GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE'YE NATO TARAFINDAN PATRİOT HAVA VE FÜZE SAVUNMA SİSTEMLERİ KONUŞLANDIRILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:61
Tarih:05.02.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin balistik füze tehditlerine karşı NATO'dan istemiş olduğu Patriot füzeleriyle ilgili bilgilendirme konusunda AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, öncelikle, bu konuya girmeden Türkiye'nin konumuna bir bakmak lazım. Türkiye, evet NATO üyesi bir ülke ama çevre komşularımıza baktığımız zaman NATO'nun belirlemiş olduğu sıcak bölgeler içerisinde en sıcakları içerisindeyiz. Suriye bunlardan biri; Irak daha henüz çözüme kavuşmamış, bunlardan biri; İran nükleer santral, nükleer silah konusuyla bütün dünyayla sorunu olan bir ülke. Bir taraftan Azerbaycan ve Ermenistan'daki Karabağ sorunu ve çözülmemiş bir Gürcistan ve Rusya. Böyle bir bölge içerisinde Türkiye bir huzur adası ekonomisiyle, demokrasisiyle fakat komşularıyla sıfır politika geliştirme gayreti içerisinde olan bir ülke. Yani Almanya'yı düşünün: Almanya'nın durup dururken "Ben komşularımla sıfır politika geliştireceğim." demesi nasıl mantıksız bir şeydir biliyor musunuz? Çünkü Fransa'yla AB üyesidir, İtalya'yla AB üyesidir, Hollanda'yla AB üyesidir ama Türkiye öyle değil. Çevremizdeki ülkelerin hepsi dünyayla sorunlu. Biz bu ülkelerle sıfır problem politikası izlemek zorundayız ve bunu da sonuna kadar götüreceğiz. Burada geri adım atmak gibi bir niyetimiz de yok. Bu çerçevede de babasının yapmış olduğu bütün katliama rağmen Sayın Başbakanımız da, Dışişleri Bakanımız da Esad'la çok iyi ilişkiler geliştirerek onları dünyayla bütünleştirme gayreti içerisinde oldular fakat -bu, onlara uymadıysa- onların insan haklarına karşı işlediği sorunlara karşı sessiz kalmamız da asla ve asla kabul edilemezdi. Türkiye, burada tavrını ortaya koymuştur.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Türkiye'deki insan hakları ihlalleri ne olacak?

ALİ RIZA ALABOYUN (Devamla) - Ha Patriot'lar konusuna gelince. Türkiye, NATO üyesi olarak bugüne kadar 3'üncü kez Patriot füzesini istemiş; Kuveyt savaşında, Irak savaşında ve bu kez de bu konuda. Patriot'lar, biraz önce Sayın Bakanımızın da, diğer konuşmacı arkadaşlarımızın da söylediği gibi, hem menzili hem de irtifası itibarıyla bir saldırı füzesi değil. Bir füzenin saldırı amaçlı olabilmesi için iki önemli faktör vardır. Bunlardan biri başlıktır, bir diğeri de menzil. Menzil olarak bahsedildi, 20 ile 36 kilometre arasında, irtifası 15 kilometre yani siz 20 veya 36 kilometrelik yarım bir küresel alan içerisinde ve 15 kilometre yükseklikte etkili alanda gelen karşı füzeleri vurup düşürebiliyorsunuz. Ama Patriot füzeleri ne kimyasal başlık taşıyor ne nükleer başlık taşıyor ne de konvansiyonel bir savaş başlığı taşıyor. Yani bugün menzilinin kısa olması, herhangi bir savaş başlığını taşımaması nedeniyle tehdit unsuru olan bir füze değil. Bu konuda ne İran'a karşı tehdittir ne Suriye'ye karşı tehdittir ne de herhangi bir ülkeye karşı tehdittir, teknik olarak bu mümkün değil.

Bir de Patriot füzelerinin taşımış olduğu başlıklar tamamen "avcı başlık" dediğimiz İngilizce tabiriyle "hitt-to-kill" yakala, vur ve öldür, kinetik çarpışmayla düşür anlamına gelen, havada yakalayan bir sistemdir. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki mevcut uçak ve füzelere dayalı hava sistemlerimiz hava savunma sistemi değil, bir yerde caydırıcı sistemler, hava saldırı sistemleridir. Bir füzeyi havada yakalayıp da vurabilen tek sistem bugün, Amerika Birleşik Devletleri tarafından geliştirilmiş olan Patriot'lar veya füze savunma sistemleridir.

Buradaki füze savunma sistemleriyle Patriot'la, NATO'nun geliştirmekte olduğu füze savunma sistemini de birbirinden ayırmakta fayda var çünkü NATO 2004 yılından beri kendi füze savunma sistemini geliştirmeye çalışıyor. Bu sistem sadece ve sadece Amerikan teknolojisi Amerika'da var. Rusya bir teknoloji üretemedi, Japonya üretemedi, İsrail olduğu gibi Amerika'dan aldı, Çin üretemedi. Siz, böyle bir teknolojiyi nereden alacaksınız böyle bir hava savunma sistemi olmayınca? İster istemez Amerika'dan alacaksınız, onun teknolojisi adapte edeceksiniz. Burada, "Amerika'yla mı imzalandı, imzalanmadı?" gibi tartışmaların bu yüzden pek mantıklı bir çıkışı olduğunu sanmıyorum.

NATO'nun füze savunma sistemi dört aşamalıdır. Bunlardan ilki, kısa ve orta menzilli -ki ilk etabı Kürecik ve Romanya'da başlamıştır- daha sonra, bunlar orta menzilli, uzun menzilli ve en sonunda Amerika'yı ve Alaska'yı da içine alacak şekilde ve 2020 yılında tamamlanacak olan bir füze savunma sistemi kendisini bütünleştirecek. Yani, böyle bir füze savunma sistemine niye ihtiyaç duyuldu? Şimdi, NATO üyesi 28 ülke. 28 ülkenin dışında 30'a yakın ülkede -bunların içerisinde bizim komşularımız da olabilir, komşularımız olmayan ülkeler de olabilir- uzun menzilli ve kıtalar arası menzilli füze çalışmaları var. Yani düşünün, bir komşunuz var veya ilişkiler içerisinde olduğunuz bir ülke var, o ülke sizin de hava sahanıza girebilecek, sizin de şehirlerinizi vurabilecek bir balistik füze çalışması yapıyor. Sizin, ister istemez bunlara karşı bir savunma mekanizması geliştirmeniz lazım ve Türkiyede çıkmış olduğu ihaleyle bunu yapmaya çalışıyor. Amerika'dan almış olduğu Patriot'larla veya Almanya'dan gelen Patriot'larla da muhtemelen Suriye'den gelebilecek kimyasal başlıklı balistik füzeyi havada yakalayıp, havada imha etmeye yönelik. Burada başarısına yönelik birtakım rakamlar verildi. Doğrudur, o ilk etaplarda yüzde 70, yüzde 40'lardaydı fakat bugünkü başarısı yüzde 97'ye kadar çıkmış olan bir füzedir. Yani bu füzelerin havadan gelen düşman füzesini imha etmesi gayet doğaldır.

Kürecik konusunda da birkaç kelime etmek istiyorum. Kürecik'teki sistem -Sayın Büyükelçinin de söylediği gibi- aynı radar bir Amerika Birleşik Devletleri'nde var, daha sonra İsrail'de kuruldu, Japonya'da kuruldu, dördüncü de Türkiye'de Kürecik'te var. Zaten İsrail'deki mevcut radar kendi ülkesinin doğusunu tarıyor; füze hareketlerini, birtakım askerî hareketleri kendisi tarıyor. Dolayısıyla, bizim Kürecik'teki bilgiye İsrail'in ihtiyacı yok. İsrail'in Kürecik'teki bilgiyi kullanabilmesi için 28 NATO ülkesinin oy birliğiyle karar vermesi lazım ki Lizbon'daki NATO toplantısında Sayın Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımızın çabalarıyla İran'ın ismi asla geçmedi, hedef olarak, düşman ülke olarak asla gösterilmedi, Türkiye bu konuda bir yoğun çaba sarf etti ve bu konuda elinden gelen bütün gayreti gösterdi. Yani burada radarın görevi doğudaki füze hareketlerini takip etmek. İsrail de orayı tarıyorsa, İsrail'in bizdeki teknik bilgiye bir ihtiyacının olması mümkün değil, bu teknik olarak mümkün değil. Bunun paylaşılabilmesi için de hükümetlerin, 28 ülkenin olur vermesi lazım, bu da mümkün değil hem teknik olarak hem de siyasi olarak, bunu açıklamak istiyorum.

Bir diğer konu, diyelim ki İran'dan bir füze atıldı, Kürecik'teki radar da bunu tespit etti, Romanya'dakine haber verdiler. Romanya'daki füzenin menzili 900 kilometre. Romanya'daki füzenin İran'ı vurmak gibi bir kabiliyeti yok, "SM-3" dedikleri füze ancak o füze, İran'dan gelebilecek füze, ki ister istemez atmosferin üzerinden geçmek zorundadır, atmosferin üzerinden geçtiği zaman da Romanya'daki füzenin menzili içerisine girerse vurulur. Kimyasal başlıkla da taşısa, nükleer başlık da taşısa atmosferin üzerindeki bir nükleer serpinti, kimyasal serpinti kesinlikle söz konusu değildir. Bu konular belki teknik bilgi eksikliğinden kaynaklanan şeylerdir ama bir daha söylüyorum: Patriot'lar kesinlikle saldırı amaçlı değildir, savunma amaçlıdır, caydırıcı amaçlıdır. Bizim, İran'a veya başka ülkelere karşı da NATO'nun füze savunma sistemi geliştirilmiş değildir. İsrail'in kendini koruyabilecek füze sistemi de vardır, Türkiye'nin de NATO'nun da füze sistemine ihtiyacı yok; Amerika Birleşik Devletleri'yle çok rahat ilişki içerisinde, bunu hepiniz de biliyorsunuz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - İsrail'i korumak için siz eş zamanlı radar sistemi kurdunuz.

ALİ RIZA ALABOYUN (Devamla) - O yüzden İsrail'le kesinlikle bir alakası yok, bu, tamamen zihin bulandırmaya yönelik bir gayrettir. Bunun bilinmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Alaboyun.