| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 09.12.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Hakkâri'de ve Suriye'de hain bölücü terör örgütüne karşı düzenlenen operasyonlarda şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Ali Sarı, Piyade Uzman Çavuş Emre Ceylan ve Piyade Uzman Çavuş Doğanay Çelik'e Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ticaret Bakanlığı ile bağlı kuruluşları, Rekabet Kurumu ve Helal Akreditasyon Kurumu adına 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ticaret Bakanlığının 2022 yılı bütçesi 8 milyar 451 milyon 926 bin TL olarak öngörülmüştür. 5 milyar 290 milyon 906 bin lirası cari transferlere ayrılmıştır ki bu da bu Bakanlığın genelini düşündüğünüz zaman, yeterli bir bütçe değildir. Devamında, Rekabet Kurumu, Bakanlığa bağlı Kurum, bugün, özellikle son dönemde karaborsadan, fiyat değişikliklerinden bahsederken belki de görevini en kötü yapan kurumların başında geliyor. Yaptığı nedir? Sadece, işte, bildiğiniz meşhur gıda zinciri 5 tane mağazaya 520 milyon civarında ceza kestiler. Ama sadece gıda sektöründe değil, bugün, özellikle inşaat sektöründe kullanılan 300'ün üzerinde ham maddenin fiyatlarında, onu da bırakın, Türkiye'deki ham madde fiyatlarında artmayan hiçbir fiyata rastlayamazsınız. Bununla ilgili Rekabet Kurumunun ne yaptığını ben merak ediyorum. Bugün, özellikle çimento sektörü... Tabii, devlet çimento sektöründen çekildiği için bugün, üretimin tamamı özel sektörün elinde. Peki, ne oluyor da çimento fiyatları 4 kat yükseliyor? Daha senenin başında 120 lira olan C25, C30 beton sınıfı, bugün 400 liralara dayandı. Türkiye'de taşa mı zam geldi, toprağa mı zam geldi? Tamam, enerji fiyatlarında bir miktar değişiklik var, ham maddesinde bir miktar kömür kullanılıyor ama fiyatların 4 kat artmasını ne bu salondakiler ne de hiç kimse izah edemez. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Sizlere de gelmiştir. Bugün özellikle inşaat sektöründe çalışanlar CİMER'e de yazı yazdılar, aynı şekilde Meclis Başkanlığına da yazı yazdılar, aynı şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, tahmin ediyorum, Ticaret Bakanlığımıza da yazmışlardır. "Biz özellikle 4734 sayılı Yasa'ya -bunun anlamı şu- göre açık rekabet şartları altında ihaleleri aldık ama 2021 yılı başı ile sonu arasındaki fiyat değişiklikleriyle -zaten TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamları ortada- bunlarla bu işi yapmamız mümkün değil. Batıyoruz." diyorlar. Her yerde de bu isyanlarını... Sayın Bakanım, buradan da söylüyorum, gerçekten bana gelen imzalı sayı 150. Yani artık bunlar her türlü riski göze almışlar: "Biz batıyoruz. Ya bize tasfiye hakkı verin ya fiyat farkı verin ya da buna bir formül oluşturun." diyorlar.
Tabii, inşaat deyince herkesin aklında farklı şeyler var. Yani bugün hangi sektörde ne yaparsanız yapın bunun adı inşaattır. Hangi fabrikayı yaparsanız yapın, hangi sektörle ilgili üretimden bahsediyorsanız bahsedin muhakkak bunun temelinde inşaat vardır. İnşaat malzemelerini, bırakın bugün fiyatlarını, bulmak bile problem. Yani şunu söyleyeyim: Eskiden elemanlara iş bulmak için uğraşıyorduk, şu an yatırımcılar bize "Fabrikaları arayın, mal temininde..." Mesela, cam... Buradan söylüyorum: Şişecamı arayın, Düzce'deki cam fabrikasını arayın, "Biz cam alamıyoruz." diyorlar. Onun için, ihracatın yükselmesinden hepimiz onur duyarız, gurur duyarız, 220 milyar dolar olsun. Keşke 2023 hedefiniz 500 milyar dolar olsun; biz de sizi buradan alkışlayalım. Ülkedeki bu gelişmelerden bizler her zaman mutluluk duyarız ama iç piyasadaki dengeleri de muhakkak denetlemeniz lazım. Bugün devlet, tam da bunun için var yani bu fiyatlara, özellikle iç piyasadaki bu fiyat yüksekliklerine müdahale edemiyorsanız bizim size diyeceğimiz bir şey yok; devlet olmanın gereği bu, bugün yapılması lazım. Sayın Bakanım, eğer bizler özellikle iş dünyasıyla ilgili, inşaat sektörüyle ilgili... Zaten ben 5 firmadan bahsetmiyorum; yap-işlet-devam etlerden, KÖİ'lerden, möilerden... İşte, araç garantili, oto garantili, yolcu garantili, hasta garantili projelerin zaten böyle bir derdi yok, onların finansmanı euroya bağlıysa Avrupa'daki merkez bankalarına, dolara bağlıysa Amerika'daki enflasyona endeksli yani tuzları kuru, diyecek bir şey yok. Ama bu ülkede gerçekten canla başla mücadele eden müteahhitlerimiz var, iş insanlarımız var, onlar bugünlerde çok ciddi problemlerle karşı karşıyalar. Dolayısıyla Rekabet Kurumundan bu konuyla ilgili artık net, anlaşılabilir çalışmalar yapmasını bekliyoruz.
Diğer taraftan, Helal Akreditasyon Kurumu... Tabii, bu pazar önemli bir pazar. Maalesef bizde hâlâ İngiltere menşeli akreditasyon kuruluşlarının verdiği raporlarla bu iş yürüyor. İyi niyetlerle kurulmuş bir Kurum, her geçen gün elemanı, personeli artıyor ama maalesef bunu da yeterli görmediğimizi ben buradan ifade etmek istiyorum.
İhracat rakamlarının yanı sıra tabii, ithalat rakamları da var. Bu büyüklüklere hepimiz mutlu oluyoruz ama ithalat da büyüyor. Bakın, ihracatımız kasım ayında 21 milyar ama ithalatımız da 26 milyar. Dolayısıyla bizim mümkün olduğunca üretime yönelik faaliyetleri desteklememiz lazım. Aynı şekilde, ticaretin içinde başka bir şey söyleyeyim size. Ben Samsun Milletvekiliyim, Samsun'un önemli girdilerinden biri de fındık yani Karadeniz'de 16 tane vilayeti ilgilendiriyor. Bakın, Hükûmetin açıkladığı fındık fiyatı 29 lira. Peki, bunun karşılığında serbest piyasadaki fındığın değeri ne kadar? 26-27 lira. Geçen yılki rakamlardan bahsediyoruz; gübreye, mazota gelen zammı, işçiliğe gelen zammı alın, bir tarafa atın. Hâlbuki dünyadaki fındık üretiminin yüzde 70'ini neresi üretiyor? Türkiye üretiyor. Ama nedir; satımını kim yapıyor? Ferrero yapıyor, yabancılar yapıyor. Yani yüzde 70'ini ürettiğimiz bir malın fiyatına hükmedemiyoruz. İşte, devlet yine burada var, burada bir dengeleme yapması lazım, gerekirse özel sektörün de -olur, olmaz bilmem ama olmalı- aynı şartlardan fındığı satın almasına baskı yapabilir, düzenleyebilir.
Aynı şekilde, çay fiyatını açıkladık Rize'de. Kaç lira açıkladık? 4 lira. Peki, şu an geçerli olan fiyat ne kadar? 2,8; 2,5-3'e yakın. Yine, dünyadaki üretimin önemli bir kısmını biz yapıyoruz ama yine geçen yılki fiyatlarla çay satmaya çalışıyoruz. Peki, bunun üzerine gitmeyi hiç düşünmüyor musunuz? Bunun üzerine gitmediğiniz takdirde çaycı da çayı ekmekten vazgeçecek, fındıkçı da fındığı dikmekten vazgeçecek. Sayın Bakanım, bunlara muhakkak müdahale etmemiz lazım. Dünyadaki pazar payının önemli kısmı bizim ama pazardaki fiyatı kontrol edemiyoruz. Dolayısıyla bunlar bizim önemli girdilerimiz. Bakın, bunlar ithalata dayalı değil yani bunu ihraç ettiğimiz zaman, neredeyse, yüzde 100'ü bizim ihraç hanemize yazılıyor, pozitif olarak yazılıyor. Bunlara muhakkak müdahale etmeliyiz ki asıl işte, karaborsa burada, kim bunları haraca bağlamışsa bunların üzerine gitmek hepimizin görevi, başta Hükûmetin görevi.
E, şimdi, enflasyon diyoruz; bugün Tüketici Fiyat Endeksi 21,3; Üretici Fiyat Endeksi 54,6. Bunun anlamı şu: Üreticinin maliyetleri tüketiciye daha yansımadı. Peki, bunlar yansıdığı zaman ne olacak? Eskiden, 90'lı yıllarda enflasyon vardı ama aynı oranda çalışanların maaşları da artıyordu, alım gücü de artıyordu, bir miktar yüksek enflasyonda insanlar yaşamaya çalışıyordu. Ama bugün çalışanların fiyatları yerinde dururken, maaşlar yerinde dururken maalesef, bu fiyat artışlarına yetişmek mümkün değil. Biz bu sefer -zaten dokuz on çeşit yoksulluk var- açlık sınırının 3.043 lira, yoksulluk sınırının 10.139 lira olduğu bir ülkede hep beraber -yaşamaya demiyorum ben- nefes alıp vermeye çalışıyoruz.
Tabii biz de istiyoruz, ithalat hedefleri, ihracat hedefleri 500 milyar dolar olsun, 2023'te 500 milyar dolar olmasını canıgönülden istiyoruz ama gelinen rakam ne kadar? Yaklaşık 220 milyar dolar. Devlet özellikle bu hedefleri koyarken, döviz kuru hedefini orta yere koyarken... O da aynı, 2024 yılı kur hedefi 10,27; bugün geldiğimiz nokta 13,5-13,6; enflasyon hedefi tek haneli rakamlardı, bugün çift haneli rakamlar. Dolayısıyla, özel sektörün önüne net bir projeksiyon koymamız lazım ki onlar da yatırımlarını, ithalatlarını, ihracatlarını, istihdamlarını, yatırım projeksiyonlarını buna göre ayarlasınlar. Yani dünyanın hiçbir yerinde ben bu kadar plansız bir dönem, rakamların tutmadığı bir dönem, bir ülke görmedim, bilmedim, duymadım, işitmedim. Dolayısıyla, inşallah önümüzdeki dönemde biraz daha planlı dönemlere doğru hep beraber gideriz diye düşünüyorum.
Özellikle, yurt dışı... Süre sınırlı, biraz da oradan bahsetmek istiyorum. Sayın Bakanım, ticaret ataşeliklerimiz dil bilmeli. Bazen bizim arkadaşlarımız sadece ve sadece -hepsi için söylemiyorum- hani yurt dışında çalıştığı için maaşı yüksek olur diye düşünüyor veya çocukların eğitimi için, işte, yurt dışında eğitim gören öğrencilerin üniversitelere giriş puanları biraz daha düşük... Bunları hepsi için söylemiyorum ama muhakkak bunların standardının yükseltilmesi lazım. Daha görev yerlerine gitmeden önce gidecekleri ülkeyle ilgili muhakkak fikir edinmeleri lazım; o ülkenin hukuk düzeni nedir, muhasebe sistemi nedir, oradaki ticaretin kapasitesi, hacmi, Türkiye'yle ilişkisi, dünyayla ilişkisi hakkında bizim iş adamlarımıza muhakkak fikir vermelidirler. Aynı zamanda onların, oradaki randevularını almak dâhil, iş görüşmelerini ayarlamak dâhil, onunla ilgili muhasebe bilgileri dâhil, hukuk bilgileri dâhil giden iş adamlarımızı havaalanında karşılayıp havaalanlarından uğurlayacak ticaret ataşelerine ihtiyacımız var. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki günlerde hiç olmazsa bunları temin etmiş oluruz.
Yine, müteahhitlerimiz -bu da bir hizmet geliridir- dünyanın dört bir tarafında iş yapıyorlar. İki yönlü ticaretimiz oluyor bu yurt dışı hizmetlerinde. Hem Türkiye'den elemanlarımız, inşaat sektöründeki işçilerimiz, ustalarımız, mühendislerimiz istihdam açısından bu ülkelerde çalışıyor hem de Türkiye'de üretilen inşaat malzemelerini bu ülkelere satmış oluyoruz. Bu da ithalat ve ihracat dengesi açısından baktığınız zaman, net bir gelirdir. Hani, siz otomotiv sektöründe diyorsunuz ya "Şu kadar ihracatımız var." diye, orada yaklaşık yüzde 59 ne var? İthalat var, onun üzerine ihracat var. Ama müteahhitlik hizmetlerinden elde edilen gelirde yaklaşık yüzde 80 civarında net bir girdimiz mümkün.
Yeri gelmişken Samsun'da da özellikle tıbbi cihazlarla ilgili, hastanelere tıbbi aletler veren hemşehrilerimiz var -biliyorsunuz, Samsun Türkiye'de önemli medikal üretim noktalarından bir tanesi- sekiz dokuz aydır parayı alamıyorlar. Aynı şekilde, bunların ham maddeleri özel çelik, özel malzeme; ham madde fiyatları aldı başını gitti, bırakın yeni fiyatlarla malzeme üretip devlete satmayı, eski fiyatlarla devlete verdikleri malzemelerin parasını alamadıkları için normal ticaretlerini döndürmeleri mümkün değil. Herhâlde, bize gelen bu bilgiler yüzde 99 size de geliyordur. Bu sektör önemli, bu sektörün ayakta durması lazım, bu sektörün muhakkak mücadele etmesi lazım. Biz KİT Komisyonunda özellikle Devlet Malzeme Ofisine diyoruz ki: Sizin dayanma gücünüz daha yüksek, lütfen siz araya girin, bu üretici firmalardan bu malzemeyi siz alın, hastanelere siz satın yoksa bu sektörlerde dev firmalar var, bizim firmalarımız hâlâ o seviyeye ulaşmış değil, Siemens ve buna benzer yabancı firmalarla rekabet etme güçleri yok. Eğer böyle giderse bizim bu sektörde faaliyet gösteren, medikal sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız yabancı firmaların taşeronu olmaktan ileriye gidemez.
Tabii, fiyatın olmadığı yerde ticaret de olmuyor; aynı şey, yani bu üretimlerle ilgili arkadaşlarımız yine ham maddeye ulaşmada ciddi problemler yaşıyor yani piyasayı bugün rahatlatmak adına muhakkak müdahale etmemiz lazım, müdahalenin yanı sıra da desteklerimizi artırmamız lazım. Hepimiz diyoruz ki: "Nitelikli ticaret ürünlerini artıralım." Samsun'dan örnek verelim; önemli ticaret, ihracat rakamlarımızdan biri demir çelik. Demir çeliğin bugün ihracat rakamı yaklaşık 700 dolar, hemen onun yanında -Erhan Vekilimiz de burada, o da bilir- "Canik 55" diye bir silah fabrikamız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Bugün 1 tırın 22 ton olduğunu, bunun da 700 dolar olduğunu düşünürseniz 1 tırlık ihracat rakamımız yaklaşık 1.400 dolar. E, bunun yanı sıra 1 tır yani 1 konteynerle gönderdiğimiz silahın karşılığı 1 milyon dolar yani bizim de bir an önce bu nitelikli üretimin, nitelikli ihracatın artması için bu sektöre de ciddi yatırımlar yapmamız lazım gelir. Bugün, Türkiye'nin dünya ticaret hacmi içerisindeki yeri daha yüzde 1'lere yeni geldi. Nitelikli ürüne baktığınız zaman gelişmiş ülkeler iki haneli, bizimki de daha ikili ramaklarda bile değil. Ümit ediyorum, bu bütçeden sonra hiç olmazsa bu sektöre ciddi katkılar olur, bu sektörde ciddi yatırımlar olur. En azından şu piyasadaki, karaborsadaki, ya fiyatı özellikle yükseltmeye çalışan her kimse devlet de buna müdahale eder diye düşünüyorum.
2022 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)