| Konu: | (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605) No.lu Bartın'ın Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 19.10.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugüne kadar iş kazalarında kaybettiğimiz bütün vatandaşlarımıza, işçilerimize, emekçilerimize Allah'tan rahmet diliyorum; mekânları cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, madencilik tarihi insanlık tarihi kadar eskidir; bu nedenledir ki insanoğlu için madencilik önemini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Ham madde ihtiyacındaki artışlar, ham maddenin en önemli kaynağı olan madencilik faaliyetlerindeki üretimin büyük ölçüde artmasına sebep olmuştur. Üretimdeki bu artış ise madencilik teknolojisinin yeterince kullanılmamasından dolayı çok büyük faciaların meydana gelmesine davetiye çıkarmıştır. Tüm iş sektörlerinde kaza riski olmasına karşın madencilik sektöründe bu riskler daha da fazladır ancak, Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, madenciliğin fıtratında da kaderinde de ölüm yoktur. Maden kazaları, işin ehli olmayan, deneyimsiz kişilere bırakıldığı için oluyor; yeterli önlemler alınmadığı için, insan hayatı hiçe sayıldığı için yaşanıyor bu facialar. Nedir bu maden faciaları? Grizu patlaması, kömür tozu patlaması, göçük, ocak yangınları, su baskınları, şev kaymaları şeklinde sıralanıyor. Ülkemizde kayıtlara geçmiş olan büyük maden kazalarına baktığımızda Armutçuk'ta grizu patlaması sonucu 103 işçimizi kaybettik, Kozlu'da grizu patlaması sonucu 263 emekçimizi kaybettik, Kastamonu Küre'de yer altı bakır işletmesinde yangından 19 emekçimizi kaybettik, Elbistan'da 2 kere meydana gelen şev kayması sonucu ilk olayda 1 işçi, ikinci olayda ise 10 işçi kayan malzemenin altında kaldı, 2'si mühendis 9 kişi kayan malzemenin altında hâlâ kalmaktadır. Soma faciasında 301 kişi hayatını kaybetmiş, yine, Ermenek'te su baskını sonucu 18 madencimizin hepsi vefat etmiş ve ancak kazadan otuz sekiz gün sonra cansız bedenlerine ulaşılabilmiştir ve son olarak da geçtiğimiz hafta Bartın Amasra'da grizu patlaması nedeniyle 41 işçimizi, emekçimizi şehit verdik. Niye kaybettik bu maden işçilerimizi? Geçen onlarca yıla rağmen hiçbir ciddi tedbir almadığımız için, Sayıştay raporlarını, iş müfettişlerinin uyarılarını dinlemediğimiz için kaybettik 41 vatandaşımızı. Maden ocağında çalışan işçiler uyarıyorlar idarecileri, diyorlar ki: "Efendim, grizu olacak." Ama idareciler vurdumduymazlığa devam ediyor ve maden işçilerimizi kaybediyoruz. İnsan canına kıymet vermediğimiz için elbette ki kaybediyoruz kardeşlerimizi. Ranta ve liyakatsizliğe öncelik tanıdığımız için kaybediyoruz insanlarımızı. Önceki maden kazalarından hiçbir ders almadığımız için kaybettik bu kardeşlerimizi; yazıklar olsun sizin yönetim anlayışınıza! Bu acı tabloları yaşamamızın nedenlerinden biri de ocakların fiziki yapıları ve teknik donanımları Avrupa standartlarına göre düzenlenmediği içindir.
Değerli milletvekilleri, 2019 yılında Maden Kanunu bu Mecliste görüşülürken şunları söylemiştik: Uzmanlık isteyen ve sürekli denetim gerektiren madencilik alanında öncelikle maden mevzuatı sektör temsilcilerinin, üniversitelerin, sendikaların, meslek odalarının ve kamunun ortak görüşleri doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. 1992'ye kadar maden işletmeciliği kamudayken daha sonra özel sektör aracılığıyla yaygınlaştırıldı. İş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin, özel sektör tarafından çalıştırılan ocaklarda yeterince önlem alınmaması da bir diğer önemli husus demiştik. Maden kazalarının kitlesel ölümlere sebep olması, sistematik olarak kontrolün gerekliliğini ve emniyetin yeterince önemsenmediğini ve sonucun yıkıcı boyutlarını gözler önüne seriyor demiştik. Geçmiş kazalardan ders alınarak ülkemizde madencilik sektöründe çalışanlara iş güvenliği ve iş emniyet kültürünün kazandırılması için çaba sarf edelim, değer verelim demiştik. Madencilik mesleğinin kendisine has özellikleri ve problemleri için, bilgi birikimine sahip kişi ve kuruluşlarla ortak hareket ederek ihmaller ve teknik yetersizlikler tespit edilmeli ve olası kazaların önüne geçilmelidir demiştik. Aksi takdirde burada dünyanın en güzel kanununu da yapsanız, insan sağlığı ve insan hayatı faktörünü göz ardı ettiğinizde bir başarıya ulaşamazsınız. Hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın fayda etmez. Yetişmiş, liyakatli uzmanlar yeterince denetim yapmadıktan sonra bu kanunlar hiçbir şey ifade etmez. Teknolojiyi yani dünyanın kullandığı teknolojiyi madenlerimize getirmediğimiz sürece elbette ki bu sorunları çözemeyiz. Bu nedenle, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'yla, piyasalaştırılan iş güvenliği hizmetleri uygulamalarına son verilerek iş güvenliği uzmanlarının mesleki güvencesi sağlanmalıdır. Piyasalaştırılan iş güvenliği uzmanlığı eğitimi, meslek odaları aracılığıyla kamusallaştırılmalıdır. Tüm sektörlerde olduğu gibi, madencilik sektöründe de sendikal örgütlenmeye engel olan nedenler acilen ortadan kaldırılmalıdır. Aksi takdirde, kazalar ve ölümler yaşanmaya devam edecektir. Ayrıca "Salt üretime ve hızlı üretime dayalı bir madencilik anlayışından vazgeçilmelidir." diye üç yıl önce burada Maden Yasası görüşülürken bu uyarılarımızı yapmıştık ancak dinlemediniz, bildiğinizi okudunuz. Sonuçta, Amasra'da 41 vatandaşımızın şehadetine sebep oldunuz.
Değerli milletvekilleri, siyasi iktidarı defalarca uyardık ama duymadılar, dinlemediler bizi. "İnsan hayatını bir kara kömüre feda eden anlayıştan vazgeçin." demiştik; yine vazgeçmediler, "rant" dediler. Denetimsiz yönetim anlayışını, liyakatsiz atamalarını sürdürdüler. Bütün bunların sonucu da maalesef, bu acıya hep beraber gark olduk. Ne acı ki sizin vazgeçtiğiniz insan hayatı, kamu vicdanının en büyük yarası oldu. Ailelerin ocakları söndü; babasız çocuklar, evlatsız analar-babalar kaldı geriye. Bir kaçamak yol buldunuz, adına da "fıtrat ve kader" dediniz. İnsanın doğasında elbette ölüm var. Bizler, hepimiz ölümlü canlılarız, hepimiz bu kaderi zamanı gelince yaşayacağız ama bu kaderi mesleklere dayatmak neyin nesidir? Siz tedbiri alın, takdiri Allah'a bırakın ama nerede! Siz tedbir almadan takdiri de kendiniz tayin ediyorsunuz.
Bugünkü grup toplantımızda Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener, Bartın'daki maden kazasının takipçisi olacağını bir kez daha şu sözlerle dile getirdi: "Türkiye'nin dört bir yanında her dakika ölümle burun buruna ekmek kavgası veren madencilerimize karşı sorumluluğumuz var. Milletin avukatı olarak onların can güvenliğinin sağlanması için çabalamak, sorumluluğunu yerine getirmeyenler için de gereğinin yapılmasının takipçisi olacağımız çok önemli bir görevimiz var." diyerek ifade etmiştir. Yine "Bartın Amasra'yı yeni bir adaletsizlik sarmalına mahkûm ettirmeyeceğiz. Yapanın yanına kâr kalmayacak. Bu adaletsiz düzeni biz değiştireceğiz. Devlete ciddiyet, milletimize hürriyeti biz getireceğiz. Sorumluların en ağır cezaları alması için elimizden geleni ortaya koyacağız." diyerek bu işin peşini bırakmayacağımızı ifade etmiştir. Genel Başkanımızın dediği gibi, bu işin peşini elbette bırakmayacağız. "Artık ülkemizde iş kazaları olmasın, maden ocaklarında emekçilerimiz şehit olmasın." diye mücadelemizi sürdüreceğiz.
Değerli milletvekilleri, dün, burada, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez Bey'i şaşkınlıkla izledik. Gerçekten, Sayın Bakanın konuşmasını dinleyenler olarak çok üzüldük. Eğer Sayın Bakanımıza kalsa, orada devlet olarak hiçbir kusurları yok. Hatta, sağ olsun, AK PARTİ sözcüleri de benzer ifadeleri kullandılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Hiçbir kusurları yok! Her şey Allah'ın kaderine kaldı. Yahu hiçbir kusuru yoktu da Allah aşkına niye buraya araştırma önergesi veriyorsunuz? Bu nasıl bir anlayış? Dün diyorsunuz ki: "Hiçbir kusurumuz yok." Bugün "Hadi bu araştırma önergesini verelim, Meclis olarak toplanalım, bu işi bir araştıralım." Niye böyle şaşkın şaşkın işler yapıyorsunuz? Nerede sizin samimiyetiniz? Aynı Bakan olaydan yirmi dört gün önce oraya gidiyor "Önce güvenlik." diyor "Aldığımız tedbirlerle maden kazaları bıçak gibi kesildi." diyor. Sayın Bakan, o verdiğin resmi ben burada göstermek istemiyorum utancımdan. Gösterdiğin o resimden tam 7 kişi bugün mezarda. Hani önce güvenlikti? Hani kazalar bıçak gibi kesilmişti? O işçilere o güvenceyi verdin ve şehit ettirdin. Vebaliniz büyük. Allah sizi ıslah etsin. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)