| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 15.11.2022 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Taksim'deki saldırıda hayatını kaybedenlere yüce Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başlamak istiyorum sözlerime ve terörü lanetliyorum.
Bu elim olayda da gördük ki dezenformasyon yasasına karşı dile getirdiğimiz itirazlarımızda haklıymışız. Dünya, ülkemizde patlayan bombayı konuşurken vatandaşlarımızın haber alma özgürlüğünü engellediniz, kısıtladınız. Yasak getirecekseniz, eli kanlı, kim olduğu, ne olduğu belli olmayanların ülkemize girmesine yasak getirin. Her gün şehit cenazesi kaldıran bir ülke olduk. Durdurun artık bunları, durdurmanız gerekiyor. Yeni açılım pencerelerinizi de mültecilere açtığınız kapılarınızı da kapatın artık.
"Yasaksız Türkiye" diye gelip sansürler ülkesi hâline getirdiğiniz Türkiye'de yandaş TÜİK işsizlik verilerini açıkladı ve "Tek haneye düşürdük." dediğiniz işsizlik oranının yüzde 10,1'e yükselerek 3 milyon 482 bine çıktığını gördük. Enflasyonla mücadele yerine büyümeyi tercih ettiniz ve "Büyümeyi ve kalkınmayı biz kendisine ilke edinmiş bir partiyiz." ancak bu enflasyonla olmaz, böyle bir büyüme olmaz. "Büyüme istihdam yaratacak." dediniz ama istihdam kapasitemiz gitgide azalıyor.
TÜİK verileri üretilen katma değer başına yaratılan istihdamın 2000'den bu yana yarı yarıya azaldığını gösteriyor. Her 1 milyon lira millî gelir üretiminde istihdam edilen işçi sayısı 1998 ile 2002 arasında ortalaması 28-30 iken 2021'de 15'e düşmüş ve bahsettiğim 1998-2002 arasında kriz var, dikkatinizi çekiyorum.
Anadolu'nun Nabzı Anketi var. Resesyondan ve iç pazardaki durgunluktan endişeli her 3 iş insanından 2'sinin "İşçi çıkarmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna "Evet." dediğini gösteriyor. Bir yandan istihdamda yaşanan kriz büyürken diğer yandan büyüme politikasının yarattığı bölüşüm krizi de derinleşiyor. Merkez Bankasının faiz indirimlerinin başladığı ve Türkiye ekonomi modeline geçildiğinin ilan edildiği geçen yılın son çeyreğinden bu yana ücretlilerin büyümeden aldığı pay yüzde 25,4'le son yirmi yılın en düşük seviyesi. Bu sizin ışıltılı büyümenizin sürdürülebilir bir tarafı yok değerli arkadaşlar. Yüksek enflasyon ve dolarizasyon nedeniyle çalışanın alım gücü de her geçen gün düşüyor ve refah getiremiyor yani sözün özü. Gelir dağılımı adaletsizliği büyüyor, ücretliler alın terinin hakkını alamıyorlar.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçe sunumunda Sayın Bakan Nebati "Avrupa Merkez Bankası tarafından uzun dönemli verilerle yapılan çalışmalara göre Tüketici Eğilim Anketi'ne katılan hane halklarının yüzde 73'ü açıklanan enflasyonun 5 katını hissediyor, bu oran ülkemiz için sadece 2 kattır." dedi. Sayın Bakana orada sorma imkânı bulamadım, şimdi ben buradan soruyorum: Sayın Bakan, Avrupa'da enflasyon yüzde kaç acaba, sizin epistemoloji buna bakıyor mu? Bizi kıskanan Almanya'da, ben söyleyeyim, ekimde yüzde 10,4'e çıktı ve bu, Almanya için Aralık 1951'den bu yana en yüksek seviye. Almanların hissettiği enflasyon 5 katmış ya, hani diyorsunuz ya, 5 kat olsa yüzde 50,4 olur. Bakana göre bizde 2 kat artmış ya, yandaş TÜİK'e göre bile bu enflasyon 170'i geçmiş demek oluyor. Bu vesileyle, TÜİK'in gizlemeye çalıştığı enflasyon gerçeğini ortaya çıkardığı için Sayın Bakana burada, huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Ne olmuş yalnız, biliyor musunuz, ne oldu? Nöroiktisadi heterodoks epistemolojik ekonomi modeliniz ne olmuş biliyor musunuz? Nörotoksik sistematik batırma modeline dönmüş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bu teklifte Alevi vatandaşlarımızı ilgilendiren madde düzenlemeleri var. Söz aldığım 15'inci madde cemevlerinin bakım ve onarımının il özel idaresi tarafından üstlenilmesini kapsayan bir madde. Elbette, bunun olması gerektiğini düşünüyoruz, devlet eliyle tabii ki olmalı ama Alevi vatandaşlarımızın sorunlarının tamamına yönelik çözüm üreten bir şey değil, eksikliklerle dolu. Çok önemli bir konu ve sorunların çözülmesi için belli başlı ihtisas komisyonlarında detaylı olarak ele alınması gerekiyor konunun. Alevi vatandaşlarımız bu sebeple kanun teklifini Meclis önünde protesto etmek üzere geçen hafta toparlandılar orada ve Alevi temsilcileri polis müdahalesiyle karşılaştılar. Siz muhtemelen bu müdahaleyi yaparken duymamış olabilirsiniz, ben onlardan birinin söylediğini burada aktarmak istiyorum. Dediler ki: "Alevilik torbaya sığmaz. Bu, iktidarın bir seçim yatırımıdır ve bize yapılmış bir saygısızlıktır."
Şimdi, bir başka görmezden gelinen grup; İstiklal Savaşı, Kore Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı'na katılan, yaralanmadan dönen askerlerimiz yani muharip gazilerimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Son yıllarda yapılan düzenlemelerle gazilik tanımında değişiklikler oldu. Gazilerimiz arasında verilen haklara ilişkin bir ayrımcılık oldu. Gazilerimizin hepsi birdir. Muharip gazilerimiz Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından harbe fiilen katılan, hayatta kalarak savaşa devam eden, hedefe ve zafere ulaşan askerlerimizdir. Cumhuriyetimizin en büyük gazisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşayan canlı temsilcileridir. Meclisimizden geçen yasal düzenlemelerde gazilerimize ilişkin haklarda ayrımcılık yapılmasıyla eşitlik ilkesine aykırı hak dağılımına sebep olunmuştur, bunun düzeltilmesi gerekmektedir. On beş yıldan beri uygulanmakta olan 1005 sayılı Yasa ve Kore ve Kıbrıs gazilerine yönelik yapılan yasal düzenlemeyle sosyal güvencesi olan ile olmayanlar arasındaki ayrım gitgide arttı ve bu 2,75 gibi bir farka ulaştı. Muharip gaziler kendi aralarında bu eşitsizliğin giderilmesi ve bazı çevrelerde "şerefli gazi" "üçüncü sınıf gazi" gibi aşağılamanın son bulmasını istiyorlar ve çok haklılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Bir cümle sadece.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Bu sorun, sosyal güvencesi olmayanlar için gösterge rakamının artırılmasıyla pekâlâ çözülebilir değerli arkadaşlar. Bunlar muhalefet-iktidar meselesi falan değil. Bugün bunu çözmeniz gerekiyor. Gazi sayılan gruplara faizsiz toplu konut kredisi verilirken muharip gazilerimiz bu haktan da yoksunlar. 70 yaşın üstünde ve evi olmayanlara pekâlâ sağlayabilirsiniz. Vatani görevlerini er ve erbaş olarak yapan muharip gazilerin orduevleri ve askerî sosyal tesis ve kamplardan yararlanma, yeşil pasaport, çocuklarına istihdam, eğitim ve evlilik yardımı gibi istekleri de var. Bütün bu talepleri de Alevi vatandaşların haklı taleplerini de karşılamak zorundasınız. Gelin, bunları ihtisas komisyonlarında ayrı ayrı görüşelim ve buradan yüzümüzün akıyla ayrılalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)