GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:6
Tarih:12.10.2022

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sansür yasa teklifinin 24'üncü maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Pençe-Kilit Operasyonu'nda şehit olan Uzman Çavuş İbrahim Han'a Allah'tan rahmet diliyor, büyük Türk milletine de başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, anayasalar, insan hak ve özgürlüklerini korumak için tesis edilir, öncelikle de işin özünde devletten korumak söz konusudur yani bireyin hak ve özgürlüklerini korumak o kadar kıymetlidir ki kendi devletinden korumak için anayasalar ortaya çıkmıştır. Bu yasa teklifinin gerekçelerine baktığımız zaman birçok satırında bireyimizin hak ve özgürlüklerini korumak için devletin tedbir alması gerektiğinden söz edilmektedir oysa işin özünde bireysel hak ve özgürlükleri çoğu zaman devletten korumak icap eder. Bugün Türkiye'deki birçok sorunun altında yatan sebepler de demokrasiye, insan haklarına ve bireysel özgürlüklere yeterince değer verilmeyişinden kaynaklanmaktadır.

RTÜK basına ve televizyonlara verdiği cezaların hemen hemen tamamına yakınını muhalif olanlara vermektedir. Görsel ve yazılı tüm medyayı kontrol eden siyasi iktidar, iktidarda kalmanın zor olduğunu görünce sosyal medyayı da kontrol etme yolunu seçmiştir. Basında temel kural, basının bağımsız olmasıdır, bu temel kuralı zedelediğimiz zaman basın görev yapamaz hâle gelir. Bu kanun teklifinde, görüldüğü gibi 300 bin liradan 1 milyon liraya kadar cezalar, diğer taraftan bir yıldan üç yıla kadar hapis cezaları muğlak ifadelerle kaleme alınmıştır. Bugüne kadarki uygulamalarınıza baktığımızda, ceza almış onlarca, yüzlerce medya mensubu ve hapse girmiş basın mensupları ki hepsinin muhalefet mensubu olduğunu yani iktidara karşı itirazda bulunanlar olduğunu hepimiz biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi Anayasa'mızın 2'nci maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesiyle de çelişmektedir çünkü kanun teklifinde kanunilik ilkesi karşılanmamakta, aksine öngörülemez ve belirsiz unsurlar esas alınmaktadır. "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" gibi bir yeni suç tanımı ortaya çıkacaktır, muğlak ve ucu açık ifadelerle hangi savcının hangi yanlış bilgiyi yayanlarla ilgili harekete geçeceği bilinmeyecektir. Sosyal medyadaki eleştirel paylaşımlar dezenformasyon olarak suçlanabilecektir. Yalan haberi yapanın yanı sıra "yayan" ifadesi getirilerek demokrasiyi ve ifade özgürlüğü ilkesini temelinden sarsıp çökertecek pek çok uygulamayla karşı karşıya kalınacaktır. Kısaca, bu kanun teklifi ülkemizi en az yüz yıl geriye götürecek. "Konuşma, yazma, yakarım." kanunudur bu aslında. Bu kanun teklifi "Gerçeğe aykırı yazan, çizen kim varsa bu yasaya dayanarak hapse atacağım." diyor.

Değerli milletvekilleri, "Kanunun amacı, yalan haberin önüne geçmek." deniyor ama kim karar verecek, yayınlanan haberin yalan olduğuna kim karar verecek? Örnek: Bağımsız bir kuruluş olan ENAG yıllık enflasyonu yüzde 186 olarak açıkladı, TÜİK de yüzde 83 olarak açıkladı. Bu yasa düzenlemesine göre, ENAG'ın açıkladığı rakamlarla TÜİK'in rakamları örtüşmediği için ENAG yöneticileri yalan haber yapmaktan ve yaymaktan cezalandırılacak. "Enflasyon yüzde 180 oldu." diyenlerin vay hâline! Hükûmetin adaletiyle maalesef bu insanlar tanışacak.

Hepimiz biliyoruz, TÜİK'in rakamlarına bu ülkenin yüzde 90'ı inanmıyor. Niye? Yaşadığı gerçek başka, yayınlanan başka. TÜİK'e kaç kere müdahale ettiğinizi defalarca burada anlattık; atama üstüne atama yaptığınızı, TÜİK'in rakamlara takla attırdığını. Yahu, siz suç işleyeni değil, suç işlemeyeni cezalandıracaksınız bu mantığınızla yani gerçekler gerçeğe aykırı olacak; bu gerçek kime göre, neye göre belirleniyor? Gerçeği AK PARTİ Hükûmeti tanımlıyor, neyin ve nelerin bu gerçeğin dışında kaldığına da yine AK PARTİ Hükûmeti karar veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Kişisel fikirlerimizin neredeyse hiç önemi kalmayacak ve düşündüğümüzü söyleyemeyecek ve yorum yapamaz hâle geleceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'mizin kurucusu Büyük Atatürk: "Basın milletin müşterek sesidir. Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilmesi vasıtası, yine basın hürriyetiyle olur." diyerek aslında bize mesaj veriyor.

Son söz, her ne kadar sansür yasasını getirseniz de... Aslında yasa getirmenize de gerek yok çünkü zaten yasaların, Anayasa'nın hiçbir anlamı yok. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde diyor ki: "Herkes kanun önünde eşittir." Vallahi ben gittiğim her yerde soruyorum, vatandaşa soruyorum: "Ey vatandaşım, kanun önünde eşit miyiz?" diyorum. Bir Allah'ın kulu "Eşitiz." diyemiyor. Niye biliyor musunuz? Vallahi eşit değiliz çünkü siz Anayasa, yasa tanımıyorsunuz, hukuku çiğniyorsunuz; yasa yapsanız ne anlamı var?

İyi akşamlar. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)