| Konu: | Gün boyunca muhalefet partisindeki arkadaşlarının ekonomi ve dış politikaya ilişkin değerlendirmelerini dinlediklerine ve kendilerine teşekkür ettiklerine ancak 21 bütçeden beri tekrarlanan ifadeler olduğuna, Türkiye Yüzyılı'na ve muhalefetin dilini revize etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 12.12.2022 |
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Gün boyunca muhalefet partisindeki arkadaşlarımızın ekonomi ve dış politikaya ilişkin değerlendirmelerini dinledik. Usul hatası yapan, kaba konuşan birkaç arkadaşımızı geçiyorum. Bazen sustuk, susmamız korkumuzdan değil, edebimizden diyerek geçtik ama onun dışında, tüm konuşmacılara teşekkür etmek istiyorum, istifade ettik.
Ancak Sayın Başkan, bir tespitimi paylaşmak isterim: Garip bir şekilde sanki bu aziz memlekette hiç 15 Temmuz darbe girişimi olmamış gibi, sanki hiç Amerika Başkanı Türkiye ekonomisini tehdit etmemiş gibi, sanki hiç Suriye-Irak krizi olmamış gibi, sanki hiç Rusya-Ukrayna savaşı çıkmamış gibi, sanki hiç pandemi diye bir sorun tüm dünyada yaşanmamış gibi bir değerlendirme silsilesi gördük.
Sayın Başkan, yine -bu değerlendirmelerde- sanki hiç petrol varil fiyatları 50 dolardan 140 dolara çıkmamış gibi, kömürün tonu 40 dolardan 400 dolara fırlamamış gibi, doğal gazın metreküpü 150 dolardan 350 dolarlara çıkmamış gibi konuları değerlendirdi arkadaşlarımız. Bakınız, anlattığım bu küresel sorunlara rağmen, Türkiye'nin sanki ilk ve ikinci çeyrekte yüzde 7,5'a varan büyümesi olmamış gibi, ihracatımız 230 milyara varmamış gibi konuşmalar oldu. Bakınız Sayın Başkan, bu büyümeye bağlı olarak sanki hiç dünyanın en uzun köprüsü Çanakkale'ye yapılmamış gibi, sanki hiç dünyanın en büyük 5'inci barajı Yusufeli'de yapılmamış gibi, sanki sayısız OSB kurulmamış gibi, sanki yerli otomobil dün Meclisin önünde değilmiş gibi konuşmalar oldu. Sanki savunma sanayisinde yerlilik oranımız yüzde 20'den 80'lere çıkmamış gibi, sanki İHA'lar, SİHA'lar, Akıncılar, KIZILELMA'lar ortada değilmiş gibi, sanki ATAK helikopteri, ATMACA, BORA, MİLGEM korveti üretilmemiş gibi konuşmalar oldu. Tüm bu anlattığım küresel sorunlar Sayın Başkan, önümüzde devasa engeller, uluslararası krizler, Türkiye'mizin çok güçlü liderlikle beraber aşmasını zorunlu kılan süreçler; her zamankinden daha fazla güçlü liderliğe, her zamankinden daha fazla tecrübeye ihtiyacımız olduğu dönemler.
Bakınız Sayın Başkan, dün konuşmaları dinledim, bugün hakeza özellikle dinledim. Türkiye'de bu anlattıklarım dışında 21 bütçeden beri tekrar edilen ifadeler oldu. Ayrıntıyı geçeceğim ancak yok efendim "AK PARTİ hükûmetleri sayısız KİT'leri satmış, bunları yok etmiş." gibi konuşmalar oldu. Yetmedi, aldılar bir rulo kâğıdı buradan Bakanımıza kadar atarak -tırnak içerisinde- "Bakın, bunları AKP sattı." dediler. Bir defa, kuralı söyleyeyim, özelleştirme bir haktır, her hükûmet yeri geldiğinde bu adımı atar ancak elime bir liste aldım. İPRAGAZ'ı AK PARTİ mi sattı? TürkTraktörü AK PARTİ mi sattı? Gaziantep, İskenderun, Trabzon, Lâdik bütün illerdeki çimento fabrikalarını AK PARTİ mi sattı? Şekerbankı AK PARTİ mi sattı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Evet!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Evet!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Aynı şekilde, Sivas Yem Fabrikası, Bandırma Yem Fabrikası, Kars Yem Fabrikasından başlıyorum, 30'a yakın yem fabrikasını AK PARTİ mi sattı? Sümer Holdingin çok farklı alanlarındaki yatırımlarını AK PARTİ mi sattı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Evet!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - AEG'yi AK PARTİ mi sattı? Çanakkale Seramiki, Pancar Motoru AK PARTİ mi sattı? Ankara Et Kombinası, Afyon Et Kombinası diye başlayan 30'a yakın ildeki kombinaları AK PARTİ mi sattı? Bunları CHP'nin içerisinde olduğu koalisyonun sattığını herkes biliyor. Diyorum ki CHP'nin satmış olduğu bu KİT'leri buradan dünkü gibi ruloyla atsak yediğiniz hamburgerciye kadar rulo olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, mesele AK PARTİ-CHP kavgası değil. Bir konuyu istirham ediyorum, ortak değerlerimizin çok hırpalandığını söylemek istiyorum, aynı konuların tekrarının kimseye ama en çok da size faydasının olmadığını söylemeye çalışıyorum.
Bakınız, değerli arkadaşlar, biz "Destan yazıyoruz." diyoruz, sizden de bu konuda heyecan bekliyoruz. Biz bu halk refah içerisinde yaşasın; özgür, demokratik, bütün dünyanın örnek aldığı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Başkanım, son bir dakika istirham ediyorum, tüm günün değerlendirmesi.
BAŞKAN - Demek ki cihazın hükmü pek geçerli değil.
Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakınız Sayın Başkan, sonra "Bu halk neden bize oy vermiyor?" diye soruyorsunuz. Bu ülke Doğu Akdeniz'de, mavi vatanda, Azerbaycan'da, Kuzey Kıbrıs'ta büyük oranda destan yazarken dön dolaş akşama kadar "Neden Sisi'yle el sıkıştınız?"ı dinledik. Bu, hükûmet değil, devlet meselesi; bazen AK PARTİ'yi değil, değerlerimizi; bazen Cumhur İttifakı'nı değil, milletimizi yerden yere vurdunuz.
Türkiye Yüzyılı iddiamız bir söylemden öte bir iddia, tarihe meydan okumadır bu iddia. O yüzden diyoruz ki: Bu meydan okumaya omuz verin, dilinizi revize edin; doğrumuza doğru, yanlışa yanlış deyin. İstiyoruz ki bazı konularda 85 milyonun ortak duruşu olsun, ortak kalbi atabilsin, 85 milyonun umuduna, heyecanına ortak olun Sayın Başkanım.