GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:43
Tarih:22.12.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 381 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu "Toplu sözleşmenin tarafları ve imza yetkisi" başlığıyla şunu ifade ediyor: "Toplu sözleşmeyi imzalamaya kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti Başkanı, kamu görevlileri adına sözleşmenin geneline yönelik bölümü için yetkili konfederasyon ve her hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendika temsilcisi yetkilidir."

Şimdi, burada gördüğünüz gibi, şu anda Türkiye'de 2 milyon 747 bin kamu görevlisi var. Bunların 1 milyon 995 bini sendika üyesi. Toplu sözleşme masasında ise "A sendikası" diye adlandırdığım 1 milyon 54 bin üyeye sahip sendika mutabakat yapıyor, imza atıyor yani bu imza karşılığı da 2 milyon 747 bin memur bundan faydalanıyor. Bunu şunun için ifade ettim: Burada Değerli Grup Başkan Vekilimiz Sayın Mustafa Elitaş Bey yerinde yoklar, keşke olsaydı, ona hitaben söyleyecektim. O burada söylemişti ki: "Efendim, işçi sendikalarında da memur sendikaları gibi toplu sözleşme yapıldığı zaman sadece onların mensupları faydalanır." Bu yanlış bilgiyi burada düzelteyim, böyle bir şey yok çünkü işçi sendikaları mevzuatı farklı, memur sendikaları mevzuatı farklıdır. Daha önemlisi, 4688 sayılı Yasa'nın yani memurlarla ilgili yasanın 28'inci maddesi "Toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamaz." diyor. Bunun anlamı ne? "Sendika teşvik primi -üç ayda bir verilen prim- bütün sendika üyelerine verilir." diyor. Neden? Çünkü bütün sendika üyeleri aidat öder, bedel öder. Onun için, getirilen düzenleme bu kanunun 28'inci maddesine maalesef aykırı.

Bu düzenlemeyle ilgili gerekçede maalesef şöyle yazılmış: "Bu düzenlemeyle -iktidara geldiğimiz günden beri- sendikal algının güçlendirilmesi ve sendika üyeliğinin desteklenmesi için bu teklifi getirdik." diyorlar. Bu gerekçeye baktığımız zaman tam tersi yapılıyor yani bu teklif sendikacılığı güçlendirmiyor, hatta sendikaları azaltıyor; iktidarın yıllarca besleyip büyüttüğü, semiz hâle getirdiği, hormonlu hâle de getirdiği yetkili konfederasyona diğer sendika üyelerinin devşirilmesini, yönlendirilmesini sağlıyor. Keşke bu kanun teklifinin gerekçesinde "Bu düzenlemeyle, iktidara geldiğimiz günden beri besleyip büyüttüğümüz, arka bahçemiz olan malum sendikayı daha da semiz bir hâle getirmek için bu düzenlemeyi getirdik." deseydiniz vallahi doğru bir ifade kullanmış olurdunuz.

İki gün önceki tutanaklardan okuyorum -Sayın Mustafa Elitaş burada yok- diyor ki Sayın Elitaş: "İşçi sendikalarında sözleşmeyi imzalayan sendika üyesi işçiler bundan faydalanır." Vallahi bunu doğru söylemiş. Devamında Veli Ağbaba diyor ki Sayın Elitaş'a: "Sayın Elitaş, o farklı bir şey." Mustafa Elitaş Bey diyor ki: "Neresi farklı? O da sendika, bu da sendika." Evet, adı sendika. Şimdi, işçi sendikaları toplu sözleşme yapar, grev hakkı vardır, bağımsız hakem kuruluna gider; memur sendikaları ise toplu sözleşme yapar, grev hakkı yoktur, Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gider, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu da taraflıdır yani 6'ya 5 devlet ağırlıklıdır. Sendika uzlaşmadığı zaman, memur sendikası Hakem Kuruluna gittiği zaman sonuç değişmez çünkü bu ucube düzenlemeyi AK PARTİ iktidarı getirdi, Kamu Görevlileri Hakem Kurulunu maalesef ne yaptı? 6'ya 5 devlet ağırlıklı hâle getirdi.

Şimdi, daha sonra Sayın Elitaş diyor ki: "Arkadaşlar, bakın 'İşçi sendikası farklı, memur sendikası farklı.' diyemezsiniz." Sayın Elitaş, diyemezsek bu mevzuat niye ayrı? O zaman niye ayrı ayrı sendika yasası var. Şimdi bunları bir izah et bakalım bize. Ve burada bile bile yalan söylendi, bile bile olay çarpıtıldı.

Yine, Sayın Elitaş diyor ki: "Eğer kanunda, tanımlamada farklılık varsa gerçek manada sendikacılıkla ilgili, evrensel manada sendikacılıkla ilgili düzenlemeler yapalım ama işçi sendikası farklı, memur sendikası farklı değil." Aynı şeyi tekrar ediyor, Allah Allah. "Eğer evrensel düzenlemede bir ayrıcalık varsa düzeltelim." diyor. Evet, bu da bir başka çelişki. Bir yandan diyor ki: "Her 2 sendika da sendikadır, sistemleri aynıdır." Ama burada da diyor ki: "Efendim, evrensel manada sendikacılıkla ilgili bir farklılık varsa bunu da düzeltelim." Şimdi, Sayın Elitaş -burada yok- ya, bu sözlerinin hangisini düzelteyim ben? Uğraşıyorum uğraşıyorum bir yerini düzeltemiyorum.

Sayın Elitaş devamında diyor ki: "Sendikalar arasında fark yok. İşçi sendikalarında sözleşmeyi imzalayan sendika üyesi işçiler bundan faydalanır." İyi de doğru da yetkili konfederasyon 1 milyon 54 bin üye adına toplu sözleşme mutabakatı yapıyor ama 2 milyon 747 bin memur faydalanıyor, o zaman burada bir çelişki yok mu? Madem eşit...

İşte bütün bunları anlayasınız diye anlatmaya çalışıyorum. Şu anda, hepimiz biliyoruz ki üç ayda verilen sendika teşvik primi ya da toplu sözleşme ikramiyesi aynı aidatı ödeyen memurlar arasında ayrı ayrı değerlendiriliyor. Şimdi, bu adaletsizliği getirirken maalesef kanunları, hukuku, Anayasa'yı, ILO sözleşmelerini, hepsini çiğniyorsunuz. Çiğniyorsunuz da -bunları anladık- burada niye kamuoyunu yanıltan, vatandaşı yanıltan ifadeler kullanıyorsunuz? Bu ucube düzenlemenin savunulacak hiçbir yönü yoktur, buradan tekrar ediyorum, vallahi size de hiçbir faydası yoktur.

Hangi sendikaya üye olursa olsun, hatta hiçbir sendikaya üye olmayan memurlar bu düzenlemenizden dolayı size öfkelidir çünkü bir memur böyle bir adaletsizliği içine sindiremez. Yani a, b, c, d sendikasına herkes aidat ödüyor, bedel ödüyor ama siz diyorsunuz ki: "Bizim yandaş konfederasyonumuza aidat ödeyenler kıymetli, öbürleri kıymetsiz; onların bir kıymetiharbiyesi yok." Ve ayrım yapıyorsunuz, yan yana çalışan iki memur arasında ayrım yapıyorsunuz, yan yana çalışan memurlar arasına fitne sokuyorsunuz. Ya, bunu niye yapıyorsunuz? Ve bunu şunun için yaptınız: Bunun memurlara hiçbir faydası yok ama aldatıldınız, kandırıldınız, samimi söylüyorum aldatıldınız; çünkü bir avuç sendika ağası, besleme sendika yöneticiniz, MEMUR-SEN'in yöneticileri, daha fazla para kazansın, palazlansın diye sizi kandırdı ve siz de maalesef buna düştünüz. Hayırlı olsun! Çünkü seçimlerde memurlar bunun hesabını sizden vallahi de billahi de soracak, hiç merak etmeyin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, şimdi, memurlar ek zam bekliyor, ocak ayında sadece yüzde 8 zam alacak, enflasyon farkını alacak. Yahu, memurlara enflasyon kadar zam veriyorsunuz, o da resmî enflasyon, refah payı yok ama memurun, işçinin vergilerindeki yükselme nedeniyle kayıplarını telafi eden bir düzenlemeyi buraya getirmiyorsunuz, o besleme sendikanız da getirmiyor. Ya, memurlar bunu bekliyor.

Şimdi, her seferinde burada söyledik: "Memuru enflasyona ezdirmiyoruz." diyen bütün siyasetçiler yalan söylüyor, vergi dilimleriyle enflasyonun altında kalıyor ama bu yalanı söylemeye devam ediyorsunuz. Gelin, şu vergi dilimlerini düzeltelim, yüzde 15'te sabitleyelim. İşçi sendikaları haykırıyor, memur sendikaları, doğru sendikacılık yapanlar söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yandaş, yalama sendikaların böyle bir derdi yok, vergi dilimlerini düzeltelim derdi yok. 3600 ek göstergeyi yanlış yaptınız, birçok eksiklikler var. 1'inci derecede devlet memurlarının özellikle birçoğu alamıyor. E, gelin, bunu düzeltelim, şefler alamıyor. Bunun için bir gayretiniz var mı? E, bu da yok. Aceleniz ne de bunu getirdiniz o zaman? Yine, sözleşmeli 550 bin memur bekliyor -4/B'li çakılı sözleşmeli, 32 sözleşme çeşidi- kadroya geçmek için, onu da sürüncemede bıraktınız. Onun içine de birçok şeyi almadınız; örnek olarak, birçok kurumu, PTT'de görev yapan idari hizmet sözleşmelileri, TRT çalışanlarını, sağlıkta ebe ve hemşireleri almadınız, vekil imamları almadınız, fahri Kur'an kursu öğreticilerini almadınız. En önemlisi, yardımcı hizmetler sınıfı sorununu çözmediniz ve bunları getirmeyerek maalesef büyük bir haksızlığa sebep oldunuz.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)