| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 11.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanlarım, sayın milletvekillerimiz; Çalışma Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi ülkemizde işçilerimiz 1947 yılında, memurlarımız ise 2001 yılında sendika kanununa kavuştular. İşçi sendika kanunundan bu yana yetmiş dört yıl, memur kanunundan bu yana da yirmi yıl geçti. İşçilerimizin toplu sözleşme hakkı, grev hakkı ve uzlaşamazlarsa bağımsız hakem kuruluna gitme hakları var. Yine, işçilerimizin siyaset yapma hakları var ama memurlarımızın siyaset yapma hakkı da yok, grev hakkı da yok ve en önemlisi, toplu sözleşmede anlaşamazlarsa bağımsız hakem kurulu hakları da yok çünkü bağımlı bir hakem kuruluna başvururlar; sonuçta taraflı hakemin yönettiği maçtan sağlıklı sonuç, hak, adalet çıkmaz. Bu düzenleme nasıl oldu? 2010 yılı Anayasa değişikliğinde iktidarımız, Uzlaştırma Kurulunu, memurların gittiği Uzlaştırma Kurulunu, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu şeklinde değiştirdi ve yoğunlukta olan kendi atadığı insanlara, memurları teslim ettiler.
2010 Anayasa değişikliğinde memura grev hakkını çok gördüler. Siyaset hakkını da çok gördüler ama kuruldukları günden bu yana "3Y" dediler. 3Y'nin biri neydi? Yasakların kalkmasıydı ama memurlara yasaklar hâlen devam ediyor.
Sayın Bakanım, bu yıl toplu sözleşme yaptınız memurlarla, memurların birçok talebi geldi önünüze ama büyük bölümünü reddettiniz; grev hakkı yok, toplu sözleşme hakkı yok; yok, yok, yok. Yaptığınız zam, artışlar... "5+7" dediniz, "Enflasyon farkı olursa veririz." dediniz ve çok önemli bir şey daha söylediniz: "Biz, memurları enflasyona ezdirmeyiz." Yahu, şu kürsüden defalarca söyledim: Bu yalanı söylemeyin, memurları her yıl enflasyona ezdiriyorsunuz. Niye ezdiriyorsunuz? Hadi, TÜİK'in enflasyon rakamlarını doğru kabul edelim, değil de... Memurlarımız, bütün memurlarımız, istisnasız 4 milyon memur her yıl vergi dilimleri nedeniyle bir üst vergi diliminden vergi ödüyor, her yıl kayıpları en az yüzde 2-3 oranında oluyor. Siz de zaten 3+3 veriyorsunuz, artı, efendim, olursa enflasyon farkı veriyorsunuz. Olmaz böyle şey Sayın Bakanım, bunu düzeltiniz, bunu düzeltiniz de "Memurları enflasyona ezdirmiyoruz." dediğiniz zaman biz de artık "Yalan söylüyorlar." demeyelim çünkü devletimizi yönetenlere biz bunu demek istemeyiz, çok da hevesli değiliz.
Sayın Bakanım, biliyorsunuz, kamu görevlileri ILO'yla ilgili sıkıntılar yaşıyor. Niye yaşıyor? Biz Türkiye olarak ILO'da sürekli olarak kara listeye alınıyoruz. Neden kara listeye alınıyoruz? Çok ayıp bir şey ya. Yani çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeler ama Aplikasyon Komitesine alınıyoruz. Niye alınıyoruz? Baktığımız zaman, iki sebepten; çalışma hayatındaki sıkıntılar ayrı ama en önemli sebep, siyasi ayrımcılık, sendikal ayrımcılık; evet, kamudaki siyasi ayrımcılık sendikal ayrımcılık. Sayın Bakanım, siz kamuyu çok iyi biliyorsunuz, çalışma hayatını çok iyi biliyorsunuz; ne olur, buraya elinizi bir dokunun; ne olur, kamudaki şu liyakatsizliğin, ayrımcılığın, hele hele sendikal ayrımcılığın, önüne bir geçiniz; takip edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanımız bir yanlış yaptı, ağustos ayında, gelir gelmez bir yanlış yaptı; dedi ki: "Efendim, yüzde 1'in altında üyesi olan sendikalar merdiven altı sendikalardır." Hayda! Ya, Sayın Bakan, bu sendikaların denetimi sizde, istatistiklerini siz yayınlıyorsunuz. Yahu, nasıl merdiven altı dersiniz kurulmuş sendikalara? Ama bunu dediniz. Yetmedi, toplu sözleşmede "Bu sendikalara üye 200 bin memur, ocak ayından itibaren 400 lira sendika ikramiyesi alamaz." dediniz. Yani, onlara dediniz ki: "Sendikalardan istifa ediniz aksi hâlde bu hakkı size vermiyoruz." Ya, bir Çalışma Bakanı bir hakkı geri alır mı ya? Yani, bu, dünyada görülmüş bir şey midir? Bir Çalışma Bakanı, kendi kurumunun denetlediği sendikalara, istatistiklerini yayınladığı sendikalara "merdiven altı sendika" diyebilir mi ya? Olmaz, bunların düzeltilmesi lazım.
Sayın Bakanım, memurlar her yıl kaybediyor, son toplu sözleşmede de kaybetti. Ancak, siz bir açıklama yaptınız, ücret artışlarının yeniden değerlendirileceğini söylediniz. Burada, AK PARTİ sözcüsü, Sayın Genel Başkan Yardımcınız da memurlara yüzde 30-35 oranında kümülatif zamdan bahsetti. Anlaşılan, birbirinizden haberiniz yok. Sonra, sendikalar onu düzeltmeye kalktı "Efendim, bu kümülatiftir, iki yıllıktır." falan filan diye. Biz, buradan söylüyoruz, bütün kamu çalışanları adına söylüyorum: Madem ki siz "yeniden değerleme" dediğiniz vergileri -yüzde 36,2- 2022 yılında memur, işçi, emekli, bütün vatandaşlardan alacaksınız Sayın Bakanım, memurlara 2022'de yüzde 36,2 zam yapmak zorundasınız, işçilere de yüzde 36,2 zam yapmak zorundasınız; toplu sözleşmeleri tekrar gözden geçiriniz. Asgari ücret bunun çok üstünde olmalı, emeklilerde en düşük emekli maaşı en az asgari ücret seviyesine çıkarılmalı artı yüzde 36'dan aşağı emekli maaşına zam yapmamanız lazım. Adalet böyle olur, hakkaniyet böyle olur yani sen vergi olarak kepçeyle alacaksın, emekliye, memura, asgari ücretliye, taşerona kaşıkla vereceksin; ondan sonra "Adalet." diyeceksin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Çay kaşığıyla.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Olmaz olsun böyle adalet.
Değerli milletvekilleri "3600 ek gösterge" diyor memura. Ya kardeşim, sayıyorlar "Şu, şu, şu gruplara..." Neden o gruplara? 4 milyon memura ek gösterge düzenlemesi yapmak zorundasınız, yapmazsanız adaletsizlik olur. Biz, burada teklif verdik; hizmetlisinden şube müdürüne kadar, adaletli bir şekilde, biz, burada kanun teklifi verdik ama kamuyu bilmeden, kamunun yapısını bilmeden "Herkese 3600 ek gösterge..." gibi bir algı yaparsanız altından kalkamazsınız. Yarın yapacağınız düzenleme çalışma barışını bozacaktır; buradan uyarıyorum. Ama doğru yapmanız gereken bir şey vardı; o da memurların ek ödemelerinin emekliliğe sayılması. Bunu yapabilseydiniz 3600'e ihtiyaç yoktu, kimse 3600 peşinde koşmazdı. Biz dersimize iyi çalıştık, bunu da size vereyim Sayın Bakanım, gerçi sendikalar vermiştir ama bunu da lütfen düşününüz.
Yine, 4/B... Ya, öyle bir ucube ki 657'nin 4/B'sine bir bakın. 4/B'li öğretmen olur mu, 4/B'li adliye çalışanı olur mu, 4/B'li memur olur mu ya? Olmaz ama ısrarla yaptınız. Sonra, bunları 2011'de kadroya geçirdiniz, bir daha geçirdiniz ama sözleşmeli çalıştırmaya devam ettiniz, kamu barışını bozdunuz. Çakılı sözleşme, sağlıkta 7 çeşit sözleşme... Ne bu Allah aşkına ya, ne bu? Kamu düzenini öyle bir bozdunuz ki içinden çıkılmaz hâle getirdiniz sonra düzeltmeye çalıştınız. İşte "4/C'yi kaldırdık." dediniz, doğru yaptınız. Buradan söylüyorum Sayın Bakan, hani dediniz ya "SGK'de norm ve standart birliği." Vay, ne güzel bir laf. Efendim, BAĞ-KUR, SSK, Emekli Sandığı kapsamındakiler, çalışan, emekli norm ve standart birliğine kavuşacak. Ne zaman? 2005'ten beri yasa çıktı, devam ediyor. Hani norm ve standart birliği, nerede? Yani emekliler arasında norm ve standart birliği var mı? Memurlar arasında, işçiler arasında norm ve standart birliği var mı? Kendi hesabına çalışanlar arasında var mı? Nerede norm ve standart birliği? Hepsi hikâye. O zaman bu kanunları niye çıkarıyoruz uygulamayacaksak, niye çıkarıyoruz? Ama bugün emeklisi perişansa, memuru perişansa hâlâ taşeron çalışanlarımız varsa, bunlar düzelmiyorsa bunları düzeltmemiz lazım.
Sayın Bakanım, görevde yükselme sınavları... Ya, memuru görevde yükselmeye tabii tutuyorsunuz; 3 katı, 4 katı, 5 katı arasından birisini şef yapıyorsunuz, uzman yapıyorsunuz, şube müdürü yapıyorsunuz. 4'üne diyorsunuz ki: "Sen başaramadın." Sözlü sınav, yazılı, sözlü... Bu nasıl bir iş ya? Terfi ettirirken, tamam, yazılı yap anlarım da sözlü niye? Daire başkanı atarken, genel müdür yardımcısı atarken, genel müdür atarken, bölge müdürü, il müdürü atarken niye yazılı yapmıyorsunuz, niye sözlü yapmıyorsunuz? Ama oraya yandaşlarınız lazım. Ama gariban hizmetli, memur olacak; memur kadrosundan şef olacak; hadi bakalım sınav, sözlü; arasından kendi adamımı seçeceğim. Allah'tan korkun ya, yeter artık ya, düzeltin bunları. Kamuya memur alacağız, sanki TRT'ye spiker alıyoruz mübarek, sözlü de sözlü, sözlü de sözlü. Niye? Kardeşim adamı 2 kere yazılı yap, ölç, ölç, ölç ama yok, sözlü yapacağız. Niye? Adamımızı alacağız, yandaşımızı alacağız. Doymadınız ya, on dokuz senede doymadınız ya, yandaş ala ala, yandaş terfi ettire ettire devletin çivisini çıkardınız ya, yeter ya! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Çalışma Bakanım, senden ümidim var da onun için burada bunları söylüyorum, vallahi var, inşallah yaparsın, o yanlışı yaptın bir daha yapmazsın. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Yardımcı hizmetler sınıfını kaldırın artık kardeşim, genel idare hizmetleri sınıfı yapın, geçirin artık bunları ya, kalmadı zaten, düzeltin. Kamuda çalışma barışı getirelim.
Ama en önemlisi 900 bin taşeron. Ya, bu ülkeye taşeronu da siz soktunuz ya, doğru dürüst taşeron yoktu 2002'den önce.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Sakin konuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Vallahi haklısın.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Modern kölelik!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, taşeronu öyle bir hâle getirdiniz ki emek sömürüsü yaptınız, 900 binlere çıkardınız, sonra kadroya geçirdiniz, üç yıl süründürdünüz, hâlâ 90 bin kişi var Sayın Bakanım, onları da alıverin sizi alkışlayalım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bakın, alkışlıyoruz.
Evet eski Emniyet Genel Müdürüm diyor ki: "Sesini kıs." Haklı, biraz kısayım, biraz ufak konuşayım. Bütün ek ödemeleri de söyledim. Söylemediğim ne kaldı?
Şimdi efendim, Sayın Bakanım...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biraz da yaptığımız şeylerden bahset. Hastanelerden bahset.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi, yaptığınız şeyleri de bir gün anlatırım, bir gün anlatırım.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yaptığı...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Çok acımasız.
BAŞKAN - Sayın Yaşar Kırkpınar, sizin söylediğiniz televizyondan da duyulmuyor yani Sayın Yokuş'a pas vermiş oluyorsunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Evet, vallahi teşekkür ederim.
Şimdi, emeklilerimizin öyle bir durumu var ki 2000'den önce, 2000'den sonra emekliler... Yahu, "Emekli maaşını 1.500 lira yaptık." diye oynadınız burada ya, bir, zil takıp oynamadığımız kaldı. Ya, şu memlekette...
Ben bunu Komisyonda da söyledim Sayın Bakanıma, gelin bakalım, hadi, yüreğiniz yetiyorsa -ben devlet memuriyeti yaptım, hiçbir iktisadi, ticari işim yok memur maaşı dışında- 1.500 lira alalım hepimiz, bir ay geçinelim bakalım; yapmayın arkadaşlar... Onun için asgari ücrete kadar çıkaracaksınız, emeklinin durumunu düzelteceksiniz ki... Yahu, kardeşim, biz yaşlılarımıza ne yaparız? Hürmet ederiz, onlara daha iyi itibar ederiz, evimizin başköşesine oturturuz; töre bu, inanç bu, iman bu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ama nerede? Nerede? Nerede kardeşim ya? Nas nerede? Nerede? Nassı arıyorum, nas nerede? (CHP sıralarından "Sarayda, sarayda, Külliye'de" sesleri)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sakin ol!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Sataşırsan nassı aramaya devam ederiz, sen sakin ol, ben sakinim, nassı ararsınız.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Faizci misiniz? Faiz mi istiyorsunuz?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Sizin hayatınız faiz, siz faiz lobilerinin getirdiği sistemsiniz. Sizi, bana sorma, millet biliyor. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, emeklilikte yaşa takılanların, ya, niye haklarını vermiyorsunuz? Önerge verdik, bütçede de verdik, görmediniz; söylüyoruz, yok. Ama bu emeklilikte yaşa takılanlar sizin de ayağınıza takılacak; hiç merak etmeyin, böyle devam edin, ayağınıza takılacak. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Asgari ücret, evet, en az 4 bin lira olmalı Sayın Bakanım.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Ne 4 bini, 6.500 bile kurtarmaz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - 4 bin lira TÜRK-İŞ'in talebi, doğru talep, en az 4 bin lira olmalı ama altı ayda bir tekrar oturmalısınız çünkü bu ekonomik hıza, bu enflasyon hızına, bu zam furyasına yetişmek mümkün değil, 6'ncı ayda bir yüzde 20 daha zam yapmanız lazım ki... Asgari ücretlileri de vergi dışı bırakın efendim, SSK primlerini düşürüverin beyler, çok mu zor? Bugün kayıt dışı istihdamın yüzde 40'larda olduğu ülkemizde işverenin yükünü azaltsanız kıyamet mi kopar? Kayıt dışını ortadan kaldırsanız kıyamet mi kopar? Bunda dersinize çalışamadıysanız, vallahi biz dersimize çok iyi çalıştık Sayın Bakanım, size ben Sayın Usta'yla beraber, Sayın Durmuş Vekilimle beraber güzel bir ekonomi dersi, çalışma hayatı dersi, nasıl yönetilir dersi hazırlayıp verelim vallahi ya! Siz de rahat edin, Türkiye'de rahat etsin, biz de rahat rahat uyuyalım ya! (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Siyaseti de bırakalım, vallahi billahi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Ama ölçülere uyun çünkü bizim getireceğimiz ölçü; vicdan, ahlak, edep, iman, hak, hukuk, adalet. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) 84 milyonu eşit sayan, ayrım yapmayan, herkesi kucaklayan, herkesi Allah'ın bir emaneti olarak gören... Yani sizin on dokuz yılda yaptığınız o ayrımcılık var ya, ötekileştirmek var ya, bunların hepsinin üstüne çizik atacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Allah'ın her kulunu kucaklayacağız, kucaklamayan namerttir, böyle bir dünya yok. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ama hayatınız boyunca ayrımcı düşündünüz, hep ayırdınız, hep ötekileştirdiniz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Doğru değil.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yeter artık ya, Türkiye bundan çok çekti, sizden çok çektik; onun için, birliğimiz dirliğimiz için, geleceğimiz için diyoruz ki: Başka Türkiye yok, başka Türk milleti yok; gelin el birliğiyle yürüyelim.
Saygılarımla. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)