GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:38
Tarih:16.12.2021

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) - Birileri her gün zenginleşirken her gün daha da yoksullaşan emekçi halkımızı selamlıyorum.

Dün parti sözcümüz Sera Kadıgil konuşurken "Ben buradakilere konuşmuyorum." dediğinde "İyi o zaman, biz de dinlemiyoruz." dediniz. Ben bugün direkt size konuşacağım, o yüzden çok iyi dinleyeceğinizi umuyorum.

Geçtiğimiz günlerde bütün işi gücü provokasyon olan bakanınız buraya geldiğinde onur ve şahsiyetten bahsetti, dedi ki: "Onura sahip çıkmak, bakan ya da milletvekili olduğumuz için değil, insan olduğumuz için hakkımızdır." Onur ve şahsiyet önemli.

Siz böyle bakanın anlattığı gibi tırışkadan hikâyeler seviyorsunuz ama ben size gerçek bir hikâye anlatayım. Üniversiteyi kazandığımda Adana'ya babamla birlikte gittik. Yolda bir sürü şey konuştuk, çok önemli değil konuşmanın hepsi ama bir yerde şöyle bir şey söyledi: "Benim sana bırakacak hiçbir şeyim yok, sadece bir ismim var ama onurlu bir isimdir, seni hiç utandırmaz."

Onur, gurur, şahsiyet, haysiyet; dedim ya, bunlar çok önemli şeyler ama aynı zamanda da çok kırılgandır mesela. O yüzden hayatlarımızı bunlara korumaya adarız hepimiz, aynı babam gibi, iyi bir isim bırakmak için. Fakat bir gerçek var ki bu olguların hiçbiri sırf istiyoruz diye olmaz, yaşamlarımızda yaptıklarımızın toplamıdır, karşılığıdır bu, tercihlerimizdir aslında bizi biz yapan. Sonuçta hepimiz onurumuz için yaşıyoruz ve bundan başkası lafügüzaf fakat bazen merak ediyorum, belki cevabı sizde vardır. Bir onur, nasıl bir onurdur ki her gün hakaret ettiği, yolsuzlukla suçladığı, "Hesap sormazsam namerdim, namerdim." dediği insanın kapısına gelip, biat edip verdiği görevi kabul etmeyi mümkün kılar? Bir onur, nasıl bunları söyleyen kişiyi kalkıp ayakta alkışlar ve hiç zedelenmez mesela? Bir insanın onuru, adının mafyayla anılmasını, her türlü kirli ilişkilerde adının anılmasını ya da mafyadan rüşvet alındığını ve kim olduğunu bildiğini söyleyip susarak bu suça ortak olunmasını nasıl kaldırır? Bir başkası kendi alanıyla ilgili açıklama yaparken "Sen gel buraya gel, ne dedin bakayım?" diye Genel Başkanı tarafından azarlanmayı insanın gururu nasıl kaldırır ya? Ormanlar yanarken yangın söndürme uçağı alma inisiyatifi bile verilmeyen bir yönetici bunun için Genel Başkanından talimat beklerken onuruna hiç mi dokunmaz bu durum mesela? Durup uzun uzun bakıyoruz size. Yaşamak için çöp toplamak zorunda olan insanlara "Haksız kazanç elde ediyorsunuz." demek, ülkenin en iyi fakültelerinden bir yılda verilen mezun sayısından daha fazla doktorun yurt dışına gitmek istemesi ya da bir gencin tarikat yurdunda kafasının kesilmesi, öldürülen onca çocuk, öldürülen onca kadın, tacize uğrayanlar, canım ormanların çok uluslu şirketlere peşkeş çekilmesi, limanların ülkenin neredeyse her yerine musallat ettiğiniz Katarlılara satılmaya çalışılması, Birleşik Arap Emirlikleri'nden para dilenmek, Amerikan Başkanının kapısında "Dostum Biden" diye bekleyip konuşmaya çalışmak, ülkenin bütün fabrikalarını satmak, ülkede yetişen her ürünü artık ithal ediyor olmak hiç mi rahatsız etmez bir insanı?(CHP ve HDP sıralarından alkışlar) İnsanlar ekmek kuyruğunda; benzin, mazot 10 lira; markette bebek maması bile kotayla; bir vekiliniz "Sebzeyi, meyveyi taneyle alsınlar." diyor; bir başka vekiliniz "Soğan ekmek yeriz." diyor; fabrika işçisi tatlı alacak parası olmadığı için kumanyasından artırıp eve götürüyor. 80 yaşına gelmiş emekli pazarda tezgâh açar, küçücük çocuklar seyyar satıcılık yapar, insanlar çaresizlikten intihar eder, yeni Hazine Bakanınız -umarım konuşma bitene kadar değişmez- emekçiye "Sizin maaşınızdan fazla kaybedecek bir şeyiniz yok, ben babamdan kalan her şeyimi kaybederim." der -ki o tek maaşın bütün bir hayat olduğunu bile bile- ve millete ağız dolusu sinkaflı küfür eden saray beslemesi sözüm ona iş insanlarına dolarla kamu ihaleleri verilir -onlarcası, yüzlercesi- tekinizin bile ne onuru zedelenir ne gururu kırılır ne yüzü kızarır. O kadar şey olurken bir tek neyden onurunuz kırılıyor biliyor musunuz? Bir el hareketinden. Yani sonuçta ülkede bu kadar şey olurken kılınızın kıpırdamadığını görünce insanlar, el hareketinden bu kadar utanacağınız minnoş kalplere sahip olduğunuzu düşünememiş olabilirler hakikaten, kusura bakmayın. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Neyse tabii, herkesin onuru kendine benimkisi sadece merak. Ben hikâyeme döneyim. Devamı yirmi yıl sonra oldu çünkü. Yine bir gün babamla arabada gidiyoruz. Ben artık, hikâyenin başında babamın olduğu yaştayım, annem de babam da oldular 61 yaşında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Bazı insanlar, yarattığınız dönemin ruhuna uygun olarak kısa yoldan servet kazanıp zenginleşirken ailemin, geçen bunca zamana, bunca emeğe, bunca çalışmaya rağmen önümüzdeki ay bile ne olacağını bilmiyor olmasının beni gerçekten çok rahatsız ettiğini söyledim. Dedi ki: "Ama hiç kimse o insanların arkasından konuştuğu gibi bizim arkamızdan konuşamıyor." Hah, işte onur, gurur; iyi, temiz bir isim bırakmak bu. Babam beni hiç utandırmadı, ben de oğlumu utandırmamak için bir yaşam sürüyorum. Sizden bu kadar lafın üzerine utanmanızı da beklemiyorum fakat emin olun, çocuklarınız utanacak.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ayıp, ayıp!

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - "Bu kadar mal, mülk bırakacağınıza keşke bize bir isim bıraksaydınız." diyecekler.

O yüzden son sözüm: Biz bu ülkeye yapılanların hesabını yapandan da hesap sormak yerine namert olmayı tercih edenlerden de soracağız, sormazsak da yuh olsun bize! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından "Yuh!" sesleri)