GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:39
Tarih:17.12.2021

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarımız, bütçenin hazırlanmasında emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sunum ve açılış konuşmasıyla birlikte, eleştirilere verdiği cevapların yanında biraz sonra da kapanış konuşmalarını yapacak Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, bakanlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve değerli üyelerimize, on iki gün boyunca sabır ve sebatla müzakereleri takip eden, katkı sunan tüm milletvekillerimize, bürokratlara, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçe sürecinde emek veren en alt kademeden en üst kademedeki değerli arkadaşlarımıza, kısaca herkese teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Bugün, bütçenin 12'nci günü, birbirinden değerli milletvekili arkadaşlarımız, tüm siyasi parti grupları adına bütçe üzerinde görüşlerini sundular, ifade etmeye çalıştılar. Haklı buldukları, kendilerince inandıkları meseleleri not etmeye çalıştık, yapılabilirleri birbirimize izah etmeye çalıştık. Bu süreç içerisinde bazen hoş olmayan, birbirimizi kırıcı söylemlerde de bulunduk ama o atmosfer içerisinde olduğu kanaatini taşıyarak biz bunların hepsini bir tarafa bıraktık. İnşallah, bundan sonra 2023'teki yapacağımız bütçe maratonuna kadar -sanıyorum- böyle bir ortamla bir daha karşılaşmamayı ümit ediyorum.

Eleştirmek kolay, yapmak zordur. Bugün, cumhuriyet tarihinde, ki dünya ülkelerinde karşılaştığımızda, on dokuz yıllık sürekli bir iktidarın, tek başına iktidarın bulunduğu nadir ortamlardan birini yaşıyoruz. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılını idrak edeceğiz. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzde 21'ini idare etmekten ve... Bugün Türkiye'nin geldiği konumda başarılarını inşa ederek ortaya koyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK PARTİ iktidarını tarihte önemli bir şekilde ifade edecekler ve anacaklardır, yaptığımız icraatları "Bunlar nasıl yapmış?" diye değerlendirme imkânı bulacaklardır. İnşallah, inanıyorum, ümit ediyorum, Haziran 2023 tarihinde önümüze gelecek sandıkta bugüne kadar olduğu gibi yine, milletimiz Cumhur İttifakı'yla birlikte bizi iktidara taşıyacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Eleştiri demokrasinin en önemli unsurlarından biridir ama rakamları da ters yüz etmemek gerekir. Sayın İlhan Kesici'yi burada keyifle izledik; fikirlerine katılmasak, düşüncelerine, ortaya koyduğu ifadelere katılmasak bile büyük bir nezaket içerisinde, nezahet içerisinde söyledi. Sayın Kesici, 1991-93 yılları arasında Devlet Planlama Müsteşarlığı yapmış birisi ama Planlama Müsteşarlığı yapan kişiler sadece rakamlar üzerinden meseleleri ifade etmezler, Müsteşarlık yapan, o makama oturmuş kişiler oranlar üzerinden değerlendirmeyi kendilerine ilke edinirler çünkü "Rakam 10 liradan geldi 100 liraya." demek yerine "10 lira neyin yüzde kaçıydı, şimdiki 100 lira neyin yüzde kaçıydı?" diye ifade etmek mecburiyetinde hissederler. Başkası konuşabilir ama Planlama Müsteşarlığı yapmış birisinin sadece rakamları söyleyip oranlar üzerine gitmemesi gerçekten belki siyasetin kendi üslubu içerisinde doğru bulunabilir fakat kamuoyuyla gerçekleri paylaşmak açısından farklı neticeler doğurur.

Bakın, iç borcu, dış borcu döviz cinsinden -borçları- ifade ettiler. 2002 yılında bizim borcumuzun rakamını Sayın Kesici söyledi ama millî gelirimize oranının ne olduğunu ifade etmedi; 2022 yılı bütçesindeki rakamı da söyledi, oranın ne olduğunu ifade etmedi. 2002 yılında yüzde 43 olan bizim borcumuzun millî gelire oranı bugün yüzde 10'lar seviyesine düşmüştür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şimdi, kullandığınız parayı, aldığınız borcu verimli bir şekilde döndürürseniz, çevirirseniz bundan hep beraber fayda sağlayabilirsiniz; eğer borç almazsanız, kendi yağınızda kavrulursanız en iyisi bu ama dünya artık bir bir küçülmüş. Global bir dünyada herkesin birbirine muhtaç olduğu, sadece kendi iç dinamikleriyle değil, kendi tüketimleriyle değil, bizim iktisatta öğrendiğimiz gibi arpa-kumaş denklemi içerisinde değil, kendi ürettiğini başkasının ürettiğiyle mübadele yöntemiyle değil, para ortamında yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, herkesin birbirine muhtaç olduğu bir dünyada yaşadığımızı ifade etmek istiyorum.

Bakın, Sayın Kesici bazı meseleleri ifade etti, bazı şeyleri ifade etmeye çalıştı, nezaket içinde söyledi ve hakikaten de muhabbetle dinledik. Ziya Paşa'dan örnek verdi, dedi ki: "Lafla peynir gemisi yürümez." Doğru söyledi; yirmi bir yıldır biz icraat yapıyoruz, üretim yapıyoruz, milletimizin çeşitli imkânlarla refah seviyesini artırmak için elimizden gelen gayreti üretiyoruz; yirmi bir yıldır da muhalefette olanlar, sürekli, lafla peynir gemisini yürütmeye çalışıyorlar. Ama hani "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." derler ya, onun halk arasında başka bir deyimi var. Sayın Kesici "Dananın kuyruğunun..." ifadesini kullanırken biraz, edebe, adaba yakışır mı acaba diye bir çekindi, söyledi. Ben de diyorum ki halk arasındaki bu "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." ibaresinin yerine: "Eşek ölür, kalır semeri; insan ölür, kalır eseri."

Bugün "Cumhuriyet tarihinde eser bırakan parti kim?" diye sorduğunuzda: "AK PARTİ" (AK PARTİ sıralarından alkışlar) "2018'den itibaren bu eserlerin sahibi kim?" diye sorduğunuzda: "Cumhur İttifakı" (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İnşallah, bu meseleyi de 2023'ten itibaren devam ettirmeye çalışacağız.

Sayın Kesici eleştirirken dedi ki: "Sizin sıranızda olan arkadaşlar zamanında böyle böyle söyledi." Aslında 2 kişiyi eleştirdi, birini söyleyeyim. Biri, akrabası, herhâlde kayınpederinin ağabeyi -damatları- Sayın Demirel'i eleştirdi. Sayın Demirel ne derdi? "Borç yiğidin kamçısı." derdi. Bakın, değerli arkadaşlar, biz onu demiyoruz, borç yiğidin kamçısı demiyoruz. Biz diyoruz ki: Aldığın borcu, aldığın dış kaynakları verimli şekilde kullandığın takdirde refah seviyen artar. Bugün 6.100 kilometre olan duble yolları 28 bin kilometrenin üzerine çıkaran; hızlı trenleri yapan; uluslararası taşımacılıkta deniz ticaretini en iyi noktaya getirme becerisini gösteren; ticaret hacminin artmasını, dünyanın Türkiye'ye yaklaşmasını sağlayan; sayısını 26 havaalanından 56 havaalanına çıkaran AK PARTİ iktidarı döneminde artık dünya İstanbul'a çok yaklaşmıştır, dünya Türkiye'ye çok yaklaşmıştır. Zamanın hızlı olduğu, zamanın en değerli bir ürün olduğu, en değerli bir kıymet olduğu döneme şimdi diyorsunuz ki: "Altyapı yatırımlarını niye yaptınız? Altyapı yatırımlarına şu kadar kaynak transfer etmeseydiniz." Değerli arkadaşlarım, bir yatırımı yaptığınız takdirde onun sonraki verimine, getirisine bakarsınız, iktisadi manada fayda-maliyet analizini yaparsınız. Biz, yirmi bir yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde fayda-maliyet analizini en iyi şekilde yaptığımıza inanıyoruz, bunu milletimiz de gördü, onlar da inanıyor. Niye? 3 Kasım 2002'den itibaren, bugüne kadar kaç tane sandık geldi bilmiyorum -milletvekilliği seçimleri, belediye başkanlığı seçimleri, anayasa değişiklikleri, referandumlar, çeşitli sandıklar- herhâlde 13-14 tane sandık geldi, her sandıkta vatandaşımızla ibralaştık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Vatandaşımızın bize olan güvenini olduğu gibi tespit ettik ve onların güvenlerini inşallah aynı şekilde, 2023'ten itibaren de devam ettirmeye çalışıyoruz.

Değerli milletvekillerim, şu anda dünyanın içinde bulunduğu çok önemli bir kriz var. 2019 yılının Aralık ayının sonunda Çin'de başlayıp 2020 yılının ilk aylarında İtalya'da baş gösteren, 11 Mart 2020 tarihinde Türkiye'ye gelen pandemi süreci tüm dünyayı şok etkisinde bıraktı. Kimin ne yaptığı bilinmeden, ne zamana kadar süreceği anlaşılmadan, aşının bulunup bulunmayacağı, aşının etkisinin olup olmayacağı tartışmaları varken, bütün dünyanın kapandığı bir süreçte Türkiye de pandemi sürecinde yaşanılan bunalımdan, etkilerden muhakkak etkilenmek mecburiyetinde kaldı.

Bakın, yaklaşık bir yıldır hem Türkiye'de hem dünyada kapanma süreci yaşandı. O zaman "Önce sağlık." denildi. Bütün ülkeler, kendi ülkelerinde yaşayan insanları bu kapanma sürecindeki sıkıntılardan kurtarabilmek için çeşitli ekonomik tedbirler aldılar. 2020 yılının Mart ayından itibaren pandemi sürecinin devam ettiği 2021 yılına kadar bir yıllık süre içerisinde, Türkiye ekonomisini idare edenler, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Kabine üyeleri de dâhil olmak üzere, vatandaşımızın bu sıkıntıdan minimum zararla, minimum refah kaybı yaşayarak çıkması için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Bugün yaşadığımız hadise şu anda dünyadaki en büyük sıkıntıların başında.

Bakın, 29 Eylül tarihi, Avrupa enerji fiyatlarıyla sarsıldı; 14 Kasım, Amerika'da üretici fiyatları on bir yılın zirvesinde; 15 Kasım, enflasyon gelişmiş ekonomilerde de tarihî seviyelerde; yine 15 Kasım, enflasyon rekorlarla tüm dünyanın sorunu; 7 Aralık, euro bölgesi yatırımcı güveninde düşüş var; 7 Aralık, Almanya'da küresel ekonomiye güven geriledi; 10 Aralık, Amerika Birleşik Devletlerinde enflasyon otuz dokuz yılın zirvesinde, Almanya'da yıllık enflasyon otuz yılın zirvesinde; 15 Aralık, İngiltere'de enflasyon on yılın zirvesinde. Tüm dünya bu belayla uğraşırken Türkiye bu belanın ülkemizdeki insanlara, yaşayan kardeşlerimize en az dokunuşunu, en az zararla yapması için elinden gelen gayreti göstermiştir.

Muhakkak bunun ekonomik sonuçları da vardır ve pandemi süreci içerisinde, bütün olumsuzluklara rağmen, tüm dünyanın yaşadığı meseleleri içinde idrak ederek, sessiz ve sakin kalarak, Hükûmetimize, milletimize destek veren değerli kardeşlerimize, vatandaşlarımıza buradan şükranlarımı arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biraz önce Genel Başkan Vekilimiz çok önemli bir konuyu ifade ettiler, dediler ki: "Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan, sadece ülkemize has, bu coğrafyada yaşayan insanların köklerinden aldığı gelenekler çerçevesinde, beraberlik ve bütünlük ruhunu yaşaması doğrultusunda, o ilk amacıyla yaptıkları birlik ve beraberlik göstergesi bugün pandemi sürecini en minimum seviyede zararla atlatan ülkelerin başında gelen ülke, ülkemiz Türkiye'dir."

Bakınız, değerli arkadaşlar, bütün dünyada salgın kaynaklı arz darboğazı, fiyat artışları devam ediyor. Enflasyonla mücadele küresel ekonominin en önemli gündemleri içerisinde, gelişmiş ekonomilerde enflasyon tarihî seviyelerde, dünyada tedarik sorunu yaşanıyor, dolayısıyla da bu, enflasyonu körüklüyor. Şu anda dünyada ilk maddeye, ham maddeye, emtiaya ulaşmakta büyük zorluk var, ulaştığınız emtiayı taşımakta büyük problem var. Geçenlerde burada bir milletvekili arkadaşımız ifade etti, ya bütçe görüşmelerinde ya da başka konuşmasında; normal zamanlarda 1.500-2.000 dolar olan konteyner kirasının 18 bin dolarlara çıktığını, hatta konteyneri kiraladıktan sonra yüksek fiyatların da ortaya çıktığını, konteynerin bulunamaz hâle geldiğini gördük. Amerika Birleşik Devletleri gibi dünyanın en büyük tüketicisi, Çin gibi dünyanın en büyük 2'nci üreticisi olan bir ülkenin kendi siyasi, iktisadi çatışmaları sonucunda... Amerika -en çok tüketen o- diyor ki: "Bana gelen konteynerleri doldurmadan göndermem." Konteyner gelmiş, en büyük ithalatçı... Bin konteyner geliyor, 10 bin konteyner geliyor ama "Bunu doldurmadan ben buradan göndermem." diyor. Hâlbuki, Amerika'nın -örnek veriyorum- bin konteyner gelişi var, 500 konteyner gidişi var ama 500 konteyner orada kaldığından dolayı dünyada bir lojistik sıkıntısı var. Bu süreci de hep beraber aşacağız, aşacağımıza da inanıyorum.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Konteyner yok diye mi bu kadar zayıfladı ekonomi yani? Bu mudur Mustafa Bey? Konteynere mi bağladınız gerçekten? Helal olsun!

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Elitaş, fırsatları aleyhte kullanıyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilim, bakın, ekonominin zayıflaması değil, her şeye rağmen Türkiye ekonomisi ihracatta tarihî rekorlar kırıyor. Bugün ihracatta yaptığımız tarihî rekorlar, kasım-kasım olmak üzere on iki aylık sürede 220 milyar doları aşmış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Elitaş, şu kur krizine bir gelsenize...

Sayın Elitaş, kur krizine bir gel ya, kur krizine bir gel.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bütün olumsuzluklara rağmen Türk iş adamları, Türk sanayicilerimiz, bakanlarımız ve bürokratlarımız dünya ekonomisindeki bu boşluktan faydalanmak için, ülkemizin lojistik sorunlarını ortadan kaldırabilmek için, ihracatımızın, ihracatçımızın önündeki engelleri kaldırarak bugün 220 milyar dolarlık ihracat seviyesine ulaşma başarısını göstermiştir. İnşallah -aralık ayı rakamları ne gelir bilmiyorum ama- tahminler 2021 yılı ihracat rakamlarının 220 milyar doların üzerinde olacağı yönünde, 223 milyar dolar da olabilir, 225 milyar dolar da olabilir.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Dolar 20 TL'ye gidiyor, 20 TL'ye.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bugün, bütün dünyada devletlerin en zor durumda olduğu konulardan biri enerji maliyetleri. Biraz önce Genel Başkan Vekilimizin ifade ettiği gibi, yeşil enerjiyle, dış âlemdeki enerjinin ithali konusunu Türkiye'nin ihtiyacı olmaktan çıkarıp hem öz kaynaklarımızla hem yerli ve millî kaynaklarımızla hem rüzgârımızla hem güneşimizle hem de hidrolik kaynaklarımızla artık dışa bağımlı olmaktan büyük bir hızla çıktığımızı ifade etmek istiyorum. Bundan önce enerjinin ancak yüzde 30'luk kısmı yerli ve millî olabilirken bugün, kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 70'ten fazla kısmı yerli ve millî enerji olarak hayata geçmekte, biz kullanmaktayız. Niye öyle yapabiliyoruz? Bugün, elektriği eğer en ucuza verebiliyorsak, ülke kendi imkânlarından, devlet hazinesi, maliyesi vatandaşımıza bunu yansıtmamak için en minimum zamlarla bu hâli geçiştirmeye devam ediyorsa, BOTAŞ yurt dışından ithal ettiği, uluslararası piyasalarda borsası bulunan bir ürünü beşte 1 fiyatına satarak vatandaşımızı kara kışta, soğukta bırakmamak için gayret gösteriyorsa bu, hazinenin, maliyenin ne kadar sağlam olduğunun, bütçenin ne kadar güçlü olduğunun, milletimizin AK PARTİ iktidarına ne kadar güvendiğinin en önemli işaretlerinden biridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İkinci konu, biraz önce ifade etmeye çalıştığım, yüksek lojistik maliyetler var. Zaten fiyat artışlarının en büyük sebeplerinden biri ham maddeye, ara mala ulaşamamak. Pandemi döneminde kapandığı için ne maden çıkarılabildi ne imalat yapılabildi ne ara mal yapılabildi ne de bu yapılan malların ülkeler arasında taşınma imkânı ortaya çıkabildi. Pandemi dönemindeki en büyük sorunlardan birİ de lojistik maliyetlerinin artışlarıdır ve lojistiğe ulaşmaktaki sıkıntılardır.

Değerli milletvekilleri, OECD raporunun Türkiye'yle ilgili bölümüne baktığımızda, gayrisafi yurt içi hasılanın büyümesinin 2021 yılında yüzde 9 olacağı ifade edilmiş. Çeşitli kereler revize ettiler ama son verilere baktığımızda çift haneli bir büyümeyle karşılaşacağımızı ifade ediyorum. Tüm dünyanın 2020 yılında negatif büyüdüğü bir dönemde Türkiye, ekonomisi 1,8'lik pozitif bir büyümeyi gerçekleştiren bir ülkedir, 2021 yılında da inşallah bu gerçekleşecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2022'de Türkiye ekonomisinin yüzde 3,3 büyüyeceği ifade ediliyor, 2023'te yüzde 3,9 olması tahmin ediliyor. Eylül ara raporunda 2022 için yüzde 3,1'lik bir büyüme beklenmekteydi ama OECD, 2022 yılının 3,1'ini 3,3'le revize etti. Türkiye ekonomisindeki gelişmeyi onlar rakamlarla, onlar çeşitli verilerle hesap ediyorlar ama maalesef, burada muhalefet yapmak üzere kürsüye gelen değerli konuşmacılarımız, hatiplerimiz bunu göz ardı etmeye çalışıyorlar.

Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekteki büyüme oranı yüzde 22, üçüncü çeyrekte yüzde 7,4; net mal ve hizmet ihracatımızın büyümeye katkısı üçüncü çeyrekte 6,8 puan olmuş. Böylece, gerçekleşen yüksek oranlı büyümenin yüzde 92'si net ihracattan karşılanmış yani bütün zorluklara rağmen, bütün imkânsızlıklara rağmen, lojistik sıkıntılara rağmen, Hükûmetimizin aldığı kararlar çerçevesinde ihracatın önündeki engeller kaldırılarak bizim büyümemizdeki en büyük katkıyı sağlayan unsurlardan biri olmuş. 2021 yılı Kasım ayına baktığımızda, ihracat yüzde 33,44 artmış, ithalat yüzde 26,73 artmış, dış ticaret hacmi yüzde 29,63 artmış, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 80,1 olmuş. Türkiye'nin ihracatı ithalatı karşılama oranları... Nadir zamanlarda, kapalı sistemlerden içine döndüğü ekonomilerin bulunduğu zamanlarda ihracatın ithalatı karşılama oranları bu şekilde olur. Ama serbest piyasa ekonomisini egemen kılmış, serbest piyasa ekonomisine kurulduğu günden bu tarafa, iktidara geldiği günden bu tarafa inanmış ve bundan sonra da bozmayacağını her türlü hareketiyle göstermiş AK PARTİ iktidarının serbest piyasa ekonomisinden vazgeçmeyeceğini buradan tekrar altını çizerek ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Serbest piyasa ekonomilerinde... Bakın, inceleyin, bizim 1980 yılından itibaren değiştirdiğimiz serbest piyasa ekonomisiyle birlikte baktığımızda, ihracatın ithalatı karşılama oranları yüzde 50 ile 65 arasında gerçekleşmiş. 55'in altına düştüğü anda bir devalüasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalmış. İhracatın ithalatı karşılama oranı 60'ın altına, 55'e doğru yaklaştığında Merkez Bankasının devalüasyon yapma -o zaman biliyorsunuz sabit kur sistemi vardı- ihtiyacıyla karşı karşıya kalmış. Onun için, değerli arkadaşlarım, on dokuz yıllık iktidar dönemimizde yaptığımız iş gerçekten takdire şayandır ve bunu millet biliyor. Bundan sonraki gelecek sandıkta da en büyük terazi milletin terazisidir, o terazi şaşmaz terazi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Nasıl ki on dokuz yıldan bu tarafa, gelen 13 sandıkta terazi şaşmadıysa, doğru tarttıysa, Haziran 2023 yılında yapılacak seçimde de Cumhur İttifakı'nın terazisi yine ağır basacak, iktidara taşıyacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Kefe" onun adı "kefe." Terazi ağır basmaz. Kefe sizinki, sizin kefe ağır basıyor; öyle demen lazım, terazi ağır basmaz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Terazi standart olur.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Senin terazin bozuk.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Terazi standart olur, kefe ağır basar.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Özgür Bey, sayfaları çevirmeme yardımcı oldun biraz, on saniye zamana ihtiyacım vardı. Teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Su içeceksen ona da yardımcı olalım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar "ticarette yeni yol haritası" diye ortaya koyduğumuz, "bölgesinde önemli ülke" diye ifade ettiğimiz -ki çevremizde üç saatlik uçuş mesafesinde- dünya ticaret hacminin yüzde 50'ye yakın bir kısmının döndüğü süreçte, Türkiye, içinde bulunduğu konumu en iyi şekilde değerlendirerek ihracat potansiyelini artırma yoluna gitmiş. Son zamanlarda, 2021 yılında Libya'yla olan ticaretimiz yüzde 84 artmış; İsviçre'ye ihracatımız yüzde 87 artmış; Birleşik Arap Emirlikleri'ne yüzde 103, Mısır'a yüzde 74, İtalya'ya yüzde 40, İspanya'ya yüzde 40, Hollanda'ya yüzde 34 ihracatımız artmış. Kısaca, yeni ekonomik modelin temel amaçlarından biri de büyüme ve istihdamın sürdürülebilir kılınarak yatırım ve ihracatın artırılması diye ifade ediyoruz. İşte, bu, bizim "yeni ekonomik model" dediğimizin adımları, yol haritasının başlangıcı. İnşallah önümüzdeki dönemlerde de bunu göreceğiz.

Değerli milletvekilleri, biraz önce ifade etmeye çalıştım, dünyadaki en önemli sorunlardan biri enflasyonla mücadele. Türkiye, hatırlarsanız, 1970-1980 arasındaki siyasetçiler "enflasyonla mücadele" diye ortaya çıkarken 1980-2000 arasındaki siyasetçiler hep "Enflasyon canavarıyla mücadele edeceğiz." diye ortaya çıktılar. Rahmetli Özal'ın Türk kamuoyuna hediye ettiği "enflasyon canavarı" ifadesi ve "orta direk" ifadesidir. Bugün, AK PARTİ iktidarı döneminde enflasyon canavarıyla mücadele ettik ama şu anda -o zaman iç dinamiklerin iyi yönetilemediğinden dolayı enflasyon bir canavar gibi gözükürken- on dokuz yıllık iktidarımız döneminde hiç kimse enflasyonu canavar olarak anmadı, anlamadı ama şimdi, küresel manada ekonomide çarkların dönmesinde ortaya çıkan sıkıntıyla birlikte tüm dünyada enflasyon bir canavar olma yolunda. Ama istikrarlı ve kararlı yürüyüşümüzle, mali disiplini elden bırakmayan bütçe yapımızla birlikte, inşallah, enflasyonla mücadele konusunda da en iyi şekilde devam edeceğiz.

Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla lojistik ve enerji maliyetleriyle, temel gıda ve endüstriyel emtia fiyatlarındaki şiddetli artışlarla özellikle Avrupa'da enflasyonun son otuz yılın zirvesine ulaştığını biraz önce ifade etmiştim. Dış ticaretimizin olumlu gelişmesiyle birlikte cari açıkta da önemli bir iyileşmenin olacağına inanıyoruz. Hatırlayın, 2020 yılında, tüm dünyanın kapandığı süreçte, 50 milyon misafiri, yabancıyı ağırlama kapasitesine sahip olan Türkiye'nin 16 milyon misafiri ancak ağırlayabildiğini, 2021 yılında 30 milyonu aştığını... 2022 yılında, inşallah, "Omicron" denilen varyantla ilgili mücadelede Dünya Sağlık Örgütü ve tüm bilim insanlarının yapacakları gayretli çalışmalarla birlikte, yeniden bir kapanmaya gerek olmayacağı kanaatiyle, yabancıları Türkiye'de ağırlayarak onların ülkemize bırakacakları dövizin cari açığımıza da önemli bir katkı sağlayacağına inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyayı yeniden keşfetmiyoruz, zor bir süreçten geçiyoruz. Gelecekteki nesil bugünleri anarken "bir dönemin salgın yaşayanları" diye ifade edebilirler. Tarihte çok salgınlar yaşanmıştır; veba salgını, sarp gibi... Sarp... Doğru söylüyorum, değil mi? (AK PARTİ sıralarından "SARS" sesleri)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - SARS.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Tamam. Onun gibi hastalıklarla mücadele eden biz, geçmiştekileri anlatırken bunları ifade ederiz. Bundan sonraki evlatlarımız da "Bu salgınların altından kalkan kim vardı?" diye sorduklarında, "En az zayiatla, en iyi şekilde çıkan kim?" diye sorduklarında Cumhur İttifakı'nın yaptığını büyük bir heyecanla, büyük bir zevkle okuyarak bize teşekkürlerini, dualarını iletecekler. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

HABİP EKSİK (Iğdır) - Yarım milyon insan Türkiye'de öldü.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Gazel okuma, dinle!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, dün Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği, anlattığı, kamuoyuyla paylaştığı, asgari ücretin 4.253,40 lira olmasıyla ilgili açıklamayı sayın milletvekillerimizle paylaştık. AK PARTİ Genel Başkanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan açıklamasından önce dedi ki: "Biz böyle böyle bir şey açıklayacağız ama asgari ücretteki vergiyi ve damga vergisini kaldıracağız." Ve o anda, Parlamentoda, Grup Başkan Vekili olarak Sayın Maliye Bakanımıza ve diğer bürokratlara bizim böyle bir şey yapacağımızı, teknik bir çalışmayı yapacağımızı ifade ettik. Bugün o teknik çalışmayı inşallah bitiriyoruz. Arkadaşlarımız o teknik çalışmayı hazırladılar, son noktasını verecekler muhtemelen biraz sonra, AK PARTİ Grubu olarak biz de bunu değerlendirip milletvekillerimizin imzasıyla teklifi gerçekleştireceğiz.

Bakın, buraya çıkan, kürsüdeki milletvekili arkadaşlarımız diyorlar ki: "Sayın Cumhurbaşkanı niye buraya gelmiyor?" Değerli milletvekilleri, ya, Allah aşkına, eleştirdiğiniz Anayasa'yı bir okuyun. Eleştirdiğiniz Anayasa'nın 161'inci maddesinde diyor ki: "Bütçeyi Cumhurbaşkanı yapar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya bakan savunur." Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütçeyi savunmasına Anayasa izin vermemiş. Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanımızın burada -161'inci maddeye göre- ifade etmesi mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanı yıllardır bu kürsüde -hem kapanışta hem açılışta- bütçe hakkında görüşlerini ifade ettiler, onları anlatmaya çalıştılar ama Anayasa gereğince şu anda bu bütçeyi savunmak Cumhurbaşkanı Yardımcısının veya üst düzey bir bakanın işidir.

Asgari ücretin 4.253 liralık kısmına gelince, daha on gün önce Sayın Kılıçdaroğlu "Asgari ücret en az 5.500 lira olmalı." dedi. Sayın Özgür Özel de -sataşmıyorum Özgür Bey'e, onun ifadesini söylüyorum- dedi ki: "Asgari ücret şu hesaba göre 5.450 lira olmalıdır."

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kur hesabına göre.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu hesaba, kur hesabına göre söyledi. Ama hani, zamanında burada, kürsüde Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasını yaparken "Aile yardımı 600 lira vereceğiz." demişti. Sayın Başbakan da buraya çıkmıştı, Sayın Erdoğan, demişti ki: "Ya, senin belediyelerin var -o zaman İzmir Belediyeniz vardı- hadi aile yardımı ver de göreyim." (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama şimdi İstanbul'unuz var, Ankara Belediyesi var, İzmir Belediyesi var...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Veriyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...asgari ücreti 5.450 lira... Hadi Özgür Bey'inkini bir tarafa bırakalım, doğru olan Kılıçdaroğlu'nun sözüdür, 5.500 lira yapma imkanınız var mıydı?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Var, var, vereceğiz. Merak etme.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Niye yapmadınız? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Veriyoruz, veriyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama Sayın Kılıçdaroğlu... Hani, kürsüde milletvekili arkadaşlarımız bir tekerleme söylüyorlardı ilk üç gün "Geliyor bir şey, geliyor..."

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Geliyor gelmekte olan, gidiyor gitmekte olan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - "...gelmekte olan." On bir yıldır yerinde durmakta olan, dün "Asgari ücreti biz 4.500 lira yaptık." dedi, biz asgari ücreti açıkladıktan sonra. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biraz önce de Sayın Hamzaçebi dedi ki: "Şöyle şöyle olması lazım asgari ücret."

Bakın, değerli milletvekilleri, 2002 yılında asgari ücret 116 dolardı, en yüksek olduğu zirve 380 dolarlar seviyesine geldi, anlık 400 dolarları buldu, 330 ile 350 dolar arasındaydı ama Sayın Özgür Özel'in yaptığı hesaplama, Sayın Kılıçdaroğlu'nun sanki yapılmayacak gibi estiği gürlediği, "Belediyelerimizde biz gerekeni yapacağız." dediği... Ne oldu? 250 lira fazla verdi.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Şu anda kaç dolar Sayın Elitaş?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi, biz, onların İstanbul Belediyesinin, Cumhuriyet Halk Partisine ait diğer...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Bir dakika süre verelim Sayın Elitaş'a.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Başkanım, Sayın Kesici'ye verdiğiniz süre kadar verir misiniz?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - On dakika...

BAŞKAN - Yavaş yavaş... Bakalım.

Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Kılıçdaroğlu'nun elinde imkânı varken bunu bekliyoruz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Vereceğiz, vereceğiz, merak etme.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Rahat ol.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bekliyoruz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Siz merak etmeyin, daha fazlasını da vereceğiz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İstanbul'da, İzmir'de, diğer büyük belediyelerde çalışan işçiler dört gözle bekliyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Daha fazlasını, daha fazlasını... Hep fazlasını...

BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama size şöyle bir şey daha söyleyeyim: Asgari ücretteki vergiyi de indirdik.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - O da bizim önerimizdi.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Onu da biz söyledik.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, asgari ücretteki vergiden 447 lira 30 kuruş indirim yaptık, damga vergisiyle beraber indirimini gerçekleştirdik.

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Elektrik faturalarını ödesin; Adana'nın, Mersin'in elektrik faturalarını.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çiftçilerin bile elektrik faturasını ödedik.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ha, elektrik faturalarını ödeyin; Adana'da, Mersin'de yaşayan vatandaşlarımızın elektrik faturalarını da ödeyin.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ya, biz ne diyorsak onu yapıyorsunuz, Allah razı olsun (!)

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Bütün Türkiye'nin elektrik faturalarını ödeyin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, İstanbul'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi nezdinde çalışan işçilerimiz de bizim vergiyi istisna kılmamızdan dolayı onlar da faydalanacaktır.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Biz de teşekkür ediyoruz, bizim dediklerimizi...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Öte yandan, biz bu yükü sanayicimize, iş adamımıza...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Çok teşekkürler (!) Bizim dediklerimizi yapın.

BAŞKAN - Sayın Elitaş, bir dakika süre daha veriyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...yüklememek için, değerli milletvekilleri, eğer normal şartlar altında biz vergiyi, gelir vergisi ve damga vergisini indirmemiş olsaydık asgari ücretin, 4.253 lira 40 kuruşluk olan rakamın işverenimize maliyeti 6.350 lira olacaktı. Ama şimdi, işverenimizi de bu yükten kurtarabilmek için 5.897 liralık bir rakamı asgari ücretin işverene maliyeti hâline getiriyoruz. Yani bu ücretten doğrudan doğruya işverenler engellenmesin, çalışma barışını bozmasın, onların dünyadaki bir arz noksanlığı döneminde aktif çalışmalarını engellemesin, maliyetler üzerinde bunun fiyat artışına sebebiyet vermesin diye böyle bir dengeyi de yaptık.

Son olarak bir şeyi ifade etmek istiyorum: Sayın Kesici 128 milyar dolarla ilgili bir açıklama yaptı. Biz o açıklamasını, kürsüde yaptığı açıklamayı da aynen kabul ediyoruz çünkü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Elitaş, bir dakika süre daha ilave ediyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...Sayın Kesici "İki saatlik program içerisinde AK PARTİ'li arkadaşlar benim konuşmamda on beş saniyelik, yirmi saniyelik kısmı kesmişler, yapıştırmışlar, kopyalamışlar, ifade etmişler..." Ama biz, Sayın Kesici'nin, iki saatlik program içerisinde iki dakika veya iki buçuk dakikadaki söylediklerinin şu anda kürsüde söyledikleriyle aynı olduğunu söylüyoruz ama arada bir fark var, siz diyorsunuz ki: "Fatih Sultan Mehmet Han'dan itibaren bütün devletin kayıtları duruyor, Merkez Bankasının kayıtları da duruyor. O kayıtlarda neyin nereye gittiği bellidir."

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Nereye gitti?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Fakat Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisinin çeşitli sözcüleri "Bunları talan ettiniz, bunları hırsızlık yaptınız, bunları yurt dışına kaçırdınız." dedi. Sayın Kesici'nin söylediği ile Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği arasında büyük fark var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Para yok, para yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Kesici diyor ki: "Her şey kayıtlıdır, muhasebede hiçbir şey kaybolmaz."

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Para yok, kime satıldığını açıkla." diyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki: "Bunu çaldınız çırptınız." (CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O da var, o da var.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bir dakika süre daha verin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ucuzdan verdiğiniz de var.

BAŞKAN - Sayın Elitaş, tamamlayalım lütfen.

Dördüncü dakika, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Kesici'ye beşinci dakikayı vermiştiniz, bu son.

BAŞKAN - Bakalım, ona göre...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Aradaki nezaket ve letafet...

Bakın, burada eleştiren arkadaşlarımız... Milliyetçi Hareket Partisini dinledim, televizyonda dinledim, Cumhuriyet Halk Partisinin sözcülerini dinledim, 2 sözcüsüne de teşekkür ediyorum fikirlerine katılmasak dahi ama bir nezaket vardı, bir letafet vardı, bir samimiyet vardı. Sayın Genel Başkan Vekilimiz, o da aynı nezaket çerçevesi içerisinde sadece bizim duygularımıza hitap edecek, bizi biraz daha heyecanlandıracak ama sizi kırmayacak söylemler gerçekleştirdi. Ben de o çerçevede devam etmeye gayret ediyorum çünkü konuşmacıların o latifliği, o güzel esprili yöntemleri... Ama şimdi bakıyorum, düşünüyorum; ya, Allah aşkına, bunu 6 Aralıkta yaşasak ne olurdu? Sizin Genel Başkanınız şuraya çıktığında o letafeti, nezaketi Türkiye Büyük Millet Meclisinin mehabetine uygun bir şekilde konuşmayı gerçekleştirseydi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu nezaketsizlik ama, bu nezaketsizlik!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Hayır, ben bir şey söylüyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu nezaketsizlik!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama ben nezaketsizlik yapmadım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Gerçekten nezaketsizlik!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Onu nezaketsizlik yapana...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu çok büyük bir ayıp yani.

BAŞKAN - Sayın Elitaş...

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu letafeti...

Son cümlem...

BAŞKAN - Sayın Elitaş, son bir dakika.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu letafeti, bu nezaketi gerçekleştiren, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçeyi eleştiren, katkı sağlayan, değerlendirme yapan tüm siyasi parti gruplarına, milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, aynı bugünkü letafetin ve de nezaketin bundan sonraki süreçlerde de devam etmesini diliyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Madde 161'le ilgili söyledikleriniz doğru değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)