| Konu: | Grup Başkan Vekillerinin konuşma usul ve sürelerine ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ile Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 27.04.2022 |
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Şimdi, Başkanım, biz cevap versek polemik uzamış oluyor, vermesek neden vermedik oluyor.
BAŞKAN - Siz hem cevap verin hem konuşmanızı yapın, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O yüzden, bu konunun da mutlaka sınırı, konusu olmasını düşünüyorum Sayın Başkanım.
MURAT EMİR (Ankara) - Polemiği uzatın ya, varsa cesaretiniz uzatın; ne olacak?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Aslında, bugün sadece Kadir Gecesi'yle ilgili konuşup kapatacaktım gündemimizi.
AHMET KAYA (Trabzon) - Gene öyle yap sen, boş ver!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ya, sizi terbiyeye davet ediyorum Trabzonlu ya!
BAŞKAN - Siz oraya cevap vermeyin ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - E, Sayın Başkanım, peki, ne yapmam lazım?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Turan, seninkiler de laf atıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ne yapmam lazım Başkanım?
BAŞKAN - Evet, siz buyurun.
AHMET KAYA (Trabzon) - "Gene öyle yap." dedik, ne dedik ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ne yaşın ne memleketin... Ayıp, gerçekten ayıp; bak, dün de aynı şeyi konuştum sana.
AHMET KAYA (Trabzon) - "Öyle yap." dedik, bir şey demedik ki Sayın Başkan; Salih Cora hepimize laf atıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili "HDP'nin bu toprakların partisi olmadığını ifade etmiş." dedi. Ben de toplantımızı takip etmesinden dolayı teşekkür ediyorum fakat o metnin başı var, sonu var. Ben prensip olarak Türkiye'de bütün partilerin Türkiye'nin partisi olmasını, bu toprakların partisi olmasını, bu millete hizmet etmesini isterim, samimi talep ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ancak, o toplantının gündemi bu malum Ermeni soykırımı teklifiydi ve orada şunu söylemiştim: Kürtler ile Ermeniler doğu bölgemizde çok büyük sıkıntılar yaşadılar. Biz hakkaniyete, tarihe uygun olarak, tarihçilerin işi olan bu konuyu HDP, ulusal güçlerin, emperyal güçlerin sözcüsü gibi Türkiye'de dile getirmesin istemiştik; onu söylemiştim. Eğer, "Meseleyi araştıralım, Kürtlerin derdi var mı görelim, çözelim." deseydi kıymeti olabilirdi ama Biden'ın söyleminin neredeyse aynısını tekrar eden; Fransa'nın, İsviçre'nin söyleminin neredeyse aynısını tekrar eden bir anlayışın Türkiye'ye katkı sağlamayacağını ifade ettim.
Aynı şekilde, devamında -bu konuyu bir yere bırakıyorum ama- şunu söyledim: Hangi 18 Mart töreninde, ortak değerimizde HDP'yi gördük? Hangi şehit cenazesinde HDP'yi gördük? Meclisin hangi ortak bildirisinde HDP'nin imzasını gördük? Aynı şekilde, Karabağ Zaferi'nde sevinç ifadesi mi duyduk?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kapalı Maraş açıldığında HDP'den bir mutluluk ifadesi mi duyduk? O yüzden Türkiye'nin partisi olmaya davet ediyorum. Sayın Başkan, bir daha söylüyorum: Davet ediyorum sizleri.
Onun dışında, Sayın Başkan büyük bir öz güvenle "Gelin, dolaşalım memleketi; HDP nerenin partisi görelim." dedi. Ben de söylüyorum, gelin, dolaşalım memleketi ve soralım -üzülerek söylüyorum bunu- diyelim ki "HDP özgür bir parti mi? HDP Kandil'den izin almadan adım atan bir parti mi? HDP'nin listesini kim hazırlıyor, metnini kim hazırlıyor, gündemini kim belirliyor?" diye soralım.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Tamam, bunları da soralım, hepsini beraber soralım. Tamam, varız biz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Eğer bu konuda çok baskın, çok büyük oranda "HDP maalesef özgür değil." denilmezse ben de bu işi bilmiyorum diyeceğim size. Bakınız, siz de bu konudan rahatsızsınız diye ümit ediyorum; artık öz güvenle, Türkiye'de demokratik sistem içerisinde bir parti olmanın gereği vardır diye düşünüyorum. Yoksa, çıkalım soralım: "HDP hangi yapıyla yol yürüyor?" E, tamam soralım: "HDP kimin sözcülüğünü yapıyor? HDP hangi politikayı uyguluyor?" diye soralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) - "Kürtlerin." diyecekler.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O yüzden, aslında aynaya baktığımızda -herkese söylüyorum- fotoğraf ortada; bu fotoğraftan mutlu olanlar var, olmayanlar var.
Sayın Başkan, sonuç olarak meselenin esası, Ermeni meselesinin Türkiye'nin hak etmediği, Türkiye'mizin gündeminin hak etmediği bir yere çekilmesidir. Türkiye'de kendi gündemimiz, dünyanın kendi sorunları varken, tartışılırken bir yanda emperyal güçlerin sözcülüğünü yapmaya soyunmaya karşı bir tepkimdir.
Onun dışında, Sayın Başkan, sizin büyük müsamahanızla dinlediğimiz Sayın Ağbaba'nın Gezi'ye ilişkin güzellemelerini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. İstediğiniz kadar güzelleyin, istediğinizi söyleyin. Bakınız, biz dün Gezi'nin karşısındaydık, bugün de karşısındayız.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Balyoz, Ergenekon, askerî casusluk? Onları da söyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ülkemizin neresinde bir dert varsa, sorun varsa çözmeyi, dinlemeyi görev biliriz. Gencimizin isyanı varsa onu da dinleriz, gencimizin çevreden kaynaklı hassasiyeti varsa buna saygı duyarız ama özellikle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...birkaç gün sonra Gezi'nin geldiği yerin, finansının, yayınlarının, içeriğinin ne olduğunu herkes öğrendi. Selahattin Demirtaş bile "Burada darbe söylemi görüntüsü var." dedi, siz diyemediniz bunu.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Partili hâkimle karar veriyorlar, ayıp ya! Senin içine siniyor mu? Senin kendi içine siniyor mu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O yüzden, ben şu görüntülerin olduğu -aynı şeyi açmak istemem ama- bütün terör örgütlerinin ortaya konulduğu...
VELİ AĞBABA (Malatya) - 8 çocuğu kim öldürdü? Ali İsmail'i kim öldürdü, Berkin'i kim öldürdü, Ayvalıtaş'ı kim öldürdü, Abdullah Cömert'i kim öldürdü?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...kamu binalarının yakıldığı, araçların parçalandığı...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Katil arıyorsan o emri verenlere bakacaksın, cinayet arıyorsan Ali İsmail'i öldürenlere bakacaksın, terörist varsa onlara o emri verenlere bakacaksın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Az önce konuştun ya, dinlesene!
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Ya, sus da bir konuşsun ya! Sussanıza bir siz! Biz hiç konuşmadık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...aynı şekilde, binalara bunların eklendiği, şu tarz otobüslerin parçalandığı, yakıldığı, polislerin şehit edildiği...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Dün burada "Onları da FETÖ'cü polisler yaptı." diyordunuz siz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...ve daha da ötesi "çevre" diye başlayan bir eylemin nihayetinde, görüşmelerde "Üçüncü köprüyü yapmayacaksın, havalimanını yapmayacaksın; İstanbul, Ankara, Hatay Valilerini görevden alacaksın; enerji yatırımlarını durduracaksın." tarzı sonuç talepleri bildirilerinin de hangi amaca hizmet ettiğini hep beraber görmüş olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Geç o yalanları, geç! Geç o yalanları!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz başka memlekette yaşamıyoruz, bu ülkede herkesin gözü önünde olan bir silsile var; gezi bunlardan bir tanesi, 17 Aralık bunlardan bir tanesi, 15 Temmuz bunlardan bir tanesi. Bu milletimiz birçok badireyi omuz omuza durarak, ittifak kurarak, ağaya kalkarak aşmayı başardı. O yüzden, çok ucuz hareketlerle "MHP oradaydı, AK PARTİ buradaydı." tarzı söylemlerin de....
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, isim veririm, isim veririm.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...hiç kimseye faydası yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Seni görmedim ama yakınlarınız, akrabalarınız gelmiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakınız, bir daha diyorum değerli arkadaşlar...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Gelmeyen mi vardı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bizim durduğumuz yer belli, eğer yargılamaya ilişkin bir...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Çanakkale'nin üçte 2'si oradaydı, Çanakkale'nin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ayıp bir usul Sayın Başkan ya! Hani "Müsamaha" bize diyorsunuz, lütfen davet eder misiniz arkadaşları müsamahaya. Ayıp bir şey!
BAŞKAN - Laf atmak doğru değil arkadaşlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) - E, o da laf atıyor Başkanım, beni konuşturmadılar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, yargılamaya ilişkin enteresan...
NECİP NASIR (İzmir) - Ya, millet seni dinliyor ama senin ağzın burnun durmuyor; biraz adabıyla hareket et.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Senden mi öğreneceğim!
BAŞKAN - Şimdi, bak, laf atmak ayıp dedik, buradan başladı.
NECİP NASIR (İzmir) - Rahatsız ediyorsun, bizi rahatsız ediyorsun. Adabıyla dinle, milletvekili gibi dinle! Her zaman aynı şeyi yapıyorsun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Senden mi öğreneceğim?
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Gerekirse öğretiriz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Sen Grup Başkan Vekilinin yerine oturmuşsun, ona göre davransana! Ona göre davran!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen üslubundan utanmıyorsun değil mi? Ona söylesene Bülent Bey.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sen utan be!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Üslubundan utanmıyor musun? Hayret bir şey, şu üsluba bak!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Sen provoke etmeye mi geldin? Provokasyona mı geldin?
ERKAN AYDIN (Bursa) - Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor, bir dakika...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yakışıyor mu? Yaşına başına bak! Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Evet, Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan...
Arkadaşlar, Veli Bey geldi, görevini yapacak ve gidecek; sakin olun, onun görevi bu; gelecek, bağıracak, ondan sonra gidecek buradan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Az sonra yok burada.
Değerli arkadaşlar, yargılamaya ilişkin şerhiniz varsa her yargılamanın tartışılan hukuki süreçleri olabilir, daha biten bir karar yok; bunun istinaf aşaması var, Yargıtay aşaması var, itirazları var, AİHM var vesair... Daha sağduyulu, daha makbul, daha saygın bir üslupla tabii ki her karar eleştirilebilir ama bu tarz hâkimleri, savcıları, mahkemeleri ilzam eden dili doğru bulmuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)