GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:75
Tarih:07.03.2013

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Enerji Piyasası Kanunu'nu konuşuyoruz. Biliyorsunuz, ülkemizde ve bölgemizde bütün politikaların merkezinde, çatışmaların, çelişkilerin merkezinde yer alan enerji konusunda Hükûmet bir kez daha piyasanın ihtiyaçları, özel şirketlerin, tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda bunu hazırlıyor. Ama öncelikle ben bugünün anlamına uygun birtakım hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.

Bundan on dört yıl önce sendikacı Süleyman Yeter İstanbul Emniyetinde işkenceyle öldürülmüştü. Uzun süre inkâr edilen bu cinayeti işleyenler yargılanmamış aksine terfi ettirilmiştir. Yani anlayacağınız gibi işkenceye sıfır tolerans diye bir şey yoktur.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, muhalif ve talepkâr herkes için işkence ve baskı ülkemizin gerçekliği. Bu nedenledir ki yaşama, emeğe, bedenine sahip çıkan kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinde her yerde isyanlarını dile getirmekteler. Muhafazakâr iktidarın kadını erkeğe ve aileye mahkûm ederek şiddeti sürekli beslemesi karşısında, bugün, bildiğimiz gibi kadın milletvekilleri de bu baskıdan, şiddetten, tacizden kurtulamamıştır, evde fiziki şiddete uğramıştır, kürsüde sözlü tacize uğramıştır. "Üç çocuk tavsiyedir." deyip bunu kendilerine reva görenler de bu cinsiyetçi şiddetten kurtulamayacaktır ve biz bir kez daha 8 Mart vesilesiyle emeği, doğayı, geleceği, barışı ve çözümü kadınlarla kazanacağız deyip 8 Martı ve emekçi kadınları kutluyoruz.

Evet, bu selamlamadan sonra özellikle Enerji Piyasası Kanunu'na tekrar dönmek istiyorum.

Bu yasayı hazırlayanlar yani ülkemizde enerji ihtiyacından söz edenler, aslında bu, ülkenin ihtiyacı değil, bir taraftan dışa bağımlılık ama diğer taraftan ülke ihtiyacı kavramı birbirine karıştırılmamalı. Bugün, hidroelektrik santrallerle, termik santrallerle ülkenin birçok doğal alanını tahrip etme pahasına bu enerji santrallerini açan zihniyet, aslında uluslararası şirketlerin ve komşu ülkelerin ve de Avrupa Birliğinin enerji ihtiyacı için bunların önünü açmıştır. İşte bunlardan bir tanesi Avusturya menşeli OMV şirketi Samsun Akçay'da doğal gaz çevrim termik santralini yapmakta.

Şimdi, yasaya bakıldığında mantığında ne var? Enerji maliyetinin düşüklüğünü gözetmek. Yani, bu maliyeti en aza getirmek için, biliyorsunuz, ocak ayında çıkarılan yasa da yine vergi imtiyazları ve teşviklerle bu şirketlerin kullanacağı akaryakıta, motorine her türlü desteği vermiş ama enerji ihtiyacı olan ve bu elektriği tüketecek yurttaşa, tüketiciye ucuz ve düşük ücretle sunmayı gözetmemekte. Dolayısıyla, bu yasanın mantığında eksik olmayan elektrik zamları aslında yine gelecekte yurttaşımızı tehdit edecektir. Ama, bakıyoruz, halkımızın asıl isteği, ihtiyacı, elektrik faturalarında yüzde 45'i bulan vergi yükünün, çok değişik kalemlerdeki vergi yükünün kaldırılması, iletim hatlarının onarılması, yoksul, depremzede durumundaki emekçiye kesilen cezaların silinmesi, velhâsılı hep dillerden düşmeyen sosyal devletin gereğinin yapılmasıdır ama bu yasada bu mantığı görmek mümkün değil.

Bildiğiniz gibi, lisans sahibi şirketlere aynı şekilde hizmet alımıyla bu sektörde de taşeronun yaygınlaşması aslında bu yasanın mantığında. Sayaç dağıtım, bildiğiniz gibi, yine bu şirketlere terk edilerek yeni bir soygun kapısı açılmakta. Bütün varlığı yokluğu, hayatı piyasa olan, ticaret olan bir iktidar anlayışının yapacağı da elbette bu oluyor.

Aynı şekilde, Bakanlığın denetim görevi ve yetkisini özel denetim şirketlerine devretmesi de bire bir geçmişte bu düzenlemeyi ortadan kaldıran Anayasa Mahkemesi kararlarına da aykırılık oluşturmakta. Hatırlayın Erzurum'da 5 TEDAŞ işçisinin, gölette boğulmasını. Bu yasa sadece imtiyaz ve piyasacılık adına yeni gölet facialarının önünü açacaktır.

Ama ben, özellikle Kadınlar Günü vesilesiyle, Enerji Bakanı da buradayken "Enerji Hanım" spotunu hatırlatmak istiyorum: "Kadının yeri -bir kez daha- evidir." diyen ama her tür teşviki, her tür dayanışmayı ondan bekleyen bu zihniyete ben de buradan isyan ve itiraz ediyorum.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)