| Konu: | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 11.12.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2023 yılı bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığı, ÖSYM, Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversitelerle alakalı görüş bildirmek için İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sözlerime ve konuya başlamadan önce, 6 Kasım günü Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, Trabzon Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örs'e yapılan kalleş saldırıyı esefle kınıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yanlış yazmışlar, yanlış. 6 Aralık; bilmiyorsun daha tarihi. Eline vermişler; tarih 6 Aralık, 6 Kasım değil.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Bu saldırıyı yapan, özür dilemekten âciz olan AK PARTİ Milletvekili Zafer Şahin...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Adını da yanlış biliyorsun, adını da yanlış biliyorsun; hepsi yanlış; tarih yanlış, isim yanlış.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Grup Başkan Vekillerini de kınıyor, milletin takdirine bırakıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Her şey yanlış. Çalışmamışsın dersine, çalışmamışsın.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Ayıptır. Ve hiçbir ahlâksız yumruğun bizi hakkın ve hakikatin yolundan ayırmayacağını da bir kere daha buradan milletimize haykırıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ya, hangisini düzeltelim; 6 Kasım değil, 6 Aralık; Zafer Şahin değil, Zafer Işık; her şey yanlış.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Zafer Işık, Zafer Işık; pardon.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Öyle vermişler, üflemişler kulağına, burada söylüyorsun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Evet, sayın milletvekilleri...
ERHAN USTA (Samsun) - Ayıp ya! Ayıp ya! Bula bula onu mu buldun ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Niye olmasın? Hakaret etmeyecek orada, yalan söylemeyecek orada.
ERHAN USTA (Samsun) - Âcizliğe bak! Âcizsin âciz! Âcizsin sen, âciz! Ayıp!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Elitaş'ın konuya hâkimiyeti, olayın bilerek, kasten ve planlanarak yapıldığının bir işareti.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sayın Elitaş, ben bunu kabul etmiyorum. Benim süreme giremezsiniz.
BAŞKAN - Devam edin Sayın Sunat, siz Genel Kurula hitap edin.
Sayın milletvekilleri...
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Siz görmediğiniz bir olay için burada açıklama yaptınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Olay planlanarak ve kasten işlenmiş. Her şeyi biliyor, dakika dakika her şeyi biliyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Azmettirici bile olabilir. Hukuken azmettirici bile olabilir.
BAŞKAN - Sayın Sunat, Genel Kurula hitap edin lütfen.
Buyurun, devam edin.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sayın milletvekilleri, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının, beş yıllık tek adam rejiminin veda bütçesinin görüşmelerini yapıyoruz.
AYLİN CESUR (Isparta) - Biraz önce de...
BAŞKAN - Sayın Cesur, sizin hatibiniz kürsüde.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sevgili vatandaşlarımıza, milletin Meclisinden seslenmek istiyorum: Az kaldı, az kaldı, biraz sabır diyorum.
Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi tam bir hayal kırıklığıdır; rakamsal olarak artmış ancak genel bütçe içindeki oranı azalmıştır. Milleti kandırmayın, kendinizi de kandırmayın "Eğitime büyük pay ayırdık." da demeyin. Belirlenen rakam ihtiyacın çok altında kalmış ve eğitim harcamalarının esas yükü büyük ölçüde velilerin sırtına yüklenmiştir.
Sayın Bakan, gezdiğiniz tüm illerde, illerin yatırım bütçelerini açıklıyorsunuz, verdiğiniz rakamlar afakidir ve bütçenizle orantısız bir uyumsuzluk içindedir çünkü bütçede bu yıl ayrılan yüzde 9,18 oranındadır, geçen seneden bile daha azdır.
Sürekli derslik ve öğretmen sayısıyla ilgili 2002 yılı verileriyle karşılaştırıyorsunuz. Ya, öğrenci sayısı arttı, ülkede nüfus arttı; aynı derslik sayısı, aynı öğretmen sayısıyla kalmasını mı bekleyecektiniz? (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Orantı söylüyoruz, orantı. Öğretmen başına öğrenci sayısını söylüyoruz.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Oran veriyoruz, oran.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Abartıcı ve ayartıcı bir şekilde algı yönetmeye çalışıyorsunuz, TÜİK'i geçtiniz Sayın Bakan, TÜİK'i geçtiniz.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Oran veriyoruz Hocam, oran; siz Hocasınız, oran veriyoruz. Derslik başına öğrenci diyoruz, öğretmen başına öğrenci diyoruz.
BAŞKAN - Sayın Maviş...
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sayın Bakan ve sayın milletvekilleri; nüfusumuzun 23 milyonu çocuk; bu çocukların 11 milyonu derin yoksul, 6 milyonu açlık sınırında. 5 ila 17 yaş arası 1 milyon 200 bin çocuğun okulda kaydı yok, kaydı yok.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bir yılda 6 bin okul öncesi okul yapıldı.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Okul kaydı olup okula gitmeyenler de bu sayıya dâhil değil. Çocuk işçi sayısı son raporlara göre 2 milyona dayandı, yaz dönemi 5 milyonu buluyor. 10 yaşında her 4 çocuğumuzdan 1'isi öğrenme yoksulu.
Milyonlarca çocuğun okula aç gittiği ülkemizde, AK PARTİ iktidarının bütçe tercihlerini kimden yana kullandığına bir örnek: 2021 yılı bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyaç fazlası olarak kaydedilen 62 milyar niçin Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına aktarıldı Sayın Bakan? Bu para nerede? 5'li çeteye mi verdiniz?
Yetersiz beslenme, ülkemizde milyonlarca çocuğun sağlığını, zihinsel ve sosyal gelişimini tehdit ediyor, ülkemizin tabii ki geleceğini de etkiliyor. Çocuklarımızın sağlıklı bir hayat yaşayabilmelerini sağlamak devletin asli görevidir sayın milletvekilleri. Ailelerin ne durumda olduğunu biliyorsunuz. Bir proje sunduk "Kullanın." dedik. "15 milyonu geçkin devlet okullarında okuyan ilköğretim, ortaöğretim, lise, hatta okul öncesi; bu çocukların sabah ve öğlen yemeklerini verelim, hem yeterli hem de dengeli beslensinler, sağlıklı beslensinler; bu projeyi de kullanın." dedik. Demre Belediyemiz bir pilot uygulama yaptı ama kaymakamlık yasaklattı. Utanın biraz! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, hani sözde fırsat eşitliğinden hiç durmadan bahsediyorsunuz. İşte, en önemli konulardan biri de çocuklarımızın doğru dürüst beslenmesidir.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER - Konuşacağım, konuşacağım.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Bu konu gündeme geldiğinde dediniz ki: "1 milyon 800 bin öğrencimize yemek veriyoruz." O söylediğiniz taşımalı öğrenciler ve 400 bin pansiyonda kalan öğrenciler.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER - Alakası yok, 1 milyon taşımalı.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - "Okul öncesinde biz 400 bin çocuğa yemek veriyoruz." diyorsunuz. Ya, bakın, İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün "web" sayfasına bakın, orada rakamları görürsünüz.
Öte yandan, Sayın YÖK Başkanımız da burada, üniversite öğrencilerimizin ailelerinin ayırdığı sınırlı bütçenin büyük bir kısmı beslenme giderlerine gidiyor Sayın Başkan. Bugün, lokanta veya başka yerlerde 1 porsiyon yemek, en ucuz 35 veya 40 lira; kantinlerde bir tost en ucuz 20 veya 30 lira. Bu beslenme ihtiyacını eğer dışarıdan karşılayan öğrenciler var ise bir öğün ayda bin lirayı aşıyor. Üniversite öğrencilerimizin aldıkları burs, kredi tutarı neye yeter Sayın YÖK Başkanımız?
Öğrencilerimizin bu okul terklerinin, okula devam edememelerinin veya kazandıkları hâlde üniversitelere gidememelerinin sebebi ekonomik. Umurunuzda mı? Gayet iyisiniz. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında okulu erken bırakma alanında ilk sıralarda Sayın Bakan, okul terki oranları imam-hatip ve meslek liselerinde yüzde 40'a dayandı, yaklaştı. Bununla ilgili neden oran ve sayı vermiyorsunuz? Ben görmedim. Zorunlu eğitimde olması gereken çocuklar denetim olmadığı için okula gidemiyor; 866 bin kız çocuğu okula, eğitime ulaşamıyor.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER - Yalan, yalan!
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Size de sıra gelecek, bekleyin.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sayın Bakan, adrese dayalı sistemle karşılaştırdığınızda öyle.
Sayın milletvekilleri, gündemde hepimizi derinden etkileyen, utancımızdan başımızı yerden kaldıramadığımız, toplumda infial uyandıran, 6 yaşında istismara uğrayıp evlendirilen bir kız çocuğu var. Böyle çocuklar eğer okula devam etseydi en azından birileri bu konuyu fark ederdi Sayın Bakan. Kaç çocuk var böyle hiç araştırıyor musunuz? Daha kim bilir ne dramlar yaşanıyor, biliyor musunuz? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Çocuk gelinlerin sayıları hiç azalmıyor, neden?
Bakın, Cağaloğlu Anadolu Lisesi Müdürü açıklama yapıyor. Nasıl insanları yönetici yaptınız Sayın Bakan? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Ne diyor? Böyle bir paylaşımda, konuyla ilgili "İmansızlar bu iftirayı atıyor." diyor. Ayıptır! Mahkemeye intikal etmiş, Aile Bakanlığının takip ettiği konuya bir anadolu lisesi müdürü utanmadan bu şeyi atabiliyor. Böyle yöneticilerin Türk millî eğitim sisteminde yeri yok! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Evet, 20 bin köy okulunu devriiktidarınızda kapattınız. Uyguladığınız bilinçli politikalarla köylerimizi boşaltıp, köy okullarını kapatıp taşımalı eğitim sistemine geçtiniz. Kapanan köy okullarımız, başta tarımımıza, dolayısıyla ekonomimize de çok zarar verdi. Evet, iktidarımızda -Allah nasip etsin- köylerimizi tarımsal cazibe merkezleri olarak yeniden hayata geçirip, köy okullarını açacağız ve taşımalı eğitim sistemine son vereceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, temel eğitim, ortaöğretim ve üniversitelerde eğitim kalitesi giderek düşüyor, kariyer planlaması ve programlama yok; o yüzden, mezun gençler işsiz. Çok sayıda açılan üniversitelerde eğitim kalitesi bu kadar düşmüşken ve evrensellikten bu kadar uzaklaşmışken Yükseköğretim Kalite Kurulu ne yapar, soruyorum? Koca, koca binalar yapmakla övünüyorsunuz, üniversiteler açıyorsunuz, eğitim yok, eğitimciler yok. Adalet sarayları dikiyorsunuz, içinde adalet yok. Üniversiteye giriş sınavında, YKS'de baraj puanı uygulaması kaldırıldı, hatta hepimiz isteriz, üniversitede sınavlar tamamen kaldırılsın ama böyle olmaz Sayın Bakan. Vakıf üniversiteleri biraz kontenjanlarını doldurdu, mutluluk duyabilirler ama çok sayıda adayın eksi netle lisans ve ön lisans bölümlerine yerleştiği ortaya çıktı. 2022 Yükseköğretim Kurumları sınavında 96.518 adayın sıfır çektiğinin farkında mısınız? Biz, tabii ki basına açık kaynaklardan konuşuyoruz, sizler doğru bilgi vermezseniz, milleti aydınlatmazsanız, biz de elimizdekiyle sizlere bunları söylemek durumunda kalırız.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - YÖK Başkanı Komisyonda beraber anlattı...
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sizin üzerinde ısrarla durduğunuz sınav odaklı eğitim sisteminin geldiği noktadır. Süreç odaklı eğitim sistemine geçeceğiz inşallah, az kaldı. Arz talep dengesi gözetilmeden hâlâ kontenjanları arttırıyorsunuz. Yandaş rektör ve dekan atamalarına -Allah nasip etsin- son vereceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Üniversiteler yöneticilerini kendileri seçecek ve üniversiteler bilimsel, idari ve mali yönden özerk olacak yani üniversitelerde bilim yapılacak.
Sayın milletvekilleri, YÖK ve Kalite Kurulu dâhil, 127 devlet üniversitesine ayrılan bütçe 134 milyar küsur. Ya, tek başına Oxford Üniversitesinin bütçesinden daha az. Üniversitelerden bilim mi bekliyoruz bu şartlarda, araştırma mı bekliyoruz bu şartlarda?
Evet, sayın milletvekilleri, öğretmenlik mesleği bu kadar itibarsız hâle gelmemişti. "Atanamayan öğretmen" lügatimize girdi, içim yanıyor. "Atama yapılacak." söylentilerine dahi çok sevinen, özlemle öğrencilerine kavuşmayı bekleyen yüz binlerce öğretmen ve her yıl 50 bine yakın mezun öğretmen olma hayali kuruyor. Millî Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurumu arasında pedagojik formasyon ve öğretmen arzı konusunda ortak bir kararınız neden yok? Yirmi yıllık iktidarınızda 8 Bakan ve hiçbir Bakan öğretmen yetiştirme politikasında niçin bir ilerleme kaydetmedi? Her şeyin günü kurtarmak olduğunu düşünmüyorum. Kölelik sistemi olan ücretli öğretmenlik kalkacak, sözleşmeli öğretmenlik kalkacak ve öğretmenlerin hepsi kadrolu olacak iktidarımızda. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) "İktidara geldiğimizde ilk adımda 100 bin öğretmen atayacağız." Bu, Sayın Meral Akşener'in sözüdür ve bunu ikinci adımda 250 bine çıkaracağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Öğretmenlerimizin maaşları bu enflasyon durumunda eridi gitti, nasıl geçindiklerini biliyorsunuz. Halk eğitim merkezlerine bakalım, kısmi zamanlı çalışan usta öğreticilerin sayısı 100 bine dayandı. Bu öğreticiler memur değil, sözleşmeli değil, işçi sayılmıyor, resmî tatil ve bayram günleri yok ve ücretleri kesintiye uğruyor, asgari ücretin bir hayli altında alıyorlar, sosyal güvenceleri yok, kıdem tazminatı alamıyor ve işsizlik sigortasından faydalanamıyorlar. Peki, bunların hakkında ne düşünüyorsunuz Sayın Bakan?
Evet, PIKTES öğretmenleri, bunlar bir proje üzerinde Suriyeli öğrencilerle çalışıyor. Bu insanlar bu proje bittiğinde ne olacak? Engelli öğretmenler atama bekliyorlar, verdiğiniz sözü tutmanızı istiyorlar. Evet, sözde, Öğretmenlik Meslek Kanunu gereği başöğretmenlik ve uzmanlık sınavı yapıldı o kadar karşı olunmasına rağmen. Mevcut maaşlarıyla geçinmekte zorlanan öğretmenlerimiz bin lira fazla maaş alma umuduyla çareyi sınava girmekte buldular. Sınavda bu kadar da ısrar edilmesi, akabinde, çok kolay bir sınav yapılarak zaman kaybı ve kaynak israfına neden olunmadı mı Sayın Bakan? Övündüğünüz bu katılım oranı memnuniyetten değil Sayın Bakan, mecburiyettendi.
Özel okullarda asgari ücretin altında, elden ödeme yapılarak öğretmen çalıştırılmaktadır, biliyorsunuz. Bunlarla ilgili neden bir çerçeve, bir düzenleme yapmaya ihtiyaç duymadınız? Herhangi bir açıklamanız ve çalışmanız yok çünkü. Ama Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu yeniden yazacağız ve hayata geçireceğiz, Allah nasip etsin. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, size en çok çalıştığınız konudan soracağım, iddialı olduğunuz bir konu, mesleki eğitim konusu. Bakın, mesleki eğitim okullarının döner sermaye gelirlerini artırmakla övünüyorsunuz. Bu okulların temel amacı, eğitim, üretim ve istihdam arasındaki bağı güçlendirip köprü görevi yapmak mı yoksa sadece kâr amacı gütmek mi? Öyleyse toplam ciroyu açıklarken bu okulların kira, vergi, yakıt, elektrik, personel harcaması, sigorta gibi gider kalemlerini de hesaplayıp bunları düştükten sonraki faaliyet kârlarını da bizimle paylaşır mısınız? Bu okulların çoğunun açıkladıkları ciro ile üretim kapasiteleri arasında çok büyük orantısızlıklar var. Bu okulların büyük bir kısmının özel sektöre üretim yaptırıp kendi adına fatura kestirdiğinden de haberiniz yok mu Sayın Bakan? Protokoller yapıyorsunuz, maşallah, kamu kuruluşları, meslek örgütleri, STK'ler, büyük şirketlerle hatta aynı protokolü birkaç kez de basın önünde yeniliyorsunuz. Ne çıktısı var eğitim adına? Bunları sormak istiyorum.
Gelelim, önemli bir konu, mesleki eğitim merkezlerine yani eski adıyla çıraklık okullarına. Öğrenci sayılarıyla ilgili kamuoyuna devamlı beyanat veriyorsunuz "1 milyona çıkardık." falan diye. Bütün meslek liselerinde, disiplin ve devamsızlık sorunu olan ve maddi imkânı olmayan çocukları meslek liselerinden mesleki eğitimlere kaydırdınız. Müthiş bir manevra kabiliyeti ve dahiyane bir zekâyla, kalfa olabilmek için önceki öğrenmeler kapsamındaki beş yıllık sigortalı olma şartını yok sayarak getirdiğiniz yirmi yedi haftalık Telafi Eğitimi Programı'na sığdırdınız. Teşvikten yararlanmak isteyen bütün büyük şirketler kapınıza dayandı, iş çığırından çıktı Sayın Bakan. 40 kişinin üzerinde personeli olan firmalar teşvikten yararlanmak, protokol yapmak için sıraya girdi. Bu program amacına hizmet etmiyor Sayın Bakan. Çırak yetiştirmeyi bırakın, mevcut çalışanına teşvik alınıyor. Şirketler çalışanlarını bu kapsama alarak sigorta giderleri ve asgari ücretin yarısını devlete fatura etti. Yani 900 bin kişi kayıt olduysa bunun 700 bini hâlihazırda işletmelerin personeli. Ha, siz bir söz vermiştiniz "1 milyona çıkaracağım." diye, çıkarmışsınız; tebrik ediyorum.
Bir de bu arada, Cumhurbaşkanına doğru bilgi verin çünkü Mesleki Eğitim Zirvesi'nde Sayın Cumhurbaşkanı "159 binden 1 milyon 100 bine çıkardık." diye böbürleniyordu Sayın Bakan. Ve soruyorum size: Şimdi, nasıl ve hangi personelle bu kadar insanı denetleyeceksiniz? Siz açtığınız 750 kişilik müfettişlik kadrosunu bile dolduramadınız. Neden? Çünkü müfettişliği maddi ve manevi itibarsızlaştırdınız. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) 40-50 yaşında bir kişiden çırak veya kalfa olur mu Sayın Bakan? Alanında istihdam edilen meslek lisesi öğrencilerinin oranı nedir, bunlar yok. Sizin için önemli olan algı yaratmaya çalıştığınız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sayın Başkan bir dakika değil çünkü benim...
BAŞKAN - Sadece bir dakika, tamamlayalım lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Ama efendim, iki dakikamı Sayın Elitaş yedi.
BAŞKAN - Siz cevap vermeyeceksiniz, Genel Kurula hitap edeceksiniz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Olur mu, nasıl cevap vermeyeyim?
BAŞKAN - Bakın, bir dakika da dolmak üzere.
Baştan alalım bir dakikayı.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Baştan alın lütfen.
BAŞKAN - Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Evet, sizin için önemli olan algı yaratmak. Şimdi, Sayın Bakan, Türk millî eğitim sisteminin gayesi açık, Millî Eğitim Kanunu çok açık, ileride acısını yine bu vatan evlatlarının çekeceği zemini hazırlıyorsunuz. Millî Eğitim Bakanlığının görevini sözleşmelerle Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti ve Hayrat Vakfı gibi ideolojik yan kuruluşlarınıza devrediyorsunuz, hiç ders almıyorsunuz. Yarın, aynı acılar yaşandığında, her zaman olduğu gibi, ellerinizi yıkayıp çekilirsiniz kenara, olan gariban çocuklarına olur. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Siz AK PARTİ iktidarı yönetemediğiniz, hükmedemediğiniz her olguya bütün özgür ve rasyonel düşünceye, kurumlara ve kurullara savaş açtınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Bilin, inançlarımız, yaşam kültürümüz, mensubiyetimiz, siyasi kavgaların değil özgürlüklerimizin konusudur. (İYİ ve CHP Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sunat.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Bu yüzden, bu çocuklarımızın beslenemediği, öğrencilerin merkezde olmadığı bu bütçeye "evet" demiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)