorum.

Ben de tabii Sayın Müsavat Dervişoğlu gibi 11 Ocak Sağlık Çalışanları Günü'nü kutlayarak başlamak istiyorum. Çokça ağır ithamlar var. Önce ben de bu hafta içinde olan birkaç şeyden bahsederek genel anlamda bir cevap vermeyi tercih ediyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz yaklaşık iki ay kadar evvel bizler, AK PARTİ Grubundaki arkadaşlarımızla 5 siyasi parti grubunu yani Mecliste grubu olan siyasi partileri ziyaret ederek -içinde 2 madde olan- ama en önemlisi de başörtüsü yasaklarıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanının hassaten ifade ettiği ve devamında da bir kanun teklifiyle Türkiye gündemine gelen, aslında olmayan yasaklarla alakalı açılan bu gündeme dair bizim bir Anayasa teklifi çalışmamız olacağını diğer siyasi parti gruplarından mevkidaşlarımızla paylaştık. O gün yaptığımız görüşmelerde de bu görüşmelerin devamı olacağını ifade ettik, teklifimizden sonra. Nihayetinde biz kendi teklifimizi verdik, kamuoyuna açıklamış olduk; 2 maddelik bir teklif. Ben bu hafta içerisinde kendilerini, siyasi parti gruplarındaki mevkidaş arkadaşlarımı aradım ve bir randevu talebimiz oldu. Şimdi, bu talep karşısında gelişen tavırdan yola çıkarak şunu söylemek istiyorum: Evet, haklısınız, bir ülkede demokrasinin varlığı iktidar ile muhalefetin varlığıyla teşkil eder fakat bu varlığın oluşması vatandaşın verdiği reylerle olur. Eğer biz şu an buradaysak aslında milletimiz -iktidar muhalefet- bizlere bir tahsilat, bir paylaşım yaptı; o sebeple buradayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Milletin verdiği iradeyi burada kullanmak gerekir. Yani bu manada Türkiye'de demokrasinin işleyişiyle ilgili hiç kimsenin bir itirazı yok herhâlde, herkes burada ama burada Komisyona gelmemeyi tercih etmek işte o sizin kararınız. Bunu şuraya bağlayacağım: Yani bu hafta yaptığımız konuşmalarda... Bizim daha evvel yaptığımız bir gündem, daha evvel yaptığımız konuşma; uzlaşı üzerinde olduğumuzu düşünüyorum yaptığımız konuşmalardan. En azından bir araya gelebilmek, birlikte konuşabilmek, aynı masa, aynı oda içerisinde... Birbirimize itirazlarımızı nasıl Genel Kurulda birbirimizin yüzüne söylüyoruz. Bu randevu talebi neticesinde gördüğümüz şeyler, hayır cevabının sebepleri: Bir tarafta Anayasa Mahkemesi kararı, bir tarafta bugün Karma Komisyonda görüşülmekte olan çalışma gösterilerek "Hayır." cevabını işittik. Biz bugün MHP Grubuyla bir araya geldik daha evvelden planladığımız gibi ve önümüzdeki hafta perşembe günü Anayasa Komisyonuna biz kendi anayasa teklifimizi getireceğiz ve bu süreci devam ettireceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Şimdi, Sayın Başkanım, yapılan konuşmalara baktığım zaman hacmini aşan bir iddia görüyorum, bu iddia sürekli tekrar ediliyor: "Gitmekte olan... Gelmekte olan..." Ya, bunun bu kadar büyük söylenmesini biraz tuhaf karşılıyorum çünkü buna sizler karar vermeyeceksiniz, biz de karar vermeyeceğiz. Biz burada kendi tezlerimizi, kendi fikriyatımızı anlatıyoruz. Kimin geleceğine, kimin gideceğine millet karar verecek. Daha evvel eğer böyle kelimelerle olsaydı... Yıllardır bunlar söyleniyor Türkiye kamuoyunda ama tüm bunlara rağmen AK PARTİ bütün gücüyle burada, yapılan bütün anketlerde tablo ortada; biz burada olmaya devam edeceğiz ve Türkiye'de eğer bugün yargı erkinde bir ayrışma varsa, eğer Türkiye'de askerî vesayet, yargı vesayeti sonlanmışsa buradan soruyorum: Bunu kim yaptı? Bunu kim yaptı? Neredeydiniz sizler?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Neredeydiniz? "Asker nerede? Yargı bürokrasisi nerede?" diye sizler çağrılar yapıyordunuz. Türkiye'de yargı ve askerî bürokrasinin vesayetini sonlandıran AK PARTİ'dir, Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Bunun bir kez daha altını çizmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sizi alkışlayınca vesayet olmuyor mu yani?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hiç alkışla ilgisi yok.

Sizler, değerli arkadaşlarım, oralardan artık güç gelmeyeceğini gördükten sonra, sivil siyasette vatandaşın kıymetini anladıktan sonra kendi tezlerinizi, kendi dilinizi değiştirdiniz. O yüzden AK PARTİ'ye teşekkür etmeniz lazım vatandaşla olan temasınızı arttırdığı için. Bizim neye ihtiyacımız var? Vallahi, bizim vatandaşa kendimizi anlatmaktan başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Biz bugüne kadar meselelerimizi, yaptığımız işleri onlara anlattık; bugün de böyle yani kim, neyi, niçin kabul ediyor, niçin reddediyor? Ya, mevcut bir Anayasa'yı... Türkiye'nin temel meselesiyle alakalı bir konuda sözleşiyorsunuz, kafanıza en azından bir zemin oluşturuyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Daha sonra siyasetin akışı içerisinde ortaya çıkan bir sebepten dolayı farklı bir takvim var; bu ikisini aynı teraziye koyup tartıyorsunuz. Her şeyi aynı teraziye koyamayız. Şu konuda aslında Müsavat Bey'e katılıyorum: Genel Kurulun bir ortak aklının olması çok önemli demokrasinin gelişmesi açısından. O yüzden kendi gündemimizi, bu manada daha üstte önemsediğimiz konuları hâlâ konuşmaya -burada nasıl konuşuyorsak- hâlâ aynı masalarda oturarak fikirlerimizi söylemeye ihtiyacımız var; bunlardan imtina etmememiz lazım.

Şimdi, gelelim yapılan işlere. Neden bu dosyalar? Şimdi, bu konularla ilgili olarak bakıyorum, bir şey var yani yapılan işleri aşağıya doğru çekme hâli gözlemliyorum. Bir tarafta bakıyorsunuz, bir şehit ailesiyle alakalı çok nahoş sözler. Diğer tarafta da özellikle kendisi de hukukun içinden gelen bir insanın... Soruyorum yani Sayın Başkan, bulunduğumuz yerde bir arkadaşımız size hakaret etse bu, kabul edilebilir bir şey midir yani?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Dokunulmazlığını mı kaldıracaksınız?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bir saniye lütfen, rica ediyorum.

Mahkemenin vermiş olduğu kararı beğenmemek en tabii haktır. Yerel mahkemeye itiraz edersiniz, buna karşı tezlerinizi ortaya koyarsınız, bir üst merciye itiraz edersiniz ama mahkeme başkanına hakaret etmezsiniz, tehdit etmezsiniz; hele bir hukuk camiasının mensubuysanız, yargı erkinin içinde görev almış bir insansanız bunu asla yapmazsınız. Burada ben hep şuna inanıyorum: Hiçbir erk -yasama, yürütme, yargı- bir diğerinin yükünü artırmamalıdır, yargı erki de yasamanın ve yürütmenin yükünü artırmamalıdır; herkes kendi işini hacmince yerine getirmelidir. Bu manada, bugün de Meclisimizin burada olduğu gibi Karma Komisyonda yaptığı şey de yapması gerekeni, kendi görevini ifa etmektir. Arkadaşlarımızı başka bir şeyle itham etmeyi de büyük bir haksızlık olarak görüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)