GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:10
Tarih:21.10.2021

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu yeniden saygıyla selamlıyorum.

Bir önceki konuşmamda dedim ki cumhuriyet tarihinin en kötü yönetilen ekonomi yönetimiyle karşı karşıyayız. Oradan sesler geldi "Neden?" falan diye. Şimdi, konuşmamı değiştirdim, başka bir şey konuşacaktım, belki tam anlaşılmadıysa neden en kötü ekonomi yönetimi, biraz daha anlatayım istiyorum.

Dolar her gün yükseliyor malum, onu herkes biliyor, yükseliyor da ne oluyor yani değil mi, ne oluyor? Onu hemen söyleyelim: Enerji ithal, gübre, yem ithal, teknoloji ithal, mercimek ithal, buğday ithal, ithal de ithal. İhracat yapmak için bile ithalat gerekiyor. Dolayısıyla artık Türkiye işte böyle bir ülke oldu. Ekonomiye gelince, dolayısıyla ekonomi doyurmayan bir ekonomi artık. Türkiye'de ciddi bir gıda ve aslında artık açlık sorunu var ve üreticileri teröristlikle suçlamaya kadar varan, anlaşılamaz, milletten bir kopuş, bunun sonucu olarak işlemeyen bir demokrasi ve doyurmayan bir ekonomi, işte bununla mücadele eden vatandaş. Gelişmekte olan ülkeler arasında 2011-2020 yılları içinde sefaletin en çok arttığı ülkeyiz mesela. Hani "Neden?" diyorsunuz ya. 34 milyon 119 bin 250 kişi bankalara borçlu, kişi başı borç 25.600 lira, asgari ücret 2.825 lira. 383 dolarmış asgari ücret, şimdi 303 dolara inmiş. Daha yıl bitmedi, yıl bitmeden asgari ücretli yine gelirinden yüzde 25 kaybetmiş. Giyim, konut, ulaşım ve sağlığı eklediğiniz zaman yoksulluk sınırı 9.931 lira, tekrar ediyorum asgari ücret 2.825 lira.

Türkiye gelirinden daha fazla harcamak zorunda kalan 44 milyon vatandaşı besliyor ve 3 milyon 644 bini borcunu ödeyemediği için yasal takipte bunların. 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesi için harcaması gereken para yani açlık sınırı 3.049 lira. Şimdi, 16 milyon vatandaşımız her öğüne 1 simit parası bile kazanamıyor, evlerin yarısına kırmızı et girmiyor ve 3,75 milyon hanedeki toplam 10 milyon insan da beyaz et alamıyor.

Şimdi, enflasyon neredeyse yüzde 20 ama maaşlar, emekli aylıkları, burslar, yardımlar falan hiç bu rakamlarda değil. Kiralar yüzde 34,6 artmış, satılık evler yüzde 38,9 artmış. 2002'den beri yüzde 10 artmış öğrenci sayısı ama yurtlar yerinde sayıyor, öğrenciler sokakta kalıyor. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 23,5'in üzerinde, 8,5 milyona yakın işsiz vatandaş var. Mazot dört yılda yüzde 74 artmış yani 100 lira ödeyen şimdi 174 lira ödemek zorunda. Süt yemi ve saman dört yılda yüzde 230 artmış yani 100 lira ödeyen şimdi 330 lira ödemek zorunda. Üre gübresi dört yılda yüzde 310 artmış yani 100 lira ödeyen şimdi 410 lira ödemek zorunda. 619 binin üzerinde borcunu ödeyemeyen çiftçimiz var yani her 4 çiftçiden 1'i borcunu ödeyemiyor değerli arkadaşlar. 2003'te 2,5 milyar lira olan çiftçinin borcu 2021'de 180 milyar liraya yükselmiş. Bakın, 2,5 milyar liradan 180 milyar liraya yükselmiş. 2002'de çiftçinin kazancının yüzde 7'si borç ödemeye gidiyormuş, 2020'de yüzde 43'ü borç ödemeye gidiyor. Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçi borcunu nasıl ödeyecek gözünüzü seveyim? Açın kulaklarınızı, gözlerinizi ve bakın hâline çiftçinin, yanına gidemiyorsunuz ama bari benim söylediklerimi dikkate alın.

Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı çiftçi 2002'de 2 milyon 588 bin iken 2020'de 1 milyon 803 bine düşmüş yani sistemden 800 bin çiftçi ayrılmış. Bu ne demek biliyor musunuz? Artık bırakıyor, bu işi yapamıyor demek. SGK'ye kayıtlı çiftçiler 2008'den beri yarı yarıya azalmış, 1 milyon 127 binden 547 bine düşmüş. Çiftçi sayısı düşünce ne oldu biliyor musunuz? Ekili araziler azaldı ve tarımın hafızası var, bu bitiyor, çok üzülüyorum. 4,2 milyon hektar ekili arazimiz artık işlenmiyor yani Türkiye üretemiyor. Nasıl üretsin?

Şimdi elma hasat zamanı bizim Isparta'da. Eğirdir ve Gelendostlu çiftçilerimizi buradan saygıyla sevgiyle selamlıyorum. İlacın geçen sene tonu 5-6 bin lira, bu sene yüzde 60 artmış, 8-10 bin liraya çıkmış ve 1 kilo elmayı 1,9 liraya üretiyor elmacı. Şimdi, satış 2-2,20 lira güya ama 1,5 lira ile 1,8 lira arasında bulabilse satacak. Geçen sene satamadı, depolarda çürüdü, sokağa atmak zorunda kaldı. Gelendost ve Eğirdir'de on beş sene önce, bakın, on beş sene önce 0,50 liraya üretip 1,5 liraya satıyordu elma üreticisi ve şimdi aynı paraya satıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? O zaman 3 katına satıyordu, şimdi aynı paraya satıyor yani bu da on beş yılda elma üreticisini 30 kat fakirleştirmişsiniz demek.

2019'da 114 bin, 2020'de 99.588 esnafımız kepenk kapattı. Yani her gün 300 esnaf kapatmış dükkânı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AYLİN CESUR (Devamla) - Ve en düşük emekli maaşıyla 2002'de 8 çeyrek altın alınıyordu, bugün 2 çeyrek altın alınıyor. 13 milyon emeklinin 9 milyonu yoksulluk sınırının altında. Zamlar peş peşe geliyor, ürettiğini satamıyor ki sanayici. Sanayici ve aslında sanayiyle uğraşan kesim de çok zor durumda. Son beş yılda neredeyse iş imkânı, istihdam hiç yaratılamamış.

Şimdi, aş yok, iş yok; huzur yoksa geleceğe dair umut da olmuyor. Umut yoksa ne oluyor biliyor musunuz? Bu düzen böyle sürmez. Yoksulluğun da umutsuzluğun da boşa giden yılların da hırsızlığın da kayırmacılığın da bütün bunların da hesabını soracağız.

Taş mı yiyecek çiftçi demiştim ben bu kürsüde. Evet, taş yemiyor ama o taşı saklıyor çiftçi, sandığa saklıyor o taşı. Bakın, artık durum Fuzuli'nin dediği yere dayanmış: "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil." O yüzden ben ve biz söylemeye devam edeceğiz. Umut hiç bitmeyen bahar mevsimi; içinde kar da yağar, fırtına da var ve ama sonunda çiçekler mutlaka açar.

Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)