| Konu: | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 23.03.2022 |
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına ikinci bölüm üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun tekliflerinin apar topar hazırlandığı meselesini az önceki konuşmamda da ifade etmiştim üzülerek. Gerçekten üzerinde fazla çalışmadan kanun teklifi görüşüyoruz. Oysaki özellikle bugünlerde, her şeyin el yaktığı, pahalılığın alıp başını gittiği bir zamanda tüketici hakları çok daha önem kazanmıştı, daha önemsemeliydik diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, kanunu İç Tüzük'ün 36'ncı maddesini bir kez daha hiçe sayarak kırk sekiz saat bekleme süresini göz ardı ederek görüştük. Tüketici ve ticari hayatı doğrudan ilgilendiren bu teklifte kimlerin görüşü alındı? Komisyona gelen yetkililer görmedikleri teklifle ilgili görüşlerini bildirmekte gerçekten zorlandılar; dediler ki: "Bize biraz zaman verin, biz de teklifi bir inceleyelim." Böylesine önemli bir konuda aceleci davranılarak görüşler alınmadan ne yazık ki Meclise indi. Gelinen noktada, kanun teklifi görüşmelerinde derneklerin, odaların önerileri havada kaldı, sayısal üstünlük kullanıldı ve teklif Genel Kurula geldi.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ikinci bölümü üzerine konuştuğum 19 maddeden oluşan bu kanun teklifinde karşı çıktığımız maddeler vardı; tabii ki desteklediklerimiz de oldu. 17'nci maddeden sonra gelmek üzere ihdas talebimiz vardı, İYİ Partiyle birlikte verdiğimiz önerge var. Devlete ait karayollarında HGS cezası 2 kat iken yap-işlet-devret modeli otoban, köprü ve tüp geçitlerde ceza 4 katına çıktı. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizde geçim sıkıntısı çeken özellikle kamyoncular ve otobüsçüler, HGS'lerin okunmaması sebebiyle yaşanan kaçak geçişlerde yap-işlet-devret modeli otobanlarda on beş gün içinde ödeme yapmazlarsa cezanın tam 4 katını ödüyorlar. Hatta bu cezalar bazen araç fiyatının bile üzerinde olabiliyor. Bugün sohbet arasında, yemekte bir vekil arkadaşımızın maaşına bu yüzden haciz geldiğini üzülerek öğrendim. Biz bu mağduriyeti gidermek için bir önerge verdik, Komisyon Başkanı Ziya Bey, Ulaştırma Bakanlığıyla da görüştükten sonra olgunlaştırıp Genel Kurula inmesini gerçekten samimi bir şekilde ifade etmişlerdi. Önerge Komisyonda, Genel Kurulda çalışılması üzerine oylandı ancak kabul edilmedi yani yeni madde ihdası kabul edilmedi. Bugün ilerleyen saatlerde tüketicinin yararına olacak bu maddede ne denli samimi olacağınızı göreceğiz. İstiyoruz ki oy birliğiyle verdiğimiz öneri kabul edilsin.
Saygıdeğer milletvekilleri, 15'inci madde bu teklif metninde en önemli itiraz ettiğimiz maddelerden biri. Maddede geçen "tümünün" ibaresinden duyduğumuz rahatsızlığı ifade ettik, dedik ki: "Türk Ceza Kanunu'nun vermesi gereken ceza Kurulun inisiyatifine bırakılmamalı." Söz konusu maddede Reklam Kuruluna internet sitesini veya yayını kapama yetkisi veriliyor. Dedik ki: "Sadece o ilanı kapama, kaldırma cezası verin, buna itirazımız yok ama ekmek yedikleri siteyi kapatarak cezalandırmayın, bu yetkiyi de onlara vermeyin." Yani bürokratlara böyle bir sorumluluğu verirseniz bunu siyasi olarak da kullanabilirler; bu, bugün size çalışır, yarın bize çalışır. Bu, doğru değil; ne size, ne bize olmasın, siyaseten bu kullanılmasın, bu sorumluluğu bürokratlara vermeyelim. Öyle bir yetki ki istediğini kapatır, istediğini açabilir. Erişim engellenebilir ama tümünün kapatılmasına müsaade edilmemeli dedik.
Tüketici kanununu görüştüğümüz bu teklifte, ülkemizde ne yazık ki vatandaşlarımızın enflasyon karşısında ezildiği, TÜİK'in verdiği verilerden de halkın enflasyonuyla arasında yarıdan fazla fark olduğu görülüyor. Üzülerek ifade etmek isterim ki eğer böyle giderse bu fark daha da devam edecek.
Şimdi bir şey göstermek istiyorum, bugün Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özgür Başkanım da gösterdi bunu: Dün ete yüzde 48 zam geldi arkadaşlar. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun, bu zamla ilgili olarak "Çok uzun kuyruklar oluşuyordu, bu nedenle biz fiyatı artırdık." dedi. Pes yani! Ben bu yaşıma geldim, bir bürokratın böyle bir açıklama yaptığına hiç şahit olmadım.
Değerli arkadaşlar, açık ve net bir biçimde ifade etmek istiyorum ki bu açıklama kabul edilemez, kötü bir açıklama olmuştur. Kurumun başındaki bu laubali kişinin derhâl görevden alınması gerekmektedir. Ha, dersiniz ki: "Canım, biz bunu AKP olarak alışkanlık hâline getirdik! Biz, aslında trafik sıkışıklığını da benzine, mazota zam yaparak çözdük! Şimdi, kuyruklar oluşmasın diye ete, ekmeğe o yüzden zam yapıyoruz. Oluşan kuyrukları halkın alım gücünü azaltarak yok edeceğiz, kuyruk olmayacak!" (CHP sıralarından alkışlar) Unuttuğunuz bir gerçek var arkadaşlar: Çocuklar, gençler yatağa aç giriyorlar, aç! O çocuklar, tarihin sayfalarında sizi halkını yoksulluğa sürükleyen iktidar olarak hatırlayacaklar.
Şimdi size bir başka fotoğraf göstermek istiyorum. Bu fotoğraf arkadaşlar, dün sabah saat 07.10'da İzmir'in Buca ilçesinde çekildi. Bu fotoğrafta gördüğünüz insanlar bu kuyrukta ne yapıyorlar biliyor musunuz? Bu Halk Ekmeğin ucuz ekmek kuyruğu değil arkadaşlar, bu askıda ekmek kuyruğu. Bu da bizim bugüne kadar İzmir gibi bir yerde görmeye alışkın olmadığımız askıda ekmek kuyruğu ve saat sabahın yedisi. Şimdi diyorum ki: Bakın, bu fotoğrafta -pazartesi günü çektim ben bunu, yani evveli gün çektim, sabahleyin- sabah yataklarında olması gereken insanlar kendilerine, eşlerine, çocuklarına veya torunlarına bağışta bulunan bir kişinin verdiği ekmeği alabilmek için sıra bekliyorlar. Bu Türkiye'nin utanç fotoğrafıdır arkadaşlar. Şu fotoğrafta içimi acıtan bir başka tablo ise -dikkat edin fotoğrafa- ekmek kuyruğundaki insanların bir kısmının tanınmamak için yüzlerini kamufle etmeleridir. İşte bu yüzden utanç fotoğrafıdır bence bu.
Bugüne kadar neyi kınadıysanız başınıza geldi. "Kırk sene önce gaz, tüp, karneyle verilen ekmek kuyrukları vardı." dediniz, bu teknoloji çağında hem de yirmi senedir tek başınıza iktidar olarak yönettiğiniz bir ülkede benzin, mazot kuyrukları, ucuz ekmek kuyruklarıyla z kuşağını tanıştırdınız. Neyi siyasi malzeme olarak söylediyseniz aynısı başınıza geldi. Bu başarısızlığınıza kılıf bulmak için gittiniz bunu dış güçlere bağladınız. Size araba, yedek parça, makine veren, gayrisafi millî hasılası sizden çok daha yüksek birinci sınıf dünya ülkesi olan Almanya için bile "Bizi kıskanıyor." dediniz. Bu ekonomiyi mi kıskansın Almanya ya da ülkemizde bağımsız bir yargı olmadığı için mi kıskansın veya işsizlik düzeyinin yüksekliği üzerinden mi kıskansın, niye kıskansın ki bizi Almanya, niye? Hangi devleti düşman olarak ilan ettiyseniz tıpış tıpış görüştünüz ilan ettiğiniz ülkelerle, diyalog kurdunuz. En son "15 Temmuzu finanse etti." dediğiniz Birleşik Arap Emirlikleri'yle niçin görüşme ihtiyacı hissettiğinizi açıklayamadınız. Acaba Katar'dan canlı para akışı gelmeyince yediğiniz sözleri yutarak yüzünüzü Birleşik Arap Emirlikleri'ne mi döndürdünüz?
Bir başka resim... Yirmi yılda halkı nasıl kandırdınız? Yirmi yılda sayısız yerli araba ürettiniz, 36 kez petrol ve doğal gaz buldunuz, yerli uçaklar ürettiniz, hatta "Yerli uçaklarımız göklerde." diye afişler astınız. Bunlar yetmezmiş gibi elektrikli ve uçan araba ürettik, personel bütçesiyle tam uzaya çıkıyorduk ki galiba benzine para bulamadık.
Saygıdeğer milletvekilleri, AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mahir Ünal bugün "Hazırlıklarımızı tamamlamamız on dokuz yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz." ifadelerini kullandı. Ya, arkadaşlar, insana sormazlar mı, yirmi yıldır elinizi tutan mı oldu sizin? Mecliste ciddi bir üstünlüğünüz vardı, -matematik üstünlüğünüz- her istediğinizi yaptınız yani biz paçanızdan mı tuttuk sizi, asıldık mı? Sayısal üstünlüğünüz hep vardı, halkın yararına olan bütün önerilerimizi reddettiniz, "Zamanı gelince de biz yapacağız." dediniz. Şimdi, bunları yapmak için yirmi senedir hazırlıklı olmadığınızı itiraf ediyorsunuz; gerçek bu. Türk lirası günden güne değer kaybediyor, 100 liranın artık pazarda bir değeri kalmadı. Ekonomiyle gelen ekonomiyle gider.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkımıza yaşattığınız baskıyı, ekonomik krizin hesabını vatandaşımız ilk seçimde size sandıkta cevap olarak verecek. O yüzden milletimizden hiç son bir şans daha istemeyin çünkü o şansı size verdiler, bir daha asla vermeyecekler.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)