2005-07-07 - 11:00
TBMM BAŞKANI BÜLENT ARINÇ: "DEMOKRASİNİN KIRMIZI ÇİZGİSİ, MİLLET İRÂDESİDİR"
Arınç, 3. Yasama Yılı'nın sona ermesi dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında, yasama çalışmalarını, Millî Egemenlik Yılı etkinliklerini ve son siyasal gelişmeleri değerlendirdi
TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM'nin bir yıllık çalışmalarını değerlendirmek üzere düzenlediği basın toplantısında, "Türkiye'de bir çok kırmızı çizgiden bahsedilir. Demokrasinin kırmızı çizgisi de millet iradesidir. Bu çizginin aşılmasına izin veremeyiz. Buna özgürlüğümüz ve geleceğimiz için izin vermemeliyiz" dedi.

Türkiye'de, özgürlüklerin sınırını kimin belirleyeceği konusunda bir tartışma olduğunu belirten Arınç, "Gerilimlerin nedeni budur. Bu yüzden tüm tartışmalar özgürlükten yana olanlarla, özgürlükleri kısıtlamak isteyenler arasında sürmektedir" diye konuştu.

KAVRAMLAR TARTIŞMAYA AÇILDI
Meclisin her yıl olduğu gibi, son derece yoğun bir dönemden geçtiğini ifade eden Arınç, siyasi tartışmalardan bir kısmının. TBMM'nin fonksiyonu, görevleri ve inisiyatif alanını da kapsadığını belirterek şöyle devam etti:

"Bu tartışmalarda, bir anlamda kabuk değiştiren bir Türkiye'nin nasıl algılandığını, özgürlükler ve halk egemenliği konularına yaklaşımların ne olduğunu da görme fırsatı bulduk. Türkiye, son üç yıldır aslında bu tartışmaları yaşıyor. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo; siyaset, siyasi aktörler, özgürlükler, temel haklar, bir arada yaşama gibi kavramları tartışmaya açtı ve sorguladı.

Geleneksel siyasi kalıplar, klişeleşmiş anlayışlar ve artık geçen yüzyılın sayfalarında kalmış ideolojik yaklaşımlar, bu tartışmalarda bir kez daha gün yüzüne çıktı. Kişisel olarak, halkın karşısına çıkan, onlara bir gelecek vadeden siyasi partilerin bu tartışmalarda aktif olmasından memnuniyet duyduğumu söylemeliyim. Zira siyaset, bir imtihan yeridir. Halkın karşısına çıkarsınız, programınızı ortaya koyarsınız, halk sizi seçer iktidar olursunuz. Sonra vaatlerinizi tutmazsanız, halk sizi aşağıya indirir. Bu, içinde adaleti ve hesap vermeyi barındıran güzel bir sistemdir.

KENDİLERİNİ BEDEL ÖDEYENLERİN YERİNE KOYANLAR?
Bu yüzden tartışmalara katılan siyasi partiler ve siyasetçiler, bir anlamda halkın huzuruna çıkıyor ve hesap vermeyi kabul ediyor demektir. Bu bir siyasi sorumluluktur. Bu sorumluluğun karşılığı halkın sandıkta vereceği oylarla alınacaktır.Ancak tartışmalarda dikkat çeken en önemli husus, hiçbir siyasi sorumluğu olmayan, sandığa gidip halkın hesabından geçmeyen, kesimlerin sesinin daha çok çıkmasıdır."

Türkiye'de bazı kişi ve kurumların; siyasetin, siyasetçinin, yani halka hesap veren, bedel ödeyenlerin yerine kendini koyup, ülkenin kaderi üzerinde etkin olmak istediklerini söyleyen Arınç, "Bu kesimler kendilerini, nereden esinlendiği belli olman bir vehimle, öylesine önemli bir konuma oturtuyorlar ki, halk iradesinin tek temsil yeri olan TBMM'nin bile yasama hakkına söz söyleme cesareti gösteriyorlar" diye konuştu.

DEMOKRASİNİN KIRMIZI ÇİZGİSİ
Herkesin tartışmasından ve fikirlerini açıklamasından sonra son sözü söyleyecek tek yerin TBMM olduğunu vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burası halkın temsil edildiği tek yerdir. Bu yüzden de bu halkın, bu ülkenin kaderi için son sözü Meclis söyler. Ancak nedense bazı kurumlar ya da kişiler dünyanın her yerinde var olan bu gerçeği kabullenemiyorlar ya da kabullenmek istemiyorlar.

Herkes biliyor ki, Meclisimizi halk şekillendirmiştir. Halk bu Meclisi, siyasi partilerin ortaya koyduğu program ve projelere bakarak seçmiştir. Sonunda ortaya çıkan aritmetik tablo ne olursa olsun, bu Meclis'in her kararı, her tasarrufu halkın kararıdır ve herkesin buna saygı göstermesi gerekir. Bu kararlar aynı zamanda siyasi iktidarın sorumluluk altına girdiği, sandıkta hesap vereceği kararlardır. Dolayısıyla hesap verecek bir siyaset kurumunun, hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan kurumlar tarafından kilitlenip iş yapamaz hale getirilmesi, bloke edilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

Daha da şaşırtıcı olan şey, (Meclis bu kanunu çıkartamaz, değiştiremez) diyerek, halkın iradesine meydan okuyan, Meclis'in meşruiyetini tartışmaya çalışanların bile olmasıdır. Türkiye'de bir çok kırmızı çizgiden bahsedilir. Demokrasinin kırmızı çizgisi de millet iradesidir. Bu çizginin aşılmasına izin veremeyiz. Buna özgürlüğümüz ve geleceğimiz için izin vermemeliyiz."

HALK İRADESİNİN TEK TEMSİL YERİ MECLİSTİR
Meclis'in yasama iradesini kimseyle paylaşması ya da bu iradeye bir ipotek koymak isteyenlere sessiz kalmasının mümkün olmadığını; buna her bireyin karşı çıkması gerektiğini söyleyen Bülent Arınç, "Zira her bireyin hakkı, bu çatı altında temsil ediliyor" diye konuştu. Açık toplumdan yana olduklarını, yapılan tartışmaların millet tarafından dikkatle takip edildiğini belirten Arınç, "Siyasi sorumluluk, yaptıklarından dolayı halkın huzurunda hesap vermektir. Bu yüzden bu kavramı çok önemsiyorum" dedi.

MECLİS BAŞKANLIĞI DA DENETLENEBİLMELİ
Bülent Arınç, Meclis Başkanı olarak, icraat, karar ve uygulamaları açısından bir denetime tabi olmamasının yanlış olduğunu ve değişmesi gerektiğini belirterek, şu öneride bulundu:

"Bu kadar önemli bir makamın denetimden ve sorumluluktan uzak olması, demokrasi ve halk iradesi açısından doğru değildir. Meclis Başkanlığımı denetime açmak istiyorum. Bu yönde bir çalışma başlattım. Yeni yasama yılında siyasi partilerin temsilcileriyle görü-şerek konuyu Meclis günde-mine getirmeyi düşünüyorum."

TARTIŞMANIN ANA MERKEZİ ÖZGÜRLÜKTÜR
Türkiye'de yaşanan tartışmaların merkezine oturan konuların, başörtüsü, laiklik, YÖK, imam hatipler, kuran kursları ve benzeri konular olduğunu hatırlatan Arınç, "Tartışmanın ana merkezi özgürlüktür" diyerek şöyle devam etti:

"Türkiye'nin sorunu özgürlüklerin sınırını kimin belirleyeceğidir. Tartışmanın adı budur. Gerilimlerin nedeni budur. Bu yüzden tüm tartışmalar özgürlükten yana olanlarla, özgürlükleri kısıtlamak isteyenler arasında sürmektedir. Bu ülkede özgürlüğün sınırını belirlemek isteyenler, kendilerine bir bahane bularak bu isteklerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Özgürlüklerin sınırını Meclis'in belirlemesine bu yüzden karşı çıkıyorlar. Kendi inisiyatifleri ve çıkarları zedeleneceği için yapılacak düzenlemelere karşı çıkıyorlar.

ÖZGÜRLÜKLERİN SINIRINI TBMM BELİRLER
Türkiye'de özgürlüklerin sınırını TBMM belirler. Evet biz bu ülkede yaşanacak özgürlüklerin sınırını, halkın iradesini temsil eden tek kutsal çatı olan TBMM'nin belirlemesini savunuyoruz. Bunu demokrasinin bir gereği olarak savunuyoruz. Bunu geleceğimiz için savunuyoruz. Vazgeçmeye de asla niyetimiz yok. Ama siyasi sorumluluğu olmayan çevreler, inisiyatiflerini kaybetmemek için gerilim yaratıyorlar, halkı korkutuyorlar. Üzülerek görüyorum ki, bazı siyasi partilerimiz de buna alet oluyor. Her ne olursa olsun, korku ve gerilim üzerine politika üretmek bu ülkenin zararınadır. Ülkesini, milletini, çocuklarının geleceğini düşünen sorumluluk sahibi kimse bu yolu tercih etmez, etmemelidir."

BAŞKANLIK DİVANI
3. Yasama Yılı'nda Başkanlık Divanı'nın yaptığı altı toplantıda 36 karar aldığını ifade eden Arınç, bu kararlar içinde en önemlilerinin, 85. Yıl etkinlikleri, "Milli Egemenlik Onur Ödülü" ve "Üstün Hizmet Ödülü" verilmesi, sağlık ünitesindeki ilaçların devlet hastanelerine hibe edilmesi ve Meclis ile ilgili her konuda yazılı soru verilebilmesine imkan tanınması olduğunu söyledi.

YASAMA FAALİYETLERİ
Arınç, 22. Dönem 3. Yasama Yılı'nda 175 kanun tasarısı ve 254 kanun teklifi verildiğini, bu tasarı ve teklifler sonucu çıkartılan toplam kanun sayısının 166 olduğunu açıkladı. Bu kanunlardan dokuzunun Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha görüşülmek üzere iade edildiğini söyleyen Arınç, iade edilen kanun sayısının bir önceki yasama yılına göre altı adet daha az olduğunu bildirdi.

696 SAAT ÇALIŞILDI
Arınç'ın verdiği bilgiye göre,
- Genel Kurul, yasama faaliyetlerini gerçekleştirmek için 125 birleşim, 479 oturum yaptı ve geçen yıla oranla yüzde 15'lik artışla 696 saat 9 dakika çalıştı,
- Bu çalışmalar 33 bin 49 sayfa tutanakla tarihe geçirildi,
- Meclisin ana çalışma birimleri olan komisyonlar da toplam bin 231 saat 37 dakika çalıştı ve 17 bin 200 sayfa tutanak tutuldu,
- Bu yasama yılında gelen 26 tezkere ile birlikte, toplam 209 Yasama Dokunulmazlığı Tezkeresi bulunuyor; bunlardan dokuzu komisyonda bekliyor, sekizi geri alındı ve 192'si de dönem sonuna bırakıldı,
- 39 TBMM kararı alındı.

TEMEL KANUNLAR ÇIKARTILDI
TBMM Başkanı Arınç, sayısal verilerin, çalışma temposunun yüksekliğini gösterdiği gibi yapılan reform niteliğindeki düzenlemeler de ayrıca dikkat çekici olduğunu, yapısal olarak büyük değişimler sağlayacak, aralarında Belediye, Ceza Muhakemeleri, Bankacılık Kanunları olmak üzere 32 temel kanun çıkartıldığını söyledi. Arınç, "Tüm bu kanunlar, toplumsal yapımızı önemli derecede etkileyen temel kanunlardır. Bu açıdan Meclisimiz halkımızın sosyal yaşamını iyileştirmek ve yeniden düzenlemek için hayati adımlar atmıştır" dedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç, yasama ve denetim faaliyetleri nedeniyle Kanunlar Kararlar Daire Başkanlığı çalışanlarına özel olarak teşekkür etti ve "Zira Türkiye'de kanun üreten tek merkez olan bu bölümümüz, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sıfır yasama hatasıyla çalışmalarını tamamlamıştır" diye konuştu.

DENETİM ÇALIŞMALARI
Geçen Yasama Yılı'nda, 4 bin 110 yazılı, 299 sözlü soru, 6 genel görüşme ile iki soruşturma ve 95 araştırma önergesi verildiğini açıklayan Arınç, 8 Araştırma Komisyonu kurulduğunu anlattı. Arınç, "Meclisimiz, milletimizin haklarını ve ülkemizin çıkarlarını korumak için komisyonlarımız aracılığı ile hem hesap sordu, hem de gerçeklerin anlaşılmasını sağladı" şeklinde konuştu.

Dilekçe Komisyonu'na 2 bin 092 başvuru yapıldığını anlatan Bülent Arınç, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun da yurt içi ve yurt dışında kritik incelemeler ve araştırmalarda bulunduğunu; hak ihlalleri konusunda 18 ayrı alt komisyon kurulurken, bin 307 başvuru da değerlendirilmeye alındığını duyurdu. Arınç "Daha önce de belirttiğimiz gibi halkımızın bu ilgisi, Meclisimizi sorunların çözümü konusunda bir irade olarak benimsediğini göstermektedir" dedi.

PARLAMENTER DİPLOMASİ ATAĞI
İki yıldan beri sürdürülen "parlamenter diplomasi" çalışmalarının kurumsallaşma ve gelenekselleşme aşamasına geçtiğini vurgulayan TBMM Başkanı Arınç, Türkiye'nin, tüm dünyada ilgi odağı olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Bunu Meclisimizi ziyaret eden, bizimle ilişki kurmak isteyen ülkelerin taleplerinden rahatça anlayabiliyoruz. Ayrıca, milletvekillerimiz dünyanın dört bir yanında ülkemizi büyük bir başarıyla temsil etmekte ve değişen Türkiye'yi tanıtmaktadır. Şu anda 79 ülke ile dostluk grubumuz bulunuyor. Bu dönemde yurt dışından 118 heyet ülkemizi ziyaret etmiştir.

Meclisimizden 178 heyet de yurtdışına çıkarak temaslarda bulunmuştur. Yine 3. Yasama Yılı'nda 8 devlet başkanı, 10 meclis başkanı ve 4 başbakan Meclisimizi ziyaret etmiştir. Yurt dışıyla temaslar her geçen gün daha büyük bir artış gösterirken, parlamenterlerimiz de dünya siyasetinde önemli görevler üstlenmişlerdir."

Uluslararası örgütlerde üst düzey görevler alan milletvekillerini kutlayan Arınç "Önümüzdeki günlerde AB ile başlayacak müzakerelerle birlikte parlamenter diplomasi çalışmalarımızın daha da yoğunlaşacağını düşünüyoruz" şeklinde konuştu.

Meclis Başkanı olarak 3. Yasama Yılı'nda 6 yurt dışı, 27 yurt içi gezisine çıktığını söyleyen Arınç, "Bu dönemde talep edilen 2 bin 559 randevudan 607'sini kabul edebildik. Başkanlık makamında 2 bin 361 kişi ile yüz yüze görüşme gerçekleştirdik. Görüşme yaptıklarımız arasında 263 milletvekili, 44 büyükelçi, 33 sivil toplum örgütü, 76 yerli ve 31 yabancı heyet yer aldı" dedi.

DÖRT ANA PROJE
Yasama Yılı başında orta ve uzun vadeli dört ana proje açıklandığını, bunlardan ilki olan Yeniden Yapılanma Projesi'nin, yeni yasama döneminde uygulamaya gireceğini bildiren Bülent Arınç, ISO 9001 Kalite Belgesi, gıda güveliği alanında HACCP kalite standardı çalışmalarının da yoğun bir şekilde uygulanmaya başlandığını anlattı. Arınç, "Bu içinde iki belgeyi de alacağımızı umuyoruz" dedi.

Arınç, Araştırma Merkezi ve uzman ekiplerin oluşumuyla ilgili projesinin de yüzde 70 oranında tamamlandığını; Araştırma Merkezimizin alt yapı çalışmalarının bittiğini ve yeni Yasama Yılı'nın başında milletvekillerine hizmet vermeye başlayacağını duyurdu. Bülent Arınç, üçüncü önemli proje olan kütüphane ve arşiv binası için, gerekli alt yapı çalışmalarının tamamlandığını; dünyanın önde gelen parlamento kütüphanelerinin incelenerek uygun bir sistem belirlendiğini ve binanın teknik yapısı ve yeri konusunda çalışmaların sürdüğünü anlattı

ŞEFFAFLIK VE TİTİZ YÖNETİM
Meclis 2005 yılı bütçesinin, 282 Milyon 466 bin 558 YTL olarak hedeflediğini hatırlatan Arınç, "İlk altı aylık dönemde toplam 121 milyon 659 bin 36 YTL harcandı. Bir önceki yıla oranla harcamalarımızda yüzde 1'lik bir azalma gözlenmiştir. Bazı harcama kalemlerinde, örneğin telefon maliyetlerinde yüzde 15'lik bir azalma olmuştur" şeklinde konuştu. Arınç, yönetimde, şeffaflık ve titizliğin ön planda olduğunu, halkın parasını harcarken büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket edildiğini söyledi. Personel politikasında ise Uzun vadede büyüyen değil, uzmanlaşarak küçülen Meclis"e dayandığını ifade eden Arınç, kadro artışı olmadığını, tersine azaltıldığını vurguladı.

Arınç'ın verdiği bilgiye göre,
- Eğitim Müdürlüğü'nde bu yıl kurum içinde düzenlenen 17 eğitim çalışmasında bin 537 personel eğitimden geçirildi;
- Bu yıl en faal birimlerden biri olan Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı, yaklaşık bin civarında basın toplantısı için çalışma yaptı, yine yaklaşık 4 bin 500 basın aktivitesi konusunda işlem gerçekleştirdi; 25 ayrı tanıtım kitabı tasarlandı ve bunların 13 tanesi yayımlandı. Haber Portalı, bin 723 haber ve 3 bin 520 fotoğraf ürete-rek yayına sundu. Bu yıl yaklaşık 26 bin adet fotoğraf çekimi ve baskı işlemi yaptı. Ziyaretçi Kabul Salonları'nda toplam 720 bin, günlük ortalama 4 bin ziyaretçiye hizmet verdi. Millî Egemenlik Yılı Kutlamaları'nın zirveye ulaştığı Nisan ayında 36 bin 126 kişiyi rehberler eşliğinde Meclisi gezdirdi ve yaklaşık 90 bin civarında broşür dağıttı.
- TBMM TV, 3. Yasama Yılı'nda 950 saat yayın yaptı.Yeni yasama yılında Meclis TV yeni görünümü ve programlarıyla hizmet verecek.
- Parlamenter Hizmetler Müdürlüğü, 2 milyona yaklaşan yazılı materyali milletvekillerine ulaştırırken, Arşiv Müdürlüğü de yaklaşık 600 bin civarında evrak dağıtımı gerçekleştirdi.
- Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı da, özellikle Millî Egemenlik Kutlamaları'ndaki tüm konser organizasyonlarını başarıyla gerçekleştirdi.
- Teknik Daire Başkanlığı eliyle, 45 yıldır hizmette olan ve artık ömrünü tamamlayan ısı merkezinin yerine yenisi inşa ediliyor. Bu ısı merkezi sayesinde yıllık 200 bin YTL tasarruf sağlanacak.
- Millî Saraylar Daire Başkanlığı tarafından yapılan yüzlerce restorasyon, organizasyon ve yenilikler sayesinde Saraylar titizlikle korundu, güzelleştirildi. Yılın ilk beş ayında 416 bin kişi saray ve kasırları gezdi. Ziyaretçi sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 60 oranında artarken, ziyaretçilerden elde edilen gelirlerdeki artış da yüzde 90'a vardı. Saray ve kasırlar tarihi dokuya zarar vermemek koşuluyla halka açık bulunuyor

SAĞLIK HARCAMALARI
- Baştabiplik, bu yasama yılında toplan 81 binin üzerinde poliklinik, yaklaşık 39 bin laboratuar hizmeti verdi. Sağlık harcamalarımıza ait faturaları kontrol eden Fatura Kontrol Birimi bu yasama yılında 126 bin faturayı inceledi. Bunlardan bin 130 adet fatura yönetmeliğine aykırı olduğu gerekçesiyle sahiplerine iade edildi. Böylece yaklaşık 3 Milyon 150 bin YTL haksız yere ödeme engellenmiş oldu. Bu yıl, ilaç kullanımında geliştirilen yöntemlerle toplamda yüzde 58'lik bir tasarruf sağlandı.

TBMM Başkanı Arınç, milletvekillerinin sahte fatura ve sahte fatura ya da evrak düzenlemelerinin söz konusu olmadığını belirterek "Düzenlenen hatalı faturalar, sağlık kuruluşlarının ihmali, yanlışlığı ve bazılarının haksız kazanç elde etme çabaları sonucunda oluşmuştur. Bu nedenle bazı sağlık kuruluşları hakkında evrakta sahtecilik, sahte reçete düzenleme gibi konularda dava açılmış ve Sağlık Bakanlığı'nca soruşturma başlatılmıştır.
Milletvekillerimizi zan altında bırakan bu durumun kamuoyunca özellikle bilinmesini istiyorum" dedi.

MİLLÎ EGEMENLİK YILI KUTLAMALARI
Dördüncü önemli proje olan, "Millî Egemenlik Yılı" kutlamalarının yüzde 98'i başarıyla gerçekleştirildiğini; "Milli Egemenlik Onur Ödülü" ile "Üstün Hizmet Ödülü"nün hayata geçirildiğini söyleyen Arınç, "Yasama Yılı başında planladığımız projelerimizin gerçekleşme oranı yüzde 90 düzeyindedir. Uzun vadeli projelerimiz üzerinde de çalışmaya devam ediyoruz. Genel Sekreterliğe bağlı daire başkanlıklarının, son 20 yılın en yoğun faaliyetlerini bu dönemde gerçekleştirdi" dedi.

Arınç, Milli Egemenlik Kutlamaları'nın sekreterya görevini üstlenen Kültür-Sanat Yayın Kurulu'nun çalışmalarını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdiğini bildirdi. Arınç, TBMM'nin 14 toplantı, 2 seminer, 1 brifing, 4 sempozyum, 2 panel, 1 balo, 5 kabul, 7 tanıtım ve kokteyl, 7 sunum ve gösteri olmak üzere sivil örgütler ve resmi kurumlarca toplam 43 etkinliğe ev sahipliği yaptığını bildirdi.

Millî Egemenlik Yılı ile ilgili yapılan yoğun faaliyetlerde çok büyük bir kitleye ulaşıldığını ve millî egemenlik kavramın tanıtıldığını anlatan Arınç, etkinliklerle ilgili bu bilgiyi verdi:

"Bu kutlamaları başlattığımız Mart ayından beri; 8 ilde halk konseri, ışık ve havai fişek gösterisi, 8 salon konseri, 3 sanatsal etkinlik, 6 konferans, 2 yürüyüş, 6 sergi, 3 yarışma, 22 ayrı alanda spor etkinliği düzenlendi.

Bu etkinliklerde; 12 bin şapka ve tişört, 25 bin Türk bayrağı ve Meclis flaması, 200 bin adet kitapçık ve broşür, 600 bin adet Eti ve Kent firmaları tarafından 85. Yıl anısına üretilmiş bisküvi ve şeker dağıtıldı.

Bu faaliyetle yaklaşık bir milyon kişiyle yüz yüze iletişim kurduk. Buna 13 milyonu aşkın öğrencimize verilen özel milli egemenlik dersi ve Okul Meclisleri faaliyetini de eklersek, çok büyük bir kitle ile birebir iletişim kurduğumuz ortaya çıkar. Tüm bu çalışmalar göz önüne alındığında "Milli Egemenlik Yılı" kutlamaları Türkiye'de şu anda devam eden en büyük iletişim kampanyasıdır."

Etkinliklerin için 1,5 milyon YTL ödenek ayrıldığını, ancak bir çok kuruluşun katkılarıyla harcamaların yarı oranında düştüğünü söyleyen Bülent Arınç, bütçeden bugüne kadar bu faaliyetler için 720 bin 645 YTL harcandığını açıkladı.

MECLİS, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK BEDENİNİN RUHUDUR
TBMM Başkanı Bülent Arınç, etkinliklerle muhtarlardan, öğrencilere, din görevlilerinden valilere kadar her bireye, millî egemenliğin halkta olduğu ve bunun vazgeçilmez bir gerçek olduğu yeniden tescil edildiğini bildirdi. Arınç, şöyle devam etti:

"Bu Meclis, kurulduğu günden bugüne, 85 yıldır her türlü baskı, darbe ve yönlendirmelere rağmen sadece halkın sesi olma ilkesini korumuştur. Demokrasinin kesintiye uğratıldığı her dönemde, ilk hedef olan Meclisimiz, demokratik yaşamda halkın destek verdiği ilk kutsal mekan olmuştur aynı zamanda. Yüceltilen ve saygınlık kazandırılan bir Meclis, daha güçlü ve daha yerleşik bir demokrasiye ruh vermiştir. Çünkü Meclisimiz demokrasi ve özgürlük bedeninin ruhudur. Ruh olmadan beden yaşayamaz. Meclis olmadan demokrasi de özgülükler de yaşayamaz.

MECLİS, SİYASETİN MERKEZİ
Bu yüzden her ferdin kendilerini temsil eden Meclislerine sahip çıkması gerekir. Böylece etnik kökeni, dini inancı, bölgesi ne olursa olsun, Türkiye vatandaşı olan her yurttaş, bu Meclis'te daha iyi temsil edilebilir ve hakları sonuna kadar savunulabilir. Türkiye'de siyaset kurumu, yıllardan beridir hep eleştirildi, güvenilmedi hatta bazen aşağılandı. Yıllar içinde bunu haklı gösterecek uygulamalar yapılmış olabilir. Ancak bugün siyaset kurumu saygınlığını, güvenilirliğini ve itibarını yeniden kazanmıştır. Yapılan tüm anketlerde; Meclisimize, siyasetin organları olan hükümete, siyasi partiler ve milletvekillerine olan güven hızla artmaktadır. Artık siyasetin merkezinin Meclis olduğu aşikardır."