GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:26
Tarih:02.12.2021

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12'nci madde üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, ben konuya bakarken gerekçeleri de okudum ama 12'nci maddenin gerekçesinde şöyle bir ibare var: "...öğrenciler çırak olarak başladıkları eğitimlerini ustalık ile tamamlamaktadır." Ustalık, çıraklık eğitimi sisteminde en üst kademe olup bir bireyin "usta" olarak tanımlanabilmesi için ustalık belgesiyle yeterliliğini ispatlaması gerekiyor. Bu nedenle çırak olarak başlanan eğitim süreci ustalıkla tanımlanmaz ancak ustalık belgesi almaya hak kazanılarak tanımlanır; lütfen, bunu düzeltirseniz iyi olur.

Yine, 14'üncü madde de çok dikkatsizce yazılmış "mesleki ve teknik öğretimin" diyor, "mesleki ve teknik eğitimin" olması gerekiyor.

Sayın milletvekilleri, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nun 25'inci maddesiyle ilgili sadece bu düzenlemeyi yapmak günümüz ekonomik koşullarında yeterli değildir. Asgari ücretin yarısı olan -bugünkü içinde yaşadığımız süreçte- 1.300 liraya kalfalık yeterliliği alan kalfanın bir işletmede çalışması artık mümkün değildir. Her ne kadar ilgili kanun maddesindeki ibarelerde "asgari ücretin yüzde 15'inden, yüzde 30'undan aşağı ücret ödenemez." denilse de esnaf ve sanatkârlar, KOBİ'ler pandemiyle artan bu sıkıntılı süreçte yanlarında çalışan ve meslek öğrenen çırak ve kalfalara ancak kanunla sınırları çizilen limitler doğrultusunda ücret ödeyebilmektedir yani bunu, KOBİ'lerin ve iş dünyasındaki işletmelerin ödemesi zor olduğu için bu katkı bedellerinin de yükseltilerek devlet tarafından... Aynen mesleki eğitim merkezi öğrencilerine tanınan hakların, mesleki ve teknik lise öğrencilerine de tanınmasından söz ediyorum. Ekonomik olumsuzluğun en üst düzeye çıktığı günlerde, asgari ücretin yüzde 15'i, yüzde 30'uyla bir gencimizin meslek öğreneceğini, staj yapacağını, işletmelerde çalışacağını ve verilen bu oranlarda aldığı ücret karşılığı mesleki eğitimin teşvik edileceğini düşünmek abesle iştigaldir. Günümüz şartlarına uygun olmayan bu tür düzenlemeler, gençlerimizi, başta sanayi sektörü olmak üzere ilgili sektörlerden, üretimden uzaklaştırmaktadır. Gerçekçi olmak gerekirse gerçek manada çırak, kalfa ve iş yerlerinde mesleki eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik eğitim liselerinde staj yapan öğrencilerin niceliğini ve niteliğini artırmak istiyorsak, gençlerimizi üretimin içerisine sokarak genç işsizliği oranlarını makul düzeye indirmek hedefiyle mükellefsek, kısaca, sözde değil özde mesleki eğitime olan ilgiyi artırmak istiyorsak kanunun 25'inci maddesi biraz önce okunduğu gibi olmalıdır. Hem mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarını içermelidir hem de mesleki eğitim merkezi öğrencilerini içermelidir. İlgili maddeyle, bahsi geçen mesleki eğitim merkezi programına devam eden öğrenciler zaten fakir aile çocuklarıdır. Öğrenciler, staj yapacak işletme zaten bulamamaktadırlar, bir de üstüne üstlük -staj konusunda- işverenler, KOBİ'ler zorlandığı takdirde staj yapacak yer de bulamayacaklardır. Bu çocuklar, aile bütçelerine katkıda da bulunuyorlar. Yani, değerli milletvekilleri, tek bir mesleki eğitim programını ele alarak mesleki eğitimi istenilen düzeye çıkarmanız mümkün değildir.

Yine, 13'üncü maddede, on yıl çalışan yani ustalık yeterliliğini kazanmış olanlara çalıştığını belgelendirdiği takdirde usta öğretici olma hakkı getiriyorsunuz. Evet, iyi bir şey ama bunu, çıraklık ve mesleki eğitim sistemini anlamadan, eksik ve yarım bilgiyle, mevzuat değişikliğiyle sonucun değişebileceği varsayımına dayandırıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Çıraklık merkezlerinde yani mesleki eğitim merkezlerinde öğrenci sayısının artırılmasının yolu bu değil. Burada esas düzeltilmesi gereken husus, her usta öğreticiye daha önce 12 öğrenci düşerken bugün 40 öğrenciyle ilgilenmek durumundalar; usta öğreticilerin bu durumunu ele almanız gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, yazılımdan, donanımdan iyi anlayan, iyi dijital okuryazar olan, iyi girişimci -yaşadığı şehri, bölgesini, dünyayı iyi bilen- ve sanat tarihinden, müzikten, felsefeden iyi şekilde anlayan, iyi ahlak sahibi, yeniliğe, tasarıma, iyi ve güzel çevreye yönelen -vasat değil- iyi bireyler yetiştirmek istiyorsak bunun yolu da mesleki eğitimde uygulamaya dayalı bir yapıyı oluşturmaktan geçecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)