GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:38
Tarih:14.12.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde partim adına söz almış bulunuyorum.

Bütçe konuşmaları sırasında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini öve öve bitiremediniz oysa bu sistem ülkemizin üzerine kâbus gibi çöken büyük bir talihsizliktir. Geçtiğimiz günlerde bütçe tartışmaları sırasında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, yandaş müteahhitlerinizin kamu-özel iş birliği projeleriyle yaptığı en uzun, en yüksek, en büyük, en, en, en diye sıraladığınız eserleri her yıl olduğu gibi yine saydınız, övdünüz, misliyle maliyet bedeli yüksekliğinden yine hiç söz etmediniz. Bu sistemin ülkeyi sürüklediği krizlere rağmen görmezden gelmenizi hayretle izledik.

Cumhurbaşkanı "Ben ekonomistim; faiz sebep, enflasyon sonuçtur." dediğinde maalesef Cumhurbaşkanını durduracak mekanizma olmadığı için faturası derin yoksulluk olarak halka çıkmış, ekonomide en büyük çöküş yaşanmıştır. Tabloya bakalım: 2002-2018 yılına kadar yıllık faiz ödemeleri 51 milyar 8 milyondan başlıyor, 2017'de 56 milyar 7 milyon yani on sekiz yıl boyunca parlamenter sistemde 45 ile 55 milyar arasında değişen faiz ödemeleri. 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı sistemine yarı dönemden sonra geçer geçmez 73,9 milyar, 2019 yılında 99 milyar, 2021 yılında 180 milyar, 2023 yılında da 329 milyar, 2023 tahmini 565 milyar yani "Ekonomistim." diyen Cumhurbaşkanının, "Faiz sebep, enflasyon sonuç." iddiasından sonra sürekli yükselen grafik, enflasyonda Türkiye'yi dünya 1'incisi yapmıştır. Demek istediğimiz, bilime ters bu inadın faturasını üstlenen yok. FETÖ'de olduğu gibi "Hata yaptık, Allah affetsin." diyen de yok. Sorumluluğu bazen dış güçlere, pandemiye, bugünlerde de marketlere atmakla meşgulsünüz ama sadece kendinizi kandırıyorsunuz. Bütçede halktan toplanan vergilerin önemli bölümü faize ve KÖİ müteahhitlerine ayrılmış; işçi, esnaf, memur, emekli unutulmuş, toprağını terk eden çiftçiye, EYT mağdurları ile atanamayan öğretmenlere de bütçede çözüm yok. Siz, bu bütçenin neyini övüyorsunuz? Anayasa'nın 5'inci maddesi devletin görevlerini sıralar, halkın refah ve huzuru, maddi ve manevi varlığının gelişmesi, özgürlük alanları önündeki engellerin devletçe aşılması gibi görevleri emreder. Binalar, betonlar ve çılgın projeler sağlıklı bir devlet yapısında asla topluma karşı görev ve sorumlulukların önüne geçemez. Artık dünyanın Sefalet Endeksi'nde, derin yoksulluğunda 156 ülkede 1'inciyiz Sayın Başkan.

24 milyon icra dosyası var, 36 milyon insanımız bankalara borçlu, milyonlarca öğrencimiz yeterince beslenemez durumda, milyonlarca işsizimiz var, çalışan nüfusun yarıdan fazlası açlık sınırı altında asgari ücretle ayakta kalmaya çalışıyor; siz neyi övüyorsunuz? Diyorsunuz ki: "Dış politikada, ülkelerle ilişkilerimizde şimdilerde barış arıyoruz ve siz yine eleştiriyorsunuz." İktidarınızla övünmekten söyleneni anlamaz olmuşsunuz. Sizi neden komşularımız ve diğer ülkelerle ülkemizin çıkarlarına dayalı diplomatik ilişki kurmuyorsunuz diye eleştiriyoruz. Geçmişte, tüm bu ülkelere düşmanca davranmanın ağır faturaları olacağını söylemiştik. Biz "Neden barışıyorsunuz?" demiyoruz. Rusya'yla kötü oldunuz, S-400'lere milyar dolarlar ödeyerek hatta Mersin Akkuyu Nükleer Enerji Santralı sözünü vererek gönül aldınız. S-400'lerin atıl vaziyette kalması bir yana, ABD ve NATO'yla da ilişkilerin bozulmasına ve F-35 gibi en önemli ortak projenin iptaline neden oldunuz; bunlar cumhuriyet tarihinin en ağır faturalarındandır. Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır, Suriye politikalarınız ve benzeri ülkelerle politikalarınız yanlıştı. Bugün barış için uğraşıyorsunuz çünkü paraya ihtiyaç var. Sorduğumuz: Bu zikzaklı, tutarsız politikalar yüzünden ortaya çıkan faturayı kim ödeyecek; siz mi yoksa gelecek kuşaklar mı? En uzun sınır komşumuz Suriye'yle sürdürülen yanlış politika ve milyonlarca göçmenin faturasının sorumluluğunu bir kere olsun üstlenecek, özür dileyecek misiniz? Suriye politikanızın sonucu ise cumhuriyet tarihinin en ağır faturasıdır. Siz, hâlâ tek adam sistemini övmeye devam edecek misiniz?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay dün, muhalefete "FETÖ'yle yol yürüyen, onunla ortaklık yapan sizsiniz." diye haykırıyordu. Hiç mi izan ve insafınız kalmadı? Lideriniz değil mi "Allah affetsin, hata yaptık." diyen? Ardından "17-25 Aralık 2013 milat olsun." diyen. Bu ne demek? Anayasa suçu işleyerek yargıya talimat vermek demek. "Bu tarihten öncesini sorgulamayın, yargılamayın." demek yani "Siyasi ayağını ortaya çıkarmayın." demek. Tarafsız ve bağımsız yargı olsa ve görevini yapmış olsa hâliniz ne olurdu? Yine dün, Sayın Oktay muhalefete "Çevrecilik popüler oldu, çevreci oldunuz." diyordu oysa çevreyi korumak önce devletin sonra da çevrede yaşayan insanların görevidir. Bizim görevimiz de iktidarı denetlemek, yanlışını eleştirmek, çile çektirdiğiniz insanlarımıza destek olmaktır.

Antalya'da talan edilen ormanlardan sonra yeniden başlayan çevre yağmasına karşı Korkuteli Dereköy, Manavgat Kırkkavak, Gündoğmuş Karadere, Elmalı Akçay'da başlatılmak istenen kömür ve maden ocaklarına karşı devlet çevreyi korumayıp ranta kurban ederken yaşam alanlarına karşı mücadele eden başta kadınlar ve yöre halkını buradan kutluyorum, sonuna kadar desteğimizi ifade ediyorum. Zeytinliklerin ranta kurban edileceğine dair kanun teklifinizi yeniden getirmiş olsanız da buna karşı yine halkla birlikte mücadelemiz sürecektir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)