| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 11.11.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dış politika, bir devletin ulusal çıkarlarının belirlendiği amaçlara ulaşmak için diğer devletlerle ve uluslararası kurumlarla olan diplomatik, siyasal, ekonomik ve hukuki ilişkileri kapsayan politikalar bütünüdür. Türkiye'mizin dış politikasına baktığımızda ise ne yazık ki sıkışmış bir dış politika mevcuttur. Bugün "sıfır sorun" derken maalesef etrafımızda "dost" diyebileceğimiz ülkelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. İşte, tam da bu noktada elbette ki Orta Doğu'daki siyasetimiz de son derece önemlidir.
Biz, İYİ Parti Grubu olarak her zaman dış yatırımlara, uluslararası antlaşmalara son derece önem veriyoruz ve bu yatırım ve antlaşmaları destekliyoruz. Katar da bizim için önemlidir. 2015 yılından bu yana Katar ile Türkiye arasında 68 anlaşma ve iş birliği protokolü imzalanmıştır, karşılıklı ticaret hacmi son on yılda 340 milyon dolardan 2,24 milyar dolara yükselmiştir. Katar'ın Türkiye'deki toplam yatırımı da 2020 yılı sonu itibarıyla 33,2 milyar dolar olmuştur. Türkiye'nin yatırıma ihtiyacı olduğu bir dönemde bunlar son derece olumlu gelişmelerdir. Ancak sorun şudur: Özellikle, Katar'la olan ilişkilerde iki ülke arası ilişkiler değil; ikili, şahıs arası ilişkiler şeklinde politikalar yürütülmektedir. Yapılan anlaşmalar oldubittiden sonra kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Yapılan anlaşmalardan bazıları Kamu İhale Kanunu'na tabi değildir. Bu kapsamdaki varlıklar, Varlık Fonuna tabi oldukları için Sayıştay denetimi dışı olan varlıklardır; bunlar denetlenemiyor, soru sorulamıyor. Katar Hükûmetinin yaptığı yatırımlar hakkında muhalefet olarak biz bilgi alamıyoruz. Hâlbuki bugün siz, uluslararası arenada Türkiye'deki varlıklarla yapılacak yatırımlarla ilgili uluslararası arenaya bu çalışmaların tamamını gönderiyorsunuz, bu çalışmalar çerçevesinde yatırımlarının veyahut da satın almalarının rantabl olup olmadığına bakıyorlar yani kılcal damarlarına kadar bu sözleşmeler didik didik ediliyor ama maalesef, muhalefet olarak bizim bu anlaşmalardan haberimiz yok. Bunlardan önemlilerinden biri, geçtiğimiz günlerde özellikle... Mesela, şehir hastaneleriyle ilgili bizim bilgiye ulaşmamız mümkün mü, anlaşmalarla ilgili? Mümkün değil ama bu hastaneleri işleten holdinglerden bir tanesi uluslararası arenaya çıktı, bununla ilgili hisselerini uluslararası arenada sattı, bu bilgilerin tamamını da pazarladığı bu pazarda herkesle paylaştı; insanlar gördü, ona göre aldı veya sattı. Uluslararası arenaya açık olan bilgilere bizim ülkemizde maalesef -Parlamentoda da dâhil- ulaşmak mümkün değil. Onun için diyoruz ki: Devlet yatırımları muhakkak şeffaf olmalıdır.
Tabii, bu kapsamda, yine Katar'la 20 Kasım 2020 tarihinde imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Su Yönetimi Alanında İş Birliği Mutabakat Zaptı 21 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak onaylandı. Katar'ın yeterli içme suyu kaynakları bulunmayan, deniz suyunu arıtarak kullanan bir ülke olduğu göz önüne alınırsa bu anlaşmanın imzalanması yine izaha muhtaç bir durumdur. Bu anlaşmanın içeriğiyle ilgili yine ne Parlamentonun ne de bizim herhangi bir bilgimiz mevcut değildir.
Yine bir diğer husus, 26 Ekim 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Finans Ofisi Katar'ın başkenti Doha'da şube açtı. Bu şubenin açılışına gerekçe olarak "Katarlı iş insanlarının Türkiye'ye sunduğu yatırımlara tek bir yerden ulaşılması." dendi yani açılan ofisle, Türkiye piyasasını araştırmak isteyen Katarlı yatırımcılara projelerine başlamadan önce tüm bilgilerin sunulacağının söylenmesi dikkat çekicidir. Burada "tüm bilgilerin paylaşılacağı" söylemi konusunda bir belirsizlik söz konusudur, bu durumun açıklanması gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. Bütün bu yatırım ofislerinden -gerek Katar'da gerekse dünyanın farklı yerlerinde- tüm bilgiler paylaşılırken -tekrar altını çiziyorum- bu pazara çıkmadan önce lütfen en azından Parlamentomuzla da bu bilgileri paylaşın ki neyin ne olduğunu biz de izleyelim. Tabii, bunun paralelinde, özellikle Katar'ın Sayın Cumhurbaşkanımıza hediye ettiği 500 milyon dolarlık uçak da vicdanlarımızı yaralamıştır yani devletimize bağışlanmış olsa bile böyle bir ülkenin bu bağışının kabul edilmesi şahsen bizim vicdanlarımızı yaralamaktadır. Bunu ben vicdanlarınıza havale ediyorum. Bu, her dönemde önümüze gelecek bir şeydir. Devlet adına da olsa bunları doğru bulmadığımızın altını çiziyorum.
Değerli milletvekilleri, Katar konusu son derece hassas bir konudur çünkü Katar, Körfez'de Suudi Arabistan'la, Birleşik Arap Emirlikleri'yle ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi içindeki diğer ülkelerle sıkıntısı olan bir ülkedir. Niyet mektubuyla, 2022 yılında Katar'da düzenlenecek Dünya Kupası organizasyonunun hazırlıklarında güvenlik alanında etkin rol oynayacak. Tabii, bugün uluslararası arenaya baktığımız zaman -özellikle Kıbrıs'ın tanınması dâhil veya diğer meselelerde- biz Arap dünyasının, Orta Doğu'nun bu meselelerde çok da yanımızda olmadığını görüyoruz. Tabii, bu manada, Katar'a bizim teknolojik destek sağlamamız konusu önemlidir ama sağlayacağımız bu desteğin ne amaçla kullanılacağına dair bilgilerin de muhakkak Parlamentomuzla paylaşılması gerekmektedir.
Tabii, bütün bunların sonucu şu: Yani biz özellikle bugün bütçemize de baktığımız zaman yaklaşık 278 milyar açık veren bir bütçeden bahsediyoruz. Bu bütçe açığının kapatılması için otomatikman uluslararası arenada borçlanacağız. Peki, bu uluslararası arenada borçlanmaya çıktığınız zaman doğal olarak belli kriterler var yani bugün özellikle mesela yolsuzluklarla mücadele konusunda 134 ülke arasında 69'uncu sıradayız. Yine, kara para ve terörizmin finansmanını engelleme çabasını göstermediği için bugün ülkemiz -üzülerek söyleyeyim- gri listeye alınmıştır. Yine, şeffaflıkta Afganistan'ın hemen üstünde yer alarak 107'nci sırada olan Türkiye, temel haklar konusunda 133'üncü sıradadır. Türkiye, hukukun üstünlüğü sıralamasında 139 ülke arasında 117'nci sıradadır.
Tabii, bunları niye sıralıyorum? Bunları şunun için sıralıyorum: Bizler uluslararası arenada yatırımlarımızı desteklemek amacıyla finansman arayışına girdiğimiz zaman ülkenin riski doğal olarak bu kriterler içerisinde değerlendiriliyor ve bu kapsam içerisinde borçlanabiliyorsunuz. Bugün maalesef dünyada en yüksek faiz oranıyla borçlanan bir ülkeyiz; bu, şahsen hepimizi yaralıyor. Yani bugün, uluslararası arenada paranın bu kadar bol olduğu dönemde bizler, bu ülke 7'lerle, 8'lerle borçlanıyorsa işte bunun gerekçesini bu kriterlerde aramak lazım. Yani ekonomilerde adalet önemli midir? Önemlidir. Hukukun üstünlüğü önemli midir? Önemlidir. Özellikle iş dünyasından gelen birisi olarak söylüyorum: Bizler de uluslararası arenada iş imkânlarını araştırırken ilk önce o ülkenin hukukuna bakarız "Bu ülkede hukuk var mı, yok mu?" diye, ondan sonra diğer uygulamalara bakarız; dolayısıyla ekonominin gelişmesi için de hukukun üstünlüğü şart. Bu konuda alacağımız mesafelerin -inanın- ülkemizi -ben inanıyorum ki- bulunduğu yerden çok daha önemli arenalara taşıyacağından hiçbirinizin, hiçbirimizin şüphesinin olmaması lazım. Dolayısıyla, uluslararası ilişkilerde bireysel ilişkiler önemlidir ama devletler arası ilişkilerin biz daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki dönemlerde, önümüzdeki zamanlarda bu mesafeleri de katederiz, ülkenin önüne çıkan bu engelleri aşarız, hep beraber bu coğrafyada bulunduğumuz yerimizi, bulunduğumuz konumumuzu muhafaza ederiz. Özellikle yatırımcılar açısından, son yıllarda maalesef yabancı yatırımcılar ülkemizde yatırım yapmaktan imtina ediyor yani 2010'lu yıllara göre aldığımız dış yatırım ile bugün aldığımız dış yatırımlar arasında dünya kadar fark var.
Biz genel manada bu iyileştirmelerin bir an önce yapılacağını ümit ediyoruz. İnşallah, bundan sonra hep sorundan daha çok sıfır sorunlu günleri de hep beraber yaşarız diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)