| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 16.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün asgari ücret 4.250 lira olarak açıklandı, biz bunu olumlu karşılıyoruz; üzerinde de yaklaşık 450 liralık bir vergi yükü vardı, biz de bundan daha önce "İşveren üzerinden bu yük kaldırılsın" diye temennide bulunmuştuk, dolayısıyla onun da kaldırılmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade ediyoruz, dolayısıyla bunu da olumlu karşılıyoruz. Tabii, paranın satın alma gücü de önemli. 2021 yılı başında asgari ücret 2.826 lirayken döviz kuruna göre 380 dolardı; bugün, 2021 yıl sonu rakamlarıyla da 275 dolar yani satın alma gücü açısından bir yılın gerisine gittiğimizi söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Sayın Bakanımız -gerçi şu an burada değil ama- burada ifade ederken Almanya'dan, Fransa'dan, Avrupa ülkelerinden asgari ücretle ilgili rakamları beyan etmişti; Türkiye'deki asgari ücretin alım gücünün onlardan daha yüksek olduğunu ifade etmeye çalışmıştı. Keşke burada olsaydı ama herhâlde gelince arkadaşlarımız söyler. Acaba, Almanya'da asgari ücretle çalışanların toplam çalışanların içerisindeki payı yüzde kaç? Yani bugün, Almanya'da asgari ücretle çalışan bir insanın hiç olmazsa bir yılın sonunda bir araç alma, ayağını yerden kesecek orta ölçekte bir araç alma şansı var. Acaba Türkiye'de, asgari ücretle çalışan bir insanın, bırakın arabanın kendisini tekerleklerini alma şansı var mı bir yıllık ücretiyle? Onun için, bu işi de fazla şey yapmak istemiyorum ama paranın satın alma gücü açısından baktığınız zaman, ümit ediyoruz ki aynı değerleri yakalar.
Buna paralel olarak, tabii, çalışanlar var. Bu daha çok özel sektörü ilgilendiren bir husus, onun yanı sıra devlette çalışan memurlarımız var, emeklilerimiz var. Ocak ayı geliyor, hiç olmazsa bu zam oranını onlara da yaparsanız bu konuda tabii ki mutlu oluruz.
Ama bunlara devam ederken bir de paranın değeri var yani bugün hepimiz hipodromda atları seyreder gibi işte euronun değeri bu, altının değeri bu, doların değeri bu diye ha bire gözümüz scoreboardda, ne olup bittiğini izlemeye çalışıyoruz, sanki para birimi TL değil de dolar olan bir ülkede yaşıyormuşuz gibi ha bire scoreboardları takip ediyoruz. Doğal olarak takip ediyoruz, neden? Çünkü bugün girdilerin önemli bir kısmı dolar bazında; başta enerji girdileri olmak üzere, girdiler dolar bazında, otomatikman takip ediyoruz. Bugün dolar 15,6 lira görülse bile ticaret olarak bakın, bugün özellikle emtia piyasasında 17-18 liralardan fiyatlanıyor Değerli Başkanım. Yani artık vadeli satışlar bir tarafa gitti, diyor ki "Sen vade istiyorsan kur 15,6 olmasına rağmen serbest piyasa 17'yi, 18'i esas alıyor, eğer bu kuru kabul edersen ben sana vadelendirme yapabilirim." Bugün peşin fiyatla mal bulmak hakikaten problem. Yani siz ortaya koyduğunuz programla üretim ekonomisini destekleyeceğinizi ifade ederken sizin bugünkü programınız tümüyle tüketimi destekliyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Tümüyle tüketimi destekliyor yani bugün insanlar bulduğu her şeyi satın almaya çalışıyor; bunun adına ne derseniz deyin yani bunun adına "demir" deyin, bunun adına "beton" deyin, bunun adına "alüminyum" deyin, bunun adına "ahşap" deyin, bunun adına "MDF" deyin, bunu gıda sektöründe diyebilirsiniz, kimya sektöründe diyebilirsiniz.
Şimdi, kendi hâlinde bir pazar oluşmuyor, malını satmamak için yüksek fiyat söylüyor. Yani piyasadaki dengeler öyle bozuldu ki "Nasıl olsa ben bu malı satsam tekrar yerine koyamayacağım." diyor, yerine koyamayacağı endişesini taşıyor; dolayısıyla, otomatikman kendine göre bir pazar uydurmuş ve dolar bazında yüksek fiyatla rakamlar ifade ediyor. Bugün ticari rakamlar maalesef, şimdiden serbest piyasada emtia 17-18'ler üzerinden işlem görüyor. Tabii, bugünkü genel değerlere baktığınız zaman da Türk parasının değeri... Bugün etrafımızdaki ülkelere baktığınız zaman, işte, en basitinden 1 Bulgar levası 8,74 lira. Saymıyorum yani tersten saysak daha rahat hareket ederiz. Yani 50 kuruşun bugün madeni para olarak değeri 106 kuruş yani 50 kuruşun madensel değeri, madeni para olarak değeri maalesef 106 kuruş. Paranın değerini hepimizin koruma mecburiyeti var, bunun ötesinde bir şeyi düşünmek mümkün değil.
Onun için, süratle piyasaya müdahale etmeniz lazım, süratle bu stokçuluğu kim yapıyorsa... Bugün icranın başında sizsiniz. Özellikle iç piyasada rakamlar aldı başını gitti, her yönde maliyetler aldı başını gitti. Özellikle inşaat sektöründe -size de geliyordur, zaman zaman bu kürsüden de söyledik- hepsi, rekabetle iş alan müteahhitlerin yüzde 99'u bugün batmayla karşı karşıya, eğer siz fiyat farkı veyahut da tasfiye kararnamesini çıkarmadığınız takdirde.
Bakın, son dönemde yapılan ihaleleri -burada diyordunuz ya tenzilatları- son ihaleleri söyleyeyim: Her biri yüzde 50, yüzde 60 zamlı teklif veriyorlar. Yani bırakın, ihalelerde, sizin hazırladığınız, keşifler üzerinden tenzilat yapılmasını -burada hep tenzilatlarla rakamları ifade ediyordunuz- maalesef, bugün, yapılan ihaleler tenzilatı bırakın, yüzde 50, yüzde 60 zamlı tekliflerle işlem görüyor; doğal olarak da ihaleler iptal oluyor.
Tabii, buna paralel olarak ben biraz da Samsun'dan örnek vermek istiyorum. Samsun, bugün, her yönüyle -yani ulaşım olarak kara yolu, demir yolu, hava yolu, deniz yoluyla- herkesin ulaşabileceği bir il ama genel manada, Samsun bile maalesef geri gidiyor. Tamam, bu yıl ihracat rakamları 1 milyarın üzerinde ama bugün, Türkiye'deki millî gelir ortalama 8.598 lira iken maalesef, Samsun'daki rakam 5.880. Yani Samsun gibi bir yer bile ortalama millî gelirin yaklaşık yüzde 31 altında. Onun için, ben buradan söylüyorum: Sayın Bakanım, Samsun bu işte model bir il olabilir. Her tarafı yani bugün, sanayi açısından, tarım açısından, üretim açısından, lojistik açıdan her şeye sahip ama her geçen yılda kişi başına düşen millî gelir Samsun gibi yerde düşüyorsa, e, Türkiye'nin geneline baktığınız zaman "Vay Türkiye'nin hâline!" diyebiliriz. Onun için, bu konuyla ilgili asıl olan güvendir. Zaman zaman bu kürsüden de ifade ediyoruz; yani sözlerle, eylemlerle işte "Biz güven tahsis ediyoruz, istikrarla ülkeyi yönetiyoruz." demeniz bir anlam ifade etmiyor. Yani, piyasa bunu satın almıyor. Sayın Bakanın iyi niyetle söylediği "İşte, siz ücretiniz kadar batarsınız, biz bin kişiyi çalıştırıyoruz, komple batarız." Hani bu göreve olan şevkinden, azminden, hani bu işe katkı sağlayacağından bahsediyor ama piyasa o kadar kırılgan hâle geldi ki bu bile olumsuz etki oluşturuyor. Onun için bu tür durumlarda muhakkak piyasaya güven veren, piyasayı rahatlatan adımların atılması lazım.
Şahsen asgari ücretin bu manada ilan edilmesini biz destekledik ama faizin 100 puan düşürülmesini -iş dünyasından gelen birisi olarak- hâlâ anlayabilmiş değiliz. Yani, bugün 15'ten 14'e düştü ne oldu? Bugün dolar kuru yaklaşık yüzde 5 arttı. Yani, oradan siz "Düşük faizle üreticiyi destekleyeceğiz." derken dolar kurundaki 1 kuruşluk artışın 4 milyar olduğunu artık herkes biliyor. Onun için tam tersine etki yaptığını görüyoruz. Ona paralel olarak ne yapıyorsunuz? 14-15'le bu borcu kim alıyor? Sizin bu aşağıya çektiğiniz kredi faizleri piyasaya yansımıyor. Yani bugün piyasanın yüzde 65'ini tüketici kredileri oluşturuyor. Bugün tüketici kredilerinde hiç 14 olanı duydunuz mu, hiç işittiniz mi veyahut da özel bankalardan 14'le kredi veren bir banka tanıyor musunuz? Tanıyamazsınız. Zaten devlet onlara borçlanıyor, parayı onlara veriyor, onlar dönüyor yüzde 22,7 faizle devlete satıyor. Dolayısıyla siz gerçekten piyasayı desteklemek istiyor iseniz sizin üreticiyi, çiftçiyi desteklemeniz lazım ki işi kaynağında çözebilesiniz.
Bence ondan da daha önemlisi şu: Siz, şimdi "Mücadele edeceğiz." diyorsunuz, belli kurum ve kuruluşların başındaki insanları ha bire değiştiriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Başta TÜİK olmak üzere, aynı şekilde Merkez Bankası Başkanı da maalesef bu ülkede dayanmıyor. Ümit ediyoruz ki Maliye Bakanımız uzun süreli görev yapar da hiç olmazsa aldığı tedbirleri uygulama şansı olur. Şimdi, Merkez Bankasında topunuz var, tüfeğiniz var ama mühimmat yok yani atacak merminiz yok; zaten piyasaya müdahale edecek rakamınızı, 128 milyar doları bitirdiniz. Önce, biraz istihkâm oluşturmak için, gelecekte biraz mücadele edebilmeniz için benim size tavsiyem şu: Hiç olmazsa bir ay hiç beyanat vermeyin; emin olun, dolar kurunda ciddi düşmeler olacaktır.
Ben 2022 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)