GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN VE KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:22.03.2012

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 194 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün bağlı ortaklıklarından yapacağı mal veya hizmet alımlarının, Kamu İhale Kanunu'ndan istisna tutulmak istendiği ortada.

Şimdi, burada şunu açık ve net bir şekilde söylemek lazım. Bağlı ortaklık niye kuruluyor? Hesabı kitabı, her şeyi belli olsun diye. Eğer, bu, rekabet şartlarını bozacaksa, başkaları yabancı şirketlerle rekabet edeceği için bunu yapıyorsanız, kabulüm. Uluslararası norma göre doğru mu yanlış mı, onu bir tartışmak lazım. Ona uyuyor mu uymuyor mu? Ama gelin, bu bağlı ortaklıkları Devlet Demiryollarının içine koyuverin. Ayrı niye tutuyorsunuz? O zaman böyle bir istisna, falan filan da olmaz yani, rahat edersiniz; böyle bir şey yapın.

Şimdi, bu teklif geliyor; teklif sahiplerinden bazıları konuya hâkim gözüküyor, bazıları bihaber; Sayın Bakan burada teklifi açıklamak zorunda kalıyor, izah etmek zorunda kalıyor. Aslında Sayın Bakanın teklifi izahtan ziyade, teklife "Katılıyorum." veya "Katılmıyorum." demesi, burada konuşmasa daha makbul sayılırdı. Eğer böyle bir şey var idiyse, varit idiyse -ki öyle gözüküyor, sayın grup başkan vekillerinden, İstanbul'a üçüncü köprüyle ilgili olduğu ifadeleri ortaya çıktı- hazırlarsınız bir tane kanun tasarısı, geçirirsiniz bütün kurumlardan. Kim ne diyecek? Karşı olanın sıkıntılarını, itirazlarını da giderirsiniz.

Ama buna rağmen böyle bir şey getirdiniz ama bu, kanun yapım sürecine uygun değil. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Kanun Yapım Süreci Sempozyumu" diye koca koca levhalar astık, ilgili kurumları çağırdık, Meclis Başkanı geldi, Hükûmet mensupları geldi, grup başkan vekilleri geldi. Orada ben konuşmacıydım Milliyetçi Hareket Partisi adına. Ama ne oldu? Oradaki konuştuklarımıza baktığınız zaman, bugünkü AKP'nin uygulamasıyla hiç paralellik arz etmiyor. AKP'nin sözcülerinin orada ne konuştuğu tutanaklarda yazılı, onlara bir bakmak lazım.

Esasen problem, finansman problemi. Dün söyledim, tasarruflar yetersiz, tasarruflar AKP döneminde en dip düzeye gelmiş. Dolayısıyla, uluslararası konjonktürün uygun olmadığı bir dönemde hesapsız bir ihaleye çıkışınız hem Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını sıkıntıya sokuyor hem Hükûmet olarak sizi de sıkıntıya sokuyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptığı bir ihalede ona talep gelmemesi, kimsenin ona girmemesi bizim için mutluluk verici bir şey değil, sizin için de değil Hükûmet olarak. Siz, netice olarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetisiniz. Bir şeyi yaparken planlı programlı yapmanız lazım. E, şimdi, bunu da planlı programlı yapmıyorsunuz.

Bakın, afaki gidiyorsunuz. Burada 2015'lere kadar, 2023'lere kadar yüklenme yapıyorsunuz. Eğitimde aynı şey söz konusu, sağlıkta aynı şey söz konusu. AKP ve sayın bakanlar âdeta ihale yapma histerisine tutulmuş durumdalar. Böyle bir şey olabilir mi? Gelin bunu bir görüşelim. Komisyonlarda ne var ne yok bakalım.

Bakın, cari açık problemi bir taraftan? Finansman bulmakta sıkıntı çekersiniz. Şimdi bu rekabeti de bozuyorsunuz, KDV'de buna istisna sağlıyorsunuz. E, teşvik alın o zaman. Teşvik alsın alan. Farklı farklı yöntem geliştirmeye çalışıyorsunuz. Eğer ana kuralı, genel kuralı bozarsanız her bir hadise için, her bir "case" için farklı bir uygulamaya giderseniz o teşvik olmaktan çıkar zaten, zıvanadan da çıkar. O zaman, akşam yattığınız aklınıza gelir, sabah kendiniz de utancınızdan getiremezsiniz, buradan anlamayan bir arkadaşa imza attırıp teklif olarak buraya getirirsiniz. Bu konular ciddi konular. Yani bu memlekette taş üstüne taş kondu, "Niye koydunuz?", "Engel olalım." demedik. Gerçekten bunun çok ciddi bir şekilde ele alınması lazım.

Sayın Bakanım, siz bunları kabinede konuşmuyor musunuz? Hazineden sorumlu Başbakan Yardımcısı "Havanın sisli olduğundan öngörülebilirliğin az olduğu dönemde hızı azaltmak lazım." diyor. "Frene bastık." diyor. Arkadan, peki, freni tutmayıp vuranlara ne yapacak bu Bakan? Siz bunları görüşmüyor musunuz Bakanlar Kurulunda? Görüşemediğiniz için zaten bu teklif olarak geliyor. Buradaki arkadaşlar bunu izah edemediği için siz, bu tasarıymış gibi arkasında durma ihtiyacı hissediyorsunuz.

Vaat verirsiniz. Gider, "Denizli'ye 2023'e kadar hızlı tren?" Burada konuştuk, olmayacağı belli. Dün söyledim, AKP'li arkadaşlar seçim esnasında hakikaten türkü çağırdılar "Hızlı tren geliyor." diye. Denizli'de herkes biliyor bunu, bunun olmayacağını. Niye "Olacak." diye o zaman vatandaşları yanılttık? Doğru yaptığınız işin arkasındayım, şahsi olarak arkasındayım Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından "Anlat! Anlat!" sesleri)

ALİM IŞIK (Kütahya) - O kara tren türküsü.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Var mı bir şey diyen? Gelsin, burada, bildiğini konuşsun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Dinliyoruz?

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - KDV'yi okuturum, benim uzmanlık tezim. Ben yazdığımda daha kimse uygulamaya geçmemişti. (MHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, gelecek on beş yılı ne yapıyorsunuz? İpotek altına almaya çalışıyorsunuz. Buna hakkınız yok. Gerçekten ne yapacağınızı açık ve net bir şekilde ifade etmeniz lazım.

Bakın, Hükûmetten Maliye Bakanı buralarda yok, Maliye Müsteşarı yok. Bu konulara "Evet" dediler mi, "Hayır" dediler mi, net bir şekilde milletin önünde bir anlatılması lazım bu hadisenin. Herkesin takip etmesi lazım.

Şimdi, siz şu programda, 2012 yılı programında mali disiplinden bahsediyorsunuz. Bunun mali disiplinle falan bir ilgisi yok. Mali disiplini bizatihi bozuyorsunuz, isteyerek bozuyorsunuz. Şimdi, devam ediyoruz. Bakın, ne diyorsunuz: "Makroekonomik göstergelerde son dönemde görülen iyileşmenin en önemli belirleyicilerinden biri olan maliye politikası mali disipline uygun yürütmeye devam edilecek." diyorsunuz. Bunu kamu maliyesi kitabını birinci sınıfta okuyanından dünyanın en iyi ekonomi kurumlarının en tepesindeki insana kadar, bu yazıldıktan sonra programda, Orta Vadeli Program'da, diğer yerlerde, ilgili mevzuatta olmayan bir şeyi uygulamaya, daha mart ayında, bütçenin 3'üncü ayında uygulamaya kalktığınızda güler,  ciddiyetiniz olduğuna inanmaz. Ben bunları söylerken sevinerek, iktidarı tenkit ettiğim için sevindiğimi filan düşünmeyin, üzülüyorum gerçekten. Keşke bunlar bu programlarda olsaydı, onları hep beraber düşünseydik, gerçekten iyi olurdu.

Dün burada bir arkadaşımız söyledi, iktidara mensup, hem de bu işleri bilen: "Yatırımlar âlâylâ, vâlâylâ artıyor." Geçen sene hedefiniz negatifti kamusal sermaye yatırımlarında, bu sene de negatif. Sizin işte kaynak arayışınız, bu işleri yapamayışınız, bu kadar işi yapmaya çalışmanızın arzusu, kaynak bulmaya çalışmanın arzusu ne? Bu hadise. Yani burada olmayan bir şeyi iyi göstermenin bir anlamı yok. 3'üncü köprüyü de yapın, 2'nci geçidi de yapın ama bunu yaparken millete doğruyu söylemek lazım.

Bakın, Başbakan Yardımcısı geldi o komisyonda -Her seferinde söylüyorum, söylemeye devam edeceğim. O zabıtları okuduğum zaman utanıyorum bir başbakan yardımcısı adına- "Mali kural sabaha lazım." dedi, "Dünyaya lazım." dedi,. "OECD'ye lazım." dedi, "IMF'e lazım." dedi. Oralarda duruyor. Nerede duruyorsa? Komisyondan aşağıya indi de buralarda insan içine çıkıp onu bir daha söyleyemiyorlar. Bu, gurur verici bir hadise mi? İyi bir olay mı?

Gelin Sayın Bakanım, ne yapacaksanız doğrusunu buraya getirip koyalım. Biz de arkasında duralım. Bu işi muhalefet partilerinden, iktidar partilerinden bilen teknik arkadaşlar var. Bunların hepsini yapmak mümkün. Ama hadiseyi arkadan dolaşıp ihale histerisine tutulmanın hiçbir anlamı ve manası olduğunu düşünmüyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayhan.