| Konu: | Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 21.10.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 283 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Kanun teklifinin amacını desteklediğimizi, kooperatifçiliğin güçlendirilmesini istediğimizi belirttik. Fakat bu kanun teklifini yeterli görmediğimiz gibi, istişare ve ortak akıldan yararlanmadan hazırlanmış olduğunu da belirttik.
Bakın, değerli arkadaşlar, ilk bölümdeki 10'uncu maddede öngörülen ve Komisyona sunulan değişikliğin kabul edilmesi durumunda Kooperatifler Kanunu'nun 72'nci maddesinin değişeceğini, bu değişikliğin de aynı Kanunun 77'nci maddesiyle çelişeceğini belirttik ama maalesef, Genel Kurulda değiştirilmeden kabul edildi.
Teklifin Komisyona gelen hâlinde, kamu kaynaklarından desteklenen veya aracılık yapan kooperatifler ve üst kuruluşlarında üst üste en fazla iki dönem görev yapılması yer alıyordu. Demokratik yarışmada fırsatların artırılmasına yönelik bir adımdı ancak iktidar milletvekillerinin önergeleriyle bundan vazgeçildi. Bu alelacele yapılan Komisyon değişikliklerinden de anlaşılıyor ki teklif verilirken yeterince istişare ve planlama yapılmamış.
Değerli arkadaşlar, teklifin ikinci bölümünde olan maddelere bakacak olursak, bu teklifin 13'üncü maddesiyle kadınların ve engellilerin çoğunlukta olduğu kooperatiflere pozitif ayrımcılık yapmak amaçlanıyor. Türkiye'de 1999'da ilk kadın kooperatifi kurulduktan sonra, kadınlar tarafından çoğu 25 üyeden daha küçük çok sayıda kooperatif kurulmuştur. 2020 yılı itibarıyla toplam üye sayısı 3 binin üzerinde olan 300 kadın kooperatifi bulunmaktadır. İlgili maddeyle, ortakların çoğunluğu kadınlardan oluşan ve kadın emeğinin değerlendirilmesi amacıyla kurulan kooperatifler ile ortaklarının çoğunluğu engellilerden oluşan kooperatiflerden, kuruluş aşamasından faaliyet dönemi kadar tescil ve ilan ücretleri, odaya kayıt ücreti ve yıllık aidat ile munzam aidat ücretlerinin alınmayacağı hedefleniyor.
Biz, tabii, bu desteklerin ve teşviklerin yanındayız. Kadınların ve engellilerin imkânlarını artırıcı her türlü düzenlemeleri destekleriz. Biz, gençlerin de özellikle tarım faaliyetlerine katılımını teşvik etmek maksadıyla bu maddeye eklenmesini Komisyonda teklif ettik. 30 yaş altı gençlerin kurduğu kooperatiflere de bu desteğin verilmesini istedik. Fakat Komisyonda iktidardan olumlu yanıt gelmedi, "Gençlerimizin ekonomiye katılması için çeşitli bakanlıklarımızın uhdesinde uygulanan yeterli teşvikimiz, desteğimiz ve projemiz var, daha fazlasına şu anda ihtiyaç yok." denildi. Biz, kooperatifçilik hususunda da bahane bularak değil, çözümü hep birlikte arayarak gençlerin de teşvik edilmesini istiyoruz.
Konu gençlere gelmişken bir parantez açıp biraz gençler hakkında konuşmak istiyorum. Gençler bizim geleceğimizdir; onların önlerini açmalı, dünyanın sorunlarına ilgilerini artırmalı, onları meslek sahibi yapmalı, fiziksel ve ruhsal olarak mutlu olmalarını sağlayacak tedbirleri almalıyız. Gençlerimize yeteneklerini ve becerilerini en iyi şekilde geliştirip değerlendirebilecekleri bir eğitim sunarak beşerî sermayemizi artırmak ve onları meslek sahibi yapmak bizim sorumluluğumuzdur; bu amaçla mesleki ve teknik eğitime ağırlık vermeliyiz. Ortaöğretimden başlanarak bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik konularında eğitimin nitelikli olması sağlanmalı, iklim değişikliği, çevre koruma, kalabalık şehirler, siber güvenlik, yapay zekâ gibi dünyadaki ortak teknolojik konulara ve sorunlara öğrencilerin ilgilerini artırmalıyız.
Peki, gençlerimize bunları sağlayabildik mi? Genç işsizliğin dünyada en yüksek olduğu, üniversite mezunlarının üçte 1'inin iş bulamadığı, pek çoğunun geleceklerini yurt dışında aramak istediği bir ülkede yaşıyoruz. Gençlerimizi alıştığımız şekilde eğitmeye çalıştık, çalışıyoruz, onu da tam beceremiyoruz. Gençlerimizi gelişen yenilikçi teknolojilerle, dijital teknolojilerle yeteri kadar tanıştırdık mı? Onlara gereken altyapıyı ucuz, erişilebilir olarak verebildik mi, bunları sorgulamalıyız.
Yenilikçi teknolojiler dünyada yaşamın her alanına girmiş durumda. Bir yandan mobil internet sabit interneti ikame ediyor, diğer yandan WhatsApp, Viber benzeri uygulamalar operatörlerin SMS servislerinin yerini alıyor. Yapay zekâyla donatılmış robotlar insan zekâsının yerini almaya başlıyor. "Blockchain" teknolojisiyle üretilen dijital para cebimizdeki paraya gözünü dikmiş durumda. Bunlarla birlikte nesnelerin interneti, üç boyutlu yazıcılar, akıllı cihazlar, kendi kendini yöneten otonom sistemlerde yaşanan teknolojik gelişmeler, mevcut iş modellerini yenileriyle değiştirmektedir. Amazon, Uber ve Airbnb gibi şirketler yeni dijital iş modelleri yaratarak mevcut endüstriyi tehdit etmektedir. Dijital iş transformasyonu hemen hemen her endüstriyi etkilemektedir.
Teknolojik danışmanlık firması Gartner'ın tahminlerine göre, 2030 itibarıyla tüm sanayi dijitalleşecektir. CEO ve üst düzey yöneticilerin yüzde 52'si dijital iş stratejisinin kaçınılmaz olduğunu belirtmektedir. Önde gelen organizasyonların stratejisi dijital iş stratejisi olmaktadır. Bugün Ford GT modelinin motor kontrol ünitesinde çalışan 10 milyon satır kod bulunmaktadır. Volkswagen'in yeni Golf serisinde 54 CPU işlem yapıp veri toplamaktadır. Dünyadaki otomobillerin yüzde 8'i yani 84 milyon araç bir şekilde internete bağlıdır.
Teknolojinin ve inovasyonun 4'üncü sefer iş dünyasını altüst edişine tanık oluyoruz. İlk ikisi, dünya tarihinin ve iş dünyasının seyrini değiştiren 1769 ve 1856 yıllarındaki sanayi devrimleriydi. 1960'ların elektronik ve otomasyon devrimini takiben bugün yaşadığımız da yeni bir sanayi devrimidir.
Dijital mecralarda özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, kişilerin sağlıklı bilgi almasının sağlanması gibi hususlarda vatandaşların aydınlatılması, haklarının korunması, kamu otoritesinin sınırlarının belirlenmesi gibi konular olası tehditleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar olacaktır.
Dijital dönüşümü fırsata çevirmek için yapmamız gereken ilk şey, iyi planlama yapmaktır. Yine Gartner tarafından yapılan araştırmada, geleceği iyi planlayan şirketlerin ortalama üstü performans gösterdikleri görülmüştür. Yüksek performanslı, başarılı şirketlerin yüzde 50'den çoğu yirmi yıl ve ilerisini planlıyor. Demek ki uzun vadeli planlar yapmak durumundayız.
Sürekli yenilenen bu teknolojilere sahip olmak yanında hızlı gelişime ayak uydurmak da önemli bir eğitim hedefi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, eğitimli genç nüfus ciddi avantajlar sağlamakta ancak kuşaklar arası sürtüşmelere de sebep olmaktadır. Hazreti Ali'nin bin dört yüz sene evvel söylediği muhteşem bir tanımlama var: "Anne babalar kendi yetiştikleri çağa göre değil, çocuklarının yaşayacağı çağa göre çocuklarını yetiştirsinler." Eğitim sistemimizin, yeni kuşağın paradigmasına uygun bir eğitim düzeneğinden geçmesi gerekiyor. Öğretmenlerin de bu yeni sisteme ayak uydurabilecek, yenilik ve inovasyon eğitimi verebilecek, açık fikirleri destekleyebilecek özgür ve farklı düşünmeye teşvik edici olmalarını sağlamalıyız. Daron Acemoğlu ve James Robinson'un ifade ettikleri gibi, hür düşüncenin yaygın olduğu toplumlar daha çok gelişiyorlar.
Kısaca, değerli arkadaşlar, ülkenin geleceği gençlerde bitiyor. Devletlerin yanında çok küçük organizmalar olan şirketle dahi en az yirmi yıl ötesinin planlamasını yapıyorsa bir devletin daha fazlasını hesaplaması gerekir. Sadece günü kurtarmaktan kaçınılmalıdır. Bu yüzden, gençlere ne kadar daha imkân tanıyabiliriz, gençlerin yolunu ne kadar daha açabiliriz, onlara nasıl daha fazla destek verebiliriz diye düşüneceğiz, ancak bu sayede gelecekte devletimizi hak ettiği yerde görebiliriz.
Değerli arkadaşlar, tekrar kanun teklifinin maddelerine dönecek olursak 23'üncü maddede tarım satış kooperatifleri ve birlikleri, muhatap olacakları hukuki uyuşmazlıkların çözümünde Türk Ticaret Kanunu kapsamından çıkarılmakta. Bu, serbest piyasa ekonomisine uygun bir düzenleme değil. Bu durum rekabet hukukuna da aykırı. Bu maddenin geliş amaçlarından birinin Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinin vatandaşa ulaşmasını kolaylaştırmak olduğunu anlıyoruz ama bunu yaparken mahalledeki bakkal amcayı da, manav teyzeyi de mağdur duruma düşürdüğümüzün farkında olmanızı bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Vatandaşın sizden talebi, devlet tekelini çağrıştıracak uygulamalar değil; vatandaş, sizden insanca yaşayabileceği imkânlar istiyor; devletin tekelinde olan marketler değil, kazandıkları parayla kaliteli gıdaya ulaşabilmek istiyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)