GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:40
Tarih:16.12.2022

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 5 Aralıkta başlayan 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmelerini, bugün, 16 Aralık itibarıyla inşallah tamamlayacağız. Bu süreçte, millî iradenin tecelligâhı Gazi Meclisimize bütçeyi sunan Sayın Cumhurbaşkanımıza, burada bütçeyle ilgili görüşlerini açıklayan Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, görüşmelerde yoğun mesai harcayan Plan ve Bütçe Komisyonumuzun Değerli Başkan ve üyelerine, tüm milletvekillerine, sürecin verimli bir şekilde geçmesine katkı sağlayan Sayın Bakanlarımıza, kamu kurumlarımızın değerli temsilcilerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bütçe süreci boyunca emek veren değerli arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyor; bütçe görüşmelerinin bu yıl da en hayırlı şekilde tamamlanmasını temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz, Gezi olaylarıyla başlayan süreçte, 17-25 Aralık yargıda darbe girişimi, terör saldırıları, 15 Temmuz menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış hain saldırıyla mücadele etmekteyken Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle istikrarı sağlamış, tüm bu olumsuzluklara rağmen 2011-2021 yılları arasındaki dönemde yıllık ortalama 5,8 oranında büyümeyi başarmıştır. Küresel finansal krizlere rağmen Türkiye, 2020 yılının ikinci yarısından itibaren alınan önlemler neticesinde olumlu yönde büyüyerek olumsuz yönde gerileme yaşayan diğer ülkelerden net bir şekilde ayrışmıştır.

2019-2021 yılları arasında Covid-19 salgınının etkileri tüm dünya ülkelerinde şiddetli bir şekilde görülmesine rağmen, ülkemizde gerçekleşen büyüme oranı yüzde 4,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu büyüme üretim faktörleri açısından incelendiğinde, yatırım artışlarının sürüklediği sermaye birikimi ve özellikle faktör verimliliğinin büyümeye önemli ölçüde katkı sağladığı görülmektedir. Ülkemiz güçlü sağlık altyapısı, aşılamanın hız kazanması, yılın ikinci yarısından itibaren kontrollü normalleşme dönemine geçilmesi; sanayileri, çarkları durdurmadan üretime ve ihracata hızlı devam edilmesiyle, firmalara ve hane halkına verilen desteklerin etkisiyle 2021 yılında Türkiye, OECD ve AB ülkelerinden 2 kat daha fazla büyüme göstererek yüzde 11,4'le son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşmıştır. 2022 yılında kesintisiz büyüme ivmesinin devamıyla yüzde 5 civarında büyüme hızına ulaşmayı öngörüyoruz. Ukrayna'daki savaşının olumsuz etkileri pandemi tarafından hâlihazırda zarar görmüş dünya ekonomisinin toparlanmasını engellerken 2022 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 3,9, yılın ilk dokuz ayında ise yüzde 6,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, orta vadeli program hedeflerine büyük ölçüde uyumlu hareket ederek tüketim, makine, teçhizat yatırımı harcamalarının sürüklediği sabit sermaye yatırımları harcamaları ve net mal ve hizmet ihracat kalemlerinin öncülüğünde iç ve dış talebin beraber büyümesiyle harcamalar yönüyle dengeli bir görünüm sergilemiş ve güçlü duruşunu korumaya çalışmıştır. Sağlıklı ve sürdürülebilir temel yapı taşlarından olan ve özel önem verdiğimiz makine, teçhizat yatırım harcamaları on iki çeyrektir kesintisiz büyümeye devam etmiş, bu dönemde ortalama yüzde 1dokuz,6 artış hızıyla güçlü bir performans göstermiş, yılın ilk dokuz ayında büyümeye yüzde 1,72 oranında katkı sağlamıştır.

Diğer önem verdiğimiz ve ekonomi politikalarımızın temel yapı taşlarından biri olan net mal ve hizmet ihracının yılın ilk dokuz ayında yüzde 6,2 oranındaki büyümeye katkısı ise başta ihracatımızın, turizm sektörünün üstün performansıyla 2,04 puan olmuştur. Böylece yılın ilk dokuz ayında makine, teçhizat yatırım harcamaları ile net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkıları toplam 3,8 puanla, yüzde 6,2 oranındaki büyümenin yüzde 60,5'ini oluşturmuşlardır. 2022 yılının ilk dokuz ayında üretim yönüyle büyümede öne çıkan, yaptığı 5,2 puanlık katkıyla hizmetler sektörü olmuştur. Turizm gelirlerindeki ve bağlı hizmet gelirlerindeki artış sayesinde hizmetler sektörü yılın bahse konu döneminde yüzde 8,3 oranında büyüme kaydetmiştir.

Jeopolitik sorunların gündemi meşgul ettiği ve küresel durgunluk endişelerinin hâkim olmaya başladığı 2022 yılı genelinde Türkiye ekonomisinin orta vadeli program tahminlerimizle uyumlu olarak yüzde 5 civarında dengeli bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Türkiye ekonomisi mevcut dönemdeki zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını sürdürmektedir.

Ülkemizin büyüme performansındaki güçlü eğilime paralel olarak istihdamda da önemli artışlar yaşanmıştır. Salgının işsizlik oranı üzerindeki negatif etkisi tüm dünyada diğer krizlere göre çok daha hızlı ve keskin olmuş, Amerika Birleşik Devletleri'nde işsizlik oranı salgın sürecinde 5 kata yakın artmıştır. Türkiye ise bu süreci diğer ülkelere kıyasla çok daha başarılı şekilde yönetmiş, 2019 yılı dördüncü çeyreğinden 2022 yılı ikinci çeyreğine kadarki dönemde 2 milyon 554 bin ilave istihdam artışı sağlayarak salgın öncesi döneme göre istihdam artışında ülkemiz OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer almıştır. 2022 yılı yıl genelinde de yaklaşık 1,9 milyon istihdam gerçekleştirmeyi öngörmekteyiz. Son açıklanan verilere göre 2022 yılı Ekim ayında işsizlik oranı ise yüzde 9,9 olarak tek haneli seviyeleri kaydetmiştir.

2022 yılında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enflasyon en temel sorunlardan biri olmuştur. Bu eğilimde kur gelişmelerinin birikimli etkileri, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak yüksek oranda artan enerji ve gıda fiyatlarının yansımaları ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar belirleyici olmuştur. Diğer taraftan uygulanan vergi indirimleri ve sübvansiyonlar aracılığıyla temel ürünlere erişim kolaylaştırılmış, başta gıda olmak üzere dış ticaret tedbirleriyle arz kısıtlamaları hafifletilmiş, enflasyonla mücadele önlemleri koordineli bir şekilde kararlılıkla alınmıştır. Enflasyonla mücadelede bugüne kadar yönetilen, yönlendirilen fiyatlar, vergi indirimleri ve sübvansiyonlar vasıtasıyla gerekli adımları hızla hayata geçirmiş, bundan sonra da aynı yaklaşımımız çerçevesinde vatandaşlarımızın alım gücünü koruyacak şekilde adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Enflasyon beklentilerinin artık kontrol altında olması, fiyat istikrarı ve finansal istikrara yönelik uygulanan önlemler ve enflasyonla mücadeleye yönelik kararlı duruşla bu aydan itibaren enflasyon oranında kesintisiz bir düşüşün yaşanacağı bir dönem başlamıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Enflasyon dinamikleri her geçen gün iyileşmekte ve aylık veriler geçmiş yıl ortalamalarına benzer gerçekleşmeye başlamaktadır. Böylece, yılın ikinci yarısında ilk yarısına kıyasla belirgin şekilde aylık enflasyonun gerilediği görülmektedir. Bu çerçevede, enflasyon oranının 2022 yılı sonunda yüzde 65'e, 2023 yılı sonunda ise yüzde 25'e gerilemesi beklenmektedir.

Küresel ticaret, salgın ve jeopolitik gelişmelerden en fazla etkilenen alanların başında gelmektedir. Küresel ekonomik aktivite koşullarındaki değişim dış talep üzerinden mal ihracatımızı; dünya genelindeki salgın hastalıklar ve jeopolitik gerilimler turizm gelirlerimizi; yine, küresel ekonomik ve gelişmeler ise emtia fiyatları üzerinden ithalatımızı doğrudan etkilemektedir. Tüm bu dışsal faktörler ve şoklara karşı doğru stratejiler çerçevesinde gerekli tedbirleri hızlı ve işlevsel bir şekilde alıp mal ve hizmet ihracatımızı nitelik ve nicelik bakımından geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda, esasen salgının ihracatımız üzerindeki baskılayıcı etkileri kısa zamanda bertaraf edilmiş, 2020 yılının ikinci yarısı itibarıyla başlayan ve 2021 yılında da devam eden ihracat artış eğilimi sonrası ihracatımız tarihî yüksek seviyelerine yükselmiş ve ilk kez 225 milyar doların üzerine çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, burada biraz önce, çok değerli, kıymet verdiğim 2 milletvekili arkadaşımız görüşlerini ifade ettiler. Sayın Kesici 2012 yılından bu tarafa herhâlde bütçelerle ilgili görüşmeler yapıyor, ilk girişinde de dedi ki: "AK PARTİ iktidarının... Türkiye genelinde, belki cumhuriyet tarihinde olduğu kesin ama dünya tarihinde de böylesine bir süreklilik arz ettiği olmamıştır, takdire şayandır ama bundan sonra bu süreç devam etmeyecek." 2012 yılında da Sayın Kesici'nin nasıl konuştuğu bir film şeridi olarak gözümün önüne geldi, aynı ifadeleri kullandı ama şunu açık ve net ifade ediyorum ki 2012'de sizin söylediğiniz nasıl tutmadıysa inşallah 2028 yılında da 26'ncı bütçeyi yapmak nasip olacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün 21'inci bütçeyi gerçekleştiriyoruz, 2028 yılında da inşallah AK PARTİ, Cumhur İttifakı 26'ncı bütçesini gerçekleştirmek üzere burada sizlerin huzurunuza gelecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Türkiye dayanır mı acaba buna?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O zaman da tahmin ediyorum, 2024 yılının bütçesini yaparken yine inşallah, Allah nasip ederse, Sayın Kesici milletvekili olduğu takdirde, nasip olur biz de milletvekili olursak herhâlde yine aynı konuşmaları yapacağız diye tahmin ediyorum.

Bakın, Sayın Kesici'ye, kendisine teşekkür ediyorum; çok naif bir konuşma yaptı, teknik bilgilerle ifade etmeye çalıştı, gerçekten keyifle dinliyoruz bazı eleştirilerine katılmasak bile. Kendisinin Planlama Müsteşarı olduğu dönemde yakından takip ettiğimiz; Anavatan Partisi döneminde belediye başkanı adayı olduğu, daha sonraki süreçlerde de milletvekili olduğu dönemleri de biliyoruz. 1991 yılında Planlama Müsteşarı iken o zaman rahmetli Demirel'in "Kim ne verdiyse 5 fazla vereceğim." dediği ve emeklilik yaşını 38'e düşürdüğü dönemde Sayın Kesici Müsteşardı. O zaman müsteşar olurken Türkiye'nin aktüeryal dengesini olağanüstü derecede olumsuz etkileyecek bir süreçte maalesef bir müsteşar olarak, bir teknik adam olarak ne itiraz etmiş ne de olumsuz sonuçlarıyla ilgili herhâlde Sayın Demirel'i uyarmamıştır diye tahmin ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün bizim gelecekle ilgili yaptığımız rakamları, 2023 yılında Strateji ve Bütçe Başkanlığının çıkardığı Cumhurbaşkanlığı 2023 Programı'yla ilgili, oradaki rakamlar çerçevesinde alıp değerlendirmeleri... Ben de hem öğrencilik yıllarımda hem iş âleminde yıllık programları çok yakından takip ederdim. Çünkü yıllık programlar devletin, hükûmetin bir sonraki yıl ne yapacağı, hane halkı gelirlerinin nasıl olacağı, o gelirler çerçevesinde piyasada, iş âleminde ne tür yatırım yapılıp yapılmaması gerektiği konusunda karar alınması için çok önemli unsurdur. Çünkü program, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı bütçe doğrultusunda hükûmetlere verilmiş bir yetkidir, o yetki çerçevesinde de 85 milyon insanı ilgilendiren önemli bir unsurdur. Programa bütçe çerçevesinde uyabilmek en önemli kriterlerden biridir.

Şimdi, Sayın Kesici veya Sayın Hamzaçebi 2002 yılındaki asgari ücret karşılaştırması ile bugünkü karşılaştırmayı yaptı. 2002 yılına girerken net asgari ücret...

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - 2002'ye gitmedim ben.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Girmediniz, peki; ben o zaman gireyim. Net asgari ücret 2002 yılına girerken yani Aralık veya Kasım 2002'de 164 liraydı yani 98 dolardı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - 183 liraydı, 183.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O 184 lira 2002'deydi. 2021 yılındaki net asgari ücret... 2002 yılının Aralık ayını söylüyorum Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Düşüktü, düşük.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 2002 yılının Aralık ayını söylüyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Düşüktü tabii ki.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 2022 yılının Aralık ayında, bugün, net asgari ücret 300 dolar civarında yani dolar cinsinden 3 misli asgari ücrette bir artış var.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Asgari ücret taban ücret değildi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bu yanlış bir karşılaştırma.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Hem Sayın Hamzaçebi'nin hem Sayın Kesici'nin ifadelerinde... "Ben müsteşarken Türkiye ekonomisi 18'inci sıradaydı." dedi; doğru.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 17.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - "17'nci sırada" demiş, evet.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlarım, size Euronews'in bilgilerini ifade etmek istiyorum. Türkiye ekonomisi satın alma gücü paritesine göre 2000 yılında 18'inci sırada, 2001 yılında 18, 2011 yılında 16, 2013 yılında 14, 2016 yılında 13, 2022 yılında satın alma gücü paritesine göre 11'inci sırada. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) - Siz 2023 hedeflerinizi satın alma gücü paritesi üzerinden koymadınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, dünya ülkelerinin, satın alma gücü paritesine göre gayrisafi yurt içi hasılaları -Euronews'in rakamlarına göre- 2021 verilerini söylüyorum: Çin Halk Cumhuriyeti 27,2 trilyon dolar -1'inci sırada- Amerika Birleşik Devletleri 22,996 trilyon dolar, Hindistan 10 trilyon dolar -küsuratlarını okumuyorum- Japonya 5,6 trilyon dolar, Almanya 4,9 trilyon dolar, Rusya 4,5 trilyon dolar, Endonezya 3,56 trilyon dolar, Brezilya 3,43 trilyon dolar, İngiltere 3,40 trilyon dolar, Fransa 3,35 trilyon dolar, Türkiye 2,59 trilyon dolar; satın alma gücü paritesine göre ülkemizin bulunduğu durum. Şimdi, bu süreç içerisinde baktığımızda bu neyi gösterir? Nominal olarak gayrisafi yurt içi hasılalarını artıran ülkelerde fiyatlar çok fazla yükseldiğinden dolayı insanların izafi olarak gelirleri artarken ihtiyaçlarını karşılamak, refah seviyelerinin kontrol edebilmek için aldıkları harcamaların gelirleri oranına göre çok daha fazla arttığını gösterir ama bu, Türkiye'de gelirleri seviyesinde belirli bir oranda normal bir artışın da beraberinde getirdiğini gösteren en önemli unsurlardan biridir.

Bakın, değerli arkadaşlar, AK PARTİ'nin 3 Kasım 2002 seçimlerine gelirken önce en önemli yaşadığı sorunlardan biri 1994 yılında Belediye Başkanı -ki herhâlde siz de o zaman birlikte adaydınız Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber- olduktan itibaren dört buçuk yıl Belediye Başkanlığı yaptı ve bir yargı darbesiyle Belediye Başkanlığı elinden alındı, 2002 yılına girerken "Muhtar bile olamaz." dediler ama bu millet bağrına bastı, bugün Türkiye'nin en büyük makamı Cumhurbaşkanı yaptı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 3 Kasım 2002 seçimlerine girerken alelacele Diyarbakır mahkemesinden alınan "Seçimlere girebilir." kararı başka bir üst mahkemeden bozdurularak "Seçimlere girilemez." kararı hâline getirildi. Yine millet buna dersini verdi, 3 Kasım 2002 seçimlerinde AK PARTİ'yi Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 66 oranında milletvekiliyle temsil edecek bir sayıya ulaştırdı.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yüzde 34'lede...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O günden bu tarafa, başarılarla imza atan Sayın Cumhurbaşkanımızın "çıraklık dönemi" dediği, "kalfalık dönemi" dediği, "ustalık dönemi" dediği süreçlerden bugün, dünyada satın alma gücü partisine göre 11'inci sıraya getirdiysek, inşallah -sizin ifadenizle de- "ustabaşılık" döneminde Türkiye'yi daha da ileriye götürüp belki ilk 10 konum arasına girdirmek için gayret edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bu dönem emeklilik dönemi olacak.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Tekrar ifade ediyorum: İnşallah, 2028 yılında 26'ncı bütçeyi hazırlamış olacağız.

Bugüne kadar, rütbeliler, demokrasiyi balans ayarı vererek idare etmeye çalıştılar, dizayn etmeye çalıştılar. Bir dönem yargı, ülkeyi, siyasileri yargısal kararlarla idare etmeye, dizayn etmeye çalıştı.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Aynısını siz yapıyorsunuz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Siz de dizayn ediyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bugüne kadar bütün meseleleri hep olumsuz güçlerin, ülke demokrasinin önündeki engelleri hep omzunda rütbesi olanların dizayn etmeye çalıştığı, yargıyı baskılayıp siyaseti dizayn etmeye çalışılan sürecin hepsini geçtik. Hep beraber biliyoruz; yargı mensuplarının Genelkurmay Başkanlığında esas duruşta bekleyip ayakta alkışladıkları dönemi de biliyoruz ama hamdolsun, artık rütbeli demokrasiden, dizayn edilen demokrasiden değil, milletin kayıtsız şartsız egemenlik hükümranlığına doğru gelmiş olduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu AK PARTİ iktidarı döneminde yakalamış olduk.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Yargı diktatörlüğünü unutuyorsunuz, siyasi diktatörlüğü unutuyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, Sayın Hamzaçebi hadislerle, ayetlerle hakikaten çok güzel açıklamalar yapıyor; kendisine de teşekkür ediyorum. Dün Sanayi Komisyonunda görüştüğümüz kanun tekliflerinde, çok değer verdiğim, birlikte Sanayi Komisyonunda çalıştığımız Müzeyyen Şevkin Hanımefendi vardı -o herhâlde yok- o da Nur suresinin 65'inci ayetinden güzel örnekler verdi, bazı surelerin de ayetlerinden verdi. Şimdi, gözümün önüne film şeridi gibi geldi. Bundan yıllar önce -şurada- başörtüsüyle giren hanımefendilere -sanıyorum şu sıralarda bir yerde oturuyordu- "Haddini bildirin bu Hanım'a." denilen bir kürsüyü gördük, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünü gördük. O günden bu tarafa neler çektiğimizi çok iyi biliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakın, değerli milletvekilleri, ben, 14 Mart 2008 tarihindeki AK PARTİ'nin kapatılma davasında yargılanan milletvekillerinden biriyim. Toplam 79 kişi sanıktı, 39'u milletvekiliydi, o 39 milletvekilinden 1'isi bendim. Niye yargılandım biliyor musunuz? Sayın Hamzaçebi çok iyi bilir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesine değişiklik önergesi verdiğim için yargılandım. Orada ne geçiyor? Sayın Hamzaçebi herhâlde ezbere bilir. "Bu Kanunun tatbikatında sendikalar dernek; cemaatler vakıf hükmündedir." Biz bunu aldık "Bu Kanunun uygulanmasında sendikalar dernek; cemaatler ise vakıf sayılır." ifadesini koyduk. Başsavcı ne demiş biliyor musunuz? "İlk defa bir milletvekili, bir kanuna, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına 'cemaat' ifadesini yerleştirmiştir." diye beni yargıladılar.

İkinci suçum neydi biliyor musunuz? Hani, 411 kaosa kalkan el var ya, o 411 kaosa kalkan... Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve tüm Milliyetçi Hareket Partisi arkadaşlarımızla birlikte getirdiğimiz başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili biz bir kanun teklifi verdik, 5 Grup Başkan Vekili imza attık. Kanun teklifinde başörtüsünün nasıl bağlanacağıyla ilgili tarif ediyorduk. O kanun teklifi, biraz önce Sayın Hamzaçebi'nin bahsettiği... Şimdiki Genel Başkan Yardımcımız Sayın Nurettin Canikli, şimdiki Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ, ben ve diğer 2 arkadaşımız birlikte Anayasa Mahkemesinde yargılandık. Şimdi hatırlayın, 2008 yılında Anayasa Mahkemesinde bir arkadaşımız yine yargılandı. Niye yargılandı biliyor musunuz? Belediye başkanlığı adaylığı sürecinde, seçim sürecinde, ramazanda teravih namazını kıldırıp imamlık yaptığı için Anayasa Mahkemesinde yargılandı ama Cenab-ı Hakk'a lütfediyorum, biz milletvekillerine 2002-2007 döneminde "Aman, buradan ayet, hadis söylemeyin." Niye? Başkaları "Laiklik ilkesine aykırı hareket ediyorsunuz." diye bize itiraz ederken, bizi birilerine şikâyet ederken, bizi birilerine, yargıya şikâyet etmesi için "Ne olur fırsat vermeyin." derken bugün, burada, daha önce de birkaç kez yaptığı gibi hem Sayın Hamzaçebi'nin hem de değerli milletvekili arkadaşımız Sayın Müzeyyen Şevkin'in dün Sanayi Komisyonunda 2 tane ayeti çok güzel de ifade etti; kendilerine de katılıyorum. Söylemesi, gerçekten Müslüman bir Türkiye'de, inanan bir Türkiye'de insanların artık ruhuna tercüman olma noktasına Cumhuriyet Halk Partisinin de gelmesi bizim için çok önemli bir gelişmedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Biz kalubeladan beri Müslümanız ya, kalubeladan beri ya. Başkan, yapma Allah'ını seversen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bu ülkenin kurucu partisiyiz; biraz tarih okuması lazım, 1920'lere bak. İlahiyatı da biz kurduk, imam-hatibi de.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, geçenlerde sizin içinizde bulunmuş, bir dönem de bakanlık yapmış değerli arkadaşımız Sayın Mehmet Sevigen bir televizyon programında açıklama yapıyor. Bugün 128 milyardan bahsetmediniz, geçen dönem, hani, "128 milyar dolar nerede?" diye pankartlar açarken sizin hem bir televizyon programında hem buradaki kürsüde ifade ettiğiniz "Ya, 128 milyar doların ne olduğu zaten Merkez Bankası kayıtlarında bellidir. İşi bilenler giderler bakarlar, orada görürler." dedikten sonra Cumhuriyet Halk Partisi artık "128 milyar dolar nerede?" diye sormuyor.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Vakayıadiye oldu da ondan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi sorduğunuz şu, diyorsunuz ki: Bugün Merkez Bankası bütçesinin net rezervi eksi 52 mi dediniz?

İLHAN KESİCİ (İstanbul) - Eksi 50 yani eksi 49, eksi 50.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Eksi 50 milyar dolar dediniz. Yaklaşık olarak eksi 52 olabilir, 50 de olabilir. Merkez Bankasından arkadaşlarımız varsa zaten bu bilançoya baktığınız takdirde bu net olarak gözükür.

Şimdi, Sayın Sevigen dedi ki: "Bakın, buradan ifade ediyorum, açık ve net söylüyorum, bir siyasi partinin genel başkanı 1 Temmuz 2020 tarihinde korumasına bir çanta dolusu para vererek 'Git bana dolar al.' dedi." 1 Temmuz 2020 önemli zamanlardan biriydi. "O dönem içerisinde eğer bu genel başkan açıklamazsa ben kendisini açıklayacağım." dedi. Ben buradan Sayın Sevigen'e çağrı yapıyorum. Kim, bu çantasıyla korumasına bir çanta dolusu Türk parasıyla dolar aldıran genel başkan kim? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - 10 bin dolar alan kim?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sorduk kimdir diye. Sayın Sevigen bir üst kademeye daha gitti, dedi ki: "Şu anda bir siyasi partinin genel başkanı, 6'lı masadaki ittifakın birinin genel başkanı." Kimin olduğunu herhâlde siz de kendi içinizde sorarsınız. Sayın Özgür Özel şimdi notlarını alıyor, herhâlde Mehmet Sevigen Bey'in bir televizyon programındaki yaptığı söyleşiyle ilgili görüşmeleri takip edecektir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye Cumhuriyeti çok partili siyasi hayata geçtikten sonra değişik badireler atlattı. 1950-57 dönemindeki Demokrat Parti iktidarının 1957 tarihinden itibaren önünü kesmek, engellemekle ilgili mücadeleler ve maalesef 27 Mayıs beraberinde geldi. Geçen hafta veya bu hafta bir milletvekili arkadaşımız -kendisini de amcasını da çok iyi tanırım, ticaret hayatımızda alışveriş de yaptık- Demokrat Partinin eski üyelerinden birisi. Demokrat Partililer devletle ilgili hiç seslerini çıkarmamışlardır. Değerli arkadaşlar, darbeyi yapan devlet değildi.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Değildir tabii, öyle bir şey demedim ben; değildir tabii.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Darbe, Demokrat Parti iktidarına karşı yapılmıştır, siyasi iradeye karşı yapılmıştır. O gün -ben 4-5 yaşlarında çocuğum- gazete okuyorlar, bir kamyonun içerisinde taşıma yapıyorlar. Oradan birisi diyor ki: "Menderes'i asacaklarmış." İçi yanan bir amcamız da diyor ki: "Assınlar da göreyim." İçinden bağırıyor, yüksek sesle bağıramadı, içinden bağırarak isyanlarını dile getirmeye çalıştı. Ne yaptı? Adalet Partisini iktidara getirdi. Eğer 1960'ta benim babam, benim dedem ve o günkü Demokrat Partililer bağırabilselerdi 12 Mart olmazdı. 12 Marta biz sesimizi çıkartabilseydik -ben lise talebesiydim- yükseltebilseydik...

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Biz sesimizi çıkardık ama yanımızda değildiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ..."Parlamento bizim Parlamentomuz, Meclis bizim Meclisimiz doğrusu yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle bizim Meclisimiz. Bunu biz, irademizle seçtik; onlara, rütbeli balans ayarına hayır diyoruz." deme ihtiyacını gösterebilseydik...

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Biz söyledik, yanımızda değildiniz. Şimdi konuşma hiç.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...cesaretini ortaya koyabilseydik 12 Mart olamazdı. 12 Martta Sayın Ecevit ne yaptı? Cumhuriyet Halk Partisi sessiz kalınca "Bu darbe bana karşı yapılmıştır." dedi.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Onun sillesini biz yedik.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Millet aç, aç. Öğretmenler ayakta. Sen neyi anlatıyorsun?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Tarihî bir çınar, siyasetteki çok önemli bir figür ve 1972 yılında rahmetli İnönü'yü "Genel Başkan"lık makamından etti. Niye? Çünkü millet iradesine karşı yapılan engellere fırsat vermiyor, millet iradesine sahip çıkmaya çalışıyor ama bunu direnerek değil, sandık da göstererek yapıyor.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Bravo!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ve 28 Şubat... 28 Şubat kararları olduğunda hepimiz sessiz çığlık yaptık.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben sessiz kalmadım!

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bütçe, bütçe!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Başörtülü kardeşlerimize işkence yapıldı, onları okullara sokmadılar, ikna odalarına soktular. O kardeşlerimiz yürüyüşler yaptılar ama "Ben onları yarasa gibi görüyorum." diyen bir zihniyet...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben sessiz kalmadım, sen sessiz kalabilirsin ama ben sessiz kalmadım!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ya, bırak Allah aşkına! Korsan yayın yapma, bırak, bırak da şurada konuşalım.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sen sessiz kaldın, ben sessiz kalmadım!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Niye alınıyorsun? Sen darbecilerin içinde misin, niye alınıyorsun? Niye alınıyorsun? Alınma.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben sessiz kalmadım!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dinleyin; biz dinledik, siz de dinleyin. Neye itiraz ediyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Alınma da konuşalım şurada.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Millet aç, aç! Bayat ekmek yiyor!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, 28 Şubatta tankları yeniden yürütenler, bir televizyona "Ben görmedim, lütfen, benim için bir daha çektirir misin?" diyenler... Ordu komutanları Sincan'da tankları yeniden yürüttüler. Niye? Haber olsun diye. Büyük amiral gemisi önce çekmiş, 2'nci kruvazör de çekemediği için yeniden o senaryoyu hayata geçirdiler. Onlara "Dur!" diyemediğimiz için, Parlamento olarak, milletvekilleri olarak... Burada hani diyor ya "Millî irade..." "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Milletten aldığımız yetkiyi kullanamadığımızdan dolayı 28 Şubat postmodern darbesi... Açıklayan ne dedi? "Biz demokrasiye balans ayarı verdik." dedi. Hiçbirimiz ağzımızı açmadık.

Bakın, değerli milletvekilleri, arkasından ne oldu? Bir Cumhurbaşkanı seçimi yapacağız. Cumhurbaşkanı seçimi... 2006 yılında bir şey çıktı ortaya: "367 çok önemlidir. 367 olmazsa şu olmaz, bu olmaz. Toplantı yeter sayısı 367'dir." dedi.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ya, bütçe... Millet aç, aç! Çocuklar aç!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Nara atma!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O zamanın meşhur bir başsavcısı vardı, Sayın Sabih Kanadoğlu, meşhur bir savcı, dedi ki: "Bu 367 sayısı toplantı yeter sayısıdır." Hiç unutmuyorum; Allah iyilik versin, Allah uzun ömür versin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Elitaş...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Kaç dakika vereceksiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Peki.

Sayın Baykal 2006 yılındaki bu açıklamaya "Bu, deli saçmasıdır." dedi, biz de tebrik ettik. Çünkü Sayın Baykal demokrasiye inanan bir Genel Başkan diye düşündük.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Şimdiki de "deli saçması" diyor musun?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Çünkü 12 Eylül darbesini yaşamış, Zincirbozan'a gitmiş siyasilerden birisiydi. Ama bir baktık ki 27 Nisan tarihinde yaptığımız ilk oylamada 357 milletvekili bizim adayımıza "evet" oyu verdi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - AKP il, ilçe yöneticisi avukatları hâkim, savcı olarak atadınız ya; bunlardan bahsedin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinden -kulakları çınlasın- Sayın Kemal Anadol burada oturuyordu. Meclis Başkanımız Sayın Bülent Arınç. "O, Sayın Anadol da buradaymış; o, Sayın Altay da buradaymış; o Sayın Kılıçdaroğlu da buradaymış; -o dönemde olanları sayıyorum- işte, Sayın Sevigen de buradaymış..." Birdenbire dışarıdan bir haber geldi, "Aman" dediler "Böyle böyle, içeridekileri sayıyor, karar yeter sayısına geçirecek." Çünkü İç Tüzük'te öyle yazıyor. Hemen oradan nöbet tutturuldu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, süreyi tam verin de bir ona göre... Beş dakika verin, ondan sonra uzatmayacağım.

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, orada bir kişiyi nöbetçi tuttular, o da -yanılmıyorsam- Sayın Muharrem İnce'ydi, tek başına nöbet tutan kişi. Çünkü "Buradaki grup 350'yi geçemiyor, sayılsak sayılsak 358 olur." dediler. Bakın, değerli arkadaşlar, o gün akşam saat altıda Cumhuriyet Halk Partisi "deli saçması" dediği kararı Anayasa Mahkemesine götürdü ve ne yaptık? Seçim kararı aldık. Aldığımız seçim kararıyla birlikte 21 Ekim 2007 tarihinde millete dedik ki: "Bundan sonra artık, Cumhurbaşkanını Parlamentoda seçtirmiyorlar, millet seçecek." "Millet iradesine biz güveniyoruz, herkes güvensin." dedik. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ve o Anayasa değişikliği yüzde 69 oyla kabul edildi, o Anayasa değişikliği.

Bakın, değerli arkadaşlar, neler yaşadık? 2010 Anayasa değişikliği sürecinden... 2010 Anayasa değişikliğinde HSYK'nin yapısını değiştiriyorduk. HSYK'nin yapısını değiştirirken çarşaf liste çıkacak bir organizasyon yapılmıştı ama hangi el devreye girdi, Anayasa Mahkemesine gitti referanduma gitmiş Anayasa değişikliği teklifini, onu iptal ettirdi. "Herkes 1 kişiye oy verecek." ifadesini kullanarak, o çarşaf listelerin oluşmasına engel olan bir yapı beraberinde getirildi.

Şimdi, biz bunların hepsini atlattık, bu badireleri geçirdik. Arkasından 27 Nisan tarihinde saat on biri yirmi geçe "Genelkurmayın ışıkları yanıyor." diyenler... Hani bir zamanlar çok önemliydi ya; burada, Meclisin çıkışında, Genelkurmay Başkanlığının binası var, onların ışıklarının yanması tehlike çanlarının geldiğinin işaretiydi, demokrasinin dizayn ve balans ayarlarının ifade edildiği bir süreç başlardı. Bazı gazeteciler, Genelkurmay Başkanlığıyla yakın irtibatta olan gazeteciler mesaj atarlardı, manşet atarlardı. Teknoloji bugünkü kadar gelişmemişti. Hani, Sayın Kılıçdaroğlu Rıfkı'yla konuşurken diyor ya "Bak, teknolojiyi anlasın millet." diye. Ya, Sayın Kılıçdaroğlu, çocuklar, benim 5 yaşındaki torunum bile bu teknolojiyi kullanmasını çok iyi biliyor. Kendisine de teşekkür ediyoruz, AK PARTİ iktidarının teknolojide hangi noktaya getirdiğini... Sayın Kılıçdaroğlu Rifkin'le -ya, Rıfkı aklıma geliyor- yaptığı konuşmayı "Teknolojiyi millet görsün." diye ifade ediyor; bu da bizim için şereftir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İyilerini siz yapıyorsunuz, kötülerini başkaları yapıyor(!)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Dünya geldi oraya, dünya; dünya geldi oraya.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Gördük, meydandan konuşuyor internetten.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İnterneti de mi siz buldunuz yoksa?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 27 Nisan e-muhtırası on bir buçukta verildi ama ne oldu biliyor musunuz? İlk defa bir irade, milletin temsilcisi, milletten aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanarak 28 Nisan tarihinde "Herkes haddini bilecek, herkes yerini bilecek, ben buradayım." dedi. İşte, o lider Recep Tayyip Erdoğan'dı. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) 15 Temmuzda hain darbe girişimini engelleyen, 27 Nisanda liderine güvenen bu millet, o liderin millet iradesine karşı duranlara rest çekeceğine inandığı için, 15 Temmuzda tanklara göğsünü siper etti, uçaklara göğsünü siper etti; bugün artık demokrasinin sahibinin 85 milyon Türk vatandaşı olduğunu tescilleyen adam Recep Tayyip Erdoğan oldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Aynı gün, 15 Temmuz tarihinde Sayın Devlet Bahçeli'nin, 15 Temmuz günü saat dokuz buçukta Genel Merkezden evine giderken, böyle bir hadisenin olduğunu "Eğer böyle bir sıkıntı varsa ben burada duramam." diyerek derhâl Parti Genel Merkezine geldiğini, Grup Başkan Vekili arkadaşlarımızla istişare ederek, Parlamentoya milletvekillerini toplamamız gerektiğini -o zaman Grup Başkan Vekili Sayın Levent Gök'tü, onunla çok istişare ettik- "Parlamentoyu toplayalım..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Elitaş, beş dakika doldu, tamamlayalım lütfen. Son dakika...

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkanım, biraz daha zaman verin, çok iyi bütçe konuşuyor arkadaş(!)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yedi diyelim, Sayın Kesici'yle yedi diye sözleşmiştik.

BAŞKAN - Yedi değildi, altıydı; biraz selamlama yaptı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Peki.

Orada o gün sanıyorum Sayın Özgür Özel de vardı, 15 Temmuz 2016 gecesi 110 milletvekili arkadaşımız vardı.

ERHAN USTA (Samsun) - Eski defterleri karıştırıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O gün burada bomba patlarken Gazi Meclisin değerli milletvekilleri, kahraman milletvekilleri bombaya hiç aldırış etmeden... Sayın Bekir Bozdağ Adalet Bakanı olarak burada konuşmasını yapıyordu, herkes de alkışlıyordu şu cam kırılmışken.

OYA ERSOY (İstanbul) - Bombalar onların eline nasıl geçti?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasında dedi ki: "Ya, ne Gazi Meclisi kardeşim, gaziliği almadı."

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Öyle bir şey demedi.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Öyle bir şey demedi ya.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, Gazi Meclis, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Meclistir ama bugün 15 Temmuz 2016 tarihinde bombalanan Meclis, Gazi Meclis olduğunu yaşayarak tescil etmiş bir Meclistir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Biz 1922'den beri Gazi Meclis diyoruz; 15 Temmuzdan bu yana değil, 1922'den bu yana, 1920'den bu yana. Öğrenin bunları!

BAŞKAN - Sayın Elitaş, tamam, süreniz doldu, bitirelim.

Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ben Sayın Başkanımın müsamahasını zorlamak istemiyorum.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - 15 Temmuza kadar "gazi" dediğinizi duymadık hiç.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 2023 yılı bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, inşallah 26'ncı bütçemizde de görüşmek ve Cumhur İttifakı'nın bütçesini yine hep birlikte oylamak üzere yüce Meclisi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)