2004-10-13 - 14:30
RESSAM VE YAZAR MİLLETVEKİLİ RECEP GARİP'İN BEŞ TABLOSU MECLİS'TE SERGİLENECEK
Adana Milletvekili Recep Garip'in, yeniden düzenlenen ve yarın açılacak Üyeler Alt Lokantasında sergilenecek beş tablosu Türk Parlamento Kültürünü anlatıyor.
TBMM'nin ressam, şair ve yazar üyelerinden Ak Parti Adana Milletvekili Recep Garip'in beş tablosu Meclis'te sergilenecek.

Yeniden düzenlenerek yarın Saat 11.00'de hizmete girecek Üyeler Alt Lokantasında sergilenecek olan tablolarda Türk Parlamento Kültürü anlatılıyor.

Adana Milletvekili Recep Garip soyut resim çalışmalarında yorumun izleyenlerin algılamasına bağlı olduğunu hatırlatarak, eserlerinde 1876'dan başlayan, Kurtuluş Savaşı ile devam edip bugüne ulaşan Parlamento, bilim ve kültür tarihini anlatmaya çalıştığını söyledi.

Recep Garip, sergilenecek tablolarda anlatmak istediklerini şöyle dile getirdi:

TABLO 1: Piri Reis Haritası; kitabı, ilmi, bilimi ve evrenselliği anlatmaktadır.
Bilim evrenseldir. Kitap evrenseldir. Tarihin, kültürün izdüşümlerini, duygusal derinlikleri bu bölümde yakalamak mümkün.
Tarihimize, geçmişimize açılan altın bir pencereden baktığımızda Meclis-i Mebusan'ın 1876 yılında kurulduğunu görüyoruz. Türkiye'mizin demokratikleşme süreci de bu yıllarda kendini göstermeye başlamıştır.Piri Reis Haritasında böylesine bir modernleşme ve çağdaşlaşma serüvenini de görmemiz mümkün.
Kültür, tarihin bize emanetidir. Biz bu emaneti, sanatçı duyarlılığı içinde günümüze taşıyarak, yaşayan kültürümüze önemli bir katkıyı amaçlamaktayız.
Kitap çağdaşlıktır. Aydınlık Türkiye Cumhuriyetinin, gelişime, halka açık yüzüdür.
Burada modern, çağdaş, kendi tarihi ve kültürüyle barışık, geleceğe umutla bakan bir Türkiye'yi görmemiz mümkün.
Tarih zenginliktir. Kültür zenginliktir. İlk tablomuzda Piri Reis Haritasıyla bu fotoğrafı hemen yakalayabiliyoruz. Bu anlamda parçaları bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan tablonun ciddi bir bütünlük arz ettiğini görürüz. Ve tarihin kadim sayfaları, geleceğimize ışık tutan meşaleler olarak çıkar karşımıza.
Bu çalışmamız, büyük bir medeniyetin mirasçısı olan ülkemizin, bu anlayışla sentezleyip çağdaş, modern Türkiye Cumhuriyetinin daha iyi anlaşılması için önemli bir imge olduğunu açık ve anlaşılır bir üslupla ortaya koymaktadır.
Piri Reis Haritası ve Kitap, bir anlamda zaman ve mekan kavramlarını da aşarak bizleri tarihin gizemli atmosferine davet etmektedir. Bu aynı zamanda bizleri geleceğe taşıyan, kültür ve tarih yolculuğunu anlamaya bir davettir. Ülkelerin ve toplumların geleceğini şekillendiren öz bu anlayışta saklıdır.
Çabamız bu anlayışı ve özü yeterince işlemek, ve bu önemli katkıyı sanatçı duruşuyla ortaya koymaktır.

TABLO 2: Yurtta Sulh, Cihanda Sulh. Özgürlük, bağımsızlık ve Evrensel Tema. Sonsuzluk./
Bütün ırmaklar kendi hayatlarını, kendi öz cevherleri ve kendi şartlarıyla taşıyarak büyük hayat denizine akıyor. İnsanlık, ilk günden bu güne, bu günden de yarınlara ve ötelere doğru bir muhtaçlık temelinde birlik ve beraberlik oluşturarak enerjisini sinerjiye dönüştürüyor, yaşamın türlü zorluklarını kolay kılmaya çalışıyor. Bütün bu duygu ve çabalar bir edimler bütününü, bir kültürü, bir duygu ve estetik tecrübeyi dışlaştırıyor. Hikmetli davranış ve metinlerdeki ahlak parıltıları, gözleri kamaştırıyor.
İnsan, insanlığını bir diğer insanın varlığına borçlu.
Yaşamın devamı, diğer insanların varlığı ve çabalarıyla mümkün. 'Sen' ve 'O' olmazsa 'ahlak, gelenek, sanat' nasıl anlam kazanabilir? Sevincin, üzüntünün, hırsın, pişmanlığın? bütün insani duyguların anlam kazanması, 'ötekinin' varlığıyla mümkün hale geliyor. Böylece kucaklaşmanın, birlik ve beraberliğin, barışın, sevgi saygı ve katlanmanın yaşam için taşıdığı vazgeçilmez önem ortaya çıkıyor.
Her hayat kutsaldır. Zıtlıklar, iki farklı boyutuyla bir bütünlük arz ederek 'canlılığı ve hayatı' oluşturuyor. Hayatın kutsal oluşu; barışın ve esenliğin, kardeşliğin ve arkadaşlığın, huzur ve mutluluğun temelini ortaya çıkarıyor.
Hayata olan saygımız; farklılıklara, farklı kimliklere, farklı din ve anlayışlara da saygı duymayı getiriyor.Bu saygıdır hayatı var kılan. Barışı ve hayatın devamlılığını sağlayan.
Sen kardeşimsin. Çünkü sen hayatsın.

TABLO 3: M. Kemal Atatürk, Ulus Kimliği, Türk Bayrağı, Cumhuriyetin Kuruluşu ve Bağımsızlığı anlatmaktadır.
Cumhuriyetimizin kurucusu. Ulu Önder M. Kemal Atatürk'ün ön plana çıktığı bu bölümde; sonsuz özgürlüğün, bağımsızlığın hakim olduğunu görmekteyiz.
M. Kemal Atatürk çağdaş, demokratik ve laik bir portreyle ülkemizin siyasal, kültürel ve entelektüel kimliğiyle ilgili önemli mesajlar da vermektedir.
Duruşu, kendine olan özgüveni ve başarıyı, tebessümü ise sevgi ve esenliği bizlere sunmaktadır.
M. Kemal Atatürk ve Bayrak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin özünde Ulusuyla, milletiyle bir bütünlük içinde ele alınmıştır.
Mavi, sonsuzluğu, şeffaflığı ve barışı simgelemektedir. Mavi gökyüzündeki beyaz bulutlar, muştulu bir geleceği, ülkemizin ve milletimizin sonsuzluğunu anlatmaktadır. Çünkü; bu sonsuzluk içinde var olmanın, gelişmenin ve yücelmenin izleri mevcuttur.
Bayrak, ulus devletini, milletin egemenliğini ve vatan için can veren şehitlerimizin aziz hatırasını temsil eder.

TABLO 4: Adalet Mülkün Temelidir. Modernleşme ve Sonsuzluk.
Kozmik uyum, zamanlar üstü bir geçerlilik içerisinde kendini ortaya koyar. Bu yüce, bu kuşatıcı plan ve uyumdaki ana faktör 'her şeyin kendi yerinde ve yerli yerince olması'dır. Phisagor'un bahsettiği 'evrendeki müzik' bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Zaman ve mekanla kayıtlı insanoğlu, kozmik uyumdaki adaleti (yerli yerindeliği) ve bunun sonucu olarak da evrenin müziğini hayranlıkla hissetmektedir. Mevlana'nın Sema'ındaki güzellik ve cazibe de bu hayranlıktan doğmaktadır. Varlığın özüyle, varoluşun ruhuyla birleşerek kendi zamanımıza ve kendi mekanımıza kozmik uyumun yansımalarını düşürmeye çalışıyoruz.
Her şey, başlangıçtaki safiyete ulaşmak için. Her çaba, insana ve olaylara asıl yerini vermek için.
Safiyet, varoluşun özündedir. Adalet burada gizli. Müzik burada. Bireysel ve toplumsal huzur burada.
İnsanlığın düşünce tarihinde, modernizmin çıkış ve sonuç boyutunda olduğu gibi, tabiata hükmederek onu istediği gibi sınırsız bir şekilde kullanıp tüketen, 'Bilgi güçtür.' anlayışıyla hareket eden yönelimler, yeryüzüne ve toplumlara yazılı ve gizli hukuk yöntemleriyle yansıtmaya çalıştığımız evrensel müziği bozan süreçlerin yaşanmasına sebep oluyor.
Oysa varlık ortada. Apaçık. Mavinin sonsuz cazibesi, gece-gündüz hiç durmamacasına göklere ve denizlere yansıyarak, sanatsal ilham ve eserlere girerek; yazıları, konuşmaları, sevdaları, tercih ve kararları süsleyerek işaret levhalarını koyuyor önümüze.
Kitaplar bunun için yazılıyor. Öyküler, romanlar bunun için. Şiirler bunun için.
Teraziler bunun için kuruluyor içimizde.

Sınırlı bir ömür, sınırlı bir zaman ve mekan içerisinde zamanlar üstü bir uyumu yakalamaya çalışıyoruz. Bu yüzden aşkımız sonsuzdur. Hasretimiz sonsuz.

TABLO 5: /Modernizm ve Ulus Kimliği, 23 Nisan ve Halk İradesinin Yansıtılması./
Althusser'de de ifadesini bulduğu gibi 'Her tez, nesnelliğini kendi durduğu yerden kurar. Bütün pozisyonları kuşatabilen bir nesnel bakış olamaz.' İnsanlardaki aidiyet ve kimlik duygusu; bilgi ve kuram üretme, kavramsal bir yapı oluşturma, rasyonel-mantıksal bir örgü kurarak bütün insani faaliyetleri doğal zemine oturtma çabaları muhakkak ki toplumun kendi durduğu yerle doğrudan alakalıdır.
Modernizm'in doğal bir sonucu olarak uluslar, ulus devletler ve yönetim şekilleri ortaya çıkmış, yeryüzü haritası bu sonucun renkleriyle boyanmıştır. Postmodernizm, farklı bir paradigmaya yönelimi hissettirse de birkaç yüzyıldır oluşan siyasi şekillenme somut olarak varlığını sürdürüyor.
Uluslaşma sürecimizin belirgin ve belirleyici noktalarından biri de 23 Nisan'dır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türk Milleti'nin ruhunun bayraklaştığı, halk iradesinin çocuk, genç, yaşlı, kadın ve erkeğiyle bir bütün halinde tecrübe edildiği bir tarihtir. Stefan Zweig'in deyişiyle 'yıldızın parladığı anlar'dan biridir bu an. Kendini gerçekleştirme duygusuyla yoğunlaşarak saf irade halinde berraklaşan, uluslaşmanın zirvesini soluyan bir tarih 23 Nisan.

23 Nisan, uluslaşma tarihimiz.
23 Nisan, bu halkın tarihi
23 Nisan, bizim tarihimiz.

Genel insanlık tablosu içerisinde özel ve bize ait olan karelerde çağlardan çağlara, modernizmden postmodernizme doğru giden çizgide bize ait olan uluslaşma ve halk iradesi, kelimelerle ancak bu şekilde ifade edilebilir sanırım.