| Konu: | Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Devlet Memurları Kanununda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 15.03.2022 |
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle fahri Kur'an kursu öğreticileri ve vekil imamlarla ilgili mesele gündeme getirildi. Tabii, fahri Kur'an kursu öğreticileri ve vekil imamlar da Diyanet İşleri Başkanlığının ihtiyacı olduğunda kadro ilan ediliyor ve sınava alınıyor. Fahri Kur'an kursu öğreticileri, vekil imamlar da bu sınavlara girerek göreve atanabiliyorlar. Aslında, bu uygulama tabii ki kadro eksikliğinden kaynaklanan bir uygulama, bunu belirtmekte fayda görüyorum.
Taşımalı... İlk defa böyle bir -şaka gibi geldi, herhâlde- camilere taşımalı servis koyarak merkezdeki bir camiye götürme... Böyle bir şey olabilir mi, olamaz mı; doğrusu ben Genel Kurulun ve kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Şimdi, esas itibarıyla, Diyanet Akademisiyle ilgili bazı hususlar dile getirildi, isim olarak "akademi" isminden dolayı itirazlar yapıldı. Bu itirazları ben de haklı buluyorum bir akademisyen olarak ama devletteki uygulamaya baktığımız zaman, Adalet Bakanlığında Adalet Akademisi var malumunuz olduğu üzere, göreve başlamadan önce yani görev yerlerine gitmeden önce o akademide de hukuk fakültesi mezunları... Burada üst üste dile getirildi "İlahiyat fakültesi mezunları yeterli olmuyor mu?" "İmam-hatip lisesi mezunları yeterli olmuyor mu?" gibi sorular soruldu. Ülkemizde hukuk fakültesinden mezun olanlar nasıl ki hâkimlik, savcılık sınavını kazandığı zaman belli bir süre eğitime alınıyorlarsa aynı şekilde, Diyanet Akademisi de günün ihtiyaçlarına binaen... Şu an uygulamada sadece hizmet içi eğitimle müezzinlerin, imamların eksikleri giderilmeye çalışılıyor. Dolayısıyla bu yeterli olmuyor.
Diyanet Akademisinin kurulmasının iki sebebi var. Bunlardan birincisi ve en önemlisi, Diyanet İşlerinde istihdam edilecek müezzin, imam, kayyım, Kur'an kursu öğreticisi, vaiz ve müftülerin bu Diyanet Akademisinde yapılacak sınavdan sonra akademiye başlamaları; altı ay ile üç yıl arasında bir eğitim almaları söz konusu. Bu, kanun teklifinin 5'inci maddesinde çok açık bir şekilde yazıyor. Bu eğitim sürecinde başarılı olanlar, o zaman sözleşmeli olarak görevine başlayacak ve diğer kurumlardaki sözleşmelilerin hak ve hukuklarına tabi olacaklar. Ancak burada aldıkları kurs süresince de -kanun teklifinin 5'inci maddesinde de bu açık bir şekilde yazıyor- müezzin kayyım olanlara 5000, imam-hatip ve Kur'an kursu öğreticisi olanlara 6000, vaiz olanlara 7000 göstergenin, bunun karşılığı olarak da baktığımız zaman bu kurs sürsince alacakları harçlık, ayda müezzin kayyımlar 1.166 lira, imam-hatipler 1.398 lira, vaiz olanlar ise 1.632 lira; bu kurs süresince bu harçlığı almaya devam edecekler.
Bu Akademinin ikinci kuruluma sebebiyse yani daha... Birincisi, öncelikle ülke içerisindeki müezzinlerimizin, imamların, vaizlerin, müftülerin her bakımdan yetiştirilmesini; dolayısıyla uygulama ve pratik yönünü Akademi gerçekleştirecek. Zaten bu Akademiye girebilmek için ülkenin resmî okulları olan imam-hatip lisesi mezunlarından ve ilahiyat fakültesi mezunlarından alım yapılıyor. Dolayısıyla bunların uygulamaya yönelik eksiklerinin de Akademide giderilmesi sağlanmış olacak.
Diğer taraftan, ülkemiz son yıllarda bölgesinde ve dünyada çok aktif hâle geldi. Diyanet İşleri Başkanlığının, yine Diyanet Vakfımızın yurt dışında pek çok faaliyetleri var. Aynı zamanda, komşu, akraba ve dost ülkelerin de bizden talepleri var. Bu talepler çerçevesinde -yine kanun teklifinin 2'nci maddesinde açık bir şekilde yazıyor- "Diyanet Akademisi yurt dışından gelen mahallin din görevlilerine yönelik eğitim faaliyetlerini yürütür;" diyor. Bugüne kadar, komşu balkan ülkelerinden, diğer ülkelerden bizden din alanında hizmet eden elemanlarına, imamlarına, vaizlerine, müftülerine, eğitim vermemizi isteyenler olduğunda, Diyanet İşleri Başkanlığı, bir şekilde -gayriresmî olarak- hizmet içi eğitim gibi bunu karşılıyordu. Şimdi, bunun yasal altyapısını, zeminini oluşturuyoruz. Diyanet Akademisi, aynı zamanda, dost ülkelerden eğitim almak isteyenlere de ülkemizde aynı şekilde eğitim verecek. Baktığımız zaman bu Akademiye hakikaten bir ihtiyaç var. Bu ihtiyacın olduğunu da az çok ilahiyatçı olanlar bilirler, bu alanda eğitim görmüş olanlar bilirler çünkü uygulamada, pratikte çok ciddi eksiklikler var, bu eksikliklerin giderilmesi de hizmet içi eğitimle yeterli olmuyor. Ayrıca, hizmet içi eğitimde herhangi bir yaptırım söz konusu değil çünkü sözleşmeli olarak almışsınız, memur olmuş, başarısız dahi olsa herhangi bir yaptırım söz konusu değil ama Akademiye girenler başarısız oldukları takdirde sözleşmeliye geçemeyecekler. Bu da din hizmetleri alanındaki kalitenin artması bakımından son derece önemli. Bunu da Genel Kurulun bilgilerine sunmuş olayım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.