| Konu: | Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 09.06.2022 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde çevre sorunları her geçen gün artıyor. En önemli çevre sorunlarımızın arasında orman tahribatı, su kaynaklarının yitirilmesi, iklim değişikliğinin insan ve doğa üzerindeki etkisi, denizlerin ve toprağın kirletilmesi, hava kirliliği, fosil yakıtlar, atık ve çöp sorunları geliyor. Son olarak da hepimizin yakından takip ettiği Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'nda ortaya çıkan müsilaj sorunu çevreyle ilgili endişelerimizi daha da artırmış durumda.
Uzmanlara göre, çevredeki tehlike, müsilaj sorunu gibi her zaman gözler önüne çıkmıyor, serilmiyor. Gözle görmediğimiz birçok çevre sorunu insan sağlığına, doğaya ve tüm canlılara zarar verecek düzeyde gerçekleşebiliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2018 Yılı Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu'na göre, Türkiye'nin en önemli çevre sorununun su kirliliği olduğu açıklandı. 81 ilden toplanan veriler, Türkiye'de 30 ilde su kirliliğinin en büyük sorun olduğunu ortaya koymuştur; su kirliliğinin 1'inci, 2'nci ve 3'üncü sorun olduğu toplam il sayısı ise 76'dır. 26 ilde hava kirliliği, 21 ilde atıklar, 3 ilde gürültü ilk sırada yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de 2001'den bu yana, maden faaliyetlerini düzenleyen kanunlar 21 kez değiştirilmiştir. Her değişiklikte, daha fazla doğa varlığı, orman ekosistemi, su varlıkları ve kültür mirası ne yazık ki madencilik faaliyetlerine açık hâle getirilmiştir. AK PARTİ iktidarı doğayı talan etmekten, rant uğruna peşkeş çekmekten, maalesef bir türlü vazgeçmemiştir. Soruyorum size: Tarım alanlarını, zeytinlikleri, ormanlarımızı, millî parklarımızı talan etmekten, peşkeş çekmekten ne zaman vazgeçeceksiniz? Yarattığınız tüm bu tahribatın sonucunda, doğamız bozulmaya devam ediyor, yaşadığımız çevre sorunları artık kırmızı alarm veriyor. Siz görmüyor musunuz Allah aşkına?
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener bu haftaki grup toplantımızda çevreyle ilgili şunları söylemiştir: "Vatanı sevmek, toprağını, ağacını, suyunu ve mahsulünü de sevmektir. Doğayı korumak, kollamak ve gözetmek aslında vatanı savunmaktır. Suyun kirlenmesine, ağacın kesilmesine, toprağın yok edilmesine karşı çıkmak; bugünü, yarını ve geleceği korumaktır. Ama maalesef iktidar mensupları bu bilinçten tamamen uzak zihniyetleri ve eylemleriyle bizleri her gün yeni bir cephede savaşmaya zorluyor. 'Çevreciliğin destanını yazdık.' diye övünenler âdeta bizlere yaşanabilir bir çevre bırakmamak için çalışıyorlar. Döktüğü betonun yanına peyzaj olarak üç beş fidan dikmeyi çevrecilik zanneden betonarme çapsızlık, bizlerin gönlünde her gün yeni bir yara açıyor.
Mekân değişiyor, zaman değişiyor ama cennet doğamıza edilen ihanet maalesef değişmiyor. Nitekim bugün de sistematik bir ihanet zincirinin son halkasına şahitlik ediyoruz. Marmaris Millî Parkı içerisinde bulunan Kızılbük Koyu'nda büyük bir talan, bir doğa katliamı yapılıyor, rantiyeciler yine işbaşında. Yine bir hotel, yine bir inşaat projesi uğruna ormanlarımız, nefesimiz, canımız kesiliyor.
Kâğıt üzerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı olarak geçen, gerçekteyse çevremizin, şehirlerimizin ve iklimimizin tarumarına sessiz kalıp yol veren Murat Kurum'a soruyorum: 'ÇED raporu gerekli değildir.' kararını hangi çıkara, hangi amaca ve hangi beklentiye göre verdiniz? Milletimizin gözünün içine baka baka patlatılan dinamitlerle millî parkımızın, ağaçlarımızın ve endemik bitkilerimizin yok oluşuna neyin karşılığında göz yumuyorsunuz?" İYİ Parti olarak diyoruz ki yapılan yanlışların peşini bırakmayacağız."
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 25'inci maddesi, Şile'nin Darlık ve Esenceli köylerindeki vatandaşlarımızın mülkiyet sorunlarındaki mağduriyetlerinin çözülmesine yöneliktir ancak oradaki vatandaşlarımızın orman köylüsü olduğu maalesef dikkate alınmamıştır.
Bilindiği gibi Büyükşehir Belediyesi Yasası değiştirilmiş, 30 ilimizde köyler mahalle olmuştur ancak ekonomik açıdan orman köylüsü özelliği değişmemiştir ve köylülerin ödeme gücü maalesef çok sınırlıdır. Mülkiyet sorununun çözüme kavuşturulmasının sevincini yaşayabilmeleri için ödemede kolaylık sağlamaya yönelik verdiğimiz beş yıl ödemesiz, en az yirmi yıllık süreyi kapsayan önergemiz iktidar grubu tarafından reddedilmiştir. Borçlanmayla ilgili usul ve esasların belirlenmesiyle yine bu madde de Cumhurbaşkanımıza bırakılmıştır yani orman köylümüz yine yüzüstü bırakılmıştır.
Teklifin en sorunlu maddelerinden biri de 29'uncu maddedir. Toplumun bütün kesimlerinden ve meslek kuruluşlarından bize gelen yoğun talepler, iktidar grubuna da tepki olarak gelmiş olmalıdır ki geri adım atılmak istenmiş ama gerekli izin alınamadığı için madde, teklif metninden çıkarılamadı, kısmen düzeltilmeye gidilmiş oldu. Bütün kıyılarımızın Çevre Ajansı vasıtasıyla yerli ve yabancı şirketlere peşkeş çekilmesini sağlamaya yönelik böyle bir düzenlemenin teklif metnine kimler tarafından, nasıl sokulabildiğini, iktidar grubuna mensup milletvekillerinin niçin sorgulamadıklarını ve engellemeye kalkışmadıklarını doğrusu çok yadırgadığımızı buradan söylemek zorundayız. Gerçi, duyacak iktidar partisi milletvekili yoktur ama Komisyonda olan arkadaşlara duyurulur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye genelinde yer altı ve yer üstü bütün varlıklarımız yok ediliyor. "Geleceğimiz yok oluyor." dedikçe AK PARTİ iktidarı ısrarla yanlışlarına devam ediyor. Bakınız, milletvekili seçildiğim Konya'mız da çevre sorunlarıyla boğuşuyor. Birçok yerleşim birimimizin içme suyu yok. Köylerimizin büyük bir bölümü yıllardır asbestli borulardan su içiyor. Tüm köy ve kasabalarımızın kanalizasyonları arıtmasız olarak ırmak, dere, göl ve barajlara akmaktadır. Başta Çumra, Kadınhanı, Derebucak gibi ilçelerimiz olmak üzere, birçok ilçemizin arıtması yoktur, arıtma tesisi yoktur. Beyşehir ilçemizde arıtma var, masrafı yüksek diye Büyükşehir Belediyesi maalesef çalıştırmıyor. Ne yazık ki bu kimyasal karışımlı sularla tarım yapılıyor, topraklarımız kimyasal atıkla zehirlenmeye devam ediyor. Kimyasallarla zehirlenen topraklarımızdan elde ettiğimiz ürünler, halkımızın sağlığını tehdit ediyor, halkımız zehirleniyor.
Buradan, Konyalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımızla ilgili birkaç söz söylemek isterim. Sayın Bakan, Konya'mızın çevre sorunlarıyla ilgili hiçbir çalışma yapmıyorsunuz ancak hakkınızı yemeyeyim, borç batağında olan Konya Büyükşehir Belediyesinin Başkanı gibi görev yapıyorsunuz. Sayın Bakan, Konya'mızda yaptığı bir açıklamada diyor ki: "Konya merkezde bisiklet yolunu 500 kilometreye çıkaracağız. Konya'ya 2.500 konut yapacağız. Millet bahçesi yapacağız." İyi de Sayın Bakan, millet zehirleniyor, biz ölüyoruz, ölüyoruz; sen bisiklet yolu derdindesin. Ne hikmetse, halkın sağlığını tehdit eden asbestli borulardan su içen köy ve kasabalarımızda yaşayanların sağlığı, maalesef, bizim Bakanı ilgilendirmiyor, suyu olmayan köyle onun ilgi alanında değil; varsa yoksa konut, varsa yoksa rant, Sayın Bakanın bütün derdi bu. Sayıları bini bulan köy ve kasabalarımızda filtresiz ve arıtmasız akan kanalizasyonların ıslahı için hiçbir şey yapmıyor. Konya il merkezimiz ülkemizin en yoğun hava kirliliği yaşayan yerlerinin başında geliyor ama bu hususta da Sayın Bakan oralı değil, umursamıyor çünkü böyle bir niyeti yok. Bakan Bey, her yerde olduğu gibi Konya'mızda da ranta çalışıyor ranta.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yapma, ayıp ya Fahrettin Bey!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Konya'mızın ve ülkemizin göz bebeği yüz yıllık Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitümüzün 1.300 dönümlük birinci sınıf tarım arazisi toplu konuta açılıyor ve Sayın Tarım Bakanımız ile Çevre Bakanımız anlaştılar, buraya toplu konut yapacaklar. Konya'da toplu konut yapılacak yer kalmamış, koca Konya'da! Ama gözlerini rant bürümüş. Olur mu canım, olur mu? Olmaz. İlla birinci sınıf tarım arazisine yapacaklar. Ama yapamayacaksınız; Allah büyük, Konyalılar büyük, Türk milleti büyük. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) O birinci sınıf tarım arazisine konut diktirmeyeceğiz. Bahri Dağdaş'ta bitki olacak, Bahri Dağdaş'ta buğday olacak, asla konut olmayacak inşallah, bunun önünü keseceğiz, buradan bir kere daha ilan ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, aslında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının adını "AK PARTİ'ye rantiye sağlayan bakanlık" olarak değiştirelim, işi bitirelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç yakışıyor mu bu! Hiç yakışıyor mu bu yaşta, kocaman adamsın!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Ama ne desek fayda yok size.
Şuradan son sözü şöyle söyleyeyim: Gelecek nesillere yaşanabilir bir Türkiye bırakmak, hepimizin boynunun borcudur. Hani bir şarkı vardır ya:
"Havasına, suyuna, taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim, ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim."
İYİ Parti iktidarında, yeniden cennet gibi olacak memleketimiz; ülkemizin her karış toprağının, bir damla suyunun, bir tek çiçek dalının dahi kıymetini bileceğiz; iyilikle, güzellikle ağacımızı, toprağımızı, havamızı koruyacağız.
Şarkı sözünde olduğu gibi, bir başkadır bizim güzel memleketimiz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)