GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 8 MART KADINLAR GÜNÜ NEDENİYLE
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:06.03.2013

TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Dünya Kadınlar Günü, öncelikle, çalışan işçi kadınların haklarını alabilmek için yapmış oldukları bir eylemken Birleşmiş Milletlerin bunu bütün dünyaya kabul ettirerek 8 Martı Dünya Kadınlar Günü olarak ilan etmesiyle başlamıştır.

Dünyada kadınlar ne istiyor? Kadınlar, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde bütün haklarını, insan olmanın bir insana neler verdiğini, kadın olarak da bunları yaşamak istiyor. Kadınlar, ekonomik anlamda, siyasi anlamda, psikolojik anlamda bütün bunların kendilerinde de olmasını istiyor. Peki, sayın vekillerim, "Bunlar kadınlarda yok mu?" diye akla böyle bir soru gelebilir. Evet, bunlar kadınlarda yok. Eğer zaten bu haklar kadınlarda olmuş olsaydı bugün bütün dünyada kadınların sesi bu denli, bunun için, kadın hak ve hürriyetleri için bu kadar yükselmezdi.

Peki, ne yapmalı? Yani, sadece Türkiye'de değil bütün dünyada bunlar kadınlar için var. Kadınlar bütün dünyada bu konu için sesini çıkarıyor. O zaman temelde ne var? Bence temelde eğitim var, temelde zihniyet değişikliği var. Tabii ki temelde kanunlar var ama kadına karşı şiddeti, aile içi şiddeti, kadının ekonomik planda geri itilmesini ve kadının aynı işe aynı ücret olmayan bir toplumda kadın haklarını tam olarak almasını yapılan kanunlar hiçbir zaman tam olarak halledemiyor. O zaman bütün konunun temelinde bence eğitim ve bunun dışında da zihniyet değişikliği yatıyor. Hiçbir zaman kanunlar sanki bıçakla vurulmuş, kesilmişçesine bunları düzeltmeye muktedir değildir. Kadın olmak demek, hele hele bazı toplumlarda kadın olmak demek, 80 yaşında bir dedeye koyun satılır gibi satılmak demek değildir. Kadın olmak demek, karakola gittiği zaman orada horlanmak demek değildir. Kadın olmak demek, eşinden veya babasından şiddet görmek değildir. İşte kadınlar bunların olmamasını istiyor.

Sayın vekiller, biz tabii ki burada, bu toplumda şanslı olan kişilerdeniz. Kadın olsun erkek olsun burada herkes toplumunun bir vekili. Bunu sadece kanunlara değil? Aynı zamanda bulunduğumuz bölgelerde halka bunları bizim anlatmamız gerekir. Şüphesiz örf ve âdetler fevkalade güçlüdür, kanun değillerdir ama en az kanunlar kadar toplumun üzerinde etkileyicidir. O zaman, örf ve âdette bu var diye onları körü körüne kabul etmemiz asla ve asla mümkün değildir.

İşte bu nedenle kadınlar haklarını istiyor, kadınlar haklarını arıyor ve -biz iktidar partisi olarak- özellikle, kadın ve aileden sorumlu bakan Fatma Şahin bu konuda çok fazla çaba sarf ediyor ancak sarf edilen çaba zihniyet değişikliği olmadığı takdirde çok da fazla etkili olmuyor.

Ben medyanın da burada çok etkili olacağına inanan kişilerden biriyim. İki gündür medyada bir haber var: Kadın sığınma evinde 25 kişi olması gereken yerde 77 kişi var ve kadınlar orada çok zor şartlarda. Ben şunu sormak isterim: Buradaki bu 24-25 kişi olması gereken yere 77 kadını sokan erkekler nerede, eşler nerede, babalar nerede? Ve o kadınlar çocuklarıyla beraber orada. Peki "Bu kadın hem oraya gidecek hem çocuğuna sahip olacak, o zaman bunun eşi nerede?" Bunu insana sormazlar mı?

Değerli vekillerim, işte bunların Türkiye'de ve dünyada değişmesi için Kadın Hakları Günü ve kadınlar insan olmak, kadın olmak ve toplumda bu nedenle hak ve özgürlüklerini arıyorlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)