| Konu: | Türkiye'nin millî güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı millî güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye'nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara mat |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 26.10.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye'nin millî güvenliğine yönelik her türlü eylemlere, terör tehdidi ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak; Irak ve Suriye'deki terör örgütlerinden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek; kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı gereken tedbirleri almak; Türkiye'nin hak ve menfaatlerini etkin bir şekilde korumak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olarak yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına ve bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması için 7/10/2020 tarihli ve 1266 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile 30/10/2021 tarihine kadar uzatılan izin süresinin 30/10/2021 tarihinden itibaren Anayasa'mızın 92'nci maddesi uyarınca iki yıl uzatılmasına dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerinde AK PARTİ Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimin her bir mensubunu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, bu vatan için can veren tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum; hayatta olan gazilerimize de Allah'tan sağlıklı, uzun ömür diliyorum. Ülkemizin huzur ve güvenliği için büyük bir inançla, cesaretle ve fedakârlıkla görevlerini yapan asker, polis, jandarma ve güvenlik korucularına teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, uzun zamandan beri halkımızın huzuruna, ülkemizin millî birliğine ve vatanımızın toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Değişen ve artan çevresel zorluklara uygun olarak terörle mücadelenin başladığı günden bugüne kadar devam eden mücadele bundan sonra da terör sona erinceye kadar devam edecektir. En sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyeyim: Türkiye'nin terörle mücadelesi devam ettiği sürece terörle mücadele eden Hükûmetimizin; büyük bir inançla, cesaretle, fedakârlıkla görevlerini yapan asker, polis, jandarma ve güvenlik korucularımızın yanında olmaya devam edeceğiz.
Terör devam ediyor mu? Evet. Terör örgütleri yurt dışından yönetiliyor ve destek alıyor mu? Evet. Emperyalist güçlerin bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle mücadele ediyormuş gibi göstererek meşrulaştırma çabası var mı? Evet. Terör örgütüne emperyalist devletler silah vermeye devam ediyor mu? Evet. Terör tehdidi ve göç riski var mı? Evet. Bütün bu sorulara "Evet." diyenlerin tezkereye de "evet" diyeceğine inanıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; bize göre bu tezkere Türkiye'nin millî güvenliği açısından güçlü bir irade beyanıdır. Bu irade beyanı, Türkiye'nin millî birlik ve bütünlüğünü korumaya her şart altında kararlı olduğumuzu ve bunun için her türlü meşru mücadeleyi vereceğimizi ifade eder. Bu iradeyi savunmak; milletimizi, ülkemizi, demokrasimizi ve cumhuriyetimizi savunmaktır. Bu irade sayesinde, sınırlarımız yakınında kurulmak istenen terör devletçikleri -hem DEAŞ'ın hem de PKK'nın- ortadan kaldırılmıştır. Eğer bu irade beyanı olmasaydı PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin sınırlarımıza yakın yerlerde fiilî oluşumları söz konusu olacaktı. Buna izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz.
Yüce Meclisin takdirine sunulan tezkere Türkiye'nin millî güvenliği açısından gerekli iradeyi temsil eder. Bazı milletvekillerimiz tezkere süresinin iki yıl olarak istenmesine itiraz etmektedirler. Sürenin iki yıla çıkarılmasının ardında başka nedenler aranması gereksizdir. Sürenin iki yıllık istenmesinin amacı Suriye ve Irak'taki mücadelenin devamlılığı gereği olup aynı zamanda kararlılığımızın göstergesidir. Ayrıca, bu tezkereyle bir yetki, bir izin verilmektedir; siz isterseniz Meclisin verdiği bu yetkiyi kullanmazsınız. Kaldı ki benden önceki bir hatip de Afganistan'a verilen uzun süreli iznin kullanılmadığını da ifade etti. Demek ki Meclisin verdiği emir, talimat değil bir yetki iznidir; isteyen hükûmet kullanır, istemeyen kullanmaz.
Tezkereyle ilgili açıklama istenilen bir başka husus: Tezkerenin amaçlarına matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması hükmü de var. Bu hüküm 2014'ten bu yana Irak-Suriye tezkerelerinde var, yeni bir şey değil. Tezkere DEAŞ'la mücadeleyi de kapsıyor, açık yazım var. Türkiye DEAŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyonu üyesidir. Çok taraflı terörle mücadelenin bir parçasıyız. Bu hüküm tezkerede bu amaçla yer almaktadır. Türkiye'nin terörle mücadelede uluslararası iş birliğini desteklemesi anlamına gelen ve son zamanlarda DEAŞ'la Mücadelede Uluslararası Koalisyonu üyesi olmamızı anlatan maddelerin yeni bir maddeymiş gibi, yeni bir konuymuş gibi tartışılması da doğru değildir.
Her ne olursa olsun, Türkiye terörle mücadelesini eksiksiz ve en güçlü şekilde sürdürecek, terör örgütlerine göz açtırmayacaktır. Türkiye Irak'tan ve Suriye'den ülkemize yönelecek terör örgütlerinin saldırılarını bertaraf etmek üzere her türlü tedbiri almaktadır; bu, ülkemizin en tabii hakkıdır. Hiçbir egemen devlet kendi sınırlarına dayanmış bir terör hattını olağan ve doğal bir durum olarak göremez ve gelişmelere bigâne kalamaz. Mecliste en ufak bir laf atıldığında cevap vermek hakkını en doğal hakkı gören milletin vekillerinin komşu bir ülkeden ülkemize yapılan saldırıya ülkemizin karşılık vermesini evleviyetle haklı görür. Bugün tekrar Gazi Meclisimize gelen Irak ve Suriye tezkeresi esasen daha önce yine sizlerin oylarıyla kabul edilen tezkerelerin iki yıl süreyle uzatılmasını amaçlamaktadır. Söz konusu terörle mücadele ve halkımızın huzur ve güvenliği olduğunda siyasi parti kimliklerimizin bir anlamı olmadığını, bu konuda Türkiye'nin geleceğinin ve ülke menfaatlerinin öncelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hangi partiden olursak olalım, her şeyden önce Türkiye'nin ve milletimizin yanında duralım. Milletimizin bizden ve Gazi Meclisimizden beklediği de budur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin dış politikasının temeli Atatürk'ün "Yurtta barış, cihanda barış." ilkesine dayanır. Ülkemizin güvenlik politikası devletimizin egemenliği ve bağımsızlığını korumaya, milletimizin barış içinde huzurunu sağlamaya yöneliktir. Uluslararası toplumun saygın ve sorumlu bir üyesi olarak Türkiye, Birleşmiş Milletler şartında dile getirildiği üzere, sorunların barışçıl yollarla ve diplomatik yöntemlerle çözülmesini savunur. Güç kullanmak ancak meşru müdafaa ve uluslararası hukukun cevaz verdiği durumlarda istisnai olarak mümkündür.
Türkiye aynı coğrafyayı paylaştığı devlet ve halklarıyla karşılıklı saygı ve anlayış temelinde dostluk ilişkileri geliştirmeyi amaçlar. Böylelikle bölgemizin ortak bir barış ve refah havzasına dönüşebileceğine inanır. Ancak barışı kurmak ve korumak Türkiye'nin tek taraflı olarak kendi başına yapabileceği bir şey değildir; komşu ülkelerin de kendi iç barış ve düzenlerini sağlayarak egemen devletlerin temel fonksiyonlarını hakkıyla eksiksiz yerine getirmesine bağlıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Irak ve Suriye'deki istikrarsızlık ve çatışmalar ülkemize mücavir bölgelerde terör örgütlerinin yuvalanmasına yol açmıştır. Bu terör örgütleri, komşu ülkelerin topraklarını kullanarak ülkemize yönelik saldırı düzenlemektedir. Türkiye, varlığına ve birliğine yönelik bu saldırıları, doğrudan kaynağında etkisiz hâle getirmek için mücadele etmektedir. Irak'ın kuzeyindeki PKK terör örgütüne yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının karadan ve havadan yaptıkları huzur operasyonları devam etmektedir. Bölücü terör örgütüne karşı mücadeleyi devam ettirmek, teröristlerin sınır ötesinden destek almasını ve sınırdan sızmalarını önlemek, ileriden hudut güvenliğini etkin olarak sağlamak amacıyla operasyonlara devam edilmektedir. Bu etkin ve başarılı terörle mücadelenin sürdürülebilmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölgedeki operasyonel varlığının korunması, Türkiye'nin millî güvenliği için elzemdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 911 kilometreyle en uzun kara sınırımızı paylaştığımız komşumuz Suriye'de 2011 yılından bu yana devam eden ihtilaf, millî güvenliğimiz bakımından tehditler arz etmeye devam etmektedir. Rejimin şiddet politikası ve otorite boşluğunu fırsat bilen terör örgütleri, ihtilafa kalıcı çözümün önündeki en büyük engellerden biridir. Suriye ihtilafının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı Kararı temelinde siyasi çözüme kavuşturulması, ülkemizin en öncelikli dış politika hedeflerinden biridir. Bu itibarla, geçtiğimiz hafta Cenevre'de altıncı turu yapılan ve Dışişleri Bakanlığımızdan bir heyetle yakından takip edilen Anayasa Komitesinin kuruluşu ve çalışmalarına başından beri güçlü destek verdik. Bu siyasi sürecin somut sonuçlar getirmesi için de çalışıyoruz. Ancak askerî çözüm ısrarından vazgeçmeyen, görüşmeler devam ederken bile masum çocuk ve sivilleri öldürmekten çekinmeyen rejim, siyasi sürecin arzu edilen hızla ilerlemesini engellemektedir. Siyasi süreçte rejim ve destekçilerinin somut sonuçlar doğuracak adımlar atmasını sağlamak, uluslararası topluma da düşen önemli bir görev ve sorumluluktur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Suriye ihtilafı sadece millî güvenliğimiz bakımından değil, bölgesel güvenlik ve istikrar açısından da birçok tehdit ve risk barındırmaktadır. Bu risk ve tehditlerin başında terör örgütü PKK/PYD-YPG'nin bölücü gündemi, DEAŞ terörü ve sınırlarımıza yönelik kitlesel göç ihtimali gelmektedir. Biz de ülkemizde bir göç dalgasını istemiyoruz, Türkiye'ye yeniden mültecilerin gelmesini istemiyoruz, yeni bir göç dalgasıyla karşılaşmak istemiyoruz ama bunu istemeyeceğini söyleyen kimselerin mutlaka bu tezkereye "evet" demesi lazım çünkü İdlib'deki 4 milyon insanın 1 milyona yakını sınırlarımıza gelmişti; 500 binin üzerindeki mülteci sınırlarımızdan yerleşim yerlerine tekrar geri döndüler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin orada olmasıyla ve kısmi bir sükûneti sağlaması dolayısıyladır. Bu itibarla, ülkemizin ve vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için mevzuatımızdan ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve sorumluluklarımız doğrultusunda aldığımız tedbirlerin kararlılıkla sürdürülmesi zaruret arz etmektedir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Süleyman Şah Türbesi'ni niçin taşıdınız?
İSMET YILMAZ (Devamla) - Temel amacımız, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına, Suriye'nin terör örgütlerinden tamamen arındırılmasına, ülkemize tehdit arz etmeyecek şekilde kalıcı barışın sağlanmasına ve kardeş Suriye halkının kendi topraklarında huzur içerisinde yaşamasına destek olmaktır. Ülkemiz, bu amaçlar doğrultusunda tüm bölgesel ve uluslararası girişimlerde en başından bu yana öncü ve etkin rol oynamaktadır. PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere terör tehdidiyle mücadele ederken aktif, ön alıcı ve tehdidi kaynağında yok etmeye dayalı bir tutum izleyegeldik.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sınırlarımızın hemen yanı başındaki Suriye topraklarında bir terör koridoru oluşturma teşebbüsünü Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarımızla akamete uğrattık. Harekâtlarımız neticesinde, Suriye sınırlarımız boyunca uzanan 8.200 kilometrekarelik bir alanı PKK/PYD-YPG ve DEAŞ teröründen arındırdık. Terörden arındırılan bölgelerde mayın temizliğinden asayiş tesisine, yerel yönetim ve güvenlik kurumlarının oluşturulmasından sağlığa, eğitimden adalete kadar pek çok farklı alanda icra edilen faaliyetlerle düzenli bir sosyal hayat yeniden kurulmuştur. İş yerleri, hastaneler, camiler ve tüm eğitim kurumları açılarak yerli halka hizmet verilmektedir. Yarım milyon Suriyeli çocuk düzenli olarak okullarına devam etmektedir. İstikrarlaştırma projeleri sayesinde Türkiye'deki 460 binin üzerinde Suriyeli ülkemizden kendi bölgelerine, bu bölgelere gönüllü olarak geri dönmüştür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; PKK/PYD-YPG'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldubittiler oluşturmaya matuf girişimleriyle, harekât alanlarına sızma girişimleri ve bu alanlardaki Suriyeli sivil halkı hedef alan terör eylemleri sürmektedir. Terör örgütü, buraların istikrarsız olduğu izlenimini yaratmayı ve geri dönmek isteyen Suriyelileri caydırmak istemektedir. Terör örgütü, son bir yıllık dönemde, harekât alanlarında doğrudan Suriyeli sivilleri hedef alan 500'den fazla terör saldırısı gerçekleştirmiştir, 100'den fazla sivil hayatını kaybetmiştir. Bu terör eylemlerine karşı gereken yanıt süratle verilmekte ve mücadelemiz kararlılıkla sürdürülmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; terör örgütünün sözde "Suriye Demokratik Güçleri" adı altında uluslararası alanda meşruiyet kazanma ve baskısıyla tahakkümünü artırma teşebbüslerine karşı da mücadelemiz tavizsiz sürmektedir. Bu gayrimeşru oluşum, bölücü gündemini ilerletmek ve meşru Suriye muhalefeti kontrolündeki bölgelerde tesis edilen istikrarı baltalamak amacıyla Suriyeli sivilleri hedef alan insan hakları ihlallerini de sürdürmektedir; insanlığa karşı suç ve savaş suçu teşkil eden eylemler gerçekleştirmekte, terör örgütü DEAŞ mensuplarını çıkarları için serbest bırakmakta ve sadece Suriye halkının olan doğal kaynakları gasbetmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; PKK/PYD-YPG, Suriyeli Kürtleri hiçbir zaman temsil etmemektedir. Terör yöntemleri ve dış mihrakların desteğiyle kurmak istediği baskıcı gayrimeşru yapı çökmeye mahkûmdur. Bölücü gündemine ve terör eylemlerine son dönemde hız kazandıran bu terör örgütüne karşı, sahada etkin mevcudiyetimizi muhafaza etmek her zamankinden daha önemli hâle gelmiştir. Bu vesileyle, Suriye'de hâlen var olan terör bölgelerinin mutabakatlara uygun olarak temizlenmemesi hâlinde gerekli adımları atmaktan hiçbir zaman çekinmeyeceğimizi açıkça ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Rusya ve İran'la birlikte yürüttüğümüz Astana süreci çerçevesinde, İdlib'de istikrar ve güvenliğin sürdürülebilir kılınmasına yönelik faaliyetlerimizi hedef alan girişimlere de karşı koymaktayız. Başta kitlesel göç hareketleri olmak üzere, sınırlarımıza yönelik tehditlerin önlenmesi, Suriyeli masum sivillerin rejim saldırılarından korunması, bölgeye kesintisiz insani yardım sağlanması ve siyasi sürecin ilerletilmesi için İdlib'de sükûnetin muhafazasına büyük önem veriyoruz. Bu bağlamda, 5 Mart 2020 tarihinde imzalanan İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıraya Ek Protokol temelinde bölgede tesis edilen ateşkes, ülkemizin yoğun çabaları ve sahadaki askerî mevcudiyetinin sağladığı caydırıcılık sayesinde sürmektedir. Sahadaki nispi sükûnet sayesinde o tarihten bu yana sınırlarımıza gelmiş İdliblilerden 560 binin üzerindeki Suriyeli İdlib'deki evlerine geri dönmüştür.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sahada gayrimeşru oldubittiler oluşturabilecek ve millî güvenliğimize tehlike arz edebilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı başta meşru müdafaa hakkımız olmak üzere, uluslararası hukuktan doğan haklarımız doğrultusunda her türlü önlemi uzun dönemli olarak ve kararlılıkla almaya devam edeceğiz; bunu ilgili tüm tarafların bilmesi gerekir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu süreçte siyasi partilerimizin terörle mücadele hususunda ortak bir irade ve hassasiyet göstermesi önemlidir. Ülkemizin birliği ve bölünmez bütünlüğü içinde milletimizin varlığına yönelik tehditleri bertaraf edebilmek için bu tezkereyle talep edilen yetkilere ihtiyaç vardır. Türkiye'ye yönelik tehditler devam ettiği sürece, bu tehditlerin ortadan kaldırılması amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesine gönderilmesi imkânını da sağlayan tezkereye AK PARTİ olarak biz destek olacağımızı ifade ediyoruz. Cumhurbaşkanımıza yetki veren tezkerenin uzatılması terör tehdidinin kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması amacıyla yürütülen kapsamlı ve çok boyutlu faaliyetleri destekleyecektir ve ülkemizin her ne pahasına olursa olsun, tehdit nereden ve kimden gelirse gelsin kendimizi savunmaya yönelik kararlılığının da en somut göstergesidir. Bu Meclisin millete karşı sorumlu olduğunu hisseden milletvekillerinin de bu tezkereye "evet" diyeceğine inanıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)