GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞ BİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:20.02.2013

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz kanundan daha yakıcı bir gündem var önümüzde. Türkiye'de hukuk, adalet, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, Anayasa gibi tüm kavramlar, tüm değerler yerle bir edilmiştir. Önceki gün Silivri'de yaşadıklarım bunun bir parçasıdır. Milletvekili arkadaşlarımızla birlikte, etrafı tahkim edilmiş, çelik ve demir tellerle, iki insan boyunda yüksek kafeslerle kapatılmış dar koridorlardan geçerek mahkemeye ulaştık. Bu sırada, milletvekili arkadaşımız, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, maalesef ayağından yaralandı, topuk kemiği kırıldığı için ameliyat oldu. Buradan kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Sanki bir mahkeme salonuna değil, savaş esirlerinin bulunduğu bir toplama kampına girer gibiydik. Böyle bir mahkeme, böyle bir yargılama kabul edilebilir değildir. Mahkemenin içinde adalet olmadığını biliyoruz. Delillerin toplanmasına ihtiyaç duymayan, tanıkları dinlemeyen, gerek duymayan bir mahkemede adalet olur mu? Sanıkların hiçbir tanığı dinlenmemiştir. Bunu oranlayarak güya mahkeme "Şu oranda ben tanık dinledim." diyerek savuşturmuştur.

Aynı şekilde, mahkemenin dışında da adalet yoktu. Orada duruşmayı izlemeye gelen vatandaşlar, AKP'nin her zamanki gibi tazyikli su ve biber gazlı saldırısıyla karşılaştı. Bu saldırı Adalet ve Kalkınma Partisinin saldırısıdır. Bunun sorumlusu oradaki emniyet müdürü ya da vali değildir çünkü bu, Türkiye'nin her yerinde, her ses çıkaranın başına gelen bir durumdur. Biber gazı ve tazyikli su AKP ileri demokrasisinin araçlarıdır, halkımız bunu asla unutmayacaktır. Türkiye, vatandaşını değil, mahkemelerini biber gazıyla ve basınçlı suyla korumaya çalışan AKP'yi asla unutmayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de şimdi, adaletin savunma ayağı saldırı altındadır. Meslek örgütleri, sendikalar; ses çıkaran, farklı görüş açıklayan her kurum, kuruluş Adalet ve Kalkınma Partisinin gazabını yaşıyor. Bu kurumlar ya susturuluyor ya AKP'lileştiriliyor. Şimdi sıra avukatlardadır ve örgütleri barolardadır. Avukatların büroları, çalışma yerleri kanundaki açık hükümlere aykırı olarak basılıyor, aranıyor, alt üst ediliyor. Avukatlar tekmelenerek, yerlerde sürüklenerek göz altına alınıp uzun tutukluluklarla terbiye edilmeye çalışılıyor. Savunma hakkını savunmak barolara yasaklanıyor. İstanbul Barosuna yapılan budur, savunma hakkının savunulmasında darbedir. Bu darbe nedeniyle ellerini ovuşturanlar, İstanbul Barosunu ele geçireceklerini sananlar unutmasınlar ki, meslektaşlarımız savunma hakkını, meslek örgütlerini, barolarını da savunma konusunda kararlı ve inançlıdırlar. Üyelerinin oylarıyla değil kumpaslarla, ayak oyunlarıyla baroları ele geçirmeye çalışanları hukuk tarihi, adalet tarihi asla unutmayacak ve affetmeyecektir.

Değerli arkadaşlar, adaletin olmadığı yerde hiçbir şey ayakta kalmaz, kalamaz. Ne yazık ki şu anda devletimizi yönetenler Türkiye'yi bir uçuruma sürüklüyor. Anayasal ilkeler birer birer yok ediliyor. Hukuk devleti Anayasa'da var ancak fiiliyatta yok. Savunma hakkı yazılı olarak var ama fiilen yok. Devletimizin temeli olan laiklik ilkesi AKP iktidarı tarafından eylemli olarak yok edilmiştir, Anayasa'da vardır ancak fiiliyatta yoktur. Demokrasi, basın özgürlüğü kâğıt üzerinde vardır ama fiilen yoktur. Ülkenin bütünlüğü Anayasa'da vardır ancak fiilen yoktur. Türkçenin resmî dil olmasına ilişkin Anayasa hükmü kâğıt üzerinde vardır, fiilen yoktur.

Değerli arkadaşlarım, ne yazık ki böyle bir süreçteyiz. KESK'e yönelik iktidar operasyonları her yasal sendikanın her an bir yasa dışı örgüte dönüştüğü 12 Eylül darbe günlerini geri getirmiştir. Vatandaşlarımıza burada sorumluluk düşüyor. Tüm yurtseverler bu gidişe dur diyecektir. Buna yürekten inanıyorum.

Hepinizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.