GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mevlâna İdris Zengin'in vefatına, Genel Kurul gündemine ve İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:5
Birleşim:99
Tarih:07.06.2022

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yağmur Atsız'ın "Günlerimiz" şiirinde söylediği gibi "Bir kitaba başlar gibi/Koşarken yavaşlar gibi/Düşen arkadaşlar gibi..." "Sessiz sitemsiz..." Hayat akıp geçiyor, bu akış içerisinde güzel adamlar güzel atlara binip bir bir gidiyorlar. Bu güzel adamlardan birini, sözü zayi etmeyen, kelimeleri dudaklarından değil kalbinden dökülen bir adamı, Andırın Postası'nı, İkindiyazıları'nı öksüz bırakan kıymetli fikir ve edebiyat adamı Mevlâna İdris Zengin'i bugün kaybettik; âlemlerin Rabb'i rahmet eylesin, mekânı cennet olsun inşallah.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Meclisimizde Avukatlık Yasası'yla ilgili değişiklik teklif eden, geçen hafta görüşmelerine başlanan teklifin kalan maddelerini görüşmeyi, onun ardından partilerimizin oluruyla beraber "Çevre Kanunu" diye ifade edilen "müsilaj kanunu" diye ifade edilen 40 küsur maddelik teklifi görüşmeyi hedefliyoruz. Genel Kurulumuzun bu hafta başarılı, verimli bir çalışma yapmasını ümit ediyorum.

Sayın Başkan, fakat şu hususu revize etmek isterim: Grup Başkan Vekillerimiz Genel Kurul başlarken aslında gündeme ilişkin konuşmadan ziyade yani siyasi kürsü konuşmasından ziyade daha özel konular için söz alırlar ama bugün çok farklı bir gündem oluştu. Sayın Altay, özellikle Cumhurbaşkanımıza hakaretlerden yola çıkarak çok sayıda dava açıldığını, bunların takipçisini olduğunu söylediler. Cumhurbaşkanımızın özellikle 15 Temmuzdan sonra tüm davalardan feragat ettiğini herkes bilir. Cumhurbaşkanımızın değil...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bizimle ilgili etmedi, tek bir davadan bile etmedi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Geçen hafta 2 defa adliyeye gittik ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Peki, revize ediyorum: HDP'liler hariç herkesten diyeyim o zaman.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Evet, lütfen düzeltelim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Tamam, peki.

Sayın Başkanım, HDP'liler hariçmiş...

KANİ BEKO (İzmir) - Bizimkiler de duruyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - O da şikâyete bağlı suç olmadığı için düşmüyor Sayın Başkan, düşmüyor; o da düşmüyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Turan "mış" değil, ben size bir gerçeği söylüyorum, "mış" ne demek ya?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, doğru bilgi verme adına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başkanım, şikâyete bağlı suç olmadığı için düşmüyor, feragat olmuyor ona.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkanım, doğru bilgi verme adına bir şeyler söylemeye çalışıyorum, istiyorlarsa bildiklerine devam etsinler, doğru değil ama söyledikleriniz.

Şöyle: Verilen rakamlar kamu davası olduğundan dolayı...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, özür dilerim, mahkemeler...

BAŞKAN - Sayın Tanal, bir müsaade edin...

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Başkan konuşsun, müsaade edin...

BAŞKAN - Ama bir müsaade edin, bakın...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama doğru bilgi vermiyor, şikâyete bağlı suç olmadığı için mahkemeler düşüremiyor Başkanım.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Mahmut ağabey, biz Engin Bey'i dinledik, müdahale etmedik, lütfen ama.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ağabey, özür diliyorum.

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Yani evet, söyleyeceğimiz birçok şey vardı, saygımızdan cevap vermedik.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Ya, biz hiç müdahale etmedik... Engin Bey, Sevgili Başkanım, dinledik ya. Engin Bey, bir dönün arkanıza.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özür diliyorum Başkandan, özür diliyorum; o anlamda değil, düşmüyor yani.

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Ama hâlâ konuşuyorsun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, dilekçeler veriliyor, düşmüyor arkadaş.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Doğru söylüyor, Tayyip Bey'in dava açtıkları ayrı.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Mahmut Bey, hani siyaset nezaketti; dinleyin bir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, ister dinlesinler ister dinlemesinler...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, Başkandan özür diliyorum ben.

BAŞKAN - Ya, Sayın Altay, daha ağzını açıp bir şey söylemedi Sayın Turan yani lütfen...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "Sayın Turan söylemedi." yanlış anlaşılmasın sonra.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Söylesin diye bekliyorum efendim, söylesin diye bekliyoruz.

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, ben revize ediyorum, ister inansınlar ister inanmasınlar; şunu söylemek istiyorum: Özellikle 15 Temmuzdan sonra Cumhurbaşkanımız 85 milyonun kardeşliği adına vurgu yaparak tüm benzer davalardan vazgeçti, feragat etti. Ancak Ceza Kanunu gereği, Cumhurbaşkanı devletin birliğini temsil ettiğinden dolayı Ceza Kanunu'nda özel madde düzenlenmiş, bir hüküm var. Bunlar kamu davası. Şahsi davalardan feragat edilebilir ama kamu davaları devam eder, savcı devam ettirir; konu bundan ibarettir. Böyle dediğiniz gibi özel takip, gençlerin takibi falan tarzı bir eylemimiz, fiilimiz yok; bilginize sunmak isterim.

Sayın Başkan, ayrıca, bakınız, Meclisin mehabeti hepimizin sorumluluğu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kötü söz, kaba söz -her ne ise söylediğiniz- toplumu üzen, rencide eden ne varsa bizi de üzer, rencide eder; hiç kimse kötü ifadeyi, Meclis kürsüsünde hakaret yapmayı, el hareketi yapmayı, ağır ifade kullanmayı tasvip etmez. Ancak altını çizmek isterim ki Cumhurbaşkanımızla ilgili ifade ettiğiniz meselede "Kadınlara yönelik bunu söyledi, Gezi'ye yönelik bunu söyledi." tarzı genellemelerin doğru olmadığı kanaatindeyim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Neye yönelik söyledi?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Metnin başı var, sonu var. Cami içerisindeki bir eylemi kınıyor, cami içerisinde kınanan bu eylemi yapanlara aslında kendilerinin açtığı pankartı ifade ediyor. Bakınız, metinde var, ben de size göstermekten çekiniyorum ama hak ettiniz diye göstereceğim.

OYA ERSOY (İstanbul) - Cumhurbaşkanlığı sitesine koymuş utanmadan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Değerli arkadaşlar, Gezi'de bazı arkadaşlar "Biz o küfrün sahibiyiz." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onun üzerine Cumhurbaşkanımız kendi açtıkları pankarta vurgu yaparak "Madem bunu istiyorsunuz, busunuz." diyor. Buna rağmen söylüyorum, bakın, buna rağmen söylüyorum. Hiç kimse, Gezi eylemine katılanlar da ben de siz de kötü ifadede bulunmasın, yanlış pankart açmasın, camide eylem yapmasın, kötü konuşulmasın, daha ne dememi istersiniz? Bu ülkede kavga edenin, kötü konuşanın, kötü pankart açanın kimseye faydası olmaz. Üslup hepimiz için kıymetlidir. Bazen kürsünün verdiği anlık refleksler olabilir, siz de yapıyorsunuz. Diyorsunuz ki: "Engin Bey niye bunu yapıyorsunuz?"

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Tamam "Cumhurbaşkanı yanlış yapmıştır." de olsun bitsin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "Şekerim çıktı." diyorsunuz, bunu daha önce çok yaşadım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Söyle, Cumhurbaşkanının da mı şekeri çıktı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Gördüğünüz gibi şu an yine şekeri çıktı Engin Bey'in.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Tayyip Bey'e şifa diliyoruz; şeker hastası olmuş, haberimiz yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, Cumhurbaşkanımızın ifadesi sadece açılan pankarta. Kendilerinin hak ettiğini ifade ettikleri ifadeye ilişkin bir yaklaşımdır; yoksa konuya ilişkin yaklaşımımız dediğim gibidir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)