| Konu: | Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 21.10.2021 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kooperatifler Kanunu'nu görüşüyoruz, görüşüyoruz da ahvalimiz nedir? Ahvalimiz hiç iyi değil.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Niye?
AYLİN CESUR (Devamla) - Hemen söyleyeyim niye. Cumhuriyet tarihinin gördüğü en kötü ekonomi yönetimlerinden biriyle karşı karşıyayız. "Hedef 2023" demiştiniz, istikamet 2021 oldu ve 2001 krizini arar hâlde Türkiye.
Türki ekonomisinin, ülke kurulduğu günden bu yana -büyük ülke olduğu için- hep sorunları vardı, zaman zaman krizlerle de karşılaşırdı ancak krizdi, aşılırdı, eğer bir iki yıl içerisinde de aşılamazsa mutlaka önlemler alınırdı. Şimdi, krizleri yeni krizler kovalıyor ve müthiş bir belirsizlik piyasalarda. İstikrarlı bir kriz ortamındayız yani istikrarlı ama kontrolsüz. 1980 darbesinden sonra bile daralma ortalama dört yıl sürmüştü, şimdi sekiz yıldır bir daralmayla karşı karşıyayız ve göstergeler diyor ki: Bu devam edecek.
Şimdi, millî gelirimiz, kişi başına düşen gelirimiz 2013'ten beri düzenli olarak azalıyor ve her yıl sefaletin içine doğru gidiyor Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye, 2002'de dünyanın 16'ncı büyük ekonomisiydi ve bugün geldiğimiz noktada 21'inci. Siz "2023'te ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz." demiştiniz ama maalesef 22'ncilik yolda, geliyor. Bir suçlu aranıyordu uzun zamandır, kim bu suçlu diye. Bulundu, pandemi. Yalnız, bu pandemi bütün dünyada var, ben bunu, unuttuğunuzu size hatırlatmak zorundayım. Hani "Pandemiden oldu, pandemiden oldu." falan diye konuşulup duruyor, geçen haftadan beri dinliyorum. Bütün dünya aynı şeyle karşı karşıya, sıralama niye değişiyor, onu anlamadım.
Şimdi, biz, bugünü görmüştük ve 15 Ekim 2020'de, ben, tam bu kürsüde, işte bundan dolayı demiştim ki: "Ekonomi çok kötü yönetiliyor. Bakın, sakın bunu yarın pandemiye falan bağlamaya kalkmayın."
Şimdi, ne olmuş partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra, bir buna bakalım. 1 Temmuz 2018 ile 31 Mart 2020 arası vereceğim rakamlar, yani pandemiden önce ne olmuş bunu söylemem lazım, bu kürsüde söylediklerimi hatırlatmam lazım. Gayrisafi yurt içi hasıla 881 milyar dolardan 754 milyar dolara gerilemiş, yüzde 14 azalmış; kişi başına millî gelir 10.590 dolardan 9.127'ye gerilemiş, yüzde 13 azalmış. Dolar paritesi lira karşısında 4,62'den 6,76'ya çıkmış yani yüzde 46 artmış. Buna karşılık dış borcumuz yine lira cinsinden yüzde 40 üzerinde artmış. İşsizlik yüzde 10,2'den 13,6'ya çıkmış yani yüzde 33 artmış ve genç işsizliği yüzde 19,4'ten 24,4'e çıkmış, yüzde 26 artmış. Bakın, tekrar altını çiziyorum, bunlar pandemiden önceki iki yıla ait bozulmalar. Şimdi, pandemiden önce bunlar vardı ülkede de kötü yönetilen pandemiyle, maalesef, çok daha fazla katmerlendi ekonomideki mevcut durum.
Kim önermişse önermiş bu partili Cumhurbaşkanlığı sistemini ama yanlış oldu değerli arkadaşlar, olmadı, tutmadı. Çok önemli bir şey unutulmuş, o çimento, aslında her şeyin çimentosu cumhuriyetimizde; işte o demokrasi. Sonuç: Yoksulluk ve ötesi ve sefalet içerisine düşmüş milyonlar. "Yetkiyi verin, uçacağız." demiştiniz, umut arayana umut olmuştu belki öneriniz o günlerde. Peşinizden koştu halk, evet, geçirdi teklifi ama gelinen yol ortada, olmadı. Sözünüzü tuttunuz "uçuyoruz" ama dibe doğru, batıyoruz maalesef.
Biraz da bugün nasıl durum, ona girmem lazım vaktim elverdiğince. 2001 yılında 113 milyar dolar dış borcumuz, 2021'de 448 milyar dolar yani 4 kat artmış. Dış borç millî gelirin yarısından fazla, iyi mi? Şimdi, 1971'den 2001'e otuz yılda 110 milyar dolar borcu var Türkiye'nin. Bu zaman içerisinde darbeler olmuş, sanayileşme olmuş, fabrikalar yapılmış, otoyollar yapılmış, köprüler yapılmış, limanlar, ne varsa yapılmış ama son yirmi yılda borç tam tersi 110 milyardan 330 milyara çıkmış dolar cinsinden. Bir damat bakanımız vardı, "Dolara bakmıyoruz." diyordu ama ben köyleri geziyorum, köylü dolara bakıyor çünkü gübre, mazot, yem, hepsi dolarla artıyor maalesef. Mart 2021'de faizleri düşürmediği için Merkez Bankası Başkanı değişikliğinin sebep olduğu kur artışından dolayı kamunun borcu 225 milyar lira, özel sektörün borcu da 250 milyar lira arttı. Şimdi, bununla tecrübe kazanan yeni Merkez Bankası Başkanı koltuğunu korumak için Eylül 2021'de zamansız faiz düşürdü. E, bu hatanın Türkiye'ye maliyeti de 244 milyar liracık oldu. Şimdi, üzülerek söylüyorum, dolar 9,45 lirayı geçti ve sadece bir haftada 242 milyar lira daha borçlandık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Yani özetle, son altı ayda yapılan ekonomik hataların Türkiye'ye maliyeti 1 trilyon. Bu ne demek biliyor musunuz? 2020 yılı bütçesine aşağı yukarı denk, daha fazla. Yani biz bir yılı, iki yıla mal etmişiz ve siz ne yapıyorsunuz buna karşı? Rekordan rekora koşmuştunuz; pandemide dünyada en çok vaka bizdeydi, esnafa en az yardım eden ülke de bizdik, rekor kırmıştınız ama şimdiki rekor, yeni rekor dünyada 2021 yılı içerisinde, evet, dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi lira. Burada ülkeler var, en alttaki Türkiye. Şimdi, dünyada en çok değeri biz kaybettik yani en çok biz fakirleştik. Borçları faiziyle ödüyoruz maalesef, 180 milyar lira faiz ödedik. Bu ne demek biliyor musunuz? Vergilerimizin beşte 1'i faize gidiyor demek yani Türkiye her 5 gününden 1'ini alacaklılara faiz ödemek için çalışıyor demek.
Ve maalesef, iktidar yaptıklarıyla anılıyor, son yaptıklarınızla hatırlanacaksınız. Siz gidiyorsunuz, uçuyorsunuz dibe doğru ve biz geleceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Nereden biliyorum? Çünkü vatandaşa gidiyorum, halka gidiyorum, orada görüyorum. Siz gitmeye hazırlanın, biz gelmeye hazırız çünkü.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)