| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 10.11.2022 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 364 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi hakkında konuşmak için partim adına söz aldım.
8'inci madde, teklifin diğer 14,15,16,17 ve 22'nci maddeleriyle birlikte cemevlerine ilişkin bir düzenlemedir. Bu konuya, milyonlarca Alevi yurttaşımızı yakından ilgilendiren ve çözülememiş kadim bir sorunumuz olması nedeniyle, bir torba yasada değil de müstakil bir kanun teklifiyle etraflıca tartışılarak çözüm aranması gerekirdi. Maalesef, bu yapılmadığı gibi, Alevi yurttaşların gösteri ve yürüyüş hakkı engellenerek görüş bildirmeleri dahi engellenmiştir.
Konuşmak için söz aldığım 8'inci maddeyle, cemevi yapılmasına ilişkin imar hükümleri düzenlenmektedir. Buna göre, beldenin ve bölgenin şartları ile ihtiyaçları göz önünde tutularak cemevi yerleri ayrılabilecektir. Geçtiğimiz yıllarda, Alevi yurttaşlara devlet tarafından ayrım yapıldığına ilişkin bir tartışma sırasında ben de kürsü konuşmam sırasında konuya müdahil olmuştum. 1990'lı yıllarda, Antalya Belediye Başkanlığım döneminde Alevi yurttaşların cemevi isteğini haklı bulmuş, planlama, arsa temini ve yapımı konusunda destek vermiştim. Cemevinin açılışında vakıf ve dernekler teşekkür plaketi verdiklerinde, bu konuda destek veren ilk kamu yöneticisi olduğumu öğrenmiş ve şaşırmıştım. Konuşmamın devamında, Alevi yurttaşlara ayrımcılık yapıldığının kanıtı olarak da 2016 tarihli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını hatırlatmıştım. Bu karar, ayrımcılık olduğunu saptayarak devleti tazminata mahkum etmiş, cemevlerinin Alevi toplumun ibadetgâhı olduğunu hükme bağlamıştır. Her ne kadar taraflı Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle birlikte hukuk ve anayasa sistematiğimiz hayli yıpranmış dahi olsa mevcut yasalarımızın bu hâliyle bile geçerliliği ve karara uymak gereği tartışmasız Anayasa hükmüdür.
Bir toplumdaki inanç, kimlik ve kültür farklılıklarını tekleştirmeye çalışmak, resmî tanımlara göre kalıba sokmaya çalışmak o toplumun tümüne yapılan haksızlık sayılır. Aksine, farklılıklara saygı duymak o toplumu pekiştirir ve tercihlere saygı çimento görevi yapar. Kendisini farklı tanımlayanlar, ayrımcılığa uğradıkları fikrine kapılmaksızın eşit yurttaş olduğuna inandıkları takdirde devlete aidiyetleri ve bağlılıkları güçlenir. Laiklik de bunun güvencesidir.
Teklifin 10'uncu ve 21'inci maddeleri hakkında kanun teklifimiz ve soru önergelerimiz olması ve ardından gelen bu düzenlemeler nedeniyle kısaca bahsedeceğim.
10'uncu maddeyle, sosyal denge tazminatı ödemelerine af getirilmesini destekliyoruz. 2020 Ocak ayında detaylı bir kanun teklifi vermiştim, 2020 Haziran ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen kanun teklifine madde ihdası için verdiğimiz önerge de reddedilmişti. Temmuz ayında, Meclis tatile girmeden kanun teklifimizde önerdiğimiz af maddesi ufak bir değişiklikle kabul edildi. Bu teklifle getirilen af geçici bir çözümdür, ilerleyen yıllarda yine cezalar kesilmeye devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Sorunun kaynağı olan 4688 sayılı Yasa'nın 2'nci maddesi değiştirilerek tavan tutar uygulamasından vazgeçilmeli ve kesinleşen Sayıştay ilamlarına da af getirilmelidir.
21'inci madde ise ilimizin Kaş ilçesinde 2016'da temel atma töreni yapılan ve iki yılda bitmesi hedeflenen Kıbrıs Barajı'yla ilgilidir. Bugüne kadar bitirilemediği gibi, müteahhit şirketin "web" sitesinde tamamlanan proje olarak gösterildiğine dikkat çekerek eylül ayında soru önergesi vermiştik. Dolayısıyla, bu maddede geç kalınmış da olsa projenin ilerlemesi için alınan kararı desteklediğimizi ifade ederken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)