| Konu: | Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 30.11.2022 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına 365 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Teklif maddesiyle, IMEI numaralarının pasif hâle getirilmesi için mevcutta yedi yıl olan sinyal alınmama süresinin bir yıla düşürülmesi öneriliyor. Bu sayede ülkeye kaçak yollarla getirilen cep telefonlarının kullanıma açılmasında IMEI klonlama yönteminin kısıtlanması amaçlanmaktadır. Bu yedi yıllık sürenin çok uzun olduğunu zaten biz de belirtmiştik ancak bu sürenin bir yıla indirilmesinin de kantarın topuzunun diğer yana kaçırıldığı anlamına geldiğini düşünüyoruz. Zira pek çok vatandaşımız öğrenim, eğitim amaçlı ya da izinli olarak bir seneliğine yurt dışına gitmektedir. Bu öğrenciler, öğretim üyeleri veya bir yıl izinli giden vatandaşlar ülkeye döndüklerinde telefonlarının kapatılmış olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu duruma tedbir olarak bu sürenin bir yılı biraz daha aşacak şekilde düzenlenmesi ya da bir veya iki yıl arasında Bakanlığın yönetmelikle düzenleme imkânına sahip olmasını daha uygun görüyoruz. Konuyla ilgili temas kurduğum Ticaret Bakanımız, ilgili genel müdürümüze yönlendirdiler, genel müdürümüz ise telefonun bir yıldan uzun sürede de olsa aynı TC kimlik numarasına sahip kişiye ait SIM kartı takılınca otomatik olarak pasif durumdan aktif duruma geçebilecek yeni bir altyapı oluşturacaklarını ifade ettiler. Dolayısıyla sürenin bir yıl olarak kalmasının pratik olarak sorun çıkarmayacağını belirtti. Yine de süre açısından Bakanlığa yönetmelik yetkisi verilmesinin daha esnek ve garantili olacağı kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz yaz aylarında günlerin uzun olmasıyla gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla tüm dünyada kabul edilen bir uygulama var, yaz saati uygulaması. Biz de yıllarca bu uygulamaya uyduk ancak son dört yıldır yaz saatini kalıcı olarak kullanıyoruz yani kış aylarında da yaz saatini kullanarak ülkemizin saat dilimini doğuya kaydırmış oluyoruz. İktidar partisi bunun tasarruf tedbirleri açısından bir önlem olduğunu söylese de bu durumun pek ikna edici bir kanıtı olmadığı ortadadır. Burada esas sorun; kış aylarında günlerin kısa olması, dolayısıyla mesai saatlerinde bir kısıtlama olmadıkça ya sabahları ya da akşamları karanlığa kalma durumu söz konusu ancak böyle bir uygulamayla ülkemizin büyük çoğunluğu da mağdur edilmemelidir. Bakın, ülke nüfusumuzun dörtte 3'ü batı bölgelerinde ikamet ediyor, sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya'nın nüfusu toplam nüfusun yaklaşık yüzde 40'ına denk geliyor. Kalıcı yaz saati uygulaması, batıda yaşayan vatandaşlarımızın güne karanlıkta başlamasına neden oluyor. Bu durumun da vatandaşlarımızın sirkadiyen ritmine olumsuz etkisi bilinmektedir. Ayrıca karanlıkta uyanmak, birçok vatandaşımızın ruh sağlığını, enerjisini, motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Maalesef öğrenciler de sabahın kör karanlığında yollara düşüyor.
Ayrıca bu durum ticaret hususunda da zorluklara yol açmaktadır. Zira ticari ilişkilerimizin en yoğun olduğu Batı devletleriyle aramızdaki saat farkı kış aylarında daha fazla açılmaktadır. TÜİK verilerine baktığımız zaman, ithalat ve ihracatımızın en yüksek olduğu Batılı ülkelerle saat farkımızın açılması, örtüşen mesai saatlerini azaltmaktadır. Örneğin, ABD'deki saat dilimleri ile mesai saatlerimiz kış aylarında hiç örtüşmemektedir.
Değerli milletvekilleri, kalıcı saat uygulamasına bir itirazımız yok ama bu saat diliminin insanlarımızın çoğunluğunun yaşadığı batı bölgelerimizin saat dilimini esas almasını daha doğru buluyoruz.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)