GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:75
Tarih:07.03.2013

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum.

Kanun tasarısının genel gerekçesinde, 4628 sayılı Kanun'un mevcut hâliyle ve içerdiği düzenlemeler ile piyasa aktörlerinin ve düzenleyici kurumların 2001 yılından beri katettiği bazı gelişmeleri kapsamadığının görüldüğünü söylüyorsunuz. Bu ne zamandan itibaren oldu? Siz on senedir iktidardasınız ama, temel amaca baktığımızda, elektrik piyasası reformunun 2001 yılında gerçekleştirildiği, ancak rekabetin önünde engellerin kalkması gerektiği söyleniyor. Siz daha bu piyasada ne kadar işlem yapılabileceğini bile tahmin etmekte acz içindesiniz. Onu ifade etmek istiyorum. Bilmiyorsunuz burada ne olacak, ne olabilecek. Düşük maliyetle nihai amaç ve arz güvenliğini sağlayacak yatırım ortamı? Ne kadar alışveriş yapacağınızı bilmiyorsunuz, arz güvenliğini, ne istediğinizi bilmiyorsunuz; ne kadar yatırım yapılacağını, ne kadar büyüme sağlayacağınızı, ne kadar büyüme varsayımınız var, bunları söylemiyorsunuz. Gerekçede böyle bir şey yok zaten. Bu çakma tasarıdan çıkardığınız çıkma tasarıda nereden bakarsanız bakın sıkıntı var. Onun gerekçesi bundan uzun. İşin ne kadar gayriciddi tutulduğunu göstermesi açısından? Orada "Enerji Bakanlığının talimatları" diyor. Serbest piyasada talimat mı olur canım? Böyle bir şey olabilir mi?

Şimdi, Avrupa Birliği -yaptığınız işi düzgün yapmanız lazım- yönerge çıkardıkça siz kanun yapacaksınız. Buna uygun bir düzenleme yapalım da siz de sıkıntıya girmeyin. Bu Parlamento düzgün bir iş çıkarsın, o anlamda söylemek istiyorum.

Şimdi, biz ne istedik? Bir alt komisyon kurulsun, bütün siyasi partilerden hukukun öngördüğü ölçüde üyeler bu işte iyice uzmanlaşsın, hem Komisyonun önüne hem de Genel Kurulun önüne ciddi, görüşlerini arz edecek, ittifak hâlinde olunan -olunmayabilecek maddeler de vardır, onlar Komisyonda ve burada tartışılabilir- bir hususu getirelim dedik. Ya, bundan kaçmanın, körü körüne inat etmenin, sadece bir üyenin "Ben başkan vekiliyim, daha önce yaptık da olmadı." gibi söylemleriyle bunu bu hâle getirmenin hiçbir anlamı yoktu.

Bakın, Elektronik Ticaret Kanun Tasarısı'nda Gaziantep Milletvekili Mehmet Bey'e defalarca bu kürsüden teşekkür ettim alt komisyonda yaptığı çalışmalar için, gittim yanına, gene teşekkür ettim. İnsanlık bunu gerektirir. Ama illa "Ben bunu farklı bir şekilde yapacağım, inat muhalefetle, istediğimi çıkarırım, muhtevasında ne olduğunu bilmesem de önemli değil." derseniz bu böyle olur.

Sayın Başkan -tutanaklarda var, fazla gitmek istemiyorum; Sayın Başkanın şahsına da saygım var- şaşırttılar, açmadı oturumu, tekrar açtırdılar. Ya, tutanaklarda var. Çok üzülüyorum ben bunları konuşurken. Esas muhatabına söylemek istiyorum da buralarda göremiyorum. Ama onun yüzünden Sayın Başkan burada hırpalanıyor.

Şimdi, burada nezih bir ortamda o işi götürmek varken gruplar arasında gerginlik? İşi götürmek, güzel bir şekilde neticelendirmek varken işi zıvanadan çıkarıyoruz, işin ciddiyeti kaçıyor. Geçen anlattım, aynı komisyonda TUSKON'u koyuyorsunuz, MÜSİAD'ı koymuyorsunuz, MÜSİAD üyesi arkadaşlarınız bizim arkadaşlara söylüyorlar "Haluk Bey söylesin, TUSKON da çıksın da ben de rahat edeyim." diye. Bunlar bizim yalan söylediğimiz şeyler değil, vaka olan şeyler. Biz, iş ciddi olsun diyoruz. Bir Odalar Birliğini koyduğunuz zaman, bir Barolar Birliğini koyduğunuz zaman bir şey söyledik mi? Ama işi olmadık mecraya sürüklediğiniz zaman bu neyi gösterir? Sizin bu konuları ciddiye almadığınızı veya bu konuları bilmediğinizi gösterir.

Şimdi, bunu defalarca söyledik. Hakikaten, gerekçeye baktığımız zaman, gerek komisyonlarda gerekse Genel Kurulda iktidar partisinin kanun yapım süreciyle ilgili çalışmalarında seviye itibarıyla son derece irtifa kaybettiğini görüyorum. Bu beni üzüyor. Bu, neticede, Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş bir kanun olacak. O zaman, biz bunun düzgün olmasını istiyoruz.

Bakın, Sayın Bakan biz orada söylediğimizde, görüşürken, bize, alt komisyon için Komisyonun takdir edeceğini söyledi, katılabileceğini ima eden işaretle de başını salladı; onu burada teşekkür ederek de ifade ediyorum. Sayın Bakanı tenkit ettiğim, fikirlerinde uzlaşmadığım birçok alan var ama doğru söylenileni de takdir etmemenin bizce bir anlamı yok, takdir de edeceğiz. Ama görüyorum ki ısrarla bu söyleniyor, ısrarla  böyle bir şey yapılmak isteniyor. Niye kötü şeyleri AKP Grubu algılıyor da, komisyonlarda yapılan iyi şeyleri söylemiyor? İyi şeyleri de söyleyin.

Şimdi, sektörde kayıt dışılık var mı? Sayın Bakan tutturuyor Van'la Dicle'yi? Hangi ildi Sayın Bakanım, bir tane daha söylüyordunuz? Onları kapsam dışı bırakırsan, değerlendirme dışı bırakırsan? Onlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin dışında, ayrı bir yer mi canım? Nasıl böyle bir şey konuşabilir? Afyon'da aynı şeyi konuşuyorsunuz, başka yerde aynı şeyi konuşuyorsunuz. Niye yanlış anlaşılacak ifadelerle bu işin üstüne gidiyorsunuz? Komisyonun bunların üzerine ciddi şekilde ne yapması lazım? Eğilmesi lazım.

Şimdi  "Kanun Yapım Süreci Sempozyumu" diye burada bir sempozyum yapıldı; Sayın Hamzaçebi oradaydı, sizin grubunuzdan Başbakan Yardımcısı Sayın Bozdağ o zaman oradaydı. Burada 3 bin maddeye varan kanunlar geçti, uzlaşarak geçti. Ne var bu kanun da böyle geçse? Ne sıkıntınız var, bunu gerçekten anlamakta zorluk çektiğimi ifade etmek istiyorum.

Türkiye'de enerji talebi hızla artıyor, yatırım gerekli. Bakın, 100 milyar kilovatsaat ilave, yaklaşık? Aşağı yukarı olabilir. Sizin bunu karşıladığınızı ben takdirle ifade ettiğimi söyledim Sayın Bakan ama bunun maliyetinin ne olduğunu size sorduğumda cevap alamıyorum. Sizin dört beş sene, iktidara geldiğinizde kasıtlı olarak yapmadığınız zammın bedeli 10 milyar dolar; nereden bakarsanız bakın, bu açık. Bunları falan bizim tartışmamız lazım, net bir şekilde söylememiz lazım.

Yatırım ortamının sağlanması için piyasaların rekabetçi olma arzusu yaygın. Doğaldır da ama bu regülasyona özellikle enerjide baktığınız zaman gerçekten önemli bir olay var. Sadece piyasaya bırakmak bu işi çözmüyor. Nitekim, nükleere gidiyorsunuz, başkalarıyla başka şekilde anlaşıyorsunuz. Kötü anlamda da söylemedim. Buradan kanun olarak riskleri üstünüzden başka yere, Meclisin üstüne götürerek ne yaptınız? Bu işi yapmaya çalıştınız. Kendi açınızdan haklı da olabilirsiniz. Ama enerji talebinin karşılanmasında yüksek oranda dışa bağımlılık var. Bu iş stratejik bir alan, kamuyu da bu alandan soyutlamak mümkün değil. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesinin önemi, kaynak ve menşe çeşitlendirilmesi gerekli, enerji verimliliğinin artırılmasıda gerekir. Enerji kaynaklarına yakınlık ve enerji köprüsü olabilmek önemlidir. Geçmiş on yılda 100 milyar kilovatsaat artan enerji ihtiyacını temin etmenizi takdir ettiğimi biraz önce de söyledim ama bunun topluma maliyetinin ne olduğunu ne yaptım? Soruyorum, cevap alamıyorum.

Sizin, dış politikada bu kadar bağımlılığı düşündüğünüz zaman, bu Erbil'e gidişinizi önemsiyorum, inemediğinizi önemsiyorum. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bir Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekili olarak burada ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Açık değilsiniz, kaçıncı keredir burada soruyorum, bunu öğrenmek istiyorum.

Biraz önce ifade ettiğimiz gibi, burada 49 madde var. 49 maddenin 16'sını düştüğünüz zaman, 2 de yürürlük ve yürütmeyi, 31 madde. 31 maddede 54'ten fazla -Allah'tan korkun- önerge vermişsiniz ve kabul etmişsiniz. Bu, zaten sizin ciddi bir şekilde tasarıyı hazırlamadığınızı, Komisyonda da yani ciddi bir şekilde ele alınmadığını çok açık ve net bir şekilde gösterir. 92 tane önergenin reddedildiğini dikkate aldığınızda, o zaman muhalefete de hiç değer vermediğiniz ortaya çıkar. Burada anlaşmamazlık doğal o zaman. Yani bu kadar şeyde gayet doğal muhalefetin önerge vermesi ve orada, benim gördüğüm kadarıyla da Sayın Başkanı baskı altında tuttular, gerçekten baskı altında tuttular. Çok üzüldüm. Ben, başka türlü de davranış biçimi sergileyebilirdim. İçinde bulunduğu hâletiruhiyeyi anlayarak üzerine de fazla gitmedik, açık söylüyorum. Tutanakların hepsini aldım. Orada, okusak hakikaten sıkıntıya girersiniz Sayın Başkanım. Yani gayet açık, net söylüyorum.

Bunun dışında, bakın, yüzde 40-45 devletin payı var, yüzde 20-25 yap-işlet-devret, yüzde 15-20 yap-işlet. Şimdi, nükleeri de dikkate aldığınızda ne yapmak lazım? Bu piyasanın buradaki alanını bilmemiz lazım. Bize hâlâ söylemediniz ısrarla, burada ne kadar -ne olacağını- alışveriş olacağını. Bu piyasa işlemlerinde ne olacağını bilmek istiyoruz. Bunu ben size söyledim. Sayın Müsteşar benim oda arkadaşım, bunu hesaplar. Özellikle mi vermek istemiyorsunuz? Onu da anlamakta zorluk çektiğimi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Tutanaklara da geçsin.

Sayın Bakanım, siz mi merak etmiyorsunuz hiç ya da bize mi vermek istemiyorsunuz? Onu da anlamakta ne yapıyorum? Zorluk çektiğimi ifade etmek istiyorum.

Şimdi, bu yürütmeyle yürürlüğü de kaldırdığınız zaman 31 maddeden 16 geçicinin ne kadarı bu kanunla ilgili? Siz alan temizliyorsunuz, alan. Problem kalmasın, alan temizliyorsunuz. Yani buraya baktığınız zaman, bu maddelerde ne olması gerektiği, neden buraya konulduğu, bu gerekçeler falan bunları karşılamıyor. Özel sektör geldi, diyor ki: "Biz Bakanlıkla iş birliği içinde çalıştık, bu tasarı böyle hazırlandı." Özel sektörün hangi kesimiyle birlikte çalıştığınızı ben anlamıyorum. Bu kadar önerge, hem de iktidar kanadından, mutlaka özel sektörün de baskısıyla geldi. Demek ki siz özel sektörün işinize gelen kanadıyla çalıştınız, işinize gelmeyen kanadıyla çalışmadınız; onu ifade etmek istiyorum. Yoksa, bu kadar önerge nereden gelecek? CHP'li arkadaşlara da, bizlere de gelen talepleri biz de önerge olarak buraya yansıttık ama siz kendinize gelen önergeleri ne yaptınız? Buraya dercetmeye çalıştınız. Ya getirdiğiniz kanun sakattı, tasarı sakattı yahut da size gelen önergeler sonradan baskıyla yaptırıldı. O zaman, bunun anlamı bu. Burada bunları açıkça konuşmak lazım. Ama bu kanun yapım sürecinde AKP'nin izlediği bu tutumu gayriciddi buluyorum. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından övünç vesilesi olacak bir durum değildir. Utanılacak bir durum demek istemiyorum. Burası neticede Türkiye Büyük Millet Meclisi, hepimiz bu Meclisin üyeleriyiz, millet seçti getirdi.

Ben yüce heyeti tekrar saygıyla selamlıyorum ama bu Erbil meselesinde ısrarlıyım Sayın Bakanım.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)