GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:13
Tarih:02.11.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına teklifin birinci bölümü üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Biraz sonra açıklayacağım gibi ihracat, bir ülkenin önemli gelir kaynağı ve kalkınmanın itici gücüdür. Bu nedenle, ihracata destek olacak her türlü gelişimi ve dolayısıyla bu teklifi geneli itibarıyla olumlu buluyoruz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - AK PARTİ de bu işi çok iyi yapıyor, ihracatı; onu söyleyeyim.

AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Anlatacağım fakat bizce bu teklifte düzeltilmesini önerdiğimiz noktalar da var, onlardan bahsetmeden geçemeyeceğim.

Bakın, değerli arkadaşlar, 2001 yılında Türkiye'nin kişi başı millî geliri 3.300 dolar iken Çin'in kişi başı millî geliri 1.100 dolar idi. 2020 yılında Türkiye'deki kişi başına millî gelir 8.500 dolar olarak açıklandığında Çin'inki 10 bin dolar seviyesine çıktı. Kaldı ki bu 8.500 dolar geçen senenin rakamı, dolar kurundaki artış ve sığınmacıları da hesaba katarsak bugün itibarıyla çok daha düşük bir millî gelire sahibiz. Yani, 2001 yılında ortalama bir Türk vatandaşı bir Çinliye göre 3 kat daha varlıklıyken bugün hayli geriye düştük; zaten on yıllardır dünyanın 17'nci büyük ekonomisiyken 21'inci sıraya düşmemiz de başarısızlığımızın bir diğer göstergesi.

Peki, biz nerede yanlış yaptık ya da Çin nasıl başarılı oldu? Biz, dünya ekonomisinde para bol iken dışarıdan kolayca borçlandık ve bu paraları âdeta hovardaca inşaat, araba gibi tüketim mallarına ya da olağanüstü fiyatlarla yol, köprü, tünel, şehir hastaneleri gibi hizmet projelerine harcadık. Hatta, hovardalığımızı abartarak başka ülkelere de bol keseden yardımlar yaptık ancak borçları ödeme zamanı gelince de "Nereden çıktı bu borçlar?" dedik. Bu sözler bana ait değil, son Başbakanımız, önceki Meclis Başkanımız Sayın Binali Yıldırım'a ait.

Çin ne yaptı? Çin, dışarıdan hiç borç almadı. Çin, yabancı firmaları ülkesine fabrika ve üretim tesisi kurmak için davet etti, onlara iyi bir ortam hazırladı, bürokratik engelleri kaldırdı, hızlandırdı, mevcut kurumsal altyapıyı korudu ve güçlendirdi, yöneticilere yetkiler verdi ama yolsuzluğa da sıfır tolerans gösterdi; en önemlisi, devlette liyakate önem verdi. Bunun sonucunda da ihracat patlaması yaptı, ihracatını yirmi yılda 10 kat artırdı, yıllık 500 milyar dolar ihracat-ithalat fazlası var. Kısacası, üretim-istihdam-ihracat üçgeninde kalkındı.

Üretime dayalı ihracat bizim gibi ülkelerin orta gelir tuzağından çıkması için en önemli enstrüman olarak görülüyor. Bu konuda şanslıyız, bizim ihracat konusunda lojistik avantajımız var ancak maalesef bu avantajı yeterince kullanamıyoruz. Türk ihracatçıları 3 bin kilometre ortalama mesafeye ürün satıyor, dünya ortalaması ise 5 bin kilometre, Çin'de bu rakam 6.500 kilometre.

İhracatımızın arttığı ve hatta rekor kırdığı Komisyonda da söylendi. Peki, ihracat artıyorsa neden istihdam artmıyor? Bunda belki de etkenlerden biri emekçi olarak sığınmacıların kullanılmasıdır. Sayın Kayseri Milletvekilimiz Mehmet Özhaseki de "Sığınmacıları yollarsak sanayimiz batar." demişti. Ucuz ve kayıtsız iş gücü için Suriyelileri kullanmak ne sürdürülebilir bir durumdur ne de insanidir.

Bizim, ihracatımızı daha dikkatli incelememiz lazım. Bakın, bizim ihracatımızın kilosu yaklaşık 1,1 dolar civarında. 2023 hedefleri arasında gösterdiğimiz 500 milyar dolarlık ihracat hedefi için kilo başı fiyatı 3 dolara çıkarmamız lazım. Onlar için de gerekli olan yüksek teknoloji ürünleridir, onların payını artırmamız lazım. 2002 yılındaki ihracatımız 36 milyar dolar iken 2020'de 169,5 milyar dolara yükselmiş. İhracatın millî gelire oranı ise yalnızca yüzde 28, Yunanistan'da bu oran yüzde 35.

Kanun teklifine gelecek olursak, ilk 2 madde üzerinde şerhimizde de belirttiğimiz çekincelerimiz var. 1'inci maddeyle, Kredi Garanti Fonu Anonim Şirketine benzer, ihracatçıların kullandığı kredilere kefalet sağlamak maksadıyla, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi kurulmak isteniyor. Bunu uygun buluyoruz fakat bu şirkete kaynak sağlamak maksadıyla sadece ihracatçılara yeni yükümlülükler getirilmesi bizce doğru değildir. Şöyle ki: Vergi avantajlarının sağlanması dışında devlet tarafından şirkete herhangi bir maddi kaynak aktarımı bulunmamaktadır. Fakat değişiklik teklifiyle, şirket sermayesine eklenme üzere, ihracat işlemleri üzerinden FOB bedelinin on binde 3'üne kadar Ticaret Bakanlığınca belirlenen oranda ek nispi ödeme kesintisi yapılması öngörülüyor. Ayrıca, hizmet sektörleri için, yine şirket sermayesine eklenmek üzere, asgari ücretin brüt tutarının 20 katına kadar Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda ilave yıllık aidat tahsil edilmesi öngörülüyor. Daha öncesinde bu tutar, asgari ücretin brüt tutarının 5 katına kadar tahsil ediliyordu. Sonuçta da hizmet sektöründe bulunan ihracatçılar açısından, ihracatçı birliklerine ödenmekte olan giriş aidatı ve yıllık aidatta 4 kat bir artış hesaplanıyor. Bir başka deyişle değerli arkadaşlar, ödenecek olan minimum tutar, bu yılki brüt asgari ücret göz önüne alındığında 17.890 TL iken, maddenin kabulü hâlinde 71.560 TL'ye yükselecektir. Bu ödemelerin ihracatçılara ağır yükümlülükler getireceği düşünülmektedir. Kanunun çıkarılış amacının ihracata yeni başlayacak KOBİ'lere teşvik olduğu söylenmektedir ancak maalesef giriş aidatlarının bu derece artırılması bu amaçla çelişmektedir. Kaldı ki hizmet sektöründe faaliyet gösteren ihracatçılardan bu birliklere yeni girecek olanların giriş aidatı ve yıllık aidatı daha önce bu birliklere giren ihracatçılara nazaran 4 kat daha yüksek olacak; bu durum da hâliyle bir eşitsizlik yaratacaktır. Burada bir kalemde alınan ödemenin makul seviyede tutulması maksadıyla mevcut limit olan 5 katın korunması gereklidir. Bunu Komisyonda da belirttik, önerge verdik ancak maalesef kabul edilmedi.

İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi yoluyla ihracata destek olmak bizce olumlu bir yaklaşım ancak burada aklımıza takılan bazı sorular da var. Örneğin, bu katkılar yerine harcanıyor mu? Bunu kim takip ediyor? Sayıştay ya da bakanlıklar denetim yapıyor mu? Bu katkılara kamu malı gibi muamele etmeliyiz, öyle sahip çıkmalıyız.

2'nci maddeye bakacak olursak, maddeyle ihracatçı birliklerinin yedek akçe hesaplarında bulunan meblağların Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin sermayesine eklenmek üzere sermaye taahhüdü ödemesi olarak aktarılması amaçlanıyor. Maddenin ilk fıkrasıyla Türkiye İhracatçılar Meclisi nezdinde faaliyet gösteren Türkiye Tanıtım Grubunun tasfiyesiyle varlıklarının kısmen ya da tamamen İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine aktarımı öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlar, "kısmen ya da tamamen" ifadesini muğlak buluyoruz. Bunu Komisyonda da belirttik ancak yine iktidar tarafından verdiğimiz önerge kabul edilmedi.

Burada da aklımıza takılan bazı sorular var: Türkiye Tanıtım Grubu neden başarılı olamamıştır, rehabilite edilmeye çalışılmış mıdır, zayıf yönleri nelerdi? Türkiye Tanıtım Grubunun bugüne kadar ihracatçı firmalar için yaptığı hizmetler nedir? Toplanan katkılar ne kadardır, bundan hangi kalemlere harcama yapılmıştır? KOBİ ve şahıs firmaları bunların içinde kaç tanedir? Bu soruların cevaplarını merak ediyoruz, açıklanmasını bekliyoruz; bu cevaplar da yol haritamızda önemli. Daha önceki kurumlarda nerede hata yapıldığını görmek tecrübedir ve bu tecrübe yeni kurumları inşa ederken en çok işimize yarayacak unsurdur.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)