GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN VE KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:81
Tarih:21.03.2012

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 194 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek için söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu teklifte Katma Değer Vergisi Kanunu, yap-işlet-devret modeline ilişkin kanun, Kamu İhale Kanunu olmak üzere üç kanunda değişiklik önerilmekte, daha doğrusu teklif edilmektedir. Genel gerekçede 3996 sayılı Kanun çerçevesinde -bu yap-işlet-devrete ilişkin kanundur- bununla ilgili ifadeler var. Buradan şu sonuç çıkıyor: Diyorsunuz ki: "KDV Kanunu yatırıma engel, bu olmaz." Peki, ne olur? "Yap-işlet-devretten KDV'yi kaldıralım. KDV kalkınmaya engel oluyor, KDV'yi kaldırmamız lazım." Peki, kaldırın.

Esasında 3'üncü maddeyle yap-işlet-devret kapsamındaki proje sözleşmelerinde genel bütçe açısından, kamu kurum ve kuruluşları ile bağlı ortaklıklar ve mahalli idareler tarafından gerçekleştirilen yatırım ve hizmet sözleşmelerinin feshedildiğinde idare bunu devir alırsa nihai olarak hazine tarafından dış finansman üstlenilmesi sağlanıyor. Bunun adı "örtülü garanti" kim ne derse desin. Bu, kamu finansmanıyla ilgili Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'la uyuşuyor mu? Konuştunuz mu Hazineyle? Meçhul. Onlar ne diyor, bilemiyoruz.

Şimdi, ama işin esası nereden geliyor, ona bakmamız lazım. Türkiye ekonomisi tasarrufların en düşük olduğu düzeyde. AKP sayesinde yüzde 12'lere düştü. Kaynak bulamıyorsunuz, yok. Özel sektörde de yok, kamuda da yok. Siz diyorsunuz ki, KDV'yle ilgili vaziyeti kaldırırsak rahatlarsınız. KDV'nin falan da iyi olduğu yok. Şubat ayı sonuçlarına bir bakın. Dâhilde alınan KDV yüzde 6 civarında, ithalde alınan KDV de yüzde 3 civarında artıyor. Baktığınız zaman reel olarak gerileme var. Şimdi buna baktığınız zaman zaten tasarruflarda probleminiz var. İşin özü burada. Siz önce kendimiz yapacağız dediniz çıktınız, yapamadınız. Özel sektörden talep gelmedi.

Şimdi, maliyeti düşürelim diyorsunuz ama bu, maliyeti falan düşürmez, ihale bedelini düşürür. Size sonra neye mal olacağı, o hazineye gelip üstlendiğiniz hadiseyle ortaya çıkar.

Bakın, basında ne diyor? "Türkiye tasarruf etme liginde en dipte." Bu sizin için övünülecek bir mesele falan değil. Bunu bir kere kabullenin. Beklentilerin kötüleştiği ortada. En kötüsü, böyle kötü bir dönemde bölgedeki jeopolitik risklerin artmakta olduğu bir zamanla bunun örtüşmesi. Bu çok kötü bir şey. Böyle bir zamanda dış kaynak bulmak elbette zorlaşacak. Şimdi, gazetelere bakın, bu emeklilik fonlarından falan bahsediyorlar. Oradan da Hükûmet Türkiye'ye bir kazık yedirmesin, ona bir dikkat edin, altında ne var?

Tasarrufların dibe vurduğu bir dönemde vatandaşların yüzde 45'inin gelirlerinden çok daha fazla harcadığı Hükûmet tarafından açıklanıyor Sayın Bakan. Bunu Başbakan yardımcısı söyledi. AKP iktidara geldiğinde hane halkı gelirinin 100 lirasının 5 lirası borca giderken, bugün 45 lirası borca gidiyor. İşin temelinde bu var. Türkiye, atılan jetona göre oynayan, oynandığı söylenen bir Hükûmetin, tasarruf konusunda da jetonunun yeni düştüğü anlaşılmaktadır. Şimdi, burada iktidar sözcüleri şunu söylüyor: "Ya biz yatırımları yağdırdık." Allah'tan korkmak lazım. Reel olarak 2012 yılında yatırımların, kamu sabit sermaye yatırımlarının artış hedefi negatif. Önümüzdeki şu 2012 yılı programında Bakanlar Kurulu kararı eki, sizin imzanız altında olan bir şey bu. Burada yazıyor. Ondan sonra kimler taraftarmış? Muhalefet bu hadiseye taraftarmış. Ya siz cesaret edip şunu kanun tasarısı olarak veremiyorsunuz ama buraya kanun teklifi olarak verenler bunu savunamıyor, Bakan gelip savunmak zorunda kalıyor. AKP grup başkan vekili, hangi projeye münhasır olduğunu söylüyor. Siz bunları biliyorsunuz Sayın Bakanım. Eğer gerçekten bu gerekliyse geçirin normal prosedüründen, tasarı olarak verin. Buna mecburiyetiniz var demiyorum ama açıklamalarınızdan o anlaşılıyor.

Şimdi, bakıyorsunuz, Hazine ne diyor, Maliye ne diyor? Sanki buradaki iktidara mensup arkadaşlar konuşuyorlar, biz konuşmuyor muyuz? Gidip konuştum, "Bu 2012 yılı programında var mıydı böyle bir şey?" dedim. "Yok." O zaman sizin için bu yazılanların çizilenlerin, buradaki görüşmelerin hiç önemi yok. Akşam gidiyorsunuz, "Bunu yapmamız lazım." diyorsunuz, yarın geliyorsunuz, bu kanun teklifi olarak? Tasarı olarak verirsiniz siz onu da süreyi uzatıyor, oluyor da kamuda karşı çıkan oluyor, oluyor da bazen bazı bakanların vicdanı razı olmuyor, karşı çıkıyor diye ne yapıyorsunuz? Teklif olarak getiriyorsunuz. Bu arkadaşlar bunu yapıyor diye söylemiyorum, her konuda böyle, artık tasarılar teklife dönmeye başladı. Bu, gerçekten, Hükûmetin de, ülkenin de ekonomik anlamda itibar kaybına uğramaya başladığının bir açık ve seçik delilidir.

Ben şimdi size soruyorum: Denizli'de Denizli milletvekilleri, iktidara mensup arkadaşlar seçim boyunca hızlı tren türküsü söylediler; bununla yapıyor muyuz, bu hâliyle yapıyor muyuz, yapabiliyor muyuz? 2023'e kadar millî eğitimde, sağlıkta, burada ne yapıyorsunuz? Ha bire ihale yetkisi alıyorsunuz, ha bire taahhüt yetkisi alıyorsunuz. Bu, Parlamentonun dışına taşma hadisesidir. Önümüzdeki dönemde ne olacağı belli mi, işlerin nasıl gideceği belli mi, dünya konjonktürünün ne yapacağı belli mi? Şimdi, bunlara çok iyi bakmak lazım.

Bakın, gazetelere baktığınız zaman, ekonomik yorumlara baktığınız zaman, yandaşları bir tarafa koyduğunuz zaman, işsizlikte tek haneye veda nidaları atılmaya başlandı; bunların farkında mısınız? Bakın, Moody's on üç Türk bankasının kredi notunu negatif izlemeye aldı. Diğerleri sizinle ilgili, Hükûmetle ilgili müspet şey söylediği zaman onurlanıyorsunuz, gururlanıyorsunuz, doğal ama menfi söylendiği zaman bunun yalan olduğunu söylüyorsunuz ama bunun yalan olduğunu söyleyen, birkaç gündür hiç kimse çıkmadı, Hükûmetten falan bir açıklama gelmedi, bankalardan da gelmedi.

Şimdi, Çek Yasası çıkardınız, emin olun, 100 bin kişi cezaevine gireceği için, ondan korktuğunuz için çıkardınız. Çünkü neden? Orada da sıkıntı var. Bakın, Çek Yasası'yla ilgili İstanbul Ticaret Odası Başkanı ve diğer oda başkanlarının söylediklerini söyleyeyim: Çek Yasası'ndan yakınmalar gelmeye başladığı, çekin ödeme aracı olmaktan çıktığı, sigorta kapsamına alınmasının talep edildiği, yeni yasanın hülle iflasları artırdığı, karşılıksız çeklerin iki ayda yüzde 10 arttığı, mal satanların artık ek teminat istediği, mal alımında sıkıntıların başladığı, aslında Hükûmetin Çek Yasası'ndaki değişiklikleri, cezaevindekinden fazla mahkûmun cezaevine girmemesi için çıkardığı; bunlar konuşuluyor, her yerde söyleniliyor. Zaten, siz, kamu finansmanından para bulsanız, bunu bütçeden yapacaktınız. Durum iyi olsaydı, fevkalade iyi olsaydı, bunu böyle yapacaktınız. İktidara mensup arkadaşlar bize söylüyorlar "Ya, şu kanuna, bir de mahallî idareleri sokuverelim." diye. Size belki söylemiyorlar. Gelin, bir bakalım ne oluyor ne bitiyor.

Şimdi, buradan özellikle ifade etmek istediğim bir şey var: Gelin, bu yasama düzenini normal şekle sokalım, bu Meclisi germeyelim, doğruları vatandaşa söyleyelim. Ben, teknik anlamda çok detay bir konuşma yapabilirdim ama sizin ihtiyaçlarınızı, zorluklarınızı bildiğim için genel anlamda bir konuşma yaptım. Ama bunları da vatandaştan ne yapmak lazım, saklamamak lazım, çok net ve açık bir şekilde bunu izah etmek lazım.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayhan.